Barış Manço etnik ve geleneksel müziğe ait ögeleri rock müzikle bütünleştirip kendi tarzını oluşturan, şarkı sözlerinde ağırlıkla insani değerlerine dair duygu ve fikirlerine yer vermeyi önceleyen bir sanatçı olmayı tercih etti. Eserlerinde yer verdiği temalar ve geleneksel enstrümanları kullanım biçimiyle sanatı adına; halkın kolayca benimseyebileceği bir müzik kimliği oluşturan Barış Manço, 7’den 77’ye herkese hitap edip geleceğe dönük bir isim olduğunu göstermeyi başardı. Profesör Songül Karahasanoğlu, Doçent – Müzisyen Nağme Yarkın ile Barış Manço’nun menajeri, aktör ve yazar Tamer Şahin’in değerlendirmeleri, “En büyük başarısı geleneksel müziğin ögelerini kullanmasıdır, bazı ezgileri halk müziğinin özelliklerini taşır. Halkın bildiği Anadolu müziğini içerisine alan müzikler yaptığı için kesinlikle daha çok benimsenmiştir. Hem rock hem Anadolu müziği ögelerini çok iyi bir biçimde birbirlerine bağlayarak kullanmıştır. Türk örfüne olan saygısını, dünya sanatına karşı olan bilgi ve tecrübesiyle bütünleştirdi. Herkese ve her şeye dokundu” şeklinde oldu.
2023 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nde vefa ödülü verilen isimlerden biri bu yıl, duayen sanatçı Barış Manço olacak. Barış Manço; eserlerinde kullandığı sevgi dili ve piyasaya sunulan diğer şarkılarda yer almakta olan salt aşk temasından farklı olarak yansıtmayı seçtiği duygu ve fikirleriyle, döneminin sanatçılarından hep ayrı bir yerde oldu. Anadolu Rock Müziği’nin kurucularından ve en büyük temsilcilerinden biri olan Barış Manço örneğin Ahmet Bey’in Ceketi adlı şarkısında yer alan, “Kul Ahmet erken kalkar, haydi ya nasip derdi/ Kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti/ Herkes gömlek giyerken Ahmet ceket giyerdi/ Konu komşuya dert oldu, kul Ahmet’in ceketi” şeklindeki şu sözlerle bile; hayata dair pek çok detaya, ince nüanslarla dokunmuş oluyordu. Dünya üzerinde işaret dilini öğrenip performanslarında yer veren ilk sanatçı olması ve tam 48 yıl öncesinden Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak bestelediği 2023 adlı şarkısıyla; sanat ve müzik değerlerinin hem sosyolojik hem de müzikolojik açıdan ne kadar geleceğe dönük olduğunu ispat etmişti.
Vefatının üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen Barış Manço halen daha eserleri ve çalışmalarıyla anılıp konuşulmaya, dinlenmeye, değer görmeye devam ediyor. Peki Barış Manço’nun müziğinin ve sanatının bu kadar değer görmesinin, geniş kitlelere hitap etmesinin altında yatan temel neden nedir? Sanatında, kendi kuşağında yer alan sanatçılardan farklı olan ne vardı? Her nesle hitap edebilmeyi nasıl başardı? Barış Manço’nun 7’den 77’ye herkese hitap etmeyi başaran müziğini ve sanat anlayışını; İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nden Profesör Songül Karahasanoğlu, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nden Doçent – Müzisyen Nağme Yarkın ve Barış Manço’nun menajeri, aktör ve yazar Tamer Şahin’le Litros Sanat’ta konuştuk.
