Geçtiğimiz günlerde gündemimize gelen ve gündemden hiç düşmeyen bir tabir var: eyyâm-ı bahûr… Bu tamlama dilimize Arapça’dan geçmiş ve yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günleri için kullanılıyor. Yani içinde bulunduğumuz ve geçtiğimiz günler… Ağustos ayı yalnızca bu anlamıyla değil insanlık tarihi ve özellikle Türk tarihi açısından da oldukça sıcak bir aydır. Türklerin zaferden zafere koştuğu bir aydır. Kronolojik olarak hatırlayalım, milli hafızamızı yoklayalım. Birinci durağımız: Malazgirt Zaferi… 26 Ağustos 1071 tarihinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu hükümdarı Alp Arslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşen ve Alp Arslan’ın kesin zaferi ile sonuçlanan bu muharebe, “Türklere Anadolu’nun kapılarını açan son muharebe” olarak bilinir. Türk Destan Şairi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu zaferi şu dizelerle ifade ediyor: “Aylardan Ağustos, günlerden Cuma / Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum’a / Bozkurtlar ordusu geçti hücuma / Yeni bir şevk ile gürledi gökler / Ya Allah… Bismillah… Allahuekber.” İkinci durağımız: Belgrad’ın Fethi… Macaristan Krallığı’nın elinde bulunan Belgrad’ın, Osmanlı İmparatorluğu tarafından kuşatılmasıyla başlayan ve 29 Ağustos 1521’de fethiyle sona eren süreçtir. Üçüncü durağımız: Mohaç Muharebesi… 29 Ağustos 1526’da, Osmanlı İmparatorluğu ve Macaristan Krallığı orduları arasında meydana gelen ve Macaristan’ın büyük bölümünün Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle sonuçlanan savaştır. Mohaç Meydan Muharebesi, tarihin en kısa süren savaşı olarak kayıtlara geçmiştir. Dördüncü durağımız: Kıbrıs’ın Fethi… 1 Ağustos 1571 tarihinde, 2. Selim tarafından fethi istenen Kıbrıs, Lala Mustafa Paşa tarafından fethedildi. Beşinci durağımız: Sakarya Meydan Muharebesi… 23 Ağustos 1921 tarihinde başlayan Sakarya Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası sayılır. Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’da çıkarılan çeşitli gazetelerde Milli Mücadeleyi destekleyen yazılar kaleme alan edebiyat tarihçisi İsmail Habip Sevük, Sakarya Meydan Muharebesi’nin önemini; “13 Eylül 1683 günü Viyana’da başlayan çekilme, 238 sene sonra Sakarya’da durdurulmuştur.” sözüyle tasvir etmiştir. Altıncı durağımız: Büyük Taarruz… 26 Ağustos 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığını yaptığı Türk ordusu, Yunan kuvvetlerine karşı taarruz başlattı. 30 Ağustos’a kadar çembere alınan düşman kuvvetleri, Dumlupınar’da aldığı darbe sonucu kaçmaya başladı. 30 Ağustos günü, ilk kez 1924’te Dumlupınar’da Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Atatürk’ün katıldığı bir törenle Başkumandan Zaferi adıyla kutlanmış ve halen de kutlanmaya devam etmektedir. Yahya Kemal, 26 Ağustos 1922 isimli şiirinde Anadolu’yu işgal eden Yunan birliklerine karşı başlatılan Büyük Taarruz harekâtını şiirleştirmiştir: “Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi. / Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi. / Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın, / Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.” Yedinci durağımız: Fırat Kalkanı Harekâtı… 24 Ağustos 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, sınırımızdaki terör yapılarını bertaraf etmek için harekâtı gerçekleştirilmiş ve başarılı bir şekilde sonuçlandırmıştır. Türk tarihinde kazanılmış zaferlerin haddi hesabı yok. Birkaçını hatırlatmak istedim. Allah milletimize daimi zaferler nasip etsin. Bu vesile ile Ağustos ayında kazanılmış zaferlerimizi mevzu edinen kitaplardan bir seçki oluşturdum. İyi okumalar dilerim.
