Dijital çağ ve çocuk kitaplarındaki temsili

10 dakikada okunur

 

Dijital çağda çocukların eğitimleri noktasında ve medya okuryazarlığı becerisi kazanmaları açısından içine doğdukları çağın gereklerine uygun olarak bilgisayar ve internet verimlerini etkin şekilde kullanmaları gerekmektedir. Fakat çocukları internette karşılarına çıkacak zararlı içeriklerden korumak ve gelişim basamaklarına ket vurucu etki yapacak şekilde uzun süre ekrana maruz kalmalarını engellemek de gereklidir. Bu süreci doğru yönetebilmek günümüzde ebeveynlerin açmazlarından biri. 

Biraz Daha YouTube’ta Video İzleyebilir miyim? çocuklar için güvenli internet notuyla yayımlanan bir resimli çocuk kitabı. Yazarının bilgisayar teknolojileri üzerine eğitim aldığı ve kariyerini bilişim ve eğitim teknolojisi üzerine inşa ettiği kitabın başında ifade edilmekte. Hikâye, ana karakter olan Dada isimli erkek çocuğun çok sıkıldığının belirtilmesiyle başlıyor. Odasındaki hiçbir oyuncak Dada’yı mutlu etmez. Sonrasında ise aklına internete girebileceği üzerine bir fikir gelir. Video izlemek istiyordur. Dada, hızlı bir şekilde anne ve babasının bulunduğu odaya geçerek sevimli bir yüz ifadesi takınıp internetten video izlemek için izin ister. Ne kadar tanıdık değil mi? Bu sırada anne ve babası yan yana oturmuş, çay içmektedir ve evde misafir olduğu anlaşılmaktadır. Anne ve baba Dada’ya gülümseyerek bakarken resmedilmişlerdir. Diğer sayfada, ebeveynlerinden izin alan Dada’nın odasına dönüp uzanarak tabletini eline aldığı görülür. Annesi yanındadır. Anne sadece izin vermekle yetinmemiş Dada ile beraber çocuk odasına geçmiştir. Zaten Dada’ya izin verilirken ebeveyni tarafından bir kural da konmuştur: sadece çizgi film izleyecektir. Anne de bu kontrolü sağlamak için Dada’ya eşlik etmiştir.

Gündelik hayat pratikleri düşünülünce kitap, oldukça tanıdık ve aslında oldukça da can sıkıcı bir durumu gözler önüne serer: Teknoloji çağının içine doğan çocukları hem faydalı hem de fazlasıyla zararlı içeriklere kolaylıkla erişebilecekleri yeni iletişim teknolojileri karşısında nasıl konumlandıracağız? Anne ve baba misafirlerle ilgilenirken Dada, YouTube’ta video izlemeye devam eder. Ebeveynin sınırlandırdığı süre çoktan aşılmıştır ve anne, Dada’nın odasına girince oğlunun elinde hâlâ tablet bulunduğunu fark ederek çok şaşırır.

“Ah Dada, saate dikkat mi etsen, biraz gözlerini düşünsen/ Artık gözleri ağrımış Dada’nın/ Annesi gelince Dada’nın yanına/ Sormuş haliyle şaşkınlıkla: Sen hala video mu izliyorsun Dada/ Ah Dada, üzdün beni şu anda. /Ben sana demedim mi günde sadece yirmi dakika?/ O da yalnızca bizim izin verdiğimiz videolarla.”

Ebeveynlerin ortak çıkmazı

Kitapta yirmi dakika şeklinde ifade bulduğu gibi, çocukların internete erişimlerinin kısıtlı bir süre verilerek sınırlandırılmaya çalışılması günümüz ebeveynlerinin ortak çıkmazıdır. Adı Konmamış Çağda Yeni Anne Babalar kitabında Fatma Barbarosoğlu ve Nazife Şişman bu açmazı şu şekilde ifade etmektedir: “Ebeveynlerden, iki karşıt hedef arasında mükemmel bir denge kurmaları bekleniyor: Birincisi teknolojiyi benimsemek çünkü teknoloji gelecek demek. İkincisi pek çok soruna sebep olduğu için teknolojiye mesafe koymak, direnmek. (s.27)”

2021 yılında TÜİK’in 6-15 yaş arası “Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” verilerine göre Türkiye’de çocukların internet kullanım oranı %82,7. Çocukların internet kullanım amaçlarından biri olarak %66,1’lik oran ile ilk sıralarda oyun oynamak gelmekte, oyunu ise, %61’lik oranla video izleme takip etmekte. Oldukça yüksek olan bu oranı, ebeveynleri zor durumda bırakan unsurlardan biri olarak görmek mümkün. Özellikle de yeni nesil teknolojilerin denetlenmesinin zor olması çocukların önüne uygun olmayan içeriklerin kolaylıkla çıkabileceğinin bilinmesi bu anlamdaki sıkıntılardan. Bu bakımdan kitabımızın, günlük hayata dair bu açmazı ele almış olması önemli.

Hikâye içinde Dada’nın ebeveynleri de hem çocuklarının teknolojiyle olan bağlantısını sürdürmesine aracı olur hem de kısıtlı bir zaman dilimi belirleyerek bu bağı kontrol altında tutmaya çalışır.  Ayrıca anne baba bilhassa da süreçle daha yakından ilgilenen anne, mükemmel dengeyi kuramamıştır. Bu bağlamda kitap, realiteyi yansıtır. Çocukların da tıpkı Dada gibi imkân bulduklarında verilen kısıtlı zamanı aşacağı aşikardır ve okur olarak çocuk, kitapta kendisine dair bir şeyler bularak hikâye ile özdeşim kuracaktır.  Hikâyenin kapanışı da okura mesaj kaygısı gözeterek uzun süre ekrana maruz kalan çocukların gözlerinin yorulacağını vurgulayarak yapılır.

Estetik değer

Kitabın hitap ettiği yaş grubundan dolayı hikâye içindeki çatışmanın giriftleşmeden verilmesi anlaşılır bir durumdur. Fakat yine de alımlayıcı olarak çocuğun, karakter ile kuracağı özdeşimi ve hikâyenin temsil gücünü artırmak için hayal gücünü destekleyecek gerçeküstü unsurlar eklenebilir ya da eserde ifade bulan çatışma daha karmaşık, daha vurgulu bir şekilde verilebilirdi. 

Okul öncesi resimli çocuk kitaplarında, kısa bir hikâye sunulduğu için 8 yaş ve üzeri çocuk metinlerine göre yazımı daha kolay sanılmaktadır. Aslında okul öncesi çocuk metinlerinde yazarın mahareti ve donanımı çok daha fazla görünür olmaktadır.  Görsel öğenin de içeriği desteklemesi yazarın işini kolaylaştırsa da daha az cümle ile daha vurucu olma gerekliliği göz ardı edilmemelidir. Bu açıdan belirttiğim yanılgıya düşerek hareket edildiği için günümüzde okul öncesi çocuk kitaplarındaki artışa değinmeden geçemeyeceğim. Fakat bu artışın nicelikle sınırlı olduğu nitelik noktasının es geçildiği kanaatindeyim. Bu sebeple, okul öncesi çocuk kitabı olarak isimlendirebileceğimiz eserlerin çocuk edebiyatı metni olup olmadıkları bir soru işaretidir. Zira iki tanımlama arasında nitelik farklı olduğu çok açıktır. 

Önceki Yazı

TRT 12 Punto Başladı

Sonraki Yazı

Tuvalinde seyahate çıkan ressam: Yalçın Gökçebağ

Son Yazılar