En büyük başarısı, geleneksel müziğin ögelerini kullanmasıdır
Prof. Songül Karahasanoğlu (İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü):
Barış Manço’nun tanınmış olduğu dönem, Anadolu Rock Müziği’nin popüler olduğu dönemdi. Yabancı müziklere, Türkçe sözlerin yazıldığı bir aranjman dönemi var. Aranjman dönemi 1940’lı yılların sonuyla 1950’li yılları kapsıyor ve 1960’lı yıllarda da etkisini sürdürüyor. Ama ilk olarak 1961 yılında Burçak Tarlası adlı bir türküyle deneme yapılıyor. Daha çok rock müziğinde kullanılan enstrümanlar ile icra ediliyor ve o sene büyük bir ün kazanıyor. Onun sonrasında daha çok geleneksel müziklerle birlikte batılı çalgılar öne çıkmaya başlıyor ve öncelikle pop müziğin daha sonra rock müziğin içerisinde yer alıyor. Yani daha karşı müzik geleneği gelişmeye başlıyor ve o dönemin en çok yükseldiği yıllar; Türkiye’de politik ortamın da fazlaca hareketli olduğu 1970’li yıllar oluyor. Barış Manço, Cem Karaca gibi isimler öne çıkıyorlar ancak 1960’lı yıllarda da grupları görüyoruz. Bu gruplar da daha çok; Haramiler ve Moğollar gibi müzik grupları oluyor ve bunların birleşmesiyle ortaya çıkıyor. Barış Manço da o dönemin sanatçısıdır. Dönem ve koşulların büyük bir etkisi vardır buna… Politik ortamın, ekonomik ortamın, siyasal ortamın ve özellikle kültürel ortamın çok büyük bir etkisini görüyoruz bu dönemde. Günümüzde mesela Anadolu Rock Müziği bu kadar önde olan bir müzik türü değil. Ama yine sevilen ve dinlenen bir müzik türü.
Ezgileri halk müziği özelliklerini taşır
Barış Manço’nun özeline gelirsek; en büyük başarısı, bir anlamda geleneksel müziğin bazı öğelerini kullanmasıdır. Mesela bazı ezgileri halk müziğinin özelliklerini taşır hatta Lambaya Püf De gibi ya da Komşunun Tavuğu Komşuya Kaz Görünür Derler (Barış Manço’nun Kazma ismiyle de bilinen 1983 tarihli şarkısı) gibi eserlerinin müzikleri, halk müziğinden bazı eserleri direkt anımsatır. Hatta melodik açıdan büyük benzerlikler içermektedir.
Geleneksel çalgılardan kemençe ve bağlamayı kendisinin müziğinde sıklıkla duyuyor, makam ve aynı zamanda usul kullanımlarını sıklıkla görüyoruz. İnsanların, kulaklarının alışkın oldukları müziği kabulü de çok daha kolay oluyor. Tabii ki Barış Manço’nun geniş vizyonunun ve uluslararası eğitiminin de büyük bir etkisi var buna. Özellikle, çalıştığı Moğollar müzik grubunun müzikalitesi de oldukça yüksektir. Kolektif bir üretimdir de… Tek bir üretim olarak düşünemeyiz Barış Manço’yu.
Barış Manço rock müziği insanlara sevdiren kişidir
Doç. Dr. Nağme Yarkın (İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü):
Barış Manço zaten hem bir müzisyen hem de bir insan olarak kendi döneminin ilerisinde. Müzisyenliği de vizyonu da öyle… Bir sanatçı olmasından bağımsız, bir insan olarak duruşu da kendi döneminin ötesinde ve genellikle de döneminin ötesinde işler yapmış. Öncelikle halkın bildiği Anadolu müziğini içerisine alan, Anadolu müziğinin ögelerini içerisinde barındıran müzikler yaptığı için kesinlikle daha çok benimsenmiş. Hem rock hem Anadolu müziği ögelerini çok iyi bir biçimde birbirlerine bağlayarak kullanmış ve bu da tabii ki, o dönemde insanlara çok güzel gelmiş. Çünkü rock müzik denilince aklımıza gelen, hissettiğimiz bir müzik türü var. İçerisine Anadolu müziğini koyup bu toprağın enstrümanlarını kullanınca oldukça dikkati çekmiş.
Etnik ve geleneksel enstrümanları bünyesinde barındırabiliyor
Mesela Dağlar Dağlar’da İstanbul kemençesi kullanıyor Barış Manço. İstanbul kemençesi benim de enstrümanımdır. Rahmetli Cüneyd Orhon çalar, kendisi benim de hocamdır. Bu oldukça önemli çünkü o dönemde İstanbul kemençesi sadece TRT’de, TRT radyolarında, klasik ve dönem müziği konserlerinde çalınan bir enstrümandı genellikle. Fakat Barış Manço bu enstrümanı, o dönemde hit olan Dağlar Dağlar eserine ekliyor ve bu şekilde yorumluyor. Bu gerçekten önemli bir şey; etnik ve geleneksel enstrümanları bünyesinde barındırabiliyor. İnsanların kulağı da aşina oluyor, tanıdık bir müzik var. Aslında rock müziğini de bir bağlamda insanlara sevdiren kişi de diyebiliriz.
