Sevdiğim Sanat Gazetesi Litros -ki beş altı tane var ve ben aralarından onu seviyorum gibi bir anlam çıkartmayınız, kendisinden fazla örnek yok memlekette- benden bir 2022 Tiyatro Sezonu değerlendirmesi istediğinde çok heyecanlandım sevgili okur. Öyle ya pandemi süreci sonrası kısıtlamaların kalktığı ilk sezon sayılabilirdi geçtiğimiz süreç. Hemen kolları sıvadım, kalemimi sivrilttim ve geçtim klavyenin başına; Seyreyle gözüm 2022 Tiyatro Sezonunun serencamını.
Öncelikle 2022 tiyatro sezonu camia için çiçeklerle süslü Japon bahçeleri gibi başladı. Pandemi sürecinde yeterince şımartılmıştık zaten sevgili okur, sevgi ve destek bolluğundan nereye sığacağımızı bilemiyorduk. Salgın sürecinde el ele veren yerel ve merkezi kültür yöneticileri art ardına açıkladıkları destek ve sübvansiyonlarla bizi mest ettiler. Bazı tiyatro sanatçısı dostlarımızın evler, arabalar aldığına dair haberler geldi kulağımıza. Bizzat ben kendi tiyatroma yapılan maddi yardımı değerlendirecek bankayı seçmekte zorlandım. Destek o kadar büyük oldu ki, İstanbul’da bulunan banka müdürleri bu parayı kendi şubelerinde değerlendirmem için promosyon üzerine promosyon önerdi.
Tiyatro camiası maddi ve manevi olarak o kadar desteklenmiş, öyle mutlu olmuştu ki, izleyicileri ile buluşmak için heyecanlı projeler geliştirmeye başladılar. Efendim Almanya’dan tiyatro yönetmeni getiren mi dersin? İngiltereden oyun yazarlarıyla anlaşan mı dersin? Ben bu yıl Uluslararası Tiyatro Festivalleri için çalışacağım diyen kibirli özel tiyatrolar mı dersin? Yok efendim kostüm için normal kumaş beğenmeyip ipek kumaş ithal edeni mi ararsın? Ahh sevgili okur, tarumar olmuştu ortalık çok iyi hatırlıyorum.
Neyse sevgili Litros okuyucuları, bu hengame içinde sezon açıldı, aman Allahım… Amman Allahım… O ne ilgi, o nasıl bir teveccüh, o nasıl bilet kuyrukları anlatamam. Pandemi sürecinde sanat ve tiyatrodan uzak kalan ‘Necip Türk Milleti’, oyunları izlemek için birbirini ezmeye başladı. Bazı oyunların biletleri karaborsaya düştü, duyduğumuza göre 1500-2000 TL’ye kapış kapış gitmiş el altından. Hafta da bir oynayan tiyatrolar beş, altı güne kadar çıkarttılar oyun sayılarını.
Tabii en unutulmaz olaylar sahnesi olan özel tiyatrolar için gerçekleşti. Efendim Kültür Bakanlığımız ve belediyelerimiz arasında kavgalar çıktı. Neymiş efendim o salon kendi muhitinde olduğu için belediyeler yardım edecekmiş, yok efendim bu salonların hepsi bir şekilde kendisini ilgilendirdiği için bakanlık destek olacakmış. Tabii izleyici ayrı terane, efendim siz iki sezon çalışmadınız her oyununuza 10 bilet alıyoruz diyen izleyici toplulukları çıktı. Ahh o caanım dükkan ve pasaj sahipleri de çıkıp; ‘sizden yarı fiyata kira alalım’ demesin mi? Bütün bir yılı mutluluktan ağlaya ağlaya geçirdim sevgili okur.
Tabii aynı durum kurum tiyatroları için de geçerliydi. Harika dramaturjiler, olağanüstü sahnelemeler, tiyatro literatürünün en seçkin metinleri dalga dalga tiyatroya koşan kalabalıklar ile paylaşıldı.
Ahh sevgili okur en kötüsü de bu kurumsal firmalar, holdingler, bankalar ile uğraşmaktı. Sıralanmışlar kapıya illa sponsor olacağız size diye. ‘Kardeşim istemiyoruz, yöneticilerimiz ve izleyicilerimiz el ele vermiş bir sorunumuz yok’ diyoruz anlamıyorlar. Kaç ulusal markayı kapıdan çevirdim, bazılarının maillerine bile geri dönmedim düşünün benim şımarıklığımı.
Sözün özü sevgili Litrosseverler 2022 yılında yıkıldı tiyatro salonlarımız, 2023’te yenilerini yaparız artık…