Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileriyle yazar Sait Faik’in vefatının 70. yılında Burgazada’da birlikteydik. Burgazada sokaklarında “ada” hikayeleri okundu. Edebiyatın canlılığı kendini gösterdi.
Burgazada’ya yağmurlu bir cumartesi günü kim kalkar gider? Hangi duygu yola revan eder insanı? Ya da hangi tutku? Öğretmen, yazar Ercan Yılmaz (Hoca) bir gün beni aradı. Sakarya’da 10-11-12 Şubat tarihleri arasında Bir İnsanı Sevmek (Ölümünün 70. Yılında Sait Faik) başlıklı bir organizasyon düzenliyoruz. 11 Şubat’ta da Burgazada’da olacağız. Sen de gelsene dedi. Tabii Hocam geleyim dedim. Adalarla olan ilişki haber üzerine kurulu. Büyükada’ya da ilk defa bir röportaj için gitmiştim. Burgazada’ya da haber yapmak için ilk kez giderim dedim. O yağmurlu günde yola bu şekilde revan oldum. Onlar Sait Faik’i mezarlığında ziyaret ettiler. Sonrasındada Kabataş Adalar vapurunda buluştuk. Vapurda öğrenciler hikaye okudu. Burgazada’ya vardık. Yağmurun şiddeti azalmıştı ama havanın soğukluğu devam ediyordu. Vapurdan indik ve müzeye doğru yol aldık. Portakal çiçeği kokularının arasından Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ne vardık.
Müzenin olduğu köşkte yaşamış Sait Faik, ada öykülerini orada yazmış. Mektuplarını orada cevaplamış. Hastalık teşhisini orada almış. Burgazadalı olmak onu beslemiş. Anlatılan odur ki, Sait Faik’in yazar olduğunu adalı dostları cenazesinde öğrenmişler. Adalı olmak onun için belki de yazar olarak tanınmaktan evla idi. Müze 8 bölümden oluşuyor. Yatak odası, yemek odası, çalışma masası, mektuplarını yazdığı masayı görüyorsunuz. Eserleri, mektupları, fotoğrafları sizi karşılıyor. “Sanatı: Yok” yazan pasaportu da görüyorsunuz. Ne acı. Onca öykü yaz. Yazar ol. Ama bunları kanıtlayacak resmi bir yazı verilmediği için pasaportuna “Sanatı: Yok” yazılsın. Acı ama gerçek. Müzeyi gezdikten sonra bahçeye geçiyoruz. Cemil Meriç Lisesi mezunlarından Sadullah Eren Çakır’ın “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye” performansını izlemek için bir çember oluşturuyoruz. Sait Faik’in hayatı, hikayeleri 25 dakikalık performans ile müzenin bahçesinde canlanıyor. Yer yer güldüğümüz yer yer hüzünlendiğimiz bir performans izliyoruz. Sonunda “Hişt, hişt” diyoruz. Yeni seslere kapı aralıyoruz.
Öğrencilerin yaşları 14-15, sınıfları hazırlık, 9. ve 10. şeklinde. Ama sadece onlar yoktu. Lisenin mezunlarından birçok öğrencide hem Sadullah’ı izlemeye hem de müzeyi gezmeye gelmişti. Bu lisede edebiyatın tadını alanlar bir daha bırakamıyor diyebiliriz. Performans sonrasında Burgazada sahilinde, ara sokaklarında öğrenciler “ada” hikayelerini okudular. Ne yağmur ne soğuk onlara engel oldu. Edebiyata olan tutkuları hayran bıraktı. Aynı zamanda da heyecanları umut vericiydi. Haber yapmak için orada olduğumu duyduklarındaki mutluluk ise paha biçilemezdi. Çünkü görülmek en büyük motivasyon kaynağıdır. Ercan Hoca’nın mihmandarı olduğu şöleni 10. sınıf öğrencileri Zeynep Kalyoncu, Emin Çelik, Berra Çetin, Yaren Duman, Berat İhsan Kangal, Tuğra Duman, Emre Kara, Ertugrul Safak ve hazırlık öğrencileri organize ediyor. Bütün sınıflar organizasyonun aşamalarında yer alıyor ki üst sınıflar gittiğinde geleneği, ilerleyişi bilen öğrenciler olsun. Her biri birbirini yetiştiriyor. Litros Sanat okuyucuları için; Ercan Yılmaz organizasyonun genel içeriğini anlatırken, öğrencilerden Zeynep Kalyoncu ve Emin Çelik organizasyonu nasıl düzenlediklerini, Burgazada’da düzenlenen kısmının neler hissettirdiğini ve edebiyatın lisede kendileri için ne ifade ettiğini anlattılar. Sait Faik’i kendileri için anlatan bir cümleyi de bizlerle paylaştılar.
