Gazete Bizim Neyimiz Olur? 1

5 dakikada okunur

Günlük hayatımızda bir dönem çok önemli bir yer işgal eden ‘gazete’nin tarihsel sürecine baktığımızda çok eski yıllara uzandığını görürüz. İlk çağlarda Romalılar döneminde duvar gazeteleri ile başlamış basın-yayın hareketleri Gutenberg tarafından 15. Yüzyılda matbaanın icat edilmesi ile de hızlı bir gelişim süreci başlamış. Yayınlanan ilk gazete 1605’te Fransızca ve Flaman dillerinde Anvers’te, 1609’da ise Alman dilinde Strasbourg’ta yayınlanmıştır. İlk dönemlerde çıkan gazetelerin sayısı bir kaç yüzle sınırlıyken, daha sonra gelişen baskı teknikleri ve dağıtım ağı imkânları ile baskı sayılarının milyonlara ulaştığı görülmüştür.

Türkçe basılan ilk gazete 1831’de devlet tarafından çıkarılan Takvim-i Vekayi, serbest girişimciler tarafından çıkarılan ilk Türkçe gazete ise 1860’da çıkan Tercüman-ı Ahval’dir. 250 adet basılan Takvim-i Vekai devlet yetkililerine, bilim adamlarına, yüksek rütbeli memurlara, elçiliklere ve Anadolu’daki taşra yöneticilerine gönderiliyordu. Takvim-i Vekayi’den sonra çıkan gazetelerin baskı sayıları da artmış, gazete okuma alışkanlığı giderek yaygınlaşmaya başlamıştı.

19.yüzyılın ilk yarısından sonra gazete yayımı önemli bir haberleşme aracı olarak gelişti. İlk dönemde İstanbul’da yayın yapan bu gazeteler daha çok İstanbul içi ve çevre illere dağıtılıyor, az sayıdaki okura ulaşabiliyordu. Bu dönemde seyyar gazete satıcılığı da oldukça cazip bir meslek olarak gittikçe gelişiyordu. Müvezzilik olarak adlandırılan seyyar gazete satıcılarına biz de yetiştik. İstanbul’a üniversite tahsili için geldiğimizde hafta sonları mahalle aralarında pek çok gazeteyi koltuğunun altına alarak satmaya çalışan satıcılara rastladık.

18. yüzyılın sonlarında daha çok yaygınlaşmaya başlayan seyyar gazete satıcılarının en büyük özelliği, koltuk altında bir iple bağlı olarak taşıdıkları gazeteleri ‘yazıyor, yazıyor’ diyerek en önemli olayı öne sürerek satış yapmaya çalışıyorlardı. İstanbul’a geldiğimiz ilk yıllarda önemli kavşaklarda, tren istasyonlarında, vapur iskele girişlerinde belli gazetelerin akşam baskısını koltuk altına alıp satmaya çalışanlara da rastlamak mümkündü.

Ülke genelinde okuyucu sayısı arttıkça gazete sayısı ve baskısı da giderek artıyordu. Bu gelişme basın hayatının kendi sorunlarını çözme noktasında önemli adımlar atılmasına yol açtı. Önceleri İstanbul gibi büyük şehirlerde belli başlı bayilerde gazete satışı yapılırken daha sonra gazetelerin ortaklaşa kurdukları dağıtım şirketleri ile daha büyük bir yapılanma ve en ücra yerlere kadar gazetelerin ulaştırılması imkânı doğdu.

Gazetenin bir kültür unsuru olarak hayatımızda çevrimiçi olması evrensel kültürün sınırlarını hanelerimize kadar genişletmiş ve her türlü imkândan yararlanma fırsatı sunmuştur. Bugüne geldiğimizde dijital gazetelerin günlük gazetelerin yerini almaya başladığını görüyoruz.

Esenler Belediyesinin bir projesi olarak yayına başlayan dijital gazetede nasipse  bundan böyle bizde bu köşede yazmaya gayret edeceğiz. Gazetenin serencamı diyebileceğimiz bu yolculuğu anlatmaya devam edeceğiz.

Önceki Yazı

Bilgi Kalbe Dikendir

Sonraki Yazı

Sinemanın ‘Şen’ Yüzü

Son Yazılar