Dijital platformların deprem sessizliği

18 dakikada okunur

Geleneksel televizyonculuğun öldüğüne kanaat getirip akış platformlarına abone olduk ancak yaşanan ilk felakette hibrit yayın yapan GAİN hariç böyle durumlarda ne kadar işlevsiz olduklarını gördük. Sosyal medya yöneticilerinin bile kriz durumları için en ufak bir hazırlığı yoktu. Dijital Ekran’da dijital platformların sessizliğini ele alırken, “Dijital platformlarda ne var ne yok?” bölümündeyse yeni yapımları inceledik.

Yaşadığımız deprem felaketi, eşit seviyede olmasa da bu topraklarda nefes alan her canlıyı etkiledi. Dijital platformlar da sarsıntılardan nasibini aldı elbette. İlk günlerde Netflix ve benzerlerinin şakacı Twitter hesaplarının sessiz kalmaları eleştirildi. Daha sonra bölgeye yardımda bulunmamaları öfke yarattı ve bu duyarsız görünüşe tepki, birçok kullanıcının aboneliklerini iptal etmesiyle sürdü. Neyse ki sosyal medya hesaplarından yerel konularda paylaşım yapmak gibi bir adetleri olmayan çokuluslu şirketler yoğun baskıya birkaç gün direnebildi ve açıklamalar arka arkaya gelmeye başlayınca öfkeli kalabalıklar başka önceliklere yöneldi.

Bu sırada, iddialı yapımlar da belirsiz bir süre ertelendi. Netflix, İyi Adamın 10 Günü’nü, MUBI, Aşk, Mark ve Ölüm’ü, Disney Plus, Alice Müzikali’ni, BluTV, Bozkır’ı, Exxen, Konuşanlar’ı duyurulan tarihlerinde yayınlamadı. Yerli içerikler bu şekilde ertelenirken, yayın tarihleri uluslararası anlaşmalara tâbi yabancı dizi ve filmler deprem öncesi planlara sadık kalınarak gösterildi. Buradaki iki yüzlülükten yola çıkarak şunu sorabiliriz sanırım: “Taahhüt ettikleri içerikleri sunmayan dijital platformlar, ne hakla abonelerinden tam ücret almaya devam ettiler?” “Amaç duyarlı olmaksa, yeni yabancı içerikleri neden yayınladılar?” “Yoksa ertelemelerin asıl sebebi, markalarını parlatacak yerli içeriklerin ‘araya gitmemesi’ miydi?”

Kimsenin derdinin bu olmadığını biliyorum ama Şubat ayı için dijital platformların Türkiye’deki her aboneden aldığı birer aylık ücret depremzedelere harcanırsa yenen hakların helal edilebileceğini düşünüyorum. Şimdilik sadece MUBI bu yönde bir kararı olduğunu duyurdu, diğerlerinden de bekliyoruz.

Gelin şimdi üzücü konuları bir an olsun bir kenara bırakıp dijital ekranların parlayan yıldızlarına bakalım. Herkese sağlıklı, huzurlu günler ve iyi seyirler dilerim.

NETFLİX

  • Luther: Batan Güneş / Luther: The Fallen Sun

Idris Elba’nın başrolünde yer aldığı ve 2010’da başlayıp 2019’da sona eren dizi Luther, beş sezon boyunca 21 bölüm olarak karşımıza çıkmıştı. Elba’nın üç yıl aradan sonra bir kez daha Luther karakteriyle karşımıza çıktığı Luther: Batan Güneş / Luther: The Fallen Sun, dizinin “yeniden yorumlanmış” film uyarlaması.

 

 


  • Üçüzler / Triada

Netflix Türkiye’nin 20-26 Şubat 2023 haftasında en çok izlenen dizisi olan Üçüzler / Triada, doğumda ayrılan ve yetişkin yaşlarına kadar birbirlerinden habersiz olan üç kız kardeşin gizemli öyküsünü anlatıyor. Meksika yapımı dizi ilk haftasında sadece Türkiye’de değil, Netflix’in yayında olduğu 70 ülkede en çok izlenen 10 diziden biri olmayı başardı.


  • Meşhur Hayalet Ernest / We Have a Ghost

“Yeni bir eve taşınan aile, geçmişi sorularla dolu bir hayaletin varlığından haberdar olur.” Ancak bu, alışıldık bir perili ev filminin konusu değil, muzip bir aile filminin çıkış noktası. David Harbour’ın mahcup hayalet Ernest’i canlandırdığı komedide Anthony Mackie’ye son yılların en eğlenceli kadın oyuncusu Jennifer Coolidge eşlik ediyor. Yönetmen Christopher Landon’ıysa Ölüm Günün Kutlu Olsun / Happy Death Day ve Paranormal Aktivite / Paranormal Activity serilerinden tanıyoruz.