Önerdiklerim
Malazgirt 1071 – Kıyametin İlk Günü / Mustafa Alican / Kronik Kitap
26 Ağustos 1071… Malazgirt’te Selçuklu Sultanı Alparslan’ın tüm ordusuna “Burada yasaklar koyan bir sultan ya da emirlere icabet eden asker yoktur. Ben de sizlerden biriyim ve bugün sizinle birlikte savaşacağım” dediği gün… Bir döneme damgasını vurmuş ve etkileri günümüze kadar ulaşmış Malazgirt Zaferi üzerine akıllarda hâlâ birçok soru işareti bulunuyor: Malazgirt Savaşı’nın nedeni neydi? Savaşı hangi taraf başlatmıştı? Malazgirt Savaşı’nda Kürtler var mıydı? Bizans İmparatoru nasıl esir alındı ve esareti esnasında neler yaşandı? Romanos katledilmeden önce hangi işkencelere maruz kaldı? Selçuklu Sultanı Alparslan savaştan kısa bir süre sonra neden öldürüldü? Doç. Dr. Mustafa Alican’ın akademik bir titizlikle ve sürükleyici üslupla hazırladığı Malazgirt 1071 – Kıyametin İlk Günü kitabında hem bu sorular en kesin cevaplarına ulaşıyor hem de Selçuklu çağının ve Türk tarihinin dönüm noktası olan Malazgirt Zaferi, çağdaş kaynaklarda yer alan bilgilerden hareketle incelenmiş oluyor.
Mohaç & İsyan, Zafer, Destan / Okay Tiryakioğlu / Timaş Yayınları
Batı’nın ve Doğu’nun cesaret ormanlarının kaplanı, iman gücüyle dolu bir padişah; adaletini kendine kılıç yapmış Kanuni Sultan Süleyman… “Tüm güçlerin okyanusunun paha biçilemez incisi, inancın savunucusu, veziriazamım, beylerbeyim” dediği Pargalı İbrahim Paşa… Ve düşmanlarının korkulu rüyası… Anadolu, Rumeli, Mısır, Afrika, Akdeniz ve Karadeniz’in koruyucusu… Osmanlı Devleti’nin gizli istihbarat örgütü Çelik Hilal’in lideri, çaşıtlarbaşı Casus Vehimi geliyor! Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, Osmanlı casuslarının piri Vehimi’nin yine başrolde olduğu, Mohaç zaferiyle sonuçlanan bir macerayla yeniden okurlarıyla buluşuyor. Vatikan koridorlarından yeniçeri isyanlarına, aşılmaz kalelerin burçlarından en derin humbara tünellerine, güç ve zekânın birleştiği Vehimi’nin gölgesinde yepyeni bir aksiyona hazır olun!
Sakarya & Türk Bitti Demeden Bitmez / Dr. Selim Erdoğan / Kronik Kitap
Bir harbin öyküsü, o muharebelerin geçtiği coğrafya bilinmeden anlatılamaz. Harp tarihi sadece arşivdeki askeri belgelerden ibaret değildir. Burada karşımıza “Harp Coğrafyası” şeklinde yeni bir kavram çıkıyor. Sakarya Meydan Muharebesi’nin coğrafyasını herkesin anlayabileceği şekilde ortaya koymak, muharebenin tarihi ile bütünleştirmek bu çalışmanın temel amaçlarından birisidir. Bağımsızlık destanımız olan Millî Mücadele’nin düzenli ordu safhasında, cephedeki iki yılı ele alan serinin bu ilk kitabında, bir milletin son ocağını savunmak için doğru liderin etrafında birleşmesi ve verdiği ölüm kalım savaşı anlatılıyor. Sakarya Meydan Muharebesi şimdiye dek görülmemiş bir ciddiyetle ve titizlikle Selim Erdoğan tarafından yeniden kaleme alındı. Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez, içerdiği muharebe atlasıyla ve özel fotoğraflarıyla Millî Mücadele dönemini yeniden aydınlatıyor.
