Bizler Bağımlı, Çocuklarımız Kötüye Kullanım Kurbanı

/
12 dakikada okunur

Fatma ÇELİK

Çocukların nerdeyse tamamının YouTuber olmak istediği bir dönemde dijital medya okuryazarlığı konusunda çalışma yapan USMED Kurucu Başkanı Said Ercan ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Züleyha Çay, ‘YouTuber Buğra ile Fenomen Ela’nın Maceraları’ isimli çocuk kitabıyla hem çocuklara hem de ebeveynlere yol gösteriyor. Çocuk edebiyatı alanında ilk olan kitap, çocuklara engel koyma yerine bilinçli bir kullanım ile özgün içerikler üretebilmenin mesajını temel değerler eşliğinde veriyor. “Bizler gerçek hayatı biliyoruz ve dijitale daha bağımlıyız” diyen Ercan ve Çay, “Çocuklar ise bağımlı değil kötüye kullanım kurbanı. Onlara alan açmalı gerçek hayatla buluşturmalıyız” diyor.

Yetişkinlerin dijital göçmen olduğu teknoloji çağında çocuklar ise dijital yerliler olarak dünyaya geliyor. YouTube’dan yıllık en fazla gelir eden fenomenler yetişkinler değil çocuklar olunca artık doktor ya da öğretmen olma hayali rafa kalktı. Aileler çocuklarını olumsuz içeriklerden korumanın yollarını ararken çocukların hayali ise yaşıtları gibi YouTuber olmak oldu. Peki, bunu doğru bir şekilde nasıl yapacaklar? Sosyal medyanın yanlış kullanımı neticesinde çözümsüz kalan ailelere yol göstermek isteyen USMED Kurucu Başkanı Said Ercan ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Züleyha Çay, ‘YouTuber Buğra ile Fenomen Ela’nın Maceraları’ isimli çocuk kitabını kaleme aldı. Sürekli birlikte vakit geçiren iki kuzen olan Buğra ve Ela, YouTube fenomeni olmak için güzel bir video çekmek isterler ve bu süreçte başlarından geçenlerin anlatıldığı kitap, çocuk edebiyatı alanında bir ilk olma özelliği taşıyor. Motto Yayınları’ndan çıkan kitap, medya okuryazarlığı konusunda çocuklara eğlenceli bir dille yol gösteriyor. Hem kitabı hem de çocukların sosyal medya ile olan ilişkisini konuştuğumuz Ercan ve Çay, ebeveynlere birbirinden kıymetli öğütler veriyor.

Sizleri bu kitaba hazırlamaya iten sebepler nelerdi?

Çocuklarımızın tüketimin hedefi haline geldiği günümüzde, onları ekran bağımlılığının tüm olumsuzluklarından korumak çalışmalarımızda öncelikli hedefimizdir. Bu hususta bilinçlendirici bir yol haritasının eksikliğini fark etmek, çocuklarımızın sağlıklı bir gelişim sağlayabilmeleri için onları ölçülü ve bilinçli bir kullanıcı olmaya teşvik etmek bu kitabı hazırlamamızdaki en önemli etkendir. Çocukların nerdeyse tamamının YouTuber olmak istediği bir dönemde dijital medya okuryazarlığı konusunda çalışma yapmak önemliydi. Bu alanda ilk kitabı yazmak da bize nasip oldu.

Kitap çocuklara nasıl mesajlar veriyor?

Alanında ilk olan bu kitap, çocuklarımıza kısıtlama ve engel koyma yerine ölçülü ve bilinçli bir kullanım ile özgün içerikler üretebilmenin mesajını vermektedir. Temel değerlerimizin çocuklarımıza aktarılması, kul hakkı, büyüklere saygı, iletişimin önemi gibi temel değerler işlenmiştir.

Kitap köprü vazifesi görmekte

Size göre ebeveynler kitabı neden çocuklarına okutmalı?

Ebeveynler, çocukların ekran ile ilişkilerini düzenlerken birçok hususta yönlendirici olmaktadır. Ancak bu süreçte çocukları ile fikir ayrılıklarına düşmektedirler. Kitap içeriği aslında bir anlamda sosyal medyanın yanlış kullanımı neticesinde çözümsüz kalan ailelerimiz ve kendilerini ifade edemediklerini düşünen çocuklarımız için bir köprü vazifesi görmektedir. Aileler maalesef şu süreçte ne yapacaklarını şaşırdılar. Bizlerde aileden biri olarak destek olmak üzere bu kitabı çıkarttık.

Çocuklara doğru sosyal medya kullanımını anlatırken kul hakkı gibi hassas bir konuyu nasıl bir dille ele aldınız?