  • Başıboş / The Strays

Geçmişe sünger çekip banliyöde, beyazların arasında ayrıcalıklı bir yaşam süren siyahi bir kadının hayatı, mahalleye gelen iki yabancının varlığıyla yalanları ortaya çıkınca sarsılır. Başıboş / The Strays, oyunculuk kökenli Nathaniel Martello-White’ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film.

 

 

MUBI

Sinefilleri bir araya getiren dünyanın en büyük film kulübü olarak tanımlayabileceğimiz MUBI, yönetmen filmografilerinin tamamına yer verdiği gösterim programlarına devam ediyor. 

Şubat ayında yönetmenin 90’lı yıllardaki ilk filmi Avrupa / Europa ile başladığı Lars von Trier seçkisine Dalgaları Aşmak / Breaking the Waves ve Gerizekalılar / Idioterne ile devam eden platform, bu hafta da Karanlıkta Dans / Dancer in the Dark’ı yayınlıyor. 30 Mart’ta Jørgen Leth’le birlikte yönettiği Lars von Trier’den Beş Engel / De fem benspænd’i izleyeceğimiz Danimarkalı ustanın efsane dizisi Krallık / Riget ve devamı niteliğindeki Krallık Çıkış / Exodus da yine MUBI kataloğunda erişime açık.

MUBI’nin Mart ayında yayınlayacağı en ilgi çekici film ise, Ali Kemal Çınar’ın Geceden Önce’si. Geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale için yarışan yapım, yönetmenin ilk roman uyarlaması olmasıyla diğer filmlerinden ayrılırken, karanlık ve kasvetli anlatısıyla da filmografisine aşina olanları şaşırtıyor.

 

BluTV

  • The Last of Us

On yaşını dolduran ve tüm zamanların en beğenilen oyunlarından biri olan The Last of Us, HBO yapımı olarak televizyona uyarlandı. Disney Plus’ın en meşhur dizisi The Mandalorian’da da başrolde yer alıp son yılların en popüler Latin oyuncularından biri olan Pedro Pascal’ın Bella Ramsey’le birlikte sırtlandığı The Last of Us, kıyamet sonrası bir dünyayı resmeden, zombisiz bir zombi dizisi. Aksiyondan çok karakter gelişimine önem veren ve dramatik yapısına yatırım yapan dizinin beyin takımında Çernobil / Chernobyl ile övülen Craig Mazin ve video oyununun da yazarı olan Neil Druckmann var. 

Dizinin övülecek yanı bol ancak çok zor bir karakterin altından başarıyla kalkan Bella Ramsey’e ayrı bir parantez açmak lazım. 19 yaşında olmasına rağmen minyon yapısından da fayda görerek 14 yaşındaki Ellie karakterini mükemmel bir şekilde canlandıran oyuncu, Pascal’a yüklenenden çok daha zor sahnelerde yer alıyor ve inandırıcılığın belkemiği oluyor.

12 Mart’ta yayınlanan 9. bölümüyle birlikte ilk sezonu tamamlanan diziyi henüz izlemediyseniz BluTV’den bir oturuşta tüketebilirsiniz. The Last of Us oyununun üç yaşındaki devamı da aynı ekip tarafından dizinin ikinci sezonu için uyarlanacak ancak düşünülen seçeneklerden birisi, ikinci oyunu iki sezona bölüp diziyi üç sezonla tamamlamak. Hep birlikte göreceğiz.


  • Bozkır

İlk sezonu olumlu eleştiriler alan BluTV orijinali, polisiye dizi Bozkır’ın ikinci sezonunun 9 Şubat’ta gösterilmeye başlanacağı duyurulmuştu ancak yaşanan deprem felaketi nedeniyle ilk bölümün yayını ertelendi ve bir süre sonra sessiz sedasız bölümler platforma eklenmeye başlandı.

İlk sezonda başroldeki Yiğit Özşener’e Ekin Koç eşlik ediyordu. 10 bölümden oluşan ilk sezon, gizemli bir çocuk cinayetiyle başlayan olayları takip ediyordu. İkinci sezonda Ekin Koç’un karakteri yok ve onun yerine Seyfi Amir’e (Yiğit Özşener) yeni ortağı Payidar (Furkan Andıç) eşlik ediyor. 

