İstanbul Üniversitesi ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün destekleriyle Sultanbeyli Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 14. İstanbul Edebiyat Festivali geçtiğimiz hafta sona erdi.
Bu yıl ‘Gül Yetiştiren Adam’ Rasim Özdenören’in anısına düzenlenen 14’üncü İstanbul Edebiyat Festivali 26 Aralık Pazartesi günü başladı. Birçok panel, seminer, özel oturum, müzik ve şiir dinletilerine şahit olduğumuz festival, 29 Aralık Perşembe günü tamamlandı.
Ben de sizler için 14’üncü İstanbul Edebiyat Festivali’nin ikinci gününde TYB İstanbul Şubesi Kızlarağası Medresesi’nde gerçekleştirilen “Rasim Özdenören” özel oturumuna katıldım. Oturumun moderatörlüğünü Gazeteci Yazar İsmail Halis üstlenirken konuşmacılar arasında Özdenören’in yakın çevresinde bulunmuş; Yazar Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan, Yazar Bülent Ata ve Yazar Dr. Yunus Emre Özsaray yer aldı.
Bir nesli denemeleriyle büyüten, daima fikir üreten ve fikirleriyle okuyucularına yeni düşünce dünyaları oluşturma imkanı sunan ‘Gül Yetiştiren Adam’ı bir de yakın dostlarından dinlemek oldukça heyecan vericiydi. Yeni bir Rasim Özdenören ile mi tanışacağız merakıyla konukları dinlerken bir yandan da Özdenören’i ne kadar tanıyorum acaba ya da kitaplarından onu anlayabilmiş miyim soruları ile de bir harbe girmiş durumdaydım.
Ruhları iyileştirme merkezi
Gül Yetiştiren Adam’ın yanında uzun yıllar kalmış kendisinden bir hayli istifade etme fırsatı bulmuş Yazar Bülent Ata, Özdenören ile nasıl tanıştıklarını ve ona ulaştığında hissettiklerini anlattı. Ata, Müslüman bir yazara ve bir aydına ulaşma fikri ile Özdenören’e ulaştığını ve onun yaralı kuşları tedavi eden bir adam olduğunu, kısacası hayatına giren insanların sıkıntılarını iyi analiz edip yine onların rızaları ile zorlamadan onları tedavi ettiğini söyledi. Özdenören’i ruhları iyileştirme merkezi olarak tanımlayan Ata, “Asla dikta etmez, emir buyurmaz. Sizi sadece bir yere davet eder o da İslam’dır. Allah’ın ve Resûl-i Ekrem’in sevgisidir” dedi.
Bülent Ata’nın Özdenören ile ilgili bu naif sözleri üzerine “Gül Yetiştiren Adam” kitabından şu satırlar hatırıma düşüyor; “Başkalarının inanıp inanmaması değil mühim olan. Biz ne yaptığımızı biliyor muyuz, o” yani iyileşmek mi istiyoruz yoksa yaralı bir bilinç ile ruhsal krizlerin eşiğinde yaşamak mı istiyoruz? Tüm iradeyi ve sorgulamaları bize bırakıyor.
Kitap keşfine çıkardı
Ata’yı dinledikçe Özdenören’in satırlarına, fikirlerine ne kadar susadığımızı fark ediyorum. Kişiliğin fikirler ürettiği ve disiplinin ayağı yere basan sağlam ufuklar açtığını bir kez daha idrak ediyorum. Özdenören’in disiplinli ve planlarına daima riayet eden biri olduğunu söyleyen Ata, onun haftanın belirli günlerini sadece okumaya ayırdığını bazı günlerini ise yalnızca yazmaya ayırdığını ifade ederek Cumartesi günleri ise sahaf ve kitapçı gezerek kitap keşfine çıktığına değindi. Ata, ayrıca cevher gördüğü gençleri gördüğünde onları bırakmayıp onlarla ilgilendiğini ve kendilerini geliştirmeleri için yardımcı olduğundan da bahsetti.