Gençlerin mekanlarla ünsiyetleri artsın istedik
Ercan Yılmaz ( Yazar ve Öğretmen): Bu etkinliği ilk kez yapmadık. Yıllar evvel arada kesintiler olsa da bir Sait Faik Şenliği düzenlemiştik. Bu kadar kapsamlı değildi ama yine Sakarya’da Sait Faik’in mekanlarına gidilmiş, öyküler okunmuş ve paneller yapılmıştı. Bir kez daha yaptığımızda Sait Faik heykeli bir park içerisindeydi. Ama park içine girilmeyecek durumdaydı. Onu da gündeme getirmek istiyorduk. Tam da Sait Faik’in vurgu yaptığı ekolojik hayat, ada durumlarına aykırı bir şekildeydi. Bunu da düzeltmek istiyorduk. Bu senede aslında gençlerle otururken Sait Faik ile ne yapabiliriz diye düşündük. Ölüm yıldönümüne getirsek nasıl olur dedik. Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki ziyareti, Burgazada’yı ve Sait Faik Sakarya’da nereleri anlatıyor o hikayeleri okumayı planladık. O hikayelerle gençlerin mekanla ünsiyeti artsın, şehre farklı bir gözden Sait Faik hikayeleriyle baksılar istedik. Yaşamış oldukları mekanı içselleştirmelerini sağlamak istedik. Şehri inşa eden hususları fark etmelerini sağlamak da bir amaçtı. Sait Faik de Sakarya’nın önemli bir kimliği. Bu etkinliklerle aslında iki noktayı pekiştirmek istedik. Burgazada’ya gitmek hem adayı görmek açısından hem de Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ni ziyaret etmek açısından farklı bir deneyim oldu. Çocuklar Sait Faik’in ada hayatını biraz da olsa anlama fırsatı buldular. Ada’nın farklı yerlerinde hikayeler okuduk.
Şenliği Sakarya Üniversitesi ile ortak düzenledik. İlk günkü etkinlikler Sakarya Üniversitesi’nde gerçekleşti. Sonrasında canlandırmalar oldu. Bu etkinliğin önemli özelliklerinden biri de hikayelerin canlandırılması kısmı. O da ayrı bir hareket kazandırdı. Aynı zamanda Sait Faik’e dair belgeseller seyrettik. Metin Erksan’ın 1975 yılında TRT için çektiği Sait Faik’in hikayesinden bir uyarlama olan “Müthiş Bir Tren”i izledik. Sakarya’da tam merkezde yer alan Sait Faik’in doğduğu sokağı ziyaret ettik. Orada hatıralarını okuduk. Hemen arka sokağında yukarıda bahsettiğim parktan alınıp gelen heykeli ziyaret ettik. Bir yağmurlu günde kabrine yapılan ziyaretten doğmuş olduğu eve gittik. Tersten bir daireyi tamamlamış olduk. Gençlerin isteğiyle üç günlük bir organizasyon gerçekleşmiş oldu. Dilerim ki ilerleyen yıllarda bu organizasyonun çok daha kapsalımlısını yaparız.
“Kitaplar, bir zamanlar bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler.”
