Sapanda açamayan güller!

asası kırılınca karıncanın insanlığın gamzesine çöreklendi acı! şimdi defnedilen düşleri öpüyor kâinat nar lekesinde aşkı ararken ölüm!..   “Gazze’de çocuk olmak, ölüm sırasını beklerken bile vatan topraklarını korumak için sapanına ve Rabbine

Cennet’in cehennemi

“Postalını hiç çıkarmadan yürüyen yalınayak sızıydı hayat!..”  Albert Camus “Kara kışın ortasında, içimde galip gelen bir yaz olduğunu fark ettim” demiş bir yazısında. Fark edişlerimiz geç kalmış yanlarımızın anne şefkati duruşudur hep.

Paragraf meseli

“İnsanlığın coğrafyasında insanca dolaşırken, yüreğimin topraklarına ve güneşimin zülfüne makas atanların maskeli masalında kayıyordu ayaklarım. Dizlerimdeki dermanı, her düştüğümde yine beni düşürenlerin kozasına salacak kadar da gözü kara bir çocuk taşıyordum içimde.”

Savaşın gölgesindeki Ramazan!

Asıl açlık, ruhun fukaralığı idi! Hoş geldin sultan… Ramazan-ı Şerif Ayı geldi. Bu kutlu dönemin şerefine bir parça dinlenmek diyeceğiz ve unutturulmaya çalışılan tüm gelişmelere rağmen, huzurun manevi güzergâhında insan olduğumuzu hatırlayacağız.

İnsanlık suçunun edebiyat penceresi!

“gareziniz bana mıydı” dedi çocuk? “hiç” dedi cenazesi kaldırılmamış insanlık, h i ç !.. Bazı yazılara başlamak zordur; çok zor. Son birkaç yılı hatırlamak istediğimizde, millet olarak üzücü olaylara şahitlik ettik Bazen