2022’de plastik sanatlar

/
19 dakikada okunur

2022 yılı uzunca bir süre kendinden söz ettirecek eserlerin, sergilerin bir arada bulunduğu; dijital ve NFT eserlerinde yoğunlukta olduğu bir sene oldu. Dijital anlamda da yenilikleri içinde bulunduran bu sene, sanatseverler için oldukça verimli geçen bir yıl olarak takvim yapraklarının ardında kaldı.

Pandeminin de bitmesinin ardından 2022 yılı kültürel anlamda birçok sergi ve etkinlikler sanatseverlerle bir arada oldu. Bu yıl hep bilinenin aksine dijital anlamda da yenilikler katarak bilinen normalin dışına çıkıldı. Fakat yapılan sergilerin,etkinliklerin medyaya yansımasının yeterli olduğunu zannetmiyorum. Dijital ortamda binbir özenle yapılan eserlerin yeterli yansıtılamaması çok üzücü. 2022 yılında İstanbul başta olmak üzere Çanakkale, Mardin ve Sinop’ta da bienaller yapıldı. Dijital anlamda birçok sanat eseri ve NFT eserlerin bir arada olduğu bu dönemde Refik Anadol sanatseverleri beğenisine sunduğu eserlerle ön plana çıktı. Birçok güzel yeniliklerin bir arada bulunduğu bu yılda üzücü bir kaybımız da oldu. Komedyen, ressam ve şair Gürkan Coşkun’u nam-ı diğer Komet’i kaybettik. Bu yıl gerçekleşen sanatseverlerin de büyük ilgiyle takip ettiği plastik sanatlar alanında olup bitenleri sizler için derledik. 

İstanbul’da bienal rüzgarı

Bu sene 17’incisi düzenlenen İstanbul Bienali 500.000’e yakın ziyaretçi ağırladı. İki yılda bir düzenlenen çağdaş sanat etkinliği İstanbul Bienali’nde gerçekleştirilen plastik sanat sergileri sanat ve sanatçıları bir araya getirerek sanatseverlerle iletişim kurmanın en kuvvetli şeklini bizlere gösterdi. Küratörlüğünü Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’nin üstlendiği 17. İstanbul Bienali’nde sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, balıkçı, etnomüzikolog, deniz bilimci, kukla ustası ve müzisyenlerin de aralarında bulunduğu 500’ün üzerinde katılımcının 50’yi aşkın projesi yer aldı. Bienalin bu yılki ana mekanları Beyoğlu’ndaki Pera müzesi, SAHA studio, Taksim Yaklaşım Tüneli, Fatih’te Barın Han, Merkez Rum Kız Lisesi, Mimar Sinan tarafından yaptırılan The Çinili Hamam, Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Kadıköy’de, Müze Gazhane ve Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi oldu.Önceki senelerde yapılan bienallere nazaran daha çok alan açıldı. Huzurevleri, bahçeler, metrolar ve dahası… Bana kalırsa bienalin gözde mekanı Pera Müzesi’ydi.

Minik serçe, dijital sanatta

Sezen Aksu’nun yaşam yolculuğunun anlatıldığı ve kreatif direktörlüğü Fuat Genç’in, küratörlüğünü Esra Özkan’ın üstlendiği, ‘Sezen Aksu Dijital Sanat Sergisi, Media Art Museum by DasDas’ta ilk açılışını gerçekleştirdi. Türkiye’de ilk kez bir müzisyenin çalışmaları üzerinden gerçekleşen bu dijital sanat sergisinde; ziyaretçiler köklerini var olduğu topraklarda büyütmüş ve birçok sanatçıya el vermiş Sezen Aksu’nun yaşayan bir ağacın her bir dalında oluşturduğu hikâyeler tanıklık ediyoruz. Bir ilke adını yazdıran minik serçenin yaşam öyküsünü anlatan sergiye merak uyandırsada ilgili haberlere baktığımızda karşımıza çıkan manzara pek öyle değil.

Resim sanatının öncüsü “Devrim Erbil”

Türk resim sanatının öncülerinden olan Devrim Erbil bu sene Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında Atatürk Kültür Merkezi Galerisi’nde açılan “Renkler ve Teknikler” sergisi sanatseverlerle bir araya geldi. Galeride birçok eser ve teknik bir arada bulunurken sergiye ilgi çok yoğundu. Sergide yer alan eserlere  bakınca hepsi bu kadar mı birbirinden farklı ve etkileyici olur dememek pek mümkün değildi. Erbil, Litros Sanat’a verdiği röportajda: “Geçmişimize ait örnek alabileceğimiz bir hazine var. Türk sanatçılarının daha duyarlı olmalarını Türk sanatının ve geleneğinin köklerini iyi araştırmaları gerektiğini 50 yıldır öğretim üyesi mesleğini yapan biri olarak her zaman söyledim. Bu savunduğum bağları ve kültürü eserlerime yansıtmaya çalıştım.” diyerek sergiyi anlatıyor.