Burgazada minyatür bir Sait Faik ülkesi
Emin Çelik (Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi – Öğrenci): Bizim bu şenliği yapmamızın asıl amacı Sait Faik’in Sakarya’nın bir değeri olmasından geliyor. Sait Faik’i anlatmak, tanıtmak ve onu sevdirmek istiyoruz. Tabii ki yaştaşlarımıza. 11 Mayıs’ta ilk olarak Zincirlikuyu Mezarlığı’nda Sait Faik’i ziyaret ettik. Sonrasında Burgazada’da yer alan Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ne gittik. Biliyorsunuz adada geçen bir sürü öyküsü var. Hayatının belli bir kısmını Burgazada’da geçiriyor. Onun hikayelerini okuduktan sonra buraya gelmek farklı bir tecrübeydi. Anlattığı o balıkçılara, sokaktaki kedilere dair ince ayrıntıları Burgazada’da gördük. Ada Sait Faik’in minyatür bir ülkesi gibiydi. Gerçekten bizden biriymiş gibi hissettik. Sakarya Nehri’nde dolaşırken hissediyorum onu. Diyorum o da burada dolaşmış. Onu buluyorum bir nevi. Maalesef sahip çıkılmıyor. Ölüm yıldönümünde mezarında da müzede de ziyarete gelen tek bizler vardık. Sakarya’nın bir değeri olduğu için biz Cemil Meriç öğrencileri Sait Faik’e sahip çıkmak, onu anlamak ve anlamlı kılmak istedik.
Edebiyat Cemil Meriç’te bir gelenek. Yıllardır öğrencilerin hayatını etkiliyor. Bizler lisede şiirle, sanatla, edebiyatla, tiyatroyla meşgul oluyoruz. Bize şu söylenir; lise bittiğinde ve döndüğünüzde ortaokul arkadaşlarınızla konuşacak bir şey bulamayacaksınız. Yavaş yavaş baktığımda bunun böyle olduğunu görüyorum. Çünkü farklı şeylerle ilgileniyoruz. Kitaplarla bir sürü yeni dünya tanıyoruz. O dünyalar da bizi değiştiriyor, geliştiriyor.
Detayların güzelliğini gözler önüne seren yazar…
Burgazada’da hikayelerin ruhunu hissettik
Zeynep Kalyoncu (Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi – Öğrenci): Bir gün okulun kantininde otururken Ercan Hocamız geldi yanımıza ve Sait Faik’in 70. ölüm yıl dönümünde bir şenlik yapmaya ne dersiniz dedi. Biz de tabii ki hocam yapalım dedik. Kendimizi Sait Faik’in hikayelerini okurken bulduk. Üç aylık bir okuma süreci geçirdik. Ekip olarak eserleri aramızda bölüştük. Burgazada’da ve vapurda geçen hikayelere ise herkes hakim diyebiliriz. Sonrasında Sakarya’da nerelerde olacağını, nelerin okunacağını belirlemeye başladık. Aynı şekilde 11 Mayıs’ta Burgazada’da gerçekleşecek kısmı organize ettik.
Hikayeleri ada üzerine kurulu. Kendisi iki adalı birisi olarak geçiyor. Anlattığı hikayelerin geçtiği yerlerle karşılaşmak, temasta bulunmak, evini ziyaret etmek, oturduğu sandalyeye temas etmek, yazdığı masayı görmek çok farklı bir deneyimdi. Hazırlık sürecindeki okumalarla Sait Faik ile çok içli dışlı olduk. Burgazada’da anlatılanları geçtiği yerleri görmek tuhaftı. Nasıl anlatılır bilmiyorum. Aramızda değildi Sait Faik ama var gibiydi sanki.
Edebiyat lisede görmeye başladığımız bir ders. Ezber üzerine kurulu diye düşünülüyor. Cemil Meriç’te Ercan Hocamız edebiyatın bize gerçek yönünü gösterdi. Ezberden uzak olduğunu fark ettirdi. Hayata daha farklı bir perspektiften bakmamızı sağladı.
“Her şey sevmekle başlar ve burada her şey sevmekle bitiyor.”