Murat Deniz Mutlu
Türkiye’nin dört bir yanından yeni mezun sanatçıları ve işlerini bir araya getiren BASE’ye bu yıl Tophane-i Amire ev sahipliği yapıyor. Kendisiyle konuştuğumuz, BASE’nin kurucularından Ali Kerem Bilge “Dinamik, yenilikçi ve çok üretken bir sanat ortamımız var. Genç sanatçılarımızın üretimleri de Türkiye’nin gelecek nesil sanat dünyasının heyecan verici bir yansıması.” diyor.
Yeni sanatçı platformu BASE, bir kez daha Türkiye’nin dört bir yanından yeni mezun genç sanatçı adaylarının yapıtlarını İstanbul’da aynı çatı altında sanatseverlerle buluşturdu. Bu yıl beşinci kez gerçekleşen etkinliğe, 3 Ekim’e kadar Tophane-i Amire ev sahipliği yapıyor. Sergide 32 üniversiteden 100 yeni mezun sanatçı adayının 114 eseri yer alıyor. Bu yılki teması “Rezonans” olarak belirlenen BASE’te, sanat kariyerinin başındaki sanatçı adaylarıyla tanışabilmek ve onların farklı disiplinlerde özgün yapıtlarını bir arada görebilmek mümkün.
Sanat virüsü babamdan bize bulaştı
Ben de BASE’nin kurucularından biri olan Ali Kerem Bilge ile konuştum. Bilge, BASE’nin nasıl kurulduğundan ve çıkış noktasından şöyle bahsediyor: “BASE serüveninin ilk çıkış tohumu babam Muhsin Bilge sayesinde oldu. Eşsiz bir toplama tutkusuyla, sanatçılarla, galerilerle çok özel ilişkiler kurarak müthiş bir sanat koleksiyonu bir araya getirmiş. Koleksiyona başladığı yıllardan vefatına kadar hep sanatçıları üretebilmeleri için maddi-manevi destekleyen, cesaretlendiren, gerçek anlamda onlara hamilik yapan, bazı sanatçıların hayattaki ilk işlerini almış bir koleksiyoner olmuş. Onun sanatçılara verdiği bu cesaret aslında her zaman önümüzde çok büyük bir örnekti. Bu sanat virüsü tabii bana eşim İdil’e ve çok yakın arkadaşımız Aslı’ya da bulaştı. Gencecik yaşımızda bol bol sergi gezip bütçemiz çerçevesinde işler almaya başlamıştık bile. Bu tutkumuzun işe dönüşmesi 2016’da BASE ile oldu.”
Her yıl 2 bin sanatçı adayı mezun oluyor
2012 yılında Amerika’nın sanat alanında önde gelen lisansüstü eğitimlerinden birini veren New York Academy of Art’ın mezuniyet sergisine gittiklerini söyleyen Bilge, “Okulun, eğitimlerini tamamlayan sanatçılarını sanat dünyası ile buluşturmak için gösterdiği çaba çok ilgimizi çekmişti.” diyor ve ekliyor: “Sanatçılar üretimlerini gelen misafirlere heyecanla anlatıyor, kariyerleri için pek çok önemli kişiyle tanışıyordu. O zaman düşünmüştük, Türkiye’de kim bilir kaç Güzel Sanatlar Fakültesi’nden kaç kişi mezun oluyor, bizler sanat izleyicisi/alıcısı olarak ne kadarını tanıyabiliyoruz ne kadarı hiç sanat dünyasına ulaşamadan cesaretini kaybedip bırakıyor acaba diye… Kendi kişisel merakımızdan dolayı sergileri gezmenin yanı sıra fırsat oldukça Mimar Sinan, Marmara gibi okulların mezuniyet sergilerine de gitmeye çalışıyorduk. Mezuniyet sergilerini okullardan dışarı taşıyıp belki geleceğin önemli sanatçıları arasında olacak bu gençleri doğru kişilerle buluşturmak, cesaret kazandırmak, üretimlerini geniş bir izleyiciye sergileme fırsatı sunmak, Türkiye’nin farklı şehirlerinde sanat okumuş, mezun olmuş sanatçı adaylarına eşit bir görünürlük vermek 2012’den beri hep aklımızdaydı. 2017 yılında birkaç üniversitenin kapısını çalıp bu fikrimizi anlattığımızda böyle bir birlikteliğe ne kadar ihtiyaç olduğunu gördük ve kollarımızı sıvadık. Gördük ki Türkiye’de Güzel Sanatlar Fakültesi veya sanatla ilgili fakültelerin olduğu yaklaşık 75 üniversite varmış ve her yıl mezun olan yaklaşık 2 bin genç sanatçı adayı!”