“Deniz ve Ötesi” kişisel sergisi

Ressam Lorenzo Mariotti  eserlerini Türkiye’de ilk kez sanatseverlerle buluşturdu. Sergide yer alan eserlerinin kendisinin tutkularını yansıtan üç ana konuda toplandığını ve bunların denizcilik, mimari ve botanik olduğunu söylemişti. Denizcilik konusundaki uzmanlığını tablolara yansıtan ve mimariden, manzaradan, portreye kadar geniş yelpazede üretim yapan Mariotti’nin 33 yağlı boya eserinden oluşan sergi sanatseverlerle buluştu. Sanatçı denize ait her şeyi günlük yaşamdan enstantaneler ile sunarak, izleyicileri farklı bir bakış açısı yakalamayı amaçlayarak bu konuda çok iyi eserlerle karşımıza çıkıyor. Denizcilik konusundaki uzmanlığını İtalyan Deniz Kuvvetleri’ne ait eğitim gemisi Amerigo Vespucci’de bölüm başkanı olarak görev yaptığı yıllarda edinen Mariotti’nin eserlerinde tarihi savaş gemileri bu  gemilerin yanı sıra bir tayfanın ellerine doladığı halattan açıktaki savaş gemisine bir kayıktan meraklı gözlerle bakan çocuklara kadar denize dair her şey yer buluyor.

İstanbul Trienali’nde “Yedikule Zindanları”

Bağımsız Sanat Vakfı tarafından organize edilen “4. Uluslararası İstanbul Trienali”, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz’un katılımıyla Yedikule Hisarları Açık Hava Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu. Türkiye’den ve dünyadan 31 sanatçının katıldığı trienalde, 3 boyutlu materyal ile üretilmiş video-projeksiyon-mapping, NFT, ses ve ışık yerleştirme eserleri, heykel, performans ve video işlerinden oluşan 31 eser görüldü. Etkinlikte, Fırat Neziroglu, Mareo Rodriguez, Beste Kopuz, Levin İulya, Ceal Floyer, Özgün Şahin, Sarya Nurcan Kaya, Nilhan Sesalan, Hamza Kırbaş, Koenraad marinus van Lier, Ezgi Yaren Karademir, Nermin Ülker, Sebahattin Alaca, Abbas Yousif, Minia Biabiany, Giorgos Taxidis, Odysseas Tosounidis, Seydi Murat Koç, Wendy Yu, Maze Sürer, Nik Ramage, Ayşegül Altunok, Aaron Bezzina, Didem Erbaş, Nejat Çınar, Ece Canlı, Esther Stocker, Hakan Yılmaz, Akın Demiral ve Başar Ünder’in eserlerine yer verildi.

Sergi içinde bir sergi

“Şehzadenin Sıra Dışı Dünyası: Abdülmecid Efendi” sergisinde birçok proje bir arada bulundu. SSM Koleksiyonu’nda bulunan altı eserden dördü tuval üzerine yağlıboya, ikisi ise kâğıt üzerine pastel çalışma yer aldı. Projenin ilk aşamasında Abdülmecid Efendi’nin çalışma tekniğinin ve tablolarının daha anlaşılır olması amacıyla X-ışını görüntüleme tekniği kullanılarak eserlerin filmleri çekildi. Bir sonraki adımda tablolardaki farklı unsurların kimyasal analizleri gerçekleştirildi. Sanatçının kullandığı malzemelerin yapısını, rengini, boya katmanlarını ve dokusunu incelemek üzere eserlerden alınan 25 mikrometrelik boya örnekleri, özelliklerinin korunması amacıyla epoksi içeren kapsüllere gömüldü. Her bir tablodan dört veya altı farklı bölgeden alınan mikro boya örnekleri, enerji dağılımlı X-ışını  eklentili taramalı electron mikroskobu (EDS) tekniğiyle incelenerek içeriğindeki elementler tespit edildi. Raman spektroskopisi ile boyaların “parmak izi” grafikleri çıkarılarak, bunların hangi pigmentlerden oluştuğu bulundu. Kağıt üzerinde pastel tekniğini de kullanan Abdulmecid Efendinin sanat anlayışı incelenerek oluşturulan sergi sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sunulan bu sıradışı dünyanın arkasındaki teknik bizi kendine hayran bıraktı.

Meşher sergisi yeni yılda da devam ediyor

Meşher’de yer alan “Ben kimse. Sen de mi kimsesin?” sergisi, Selen Ansen küratörlüğünde 44 sanatçının yapıtları imkânsız aşkları imgeler semboller üzerinden anlatılıyor. Meşher, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nden tünele doğru yürürken solda, 2018 yılına kadar Arter’e ev sahipliği yapmış tarihi binada yer alıyor. Meşher, disiplinlerarası yaklaşımı ile sergi, atölye ve konferanslara da ev sahipliği yapıyor. Görsel, işitsel ve dokunsal boyutların iç içe geçtiği bu alanı oluşturan eserler, ten ve ses, ses ve suret, ben ve öteki, insan ve gayri insan, maddi ve maddi olmayan şeyler arasında çeşitli ilişkilenme biçimlerini deneyim imkânları sunuyor. Bir yandan çağdaş dünyanın yansıma ve yanılsama sorunsallarıyla bağlanırken, diğer yandan tarih boyunca beden, var oluş/yok oluş, kimlik, temsil ile özdeşleştirilen yüz, ayna, gölge, iz gibi öğelere sanatsal bir bakış sunuyor. Sergide sanatseverleri birçok eser beklerken sergi 12 Şubat 2023’e kadar diğer sanatseverleri de bekliyor.