Büyük Taarruz & Savaşta Tek Tek Ateşler Yanıyordu / Dr. Selim Erdoğan / Kronik Kitap
Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez çalışmasıyla askeri tarihimize unutulmaz bir eser kazandıran Dr. Selim Erdoğan, tüm bu sorulara hem Türk hem Yunan askeri kaynaklarının çapraz okumalarıyla, belgelere dayalı olarak ve sahada elde edilen bulgularla cevap veriyor. Büyük Taarruz’la gelen zaferin çok çalışmanın, kendini “istiklâl” fikrine adamanın ve bunu yaparken sırtını bilime dayamanın bir sonucu olduğunu vurguluyor. Bu yüzden Türk ordusunun 26 Ağustos sabahı ilk top patladığında zaten zaferi kazanmış durumda olduğunu söylüyor: “O ilk top bilimin aydınlığıyla, inançla, vatan sevgisiyle yürüyen bir Başkomutanın ve ona inanan binlerce Türk’ün üç yıl boyunca sabırla büyüttükleri ağaçların meyve vermeye başladığı an olması nedeniyle önemlidir, ama 11 aylık hazırlık dönemi anlaşılmadığı sürece o ilk mermi sadece bir mermidir.” “Büyük Taarruz: Dağlarda Tek Tek Ateşler Yanıyordu”, sadece 26 Ağustos ve sonrasını değil, Türk karakterinin ayağa kalktığı bir dönemi tüm duygularıyla okuyucuya sunuyor…
Yeni Çıkanlar
Felsefe Dersleri / Rıza Tevfik / Dorlion Yayınevi
Felsefe, yaşam, ölüm meseleleriyle her bilimden daha çok ilgilidir. Onun için tinsel yaşamımızın doğal gelişiminden doğmuş zihinsel bir eylemdir. Bilimlerin gelişmesiyle gereksizliği değil aksine gerekliliği sabit olur ve bilimsel gelişmeleri oranında önemi artar. Çünkü bilimlerin düzenleyicisi odur. Hiçbir bilim evren ve yaşam hakkında felsefe kadar kapsamlı dolayısıyla eylemlerimiz ve emellerimizle uyumlu bir kuram oluşturup pratik bir ilke veremez. Aklın en son akıl edebildiği şey kendisi olmuştur. Öncelikle anlama merakı sonra hayret, ara sıra beklenilmeyen keşifler zihni heyecanlandırarak çevre âleme ilgisini artırmış, sonunda şüphe büsbütün araştırmaya öncü olmuş. Bilimler de felsefe de bundan doğmuştur. Değerli felsefeseverler ve okurlar, Yukarıda çok kısa bir bölümünü sunduğum Rıza Tevfik’in Felsefe Dersleri felsefeye, hayata ve olaylara bakış açınızı değiştirecek nitelikte bir eserdir. Herkesin okuduğunda kendisinden bir parça bulacağı bu kitabı, okumanızı şiddetle öneriyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Terbiye-i İrade / Dr. Ethem Bakar / Ketebe Yayınevi
“Kaderimi tayin eden bir başka kitap da İbrahim Ethem’in Terbiye-i İrade başlıklı eseridir. Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.” Cemil Meriç Bu sözler, İrade Terbiyesi kitabının Türk yayıncılığı tarafından uzunca bir aradan sonra “yeniden keşfine” imkân vermiş ve Jules Payot’nun eseri “Cemil Meriç’in tavsiyesi” mottosuyla tekrar tekrar basılmıştır. Oysa Meriç’in tavsiyesi gayet açıktır; o, Payot’nun değil Dr. Ethem Bakar’ın İrade Terbiyesi’ni önermiştir. Elinizdeki kitap hem bu vahim hatayı düzeltmekte hem de kitabın müellifinin hüviyetini ilk kez gün yüzüne çıkarmaktadır. İrade Terbiyesi’nde Dr. Ethem, iradenin temel kavramlarından derin tefekkürün gücüne, duyguların etkisinden sağlam alışkanlıkların kazanılmasına kadar geniş bir yelpazede iradenin nasıl terbiye edileceği meselesini ele alıyor. Yazar, okuyucuyu iradesinin farkına varmaya ve hayatını daha bilinçli bir şekilde yönlendirmeye davet ediyor. Çünkü ancak kendini bilip nefsini terbiye eden insan, hedeflerine ulaşma yolundaki engelleri aşabilir. Hedefine varmak isteyen okurlar için eşsiz bir rehber eser…
Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi 6. Kitap / Evliya Çelebi / Yeditepe Yayınevi
Evliya Çelebi, Seyahatnâmesi’nin 6. cildinin büyük bölümünü Macaristan’a ayırır. Dolayısıyla bu büyük coğrafyaya ait verdiği bilgiler Macarlar açısından oldukça önemlidir. Bugün pek çoğu tarihe karışmış köyler, kasabalar ve şehirler hakkında tek kaynak sayılabilir. Bu arada Bahadır Giray Han ordusuyla İsveç, Danimarka ve Hollanda vilayetlerine yapılan seferlere katılmıştır. Akrabası olan Sadrazam Melek Ahmed Paşa’ya dair de geniş bilgiler verir, Sultan I. Ahmed’in kızı Fatma Sultan ile evliliğini ve Paşa’nın ölümünü anlatır. Evliya Çelebi; bu ciltte hem Macaristan’ı hem de Bosna şehirlerini gezmiş, Adriyatik kıyılarına kadar inmiştir. Bu ciltte gezdiği yerler: Erdel, İskenderiye, Podgoriçe, İştib, Lofça, Vidin, Sirem, Ösek, Peçuy, Budin, Üstürgon [Estergon], Ciğerdelen, Hollanda, Macaristan, Öziçe, Taşlıca, Foça, Dobra-Venedik, Nova, Mostar, Sigetvar, Zağreb, Kanije’dir. Bu seyahat boyunca gezip gördüğü yerlere ait önemli bilgiler vermiş, katıldığı savaşların heyecanını, yenilgilerin acısını ve galibiyetlerin sevincini yaşamıştır. Bizzat katıldığı savaşlara ait anlattığı hikâyeler ve tanık olduğu özel durumlar tarihe ışık tutacak belgesel niteliğindedir.
