Merve AKBAŞ
Türkiye’nin ilk bağımsız çizgi film okulu olarak eğitim veren The Cartoon Mill’i kuran Fatih Küçük: “Çocukların teknolojiyi faydalı kullanmasına yönelik teknolojik cihazlarla çizgi film üretimini teşvik ediyoruz. Şiddet ve saldırganlıktan ziyade iyiliği, güzelliği ve bilimi anlatan çizgi filmler üretmeyi planlıyoruz.” diye konuşuyor.Görsel Sanatlar öğretmenliğinden mezun olan Fatih Küçük, Türkiye’nin ilk bağımsız çizgi film okulu olarak eğitim veren The Cartoon Mill’i (Çizgi Film Değirmeni) kurdu. Dünyanın farklı bölgelerinden gelen eğitmenler bu okulda çocuklara ve yetişkinlere ücretsiz çizgi film ve animasyon dersleri veriyor. Fatih Küçük’ün 2016 yılında kendi çabası ve Kaş Kaymakamlığı’nın eski bir ahır olarak kullanılan eski bir okulu tahsis etmesiyle kurulan çizgi film okulunda öğrencilerin hikâye anlatımı ve el becerilerinin gelişimi için de faaliyetler yürütülüyor. Geçtiğimiz günlerde Kapadokya’da ikinci okullarını açtıklarının müjdesini de veren Küçük’le fark yaratan hikâyesini konuştuk.
Sizin çizgi filme ve animasyona olan ilginiz nasıl başladı? Kişisel hikâyenizde bu hangi noktada duruyor?
Görsel sanatlar öğretmenliğinden mezun oldum. Kırsal bir coğrafyada 4 bin nüfuslu bir ilçede okudum. Okurken profesyonel olarak çizim yapan birini hiç görmedim. Mezun olduktan sonra benim gibi dezavantajlı okulları ziyaret ederek gönüllü olarak okullarına duvar resimleri yaptım. Okullara genellikle çizgi film karakterleri çiziyordum. Üç yıl boyunca aralıksız devam eden bu projemde 8 ülke, 78 şehirde 200 üzeri köy okulunu ziyaret ettim. Bu süreçte sinema TV alanında yüksek lisans çalışması yapmaktaydım ve dünya çizgi film tarihi üzerine araştırma yapıyordum. Tam olarak ilgi alanım burada başladı.
Peki bağımsız bir çizgi film okulu açmak fikri nasıl ortaya çıktı ve bunu nasıl gerçekleştirdiniz?
Duvarlara resim yaparken gözlemlediğim şey ülkemize ait dünyaya mal olmuş çizgi film karakterimizin olmadığı, bu alanda eğitim almak isteyenler için yeterli alan olmadığı, çizgi filmlerde ticari kaygılar sebebiyle oluşturulan şiddet ve propaganda içerikleri olmasının bende oluşturduğu rahatsızlık. Ülkemizin dünya çizgi film sanatında yer bulmaması beni bu alana katkı sunmaya itti.On dört ülkeden eğitmenler var
Şu an nasıl bir sistemle çalışıyorsunuz okulda?
Okulumuz bir dernek ve devlet okulundan gelen ortalama bin öğrenciye ücretsiz günübirlik ve iki günlük eğitimler vermekte. Bu eğitimler öğrencilerin teknolojiyi faydalı kullanmasına yönelik oluyor. Yani tablet ve telefon ile çizgi film yapımını öğreniyorlar. Ayrıca yetişkinler için 9 aylık enstitü eğitimimiz var ve 14 ülkeden 16 eğitmenin katılımıyla gerçekleşiyor. Dileyenler eğitime başvuruyor, uygun koşulları sağlayanlar eğitime kabul ediliyor. Bu eğitim sonrasında bu sanatı meslek de edinebilirler.
Peki kaç öğrenci bu okulda eğitim aldı?
Dört yılda 5 bin civarı öğrenci ile buluştuk ve eğitim verdik. Bunların 124 tanesi profesyonelliğe yönelik uzun süreli eğitim almış öğrencilerden oluşuyor.
Bu konuda çalışmaya devam eden öğrencileriniz var mı?