Onun müziği ileri görüşlüydü
Şarkılarında yer alan sözlerde; bir insan olarak sanatçı kişiliğini kullanarak, gününün ötesinde görüp hissederek çok güzel şeyler anlatmaya çalışmış. Aslında birazcık da farklı bir ruh olduğunu düşünüyorum çünkü çok ileri görüşlü. Atatürk’ün vizyonunu kabul ediyoruz ve ne kadar ileri görüşlü olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde Barış Manço’nun müziğinde de aynı şeyleri görebiliyoruz. 2023 adlı bir şarkısı var örneğin; bugünü anlatıyor. Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak bestelenmiş bir eser. Çok önemli…
Bugün geriye doğru baktığımızda; halen daha dinlenilen ve her dinlediğimizde kelimelerinde, şarkı sözlerinde anlayabileceğimiz yeni bir şey var. Eserlerini birazcık dikkatli dinlememiz lazım. Müziği sadece salt müzik yapmış olmamak için yaptığına eminim.
Bugünkü bizlerin yetişmesinde emeği var
Çok farklı bir bağlamda ve yöntemde insanlara ulaşmaya çalışıyor, oldukça kıymetli. Bunun haricinde çok kıymetli olan bir şey var ki o da; geleceğe, 7’den 77’ye ulaştığı hepimizin Pazar sabahları seyrettiği o televizyon programında çocukların kalbini kazanması, bir şeyler öğretmesi, yetiştirmek, o adab-ı muaşeret o görgü kuralları, çocuklarla sanki bir büyüklermiş gibi konuşması ve öğrenmiş olduğu öğretilerin bilincini çocuklara anlatmaya çalışması çok kıymetli.
Açıkçası ben de o nesildenim, 1985 doğumluyum ve o televizyon programını hep izledim, çok şey öğrendim. Oradan bize kalan bir güzellik var. Halen daha izlediğimizde kaybetmememiz gereken, aslında günümüzde unutmuş olduğumuz çok kıymetli şeyler barındırıyor içerisinde.
Çocuklara ulaşmış olmasıyla; bugünkü bizlerin yani orta yaş grubunun üzerinde emeği var diyebiliriz. Onların yetiştirdikleri gençlerin, ergenlerin üzerinde de dolaylı yoldan emeği olduğunu söyleyebilirim.
Ürettikleriyle yaşamı birbirini bütün kıldı
Tamer Şahin (Barış Manço’nun Menajeri – Yazar ve Aktör):
Barış Manço ile çalışmaya başlamadan önce Yeşilçam sineması tedrisatından geçtim. Neşeli Günler filmi karakterlerinden Mehmet’i oynarken; Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen ve Ayşen Gruda gibi dev sanatçıların hayatlarına tanıklık ettim. Barış Manço’nun kağıt üzerinde menajeri gerçekteyse yol arkadaşlığını yaptığım süreçten hemen önce; Neşeli Günler filminin setinde, şöhretin bedelini ve kıymetini çok iyi gözlemledim.
Müziği, televizyonculuğu ve kişiliğiyle bir bütündü
Barış Manço herkesten farklıydı… O sanki çocukluktan itibaren yıldız olmanın gereğini planlamış, öncesini ve sonrasını bedeni ve ruhuyla o kadar sindirmişti ki; bu durum sadece müziğine değil, hayatına da yansımıştı. O müziği, televizyonculuğu ve kişiliğiyle bir bütündü. Bu sayede ürettikleri ile yaşamı birbirini bütün kıldı.
Türk örfüne olan saygısını, dünya sanatına karşı olan bilgi ve tecrübesiyle bütünleştirdi. Herkes aşk şarkısı yaparken o eserlerinde; bereketi, hayvan sevgisini, babaannesini konu aldı. Herkese ve her şeye dokundu… Bu dokunuş yalandan bir dokunuş da değildi, samimi bir dokunuştu. Aslında hepimizin yüreğine dokundu ve sonrasında da hiç kimsenin yakalayamayacağı bir sevgiyle dünya değiştirdi.