Kayıp Kıtanın Keşfi & Hindistan Yazıları / Deniz Çıkılı / Ketebe Yayınevi
Türkiye’de Hint Müslümanları denildiğinde akla ilk gelen, genellikle bölge halkının Millî Mücadele günlerinde Anadolu coğrafyasına gönderdiği maddî yardımlardır. Oysaki bölgeyle ilişkilerimiz bundan çok daha eskilere ve derinlere dayanıyor. Her ne kadar Türkçe literatür bu konuda büyük oranda dar olsa da Gazneliler, Delhi Türk Sultanlığı ve Bâbürlüler gibi önemli devletlerin hüküm sürdüğü Hint Alt Kıtası, birçok açıdan ilgimizi hak eden bir coğrafya. Kayıp Kıtanın Keşfi & Hindistan Yazıları, medeniyet tarihimizin bu az bilinen ya da dikkatlerden kaçan sayfalarına kapı aralamayı vadediyor. Kitap, 10. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir aralıkta bölgenin İslâmlaşmasından kurulan devletlere, yerel âdet ve geleneklerden tasavvufî topluluklara, öne çıkan hükümdarlardan modern dönemdeki tartışmalara, İngilizler tarafından sömürgeleştirilmesinden farklı devletler şeklinde bölünmesine Alt Kıta’nın dinî, siyasî, iktisadî, mimarî, ilmî, edebî, kültürel ve sosyal tarihine dair geniş bir çerçeve sunuyor.
Prof. Dr. Muharrem Kesik’ten tavsiyeler
Çivril’de Kazanılan Büyük Zafer Myriokephalon 1176 Türkiye Selçuklu-Bizans İlişkileri 1071-1180, Cenabi’ye Göre Türkiye Selçukluları, Anadolu Türk Beylikleri, Selçuklu Müesseseleri ve Medeniyeti, Selçukluların Muhteşem Sultanı Melikşah, At Üstünde Selçuklular & Türkiye Selçukluları’nda Ordu ve Savaş, Tematik Selçuklu Tarihi, Danişmendliler (1085-1178) & Orta Anadolunun Fatihleri, 1071 Malazgirt & Zafere Giden Yol ve Selçukluların Haçlılarla İmtihanı eserlerinin yazarı Prof. Dr. Muharrem Kesik’e “Hangi kitapları okuyalım?” diye sordum. İşte aldığım cevaplar:
Sultan Alp Arslan & Fethin Babası / Cihan Piyadeoğlu / Kronik Kitap
Cend’den Mâverâünnehir’e, Hârizm’den Horasan’a, İran’dan Anadolu’ya hâkimiyetlerini doğu ile batı arasında birleştirmiş ilk devlet… Bu coğrafyada bizleri kalıcı kılan fikirlerin kaynağı, Anadolu’nun Türkleşmesinden cumhuriyetimizin kuruluşuna kadar gelen yolun başı: Selçuklular… Sadece 9 yıl tahtta kalmasına rağmen Türk tarihinde adı en fazla geçen hükümdar olan, babası Çağrı ve amcası Tuğrul Beylerle Anadolu’nun Müslümanlaşmasını sağlayan, özgür bir hükümdar olarak Fırat’ın batısına ilk defa geçmeyi başaran, 1071’de Malazgirt’te destan yazan, Türk tarihinin efsanesi Sultan Alp Arslan… Sultan Alp Arslan üzerine hem akademik ihtiyaçları karşılayacak hem de akıcı üslubuyla tarih severlerin merakını giderecek bu çalışmayla, geri planda kalmış Selçuklu tarihi ile Sultan Alp Arslan yeniden gün yüzüne çıkıyor.
