Bir düş: Gâlib Dede Sütlüce’deki evinden Haliç’in sularına bakarak Hüsn ü Aşk’tan imgelemimize unutulmaz bir şekilde dolunaylı bir gecede yerleşen şu beyitleri mırıldanıyor: “Mânend-i Bilâl-i sâhib-irfân/ Nûr-ı siyeh içre nûr-ı îmân, / Gûyâ o şeb-i şeref-meâsir/ Veysü’l-Kâren idi nûrı zâhir” Hüsn ü Aşk’ı klasik yapan önemli bir unsur hem Şark’a
Devamını OkuyunBir düş: Gâlib Dede Sütlüce’deki evinden Haliç’in sularına bakarak Hüsn ü Aşk’tan imgelemimize unutulmaz bir şekilde dolunaylı bir gecede yerleşen şu beyitleri mırıldanıyor: “Mânend-i Bilâl-i sâhib-irfân/ Nûr-ı siyeh içre nûr-ı îmân, /
Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal kitabının “Ses Unsuru ve Yahya Kemal” başlıklı bölümüne “Yahya Kemal’in büyük mazhariyeti, eski şiirin ve oradan hareket ederek zümre şiirlerinin asıl hususiyetini veren, bize ait lirizmin esası
Ahmet Haşim’in ilk döneme ait güzellik anlayışının hayâlin izin verdiği ölçüde müphemiyet ve kederle ilişkili olduğu görülüyor. Sonraları ‘Ay’ denemesinde “her şeyi olduğu gibi görmek ıstırabından bahseder” Haşim. Hemen hemen bütün şiirlerine
1. ‘Yalnızlık bir yağmura benzer’ diyor Rilke; -demese miydi? 2. Yağmur yağıyor; incirler de ıslanıyor, üzümler de narlar da… 3. ‘Üzerinde yağmurdan başka hiçbir şey yoktu’ dizesi kimindi? 4. Yağmur ve
Türk şiirinin büyük ustası Hilmi Yavuz’un bir ‘eylül’ şiiri vardır ki alır beni ‘zaman’ denen o meçhûlün tam ortasına bırakır; büyük bir sır söyler gibi… İşte o şiir: ‘eylül! daha çocukluğumdan beri