Mavilerde geçen  60 yıl

Yağlıboya-akrilik tuval resimleri, suluboya ve renkli gravür çalışmalarının yanı sıra cam, mozaik, vitray, seramik, ahşap, beton ve alüminyum gibi materyallerle sayısız mimari uygulamayı hayata geçiren Mustafa Pilevneli’nin “Mavilerde 60 yıl” sergisi Kibele Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle bir araya geldi. Bütün hayatının sanata adayan, tuvalleri aracılığıyla sanatseverleri büyülü bir yolculuğa çıkaran usta sanatçı, bir eserinde devasa yüzeyleri boyarken, bir başka çalışmasında ufacık ahşap bir parça içinde kaybolacağınız kocaman bir dünyayı betimliyor. 

Kod yazarak oluşturulan eserler

Sanatsal çalışmalarında insan ve teknoloji ilişkisinin teorik ve pratik boyutlarına odaklanan Selçuk Artut, Geomart-ut7 sergideki eserlerinde görsel ve işitsel malzemelerin tamamını kod yazarak oluşturdu. Artut Litros Sanat’a verdiği röportajda “Sanatın teknolojiyi bir dil olarak kullanmaya başladığı bir yapıdan bahsedebiliriz. Burada gördüğümüz eserler salt el beceri ve emeğimle olan şeyler değil. Sıfırdan yazdığım kodlarla işi üretiyorum.” dedi. Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan sergiye ilgi yoğun olmakla birlikte alışılmışın dışında ortaya konulan eserlerden gözümüzü almak pek mümkün olmadı.

Uluslararası adam “Refik Anadol”

Türk medya sanatçısı ve tasarımcısı olan Refik Anadol sanat ile yapay zekayı bir arada kullanan, makine zekası estetiği konusunda uzmanlaşan yenilikçi bir sanatçı ve yönetmendir. Anadol, dijital sanatta yükselen yıldızımız olmaya hızla devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki sanat etkinliklerinde eserlerini sergileyen Anadol’un katıldığı bazı etkinlikler şunlardır; 17. Uluslararası Venedik Bienali,Victoria Ulusallık Galerisi, Walt Disney Konser Alanı, Hammer Müzesi, Dongdaemun Tasarım Plazası, Artechouse,Pompidou Merkezi, Art Basel, OFF Festivali, Ars Electronica Festivalidir.

Contemporary İstanbul yine yoğundu

Contemporary Istanbul Vakfı tarafından düzenlenen Contemporary Istanbul’un bu yılki 17. Edisyonu, Eylül’de ziyarete açıldı. Dört gün süren etkinlik çeşitli sanatseverlerin uğrak yeri olmaya bu senede devam etti. Dünyanın dört bir yanından 66 çağdaş sanat galerisi ve inisiyatiflerin temsil ettiği sanatçıların eserlerleri bir arada sunuldu. Fuar Haliç’te yer alan Tersane Istanbul’da gerçekleşti. 558 sanatçı 1476 eserini sanatseverlerle buluştu.Toplam 22 ülkenin galerilerinin katıldığı fuarda, 193 Galeri, Hestia, Wadström Tönnheim, Marbella, Dedicace ve Mucciaccia Contemporary, ilk kez yer aldı.

Sergilerin yeni mekânı “Abdülmecid Efendi Köşkü”

Osmanlı İmparatorluğu döneminin önemli yapılarından olan Abdülmecid Efendi Köşkü, ziyaretçileriyle buluştu. Küratörlüğünü Brigitte Pitarakis ve Selen Ansen’in üstlendiği “İsmi Lâzım Değil” sergisine sanatseverlerin ilgisi çok yoğundu. İçerisinde bulunan eserleri farklı bulanlar olduğu kadar ürkütücü bulanların sayısı da oldukça fazlaydı. Koç Holding desteğiyle bu sergi için üretilen eserlerin yanı sıra Ömer Koç’un koleksiyonuna ait birçok yapı ile Türkiye ve yurt dışındaki kurum, sanatçı ve koleksiyonerlerden ödünç alınan eserler de sergide yerini alıp sanatseverlere sunuldu. Abdülmecid Efendi Köşkü yeni sergi alanlarının  gözde mekanlarından birisi gibi gözüküyor. “İsmi Lazım Değil” sergisi 11 Aralık’ta sona eriyor. Yeni yılda kendine has sergileri olan Abdülmecid Efendi Köşkü’nden farklı, iddialı sergiler bizi bekliyor gibi gözüküyor.

Önceki Yazı

Gelenekli sanatlar dünyasında 2022

Sonraki Yazı

Türk ve Dünya Edebiyatı 2022’yi Nasıl Karşıladı?

Son Yazılar