Dünyaca Ünlü Sanatçı Maher Zain: “Camiyle Değişip Dönüştüm”

12 dakikada okunur

MİNE ÇAKAR

İki yıl aradan sonra Türkiye’deki ilk konserini Esenler’de veren sanatçı Maher Zain, değişiminde camilerin çok büyük bir etkisi olduğunu söyleyerek “Cami, hayatımda hep çok önemli bir faktör olmuştur. Hatta İslam’dan en uzak olduğum zamanlarda bile içimde hep cami sevgisi olmuştur ve her gittiğimde huzur duymuşumdur” şeklinde konuştu.

İnanç merkezli ve İslam dininden ilham alan müziğiyle dünya çapında tanınan ve sevilen Maher Zain’in yolu bu sefer Esenler’den geçti. Konserde büyük bir hayran kitlesiyle buluşan Lübnan asıllı İsveçli sanatçı, “Burası benim ikinci evim” diyerek Türkiye’yi, ruhu olan bir ülke olarak tanımlıyor. Gelecek yıl dördüncü albümünü çıkarma hazırlığında olan Zain, Tuz Gölü’nde (Konya) Mevlid Kandili’nde yayınlamak için Nûru’l-Nebi klibini de çekti. İnsanından diline, müziğinden yemeğine ülkemize dair her şeyi sevdiğini belirten müzisyen, Türkçe’yi öğrenmek istese de bu konuda tembellik ettiğini söylüyor. Ciğer, etli ekmek, mantı ve kestane kebap diyerek sevdiği lezzetleri sıralayan Zain, baklavayı fazla tatlı bulurken ev yemeklerimizi daha çok tercih ediyor. Sözlerini anlamasa da Türkçe müziğin kendine has bir dili olduğunu ve duygu yüklü melodisini dinlemekten çocukluktan beri zevk aldığını ifade ediyor. İlk albümü ‘Thank You Allah’ çıktığında amazon.com dünya müzik listelerinde ilk sıraya yerleşen Zain ile röportajımız ise deyim yerindeyse ilk albümüne götüren dönüşümün hikâyesini ve müzikteki felsefesini sunuyor.
Esenler konseri pandemiden sonra dünya genelindeki ilk konseriniz. Heyecanlı mısınız?
Biraz gerginim. (Gülüşmeler). Evet heyecanlıyım. Çünkü uzun zaman oldu konser vermeyeli. Fakat sahneye adım attığımda her şey normale dönecek.
Türkiye’yi çok seviyoruz
Sizi Esenler Belediyesi davet etti. İlk duyduğunuzda neler düşündünüz?
Bir ay öncesine kadar böyle bir plan yoktu. İki veya üç hafta önce gelişti. Zaten Türkiye’ye geliyordum. Fakat konserle buluşmak daha güzel oldu.
Türkiye’ye sık gelir misiniz ve ülkemizde en son ne zaman bulundunuz?
O kadar çok ki sayısını hatırlamıyorum, pasaportumdaki damgaları kontrol etmeliyim. En son geçen Ramazan’da klip çekimi için İstanbul’daydım. İş dışında, tatillerde ailem ile geliyor, buradaki kültürün, yemeğin, her yerde rastladığımız camilerin keyfini sürüyoruz. Ailem de ben de Türkiye’yi çok seviyoruz, bu yüzden sayısını hatırlamadığım kadar çok geldik.
Çıkış şarkılarımı tırda yazdım
Mühendislik eğitimi aldıktan sonra müziğe atılıyorsunuz. Bu nasıl oldu, sizi müziğe iten neydi?
Eğitim almak önemli ve okulumu bitirdiğim için çok mutluyum. Diğer yandan hayatımda müzik hep oldu. Bu, babamdan geliyor sanırım çünkü İsveç’e taşınmadan önce babam Lübnan’da şarkıcıydı. Öğrencilik dönemimde de müzikle uğraştım. Çevremdeki insanlar, arkadaşlarım müzik yeteneğimin olduğunu ve hep ilgilenmem gerektiğini söylerdi. İsveç’te 8 yıl tır şoförlüğü de yaptım. ‘İnşallah’ gibi ilk çıkış şarkılarımı tırda yazdım. Müzik o zamanlar hobiydi, sonrasında asıl işim oldu.
Müzik kariyerinizin başında, New York’ta hayallerinizin peşinde koşarken eğer benzetme doğruysa, hayat çizginizde U dönüşü yapmışsınız. Bunun hikâyesini anlatır mısınız?
Müziği seviyordum ama içimde olan tek bir şey vardı: O da ailemle birlikte normal, sade bir Müslüman hayatı sürmekti. Mutlu olsam bile İslâm’dan çok uzaktım ve bunun savaşını içimde yaşıyordum. Yaşım ilerleyip olgunlaştıkça doğru ile yanlış arasındaki farkı daha net görmeye başladım ve değişmeye karar verdim. Daha sade bir hayat istiyordum ve bunun için seçimimi yaptım. Şu andaki yaşantım müzikten dolayı biraz komplike ise de aile hayatım çok sade.Ünlü olmak büyük sorumluluk
Bir röportajınızda yıllar önce “İnancımla yeniden bağlantı kurmaya başladım.” diyorsunuz. Öncesinde inancınızdan ne şekilde kopuktunuz?
Her zaman bir bağım, ilişkim vardı. İnanç, İslam, Allah’ın rehberliği hep var. Ama bunları görmek, o yolu takip etmek bize bağlı. Şimdi daha iyi anlıyorum ki Allah beni her zaman yönlendiriyordu. Hidayet hep oradaydı fakat ben kördüm. Dediğim gibi, yaş ilerledikçe neyin doğru, neyin yanlış olduğunu görüyor, neyi yapıp yapmaman gerektiğini anlıyorsun. Tabii bu biraz zaman aldı fakat sonunda emin oldum; Allah’ın memnun olacağı şeyi yapmak istiyordum. Değişimimde ve doğru kararları verip uygulamamda camiye gidip gelmemin büyük katkısı oldu. Cami, hayatımda hep çok önemli bir faktör olmuştur. Hatta İslam’dan en uzak olduğum zamanlarda bile içimde hep cami sevgisi olmuştur ve her gittiğimde huzur duymuşumdur. Batı’da yetiştim ve cami/mescit çok önemlidir. Özellikle oralarda edindiğim yeni arkadaşlar beni çok etkilemiştir.
Müzik yolculuğunuza teşekkürle (İlk albüm: Thank You Allah) başlıyorsunuz. Bugünkü resme baktığımızda, tutumunuz bereket getirmiş gibi… Albümünüzün ismi bilinçli bir tercih miydi?
Doğru, kesinlikle öyleydi. Aynı zamanda bu şarkıyı tırın içinde yaptım. Yine söylemek zorundayım Allah Subhanallah- ı Teala her zaman beni yönlendirdi. İlk adımı atana kadar bunu görememiştim. O adımdan sonra görmeye başladım. Bu yüzden Allah’a teşekkür ediyorum, bunu şarkının sözlerinden de işitebilirsiniz. Birçok şarkım böyledir ve kişisel mesajlar içerir.
Sanırım spiritüel (Manevi yönü yüksek) birisiniz ve hayırseversiniz. Peki aynı zamanda politik misiniz?
Sanırım biraz spritüelim. Kesinlikle insancıl ve hayırseverim. Ama politik değilim. Aslında hayatta her şey politik değil midir? Bir şekilde dahil olmak, ilintilenmek zorunda kalıyorsun. Fakat ben politik olmaktan çok adaleti gözetiyorum. Bunun sorumluluğunu duyuyor ve elimden geldiğince bu yönde çabalıyorum. Hamdolsun beni iyiye yönlendirecek çevremde birçok insan da var. Çünkü ünlü olmak büyük bir sorumluluk ve kolay değil. Biliyorum bana sorulacak: “Sana şöhret verdim, bununla ne yaptın?”
İnsanlara ulaşmanın yolu
O zaman şöhreti hayatınızda dengelemek için neler yapıyorsunuz?
Yapılması gereken çok şey var. Bir kere her zaman kendinizi yenilemelisiniz. Her daim samimi olmak da kolay değil, çünkü zamanla her şey otomatikleşiyor. Günde 5 vakit namaz bile öyle; namaz kıl işe koş, yeniden televizyonun başına geç, sosyal medyaya dön… Bu yüzden daima kendimize hatırlatmak zorundayız ve bu yüzden Ramazan, teravih gibi ibadetler bir fırsat. Sanırım yapmak zorunda olmadığın şeyleri yaptığın zaman kendini eğitiyorsun. Mesela fazladan oruç tutmak da kendimize hatırlatmak oluyor. Zorunluluk olmadan bir şeyi yapmak istiyorsan bu, insana yardım ediyor. Çevrende iyi insanlara sahip olmak da çok önemli, aile ve eş gibi. Seni yanlış şeylerden geri çekebiliyorlar.

