Denizin ortasında bir gemi belirdi. İki sene önce olsaydı savaşın korkunç yüzünü bir kez daha ortaya koyardı. Çünkü bu gemi, savaş donanmasına aitti. Fakat insanlar gibi eşyalar da yorulduğundan atıl bir hâlde parçalara ayrılmayı bekliyordu. Ne başka bir savaşı kaldıracak gücü kalmıştı ne de denizi görecek gözü. Oysa bitmemişti yeryüzündeki
Devamını OkuyunDenizin ortasında bir gemi belirdi. İki sene önce olsaydı savaşın korkunç yüzünü bir kez daha ortaya koyardı. Çünkü bu gemi, savaş donanmasına aitti. Fakat insanlar gibi eşyalar da yorulduğundan atıl bir hâlde
Kitapları okuyor, kurgularla büyüleniyor, kahramanlarla günlerce, bazen aylarca yaşıyoruz. Okuduklarımızı unutmayız zannederken bir süre sonra her şeyin silindiğini fark ediyoruz. Oysa nasıl güzel bir hisle kapatmıştık kitabın kapağını, nasıl da inanmıştık o
İnsan, duygular arasında gidip gelen bir sarkaç. Bir anda acının sınırlarına salınır bir anda sevincin. Tek bir hâl üzere sabit kalamayacak şekilde yaratıldığı için sonsuz bir değişim ve dönüşümün piyonudur. Ama böyle
Hayatımız gelecek için hayaller kurmakla geçmişe bakmak arasında durmaksızın dönen bir atlıkarıncadır. Defalarca başladığımız noktaya döneriz, bitirdiğimiz noktaya varırız. Aynı kaldığını zannederiz her şeyin ama biz gelene kadar değişmiştir manzaralar. Atlar ileriye
1973 yılının bir eylül gecesinde, büyülü şehir Roma’da şair sigarasını düşürdü yatağına. Ne parmaklarındaki hafifliği hissetti ne de kıvılcımın büyük bir aşkla çarşafı, yorganı, evi ve kendisini tutuşturduğunu anladı. Her gün avuç