Barış Manço çok yönlü bir ustaydı
SERDAR GÖKALP ( Radyo Programcısı)
Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray… Üçü de çok büyük isim ve çok büyük ustalar. Allah rahmet eylesin Erkin Koray’ı da yeni kaybettik. Bizim kuşak Barış Manço’ya hep Barış Ağabey der. Barış Ağabey müzik harici şeyler de yaptı. Hepsi çok büyük isimler… Erkin Koray ve Cem Karaca denildiği zaman hep şarkılar geliyor akla ama Barış Manço denildiği zaman akıllara 7’den 77’ye ve Adam Olacak Çocuk da gelir. Adam Olacak Çocuk ile Barış Manço o yaşta, çocuklara hitap etti. Zaten bu tarihlere kadar bu kadar farklı işlerle konuşulmasının, anlatılmasının sebebi de belki de budur. Yani; şarkısıyla yakalayamadığı insanları, televizyon programıyla yakaladı, televizyon programıyla yakalayamadığı insanları da müzesiyle yakaladı. Çok yönlü bir ustaydı Barış Manço. Bence günümüze kadar halen bilinir olmasının sebebi; sadece müzikle ilgilenmesi değil. Şimdi 7’den 77’ye dediğiniz zaman hiç kimse, “Aa! O neydi?” demiyor, Adam Olacak Çocuk dediğiniz zaman insanların aklına deyimler ve atasözlerinden önce Barış Manço geliyor.
Halkı çok iyi analiz eden bir sanatçı
Barış Manço’nun müzikleri için radyoda genellikle şöyle bir şeye denk geliyorum: O anki haleti ruhiyeniz neyse, Barış Manço’nun müziğini dinlediğiniz zaman o müziğin enerjisi geçiyor size. Yani çok yönlü müzik yapıyor. Günümüz için kendimden örnek vereyim; mesela ben pop müzik yapan bir sanatçı olsam, sadece pop müzik dinleyicisi dinler ya da arabesk müzik yapıyor olsam sadece arabesk müzik dinleyicisi… Fakat Barış Manço’yu bugün bir arabesk müzik dinleyicisine de, pop müzik dinleyicisine de sorsanız bilir, tanır. Yaptığı şarkılarla herkese dokunmuş bir sanatçıdır. Ki bildiğim kadarıyla Japonya’ya davetle konsere giden bir müzik insanıdır da aynı zamanda.
Türk müziğinin yurt dışına aktarılmasını, dinlenmesini sağlayan bir numaraları isimlerden, yegane ustalardan birisidir. Farkı da budur; herkese yapmıştır müziğini. Barış Manço şarkılarının içerisinde mesajlar vardır. Bu siz nasıl anlarsanız şeklinde değildir, nettir dinleyince direkt olarak ne anlatmak, ne mesaj vermek istediğini anlarsınız. Barış Manço’nun en önemli farkı budur.
Barış Manço halkı çok iyi analiz edip sentezleyen bir sanatçı olduğu için, şarkılarının içerisinde bizi anlatan ögeler bulunuyor. Çoğunluğa temas etmek önemli, o da bunu başarabildiği için şarkıları farklı geliyor.
Her zaman insani değerleri önceledi
Barış Manço eserlerinde daima halkı yansıtan ögeleri kullanmayı tercih etti. Hiçbir zaman salt aşk şarkısı yapmayı ya da tekdüze bir dil kullanmayı seçmedi. Bir şarkısı sebze isimleri üzerinden aşk acısını, bir şarkısı hayvan sevgisini, bir başka şarkısı ise kol düğmeleri üzerinden ayrılığı anlattı. Anadolu insanının ruhunu, hayatın gerçekliğini hem sözlerinde hem müziğinde yer verdiği enstrümanlarda sundu ve çalışmalarıyla her döneme hitap etmeyi başardı. Bu onu, döneminin sanatçılarından da ayrı bir yere taşıyıp Barış Manço kimliğinden sıyırdı ve Barış Ağabey olabilmesini sağladı.
Çok yönlü bir kişiliğe sahipti. Bunu sadece eserlerinde değil programlarında da gösterdi. Çocuklara hitap ettiği 7’den 77’ye ve Adam Olacak Çocuk ile birden fazla nesle dokundu, onları sanki bir büyüklermiş gibi sohbet edip dinledi, paylaşımlarda bulundu. Bu sayede sadece kendi kuşağının değil, gelecek nesillerin de sevip dinlediği bir sanatçı oldu.
Yaptığı her şeyle bir bütündü. Mış gibi yapmayışı, eserlerinde halka değerlerini yansıtışı, şöhret tanımına hayatında sadece mesleki açıdan yer verişi, güler yüzlü tavrıyla hem yurt içinde hem yurt dışında geniş kitlelere hitap etmeyi başaran bir isim oldu. Barış Manço’nun en önemli özelliği de buydu; o her zaman, insani değerlere dair duygu ve fikirlere yer vermeyi önceledi.