Eserlerimle ‘İslam her yerde’ diyorum
Üç dil konuşuyorsunuz fakat 7 dilde şarkı söylüyorsunuz…
Böyle yaparak elimden geldiğince demek istiyorum ki: İslam her yerde. Aynı zamanda İngilizce bilmeyen hatta sevmeyen birçok insana ulaşmanın bir yolu aslında. Diğer yandan Malezyalılar gibi şarkılarımı kendi dillerinde duymak isteyen insanlar da oluyor. İslam’ın her yerde ve her ülkede olduğunu göstermenin ve bundan gurur duymanın bir yolu olduğunu düşünüyorum.
Son olarak Türkiye’deki hayranlarınıza ve Esenlerlilere neler söylemek istersiniz?
Beni destekledikleri ve müziğimi sevip paylaştıkları hatta pozitif yönde etkilendikleri için daima müteşekkirim. Pandemi herkes için yeni bir şeydi ve şok ediciydi. Son konserimin üzerinden yaklaşık iki yıl evlerimize kapanmakla geçti. Türkiye’ye tekrar gelmek, beni sevenlerle karşılaşmak ve konser vermek çok güzel oldu.

Önceki Yazı

‘Yalnızlık Beni Yazar Yaptı’

Sonraki Yazı

“Seslerin Günümüze Nakli Çok Eskiye Gitmiyor”

Son Yazılar