Gerçek Slim Shady ne zaman ayağa kalkacak?

5 dakikada okunur

Çok sevdiğim ve kendimce deyim hâline getirdiğim bir şarkı sözünden bahsetmek istiyorum: So won’t the real Slim Shady please stand up? 2000’lerin başında bembeyaz teninden utanmadan(!) RAP’i popüler kültür içinde büyüten Eminem, çok sevilen şarkısı The Real Slim Shady’de böyle sesleniyordu. Uzunca şarkısında hayatla alakalı eleştiriler sunarken aralarda da tekrar tekrar soruyordu: I repeat, will the real Slim Shady please stand up?

Peki Slim Shady’ı ayağa kaldırmak için neden sürekli tekrarlamak zorundayız? Mesele soru sormaksa konuya şuradan da yaklaşabiliriz: Bazı problemler neden devamlı tekrarlanır? Hatalarıyla yüzleşemeyen insanların, alter egolarıyla yarattıkları konfor alanında takılmaları, bazılarımızın işine gelirken neden bazılarımızı rahatsız eder? 

Tüm bu soruları cevaplamak için Slim Shady’nin kim olduğu üzerinde durmamız gerek. Slim, Eminem’in alter egosuna verdiği isim. Şarkılarında ahlaki olarak problem teşkil eden kısımları Slim Shady imzasıyla yayımlıyor. The Real Slim Shady’deki derdi ise aslında alter egosuyla gerçek kişiliğini yüzleştirmek. Alter ego için, “bir ben var benden içeri” sözünü kullanırız. Cicero ise “ikinci benlik” olarak tanımladığı alter ego için aynı zamanda “güvenilir dost” diyor. Her yanlışımızı bilen, kimselere söyleyemediklerimizi, gizli düşüncelerimizi bilen, bize güvenli bir alan sağlayan dostumuz… Alter egonun edebiyattaki yansıması ise Fight Club’taki Tyler Durden. Şimdi Durden’ı düşünelim: dostumuz bize yanlışları mı söyler, bize konfor alanı mı sağlar? Peki biz alter ego hayatımızı ele geçirdiğinde, “hey Slim Shady ortaya çık” diyebilir miyiz? Sınırlar aşılırsa işler karışıyor galiba. Alter ego veya koşulsuz destek, can ciğer dost… Sadece canciğer olduğu için dostunun hatalarını örtmek, görmezden gelmek, susmak, Slim Shady’e seslenmeyi bırakmak değil midir? Delilik bir yanda büyürken, ona bulaşmamak bize kazandırır mı?

Deliliğin konforu

Sizi sıkmıyorum değil mi? Şimdi meseleyi somut hâle getirecek bir hikâye anlatmak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde kızımı okuldan almaya gittiğimde bir tartışmaya şahit oldum. Okulun hemen karşısında, boğaza nazır yol yalısının görevlisi dışarı çıkıp, okul kapısının önünde çocuklarının dışarı çıkmasını bekleyen velilere, “burası bizim kapımız ve burada bekleyemezsiniz” diye bağırdı. Sonra da insanları kaldırımdan yola inmeye zorladı. O an mesleki dezenformasyondan olsa gerek benim aklımda yine sorular belirdi: Burası bir zamanlar vakıf arazisiyken, orayı satın alan veya kiralayan kişi bir okulun üç metre karşısında bir konutta olduğunu bilirken neden kamu malı olan kaldırımdan herkesi kovabileceğini düşündü? Onun görüntüsünü bozduğumuz, imajını çizdiğimiz için mi? Sanırım cevap buna yakın bir şey. Fakat buna boyun eğersek, yani kimse o kaldırımda yürümezse, yalının sahibi aslında kamunun olan kaldırımın sahibi olduğuna gerçekten inanacak. Galiba Eminem haklı. Tüm mesele şu ki Slim Shady’e seslenmeye devam etmek gerekiyor. Rahatsız etmek, konfor alanından çıkarmak, yüzleştirmek, kendilerine bir köşk inşa ettikleri konfor alanının aslında kamu malı olduğunu hatırlatmak gerek. Yani deliliğin konforuna kapılanları, idare etmemek… O hâlde aşk ile bir dahi: I repeat, will the real Slim Shady please stand up?

Önceki Yazı

Sesleri harflere aktaran bir prens: Kantemiroğlu (1673-1723)

Sonraki Yazı

Yeşilırmak güzeldir

Son Yazılar