Alp Arslan ve Malazgirt / Prof. Dr. Erdoğan Merçil / İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Malazgirt Savaşı, hem Türk İslam dünyasının hem de Hristiyan Bizans dünyasının tarihini değiştiren önemli bir hadise olmakla beraber, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak üzerinde yaşadığımız toprakların kazanılmasındaki dönüm noktalarından biridir. Bu bilimsel çalışma bizlere Büyük Selçuklu Devleti ile alakalı editöryal bir çalışmalar yumağı sunmaktadır. Alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanan on bir makaleden oluşan kitapta, Malazgirt Savaşı öncesi Bizans’ın ve Doğu Anadolu’nun durumu, Anadolu’ya yapılmış Selçuklu akınları, Sultan Alp Arslan Devrinde Ermeniler, Malazgirt Savaşı ile alakalı kehanetler, Malazgirt Savaşı ve sonrasındaki Haçlı Seferleri, Anadolu’daki beylikler dönemi ve Sultan Alp Arslan ile ilgili önemli bilgiler verilmektedir. Bu kitap ayrıca, hem Sultan Alp Arslan hem de Malazgirt Savaşı hakkında bildiklerinizi yeniden gözden geçirmenize, bazı ezber bilgilerinizi de düzeltmenize yardımcı olacaktır.
Malazgirt Muharebesi / Carole Hillenbrand / Alfa Yayınları
Türkler yüzyıllar boyunca Ortadoğu ve Doğu Avrupa’yı yönettiler; kuşkusuz bu süre boyunca egemenlikleri altında yaşayanları da oldukça etkilediler. Ama Türklerin hem Müslüman olarak hem de etnik bir grup olarak tarihteki rolleri garip bir biçimde Araplara ve Farslara göre daha az bilinmektedir. Müslümanların Gözünden Haçlı Seferleri adlı kitabıyla tanıdığımız Hillenbrand bu çalışmasında ülkenin kurucu mitlerinden olan 1071 tarihli Malazgirt Muharebesini ele alıyor. Burada elde edilen zafer, Doğu Anadolu’daki Hıristiyan Bizans egemenliğini sona erdirip bütün ülkeyi İslam’ın yayılmasına açtı. Bu süreç 400 yıl sonra Trabzon ve İstanbul’un fethiyle sona erdi. Hillenbrand, günümüze kadar gelen Müslüman kaynaklarının pek çoğunun çevirisini ve ayrıntılı bir çözümlemesini veriyor; ayrıca Müslüman Türkler ile Hıristiyan Avrupa arasında süregiden çatışmayı nasıl yansıttıklarını da gösteriyor. Son olarak da 1923’te modern Türkiye devletinin kurulmasında ve sonrasında Malazgirt’in nasıl alımlandığını inceliyor.
1071 Malazgirt & Zafere Giden Yol / Muharrem Kesik / Timaş Yayınları
Malazgirt Savaşı bugün üzerinde yaşadığımız vatanın bizlere kadar intikalini sağlayan en büyük ve en önemli adımdır. Haçlı Seferleri’nin düzenlenme nedenidir. Bizans İmparatorluğu’nun yıkılmasının çok yakın bir gelecek olduğunu bildiren bir nişânedir. Malazgirt Zaferi, Anadolu coğrafyasının Türkleşme ve İslâmlaşma sürecine kapılarını açan büyük bir başarının adıdır. Yaptığı Selçuklu Tarihi araştırmalarıyla dikkatleri üzerine çeken Muharrem Kesik, 1071 Malazgirt kitabıyla literatürdeki tüm kaynakları değerlendirerek tarih severlerin beğenisine sunuyor. Malazgirt bir meydan savaşı mı? Yoksa bir taktik savaşı mıydı? Selçuklu ve Bizans ordularının sayısı ne kadardı? Kürtler Selçuklulara yardım etti mi? Sultan Alp Arslan, Bizans imparatorunu tokatladı mı? Düşmana neden Cuma namazı saatinde saldırıldı? Selçuklu elçisinin imparatora verdiği anlamlı cevap neydi? Bizanslılar kendi imparatorlarını nasıl öldürdüler? Müslüman olmayan Türkler saf değiştirdiler mi? Sultan Alp Arslan atının kuyruğunu neden bağladı? Alp Arslan’ın askerine yaptığı konuşma nasıldı? Savaşa katılan Selçuklu beyleri kimlerdi? Bizans imparatoru mağlup olmasına rağmen neden kaçmadı?