Yetişkin birçok insanın sosyal mecralarda fikir beyan etmenin sınırlarını bilmemesi ve sanal ortamlarda yapılan paylaşımların ahlaki ve insani olarak denetimlerini göz ardı etmesi çocuklarımızda da sanal alemin sınırsız özgürlükler dünyası olduğuna dair bir izlenim oluşturmaktadır.  Her hak birtakım sorumlulukları da beraberinde getirir. Dolayısıyla hepimizin üzerinde bulunan birçok hak ve sorumluluklar, toplumsal ilişkilerimizde mutlaka dikkate alınması gereken en önemli görevlerimizdendir. Kul hakkı bilincini çocuklarımızda oluşturmak daha güzel bir dünya için en önemli mihenk taşımızdır. Kitapta yer alan “iyilik zinciri” ayrıntısı ile çocuklarımıza aslında kul hakkının dikkate alındığında tüm kâinatı etkisi altına alacak bir sevgi seli oluştuğunu göstermeye çalıştık.

Siber zorbalığın aşılabilir bir sorun olduğunu anlatmalıyız

Peki, izinsiz paylaşımlar, ifşalar, dijital ve siber zorbalık sadece yetişkinler için değil özellikle çocuklar için de bir tehlikeli. Onları nasıl bilinçlendirebiliriz?

Çağımızda hızla yaşanan gelişmeler siber zorbalık gibi birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.

* Çocuklarımıza kişisel bilgi paylaşımlarının sonuçlarını anlatmak,

* Teknolojiyi çocuklarımızdan daha iyi kullanarak onların sanal ortamda düzenli takibini yapmak,

* Denetimli ve sınırlı internet tercih etmek,

* Çocuklarımızı internet kullanımı ile ilgili eğitmek,

* Çocuklarımızın teknoloji kullanımı sonrasında davranışlarını gözlemlemek,

* Siber zorbalık ile karşılaştıklarında bunun alışabilecek bir sorun olduğunu çocuklarımıza anlatarak, onların bu konuda ebeveynleri ile rahatlıkla iletişim kurabileceğinin mesajını çocuklarımıza vermeliyiz.

Günümüz çocuklarını sosyal medyadan uzak tutmak mümkün değil. Bu yüzden de bunu nasıl engelleriz değil de nasıl kontrol altında tutabiliriz?

Sosyal medya çağında doğan ve gün içerisinde birçok ekran ile karşılaşan çocuklarımızı sosyal medyadan tamamen soyutlamak sadece kısa vadeli bir çözümdür. Çocuklarımıza karşı internet ortamını tamamen kötülemek ve sanal alemi yok saymak yerine daha güzel bir sanal dünya inşasında öncülük etmeleri için yavrularımızı teşvik edebiliriz. Sosyal medyaya sağlanacak katkılarla bu ortamın eksileri konusunda çocuklarımızla beraber istişareler etmek gerekmektedir. Böylelikle çocuk ve aile arasında çatışmadan uzak olumlu bir iletişim dili gelişebilir.

Tarihte Hiçbir Bağımlılıkta Böylesine Yönetilemez Bir Duruma Gelmemişti

Çocuklar ve sosyal medya denildiğinde bu konuyla dertlenen bir isimsiniz. Son olarak ebeveynlere neler demek istersiniz?

Sosyal medya ve dijital dünyada ortalama geçirilen süre 18 saate dayandı. Bu artık yönetilebilir bir zaman değil. Tarihte hiçbir bağımlılıkta böylesine yönetilemez bir duruma gelmemişti.  Artık devlet kurumları, STK’lar, aileler, herkes bu konuya eğilmeli. Çocuklarımız doğar doğmaz “dijital yerliler” olarak dijitale boğuluyorlar. Bizler “dijital göçmenler” olarak dijitale sonradan girdik. Biz gerçek hayatı biliyoruz ve dijitale daha bağımlıyız çocuklar ise bağımlı değil kötüye kullanım kurbanı. Çünkü yapacak başka şeyleri yok, onlara alan açmalı gerçek hayatla buluşturmalıyız. 5 yaşına kadar mümkünse ekranı olan hiçbir teknoloji ile çocukları başbaşa bırakmamalıyız. 13 yaşına kadar oyunlarına beraber karar vermeli, sınırsız bir internet kullanımı değil, kullanım saatleri farklı ve bağımlılık oluşturmayacak şekilde kontrollü kullanıma müsaade etmeliyiz. Evrensel yasalara göre sosyal medyada kayıt olma yaşı 13. Bizim kitabımız ise 6-13 yaş arası çocuklarımıza hitap ediyor. 13 yaşından önce çocuklarımızın merakı doğru yöne yönlendirilmeli, yaşadığı topluma, ailesine ve en önemlisi kendisine fayda oluşturacak değer katan içerikleri teşvik edilmelidir.

Önceki Yazı

Musıkinin Ermeni Üstadı: Tatyos Efendi

Sonraki Yazı

“Yağmur ve Kar Gibi “İncelik Yağışı” İsterim!”

Son Yazılar