Şu an 32 öğrencimiz bu alanda bizle eğitimlerine ve üretimlerine devam ediyor.
Çizgi film ve animasyon üzerine lisans çalışmalarının bile Türkiye’de yurtdışına oranla oldukça yeni olduğunu söyleyebiliriz. Peki sizce bu alanda çalışmanın, üretmenin önemi nedir? Siz bu çabayı neden gösteriyorsunuz?
Çizgi filmler İkinci Dünya Savaşı döneminde ülkelerin propagandasını ileten bir araç olarak yaygınlaştı. 1960’larda toplumu dizayn etmek için çalışmalar yapıldı. 1980 sonrası ve günümüzde ise çizgi filmi bir ticari araç olarak toplumla buluştu. Çizgi film kültürün, iyiliğin ve bilimin de bir yaygınlaştırıcısı olduğu için bu alana önem veriyoruz. Çocukların teknolojiyi faydalı kullanmasına yönelik teknolojik cihazlarla çizgi film üretimini teşvik ediyoruz. Şiddet ve saldırganlıktan ziyade iyiliği, güzelliği ve bilimi anlatan çizgi filmler üretmeyi planlıyoruz.
Proje beş lirayla başladı
Peki projeye nasıl başladınız?
Bu projeye başlarken elimde hiç bütçe yoktu, hatta okulu kurmaya giderken 5 TL’yle gittim. Belediye ve kaymakamlıklara projemi anlatan ve projem için onlardan bir yer talebinde bulunduğum mesajlar göndermiştim. Kaş Kaymakamlığı projemi beğendiğini ve ahır olarak kullanılan atıl bir okulu kullanımıma sunacaklarını ifade ettiler, 5 liraya kağıt kalem alıp sokakta portre çizdim o gün kazandığım parayla çadır, biraz erzak ve bir keser aldım ve okulu onarıp faaliyete sokmak için yolunu tuttum. Onarım ne kadar zamanınızı aldı?
Okulu gönüllüler ve bağışçılarla üç ayda onardık ve eğitime başladık. Ardından bir kanala çizgi film yaptık ve kazandığımız para ile kendimize Kaş ilçesi ormanlık alanında bir arazi satın aldık. İçerisine çizgi film vari mimariden oluşan kütüphane, çizgi film müzesi, yatakhane, oyuncak atölyesi ve çizgi film atölyesi kurduk.
Derneğinizin başka okulları da var mı?
Şu an Kapadokya bölgesinde de bir okul kuruldu. Türkiye’nin ulaşım ve turizmi anlamında merkez olduğu için ikinci yerleşim yerimiz için burayı seçtik.
Vicdan taşıyan çizgi filmler
Yaptığınız çizgi filmleri nasıl konumlandırıyorsunuz?
Şiddet içerikleri çizgi filmlerde izlenmeyi arttırmak için yaygın kullanılan bir unsur, bizler şiddetten uzak, evrensel, bilimsel ve vicdani değerler taşıyan çizgi filmler üretebilmek için yaygınlaşmaya çalışıyoruz. Ayrıca ülkemizin çizgi film sanatında tanınan bir ülke olmasını istiyoruz.
Aborjinlerle de çalıştık
Başka ülkelerde de köy okullarını ziyaret ettiğinizi söylemiştiniz. Buralarda neler yaşadınız? Neler gördünüz?
Japonya, Güney Kore, Kırgızistan, Kazakistan, Rusya, Belarus, Tayvan, İspanya gibi ülkelerde köy okullarını ziyaret edip çocuklarla duvar resimleri ve çizgi film yaptık. Kırgızistan yaylalarındaki bir çadırda çocuklarla eğitim yapmak oldukça etkileyiciydi. Ayrıca Tayvan’da bir ay boyunca bir Aborijinler köyünde çocuklarla bir Aborjin masalını çizgi filme dönüştürdük. Bu oldukça ufuk açıcıydı. Dünyanın farklı bölgelerinde çocuklarla birlikte çalışmak her zaman heyecan verici olmuştur. Bütün çabamız bu alana daha fazla dikkat çekmek için.