 

Disney Plus

  • Fleishman Is in Trouble

İlk bakışta sıradan bir ilişki dizisi gibi görünen FX orijinali Fleishman Is in Trouble, yaratıcı anlatım tercihleri ve çoksesli yapısıyla benzerlerinden ayrılıyor. Jesse Eisenberg’in canlandırdığı karaciğer üzerine uzmanlaşmış Dr. Toby Fleishman karakterini odağına alarak yola çıkan senaryo, ilk bölümlerde karısı birden ortadan kaybolan orta yaşlı, iki çocuklu bu adamın dramını anlatmaya soyunuyor. Her şeyi doğru yapmaya çalışan bir baba, eşini desteklemekten geri durmayan bir koca ve etik değerlere bağlı, işine aşık bir doktor olarak çizilen Toby ilk bakışta kusursuz görünse de kusursuz olmak mutlu olmaya ya da mutlu etmeye yetmiyor.

Claire Danes’in canlandırdığı karısı Rachel’a yetmiyor en azından. Toby’nin aksine aksi, huysuz, tatminsiz ve delik deşik bir kişiliğe sahip olan Rachel’a bakınca da her şeyi yanlış yaptığını, bencil olduğunu ve cennetten kovulmayı hak ettiğini düşünüyoruz. Peki ya gerçekten öyle mi? Sıkıcı kusursuzluğun kendisine yetmemesi Rachel’ı kötü bir insan mı yapıyor? Daha fazlasını istemesi, elindekiyle mutlu olamaması tamamen onun suçu mu? Karaciğer kendini yenileyebilen bir organ, Toby gibi ama Rachel sirozun eşiğinde, tükenmiş durumda ve onu anlamaya çalışmak yerine “neden yetinmiyorsun” diyenler mi haklı?

Bir de dizinin anlatıcısı konumundaki, Toby’nin en yakın arkadaşı Libby var. Bir erkek dergisinde yazar. İlahlaştırdığı bir yazarın peşinden gidip onun gibi olmak istiyor ancak erkek dünyasında bir kadın olmak hiç de kolay değil. Lizzy Caplan’ın canlandırdığı bu karakteri uzun süre olayları bize aktaran bir dış ses olarak konumlandırıyoruz ancak son perdede onun yaşamının da derinliklerine inip ne Toby’ye ne de Rachel’a benzemediğini anlıyor, başta bahsettiğimiz çoksesliliğin zirveye çıkışıyla birlikte önyargılarımız tarafından sarsılıyoruz.

Fleishman Is in Trouble, The Affair hayranlarını tatmin edecek ve yerli dizilerden İlk ve Son’u sevenlerin ilgisini çekebilecek bir yapım. Tavsiyem, ilk bölümün sıradanlığına kanmayıp geç açılan yapısına şans vermeniz yönünde. Sekiz bölümün tamamını Disney Plus’ta bulabilirsiniz.


  • Empire of Light

İlk sinema filmi Amerikan Güzeli / American Beauty ile Oscar kazanan Sam Mendes, Azap Yolu / Road to Perdition ve Jarhead ile başarısının tesadüf olmadığını göstermişti. Ülkemizde de karşılığı olan harika kariyerine rağmen pandemi nedeniyle 2019 tarihli savaş filmi 1917’yi beyazperdede izleme şansı bulamadığımız Mendes’in 2023 Oscar adayı son filmi Empire of Light’ı da salonlarda izleyemedik ve doğrudan Disney Plus’a geldi.

Geçirdiği sinir krizi sonrası kullandığı ilaçlar nedeniyle donuklaşan orta yaşlı bir kadın, bölgenin en özel sinema salonunda çalışmaktadır. Müdürü ona ne derse yapar, diğer çalışanlarla geçirdiği kısa anların tadını çıkarmaya çalışır ancak her akşam eve yalnız döner. Ta ki siyahi genç bir çalışan ekibe katılana kadar.

Görüntü Yönetimi dalında Roger Deakins’a bir adaylık daha getiren filmin başrollerinde Olivia Colman, Michael Ward ve Colin Firth var. Dokuzuncu uzun metraj sinema filminde ilk kez tamamını kendi yazdığı bir senaryodan yola çıkan Sam Mendes’in ne kadar başarılı olduğunu görmek ve ödül sezonundan bir filmi deneyimlemek için adres Disney Plus.


  • The Mandalorian

Star Wars evrenindeki her taşın ayrı dizisini ya da filmini yapmaya ant içmiş Walt Disney’in bu uğurda çıktığı yolda en çok takdir gören çabalarından biri olan The Mandalorian, üçüncü sezonuyla ekranlara döndü. İlk iki sezon yayınlanırken Disney Plus ülkemizde yayında değildi o yüzden seriyi ilk defa rahatça ve yasal yollarla takip etme şansı yakaladık.

Önceki Yazı

Demiryolu edebiyatı

Sonraki Yazı

Yaralar kültür sanatla sarılıyor

Son Yazılar