“Derdi olan insan okur”
Okuma meselesiyle Rasim Özdenören’in ilişkisini anlatan Yazar Bülent Ata şöyle konuştu: “Özdenören’in gelişen ve geliştirici yönleri, “Gül Yetiştiren Adam” kitabına atıf yapmamı gerektiriyor. Özdenören, kitabında “Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır” der.
Bir harita gibi
Bülent Ata’dan sonra sözü Rasim Özdenören’in arkadaşı ve dostu olan aynı zamanda da Mavera Dergisi’nin kurucularından Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan aldı. Gürdoğan, Mavera Dergisi’nin kuruluşundan Özdenören’in yakın arkadaşları olan; Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt gibi kıymetli isimlerden de bahsetti. Özdenören ile yollarının kesişme ve dostluk serüvenini anlatan Prof. Dr. Gürdoğan, hatıralarını anlatırken sanki geçmişe tekrardan gidiyor ve o heyecanlarını tazelerken bizler de kendisi ile beraber o döneme gidip heyecanlanıyoruz. Sanki Nuri Pakdil ile oturmuş Kudüs’ü konuşuyor ya da Zarifoğlu’nun dergi, kitap için koşuşturmasına biz de katılıyorduk.
Prof. Dr. Gürdoğan, Özdenören’i cümlelerine sığdıramayınca İsmail Halis ise Özdenören için “Bir harita gibi üzerine konuşulacak çok şey var” diyerek Gül Yetiştiren Adam’ın derinliğine vurgu yaptı.
Yaralı bilinçleri tedavi ediyor
Bir münevver düşünün ki sizin karanlıklarınızda fikirden bir kandil, siz ki bir diken iken onun elinde bir gül oluyor ve yetişiyorsunuz. Kırmıyor yapıyor, incitmiyor onarıyor, yaralamıyor iyileştiriyor. Bu cümlelerimizi farklı bir ağızdan telaffuzunu duyunca pek şaşırmadık açıkçası. Dr. Yunus Emre Özsaray, Özdenören ile ilk tanışlığının taşrada onun kitaplarıyla geliştiğini ve ortaokul sıralarında iken Özdenören’i okumaya başladığını, onun vesilesi ile bir dünya ve ideal ile tanışma fırsatı bulduğunu söyledi. Dr. Özsaray, Özdenören’in arkadaşları ile beraber Türkiye’deki yaralı bilinçleri tedavi ettiğini de dile getirdi. Değerlendirmelerine ek olarak Dr. Özsaray, “Bizi taşralı olmaktan çıkarıp modern kentte Müslüman olarak nasıl bulunulması gerektiğini öğretti” dedi. Bu ifadeler Özdenören’in “Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler” kitabındaki “Oysa Müslüman, çağın gözüyle İslam’a bakmaz, İslam’ın gözüyle çağa bakar” sözlerini hatırlattı. Özdenören, Müslümanların çağ ile yaşadığı diyalektiği izah ve çözüm açısından etkili bir değerlendirmede bulunmuştur. “Rasim Özdenören” özel oturumu konuşmacıların bireysel değerlendirmeleri ve hatıralarını dinleyiciler ile paylaşımlarıyla sona erdi.
14.İstanbul Edebiyat Festivali ile tattığımız edebiyat neşvelerinin böyle etkinliklerle artması diliyor, usta ve yazarlarımızın daha sık anılmasını temenni ediyoruz.
Edebiyat mevsimler gibidir içinde biraz kış biraz yaz biraz ilkbahar ve sonbahar barındırır. Yazarlar ve şairler de edebiyatın mevsim elçileridir, sözlerle duygulara tebliğ yaparlar adeta bir nevi kutsal bir görev içerisindedirler. Bu mevsim elçilerinden biri de edebiyatımıza kalemleri ve fikirleri ile yedi iklimi yaşatan yedi güzel adamdan biri olan Rasim Özdenören’i rahmetle anıyor ve nice güzel etkinliklerde, edebiyat mevsimlerinde buluşabilmek dileğiyle…