Base sanatçılara görünürlülük kazandırıyor
“Genç ya da yeni sanatçıları destekleme motivasyonunuzdan da bahseder misiniz?” soruma ise şöyle yanıt veriyor Bilge: “BASE Türkiye’nin dört bir yanından yeni mezun sanatçı adayları için sınırları kaldırarak onlara hayatlarının belki de dönüm noktalarında eşit ve büyük bir görünürlük sağlıyor. Sanatçılar galeriler, sanat kurumları ve önemli sanatçılarla tanışma fırsatı yakalıyorlar. BASE, mezun olduklarında onları sanat dünyasına tanıtan önemli bir platform. BASE’e katılmanın ardından hem yurtiçi hem yurtdışında pek çok karma ve solo sergiye, yarışmaya ve festivale katılan, yüksek eğitimi için dünyanın saygın güzel sanatlar okullarından burs alan, residency programlarına katılan, önemli galerilerle çalışmaya başlayan ve pek çok önemli koleksiyona giren sanatçılarımız oluyor. BASE, sanatçılara ciddi bir görünürlük kazandırıyor, önemli bir networking imkânı sunuyor olması onlara sağladığı en büyük faydalar ancak en temel katkısının sanat üretimlerine devam etmelerinde genç yeteneklerimize cesaret verdiğini düşünüyorum.”
Türkiye sanat kurumu olarak fakir bir ülke değil
Bilge gelecekte BASE’i nerede ve nasıl gördüğünü de şöyle aktarıyor: “BASE’e katılan ve bir gün daha sanatsal üretim için sanatına devam eden arkadaşlarımız varsa, ihtiyaçları olan cesareti verebilmişiz bunu başarmışız demektir. Sağlıklı bir sanat döngüsü için bugüne kadar kariyerleri için çok uğraşmış, Türkiye ve dünyadaki sanat kurumları tarafından tanınmış sanatçılarımızdan sonra gelecek olan yeni nesil dalga çok önemli. Her kuşağın bir öncekilerin getirdiği noktayı ileri taşıması gerekiyor. Türkiye sanat kurumu olarak fakir bir ülke değil. Çok değerli sanat galerilerimiz, müzelerimiz bağımsız sanat alanlarımız var. Aynı zamanda Türkiye yaşaması ekonomik olarak rahat bir ülke de değil. Özellikle İstanbul’da merkezileşmiş sanat dünyası içinde var olmak isteyen sanatçılar için yüksek kiralar, hayat pahalılığı gibi pek çok zorluk mevcut. Hiç değilse mezun oldukları ilk sene aralarında yüksek potansiyeli olan arkadaşlarımızın bu zorlukları aşacak motivasyonu sağlamak gerekiyor. Elbette sanatçı kalabilmek bu yolda ilerlemek iç motivasyonunuzun da çok yüksek olmasına bağlı ancak son yüzyılda önemli bir sanat dinamizmi elde edebilmiş bir coğrafyada, genç sanatçıları yalnız bırakmadan, önce Türkiye sonra dünyadaki kültür ve sanat eko sistemine katılabilmelerinin yolunu açabilmek günümüz ve ilerisi için çok önemli. Bizim de BASE ile en büyük hayalimiz bu. BASE genç yeteneklerimizin yurt dışına açılımlarında bir basamak ise bugün ne mutlu bize!”