7 Ekim belki bir milat belki insanlık için bir imtihan belki de utancın adı. Bilinmez…
Bildiğimiz bir şey varsa gücü elinde bulunduranların bu vahşet karşısındaki sessizliği… Ve bu sessizlik onların peşini hiçbir zaman bırakmayacak.
21.yüzyılda yaşadığımız bu insanlık dışı vahşet, soykırım, katliam veya adına ne derseniz deyin vicdanımızı kanatıyor. İçinde insanlık adına bir kırıntı barındıranlar da kanayan vicdanlarını teselli etme gayretinde. Ama nasıl? Kim bu zulme dur diyecek? Kim insanlık için ses verecek?
İnsan hakları, demokrasi, özgürlük naraları atan kurumlar, kuruluşlar nerede? Çağımızın putlarını mı yiyorsunuz acıkınca (kana susayınca). Bebeklerin, çocukların cansız bedenlerini mi sunuyorsunuz taptığınız putlarınıza… Veyl olsun size!
Nasıl bir inanç!
Bu nasıl bir inanmışlık, nasıl bir korkusuzluk, nasıl bir baş kaldırış dünyayı yönettiğini zannedenlere. Bu nasıl bir iman ki ölüme güle oynaya götüren. Her daim tevekkül hâlinde.
Özgür Gazze’den bir ses yükseliyor semaya, özgür Gazze’den bir ses dünyaya “Ey dünya Özgür ol! Kölelikten kurtul!” duyan var mı sizce bu sesi? Bunu anlayabilen var mı? Bunu hissedebilen var mı? Ey insanlık her yönden hapsedildiği zannedilen Gazze’den yükselen özgürlük sesini duyabiliyor musun?
Duyuyorsan “İnsanlık için ses ver!”
Duyanlar var var ki insanlığımızdan ümitleniyoruz. İçinde vicdan kırıntısı kalanlar Hz. İbrahim’e su taşıyan karınca misali yollara düştü. Haykırdı dünyaya yaşanan zulmü. Bu haykırışların biri de İstanbul’da bir araya gelen belediyelerdi. “Ne yapabiliriz?” dediler içimizi yakan ateşi söndürmek için. İnsanlığın Onur Sınavı: Gazze diye çıktılar yola.
Onlar Yoktu Ama!
1978’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir karar alınmıştı hani… 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü diye. Gazzeli çocukları kapsamıyor muydu ki bu karar, okulları bombalanan Gazzeli çocukların eğitim hakkı ellerinden alındı, evleri bombalanan Gazzeli çocukların barınma hakkı ellerinden alındı, hastaneleri bombalanan Gazzeli çocukların sağlık hakkı ellerinden alındı ve en önemlisi bugünü yaşamayı hak eden Gazzeli çocukların yaşam hakkı ellerinden alındı.
Daha da yetmezmiş gibi acısı Dünya Çocuk Hakları gününde onlarca çocuğun yaşam hakkının ellerinden alınmasıydı. Onların da bugün eğlenmek, oynamak, çizgi film izlemek en kutsal haklarıydı ama onlar artık yoktu.
Onlar yoktu ama bu belediyelerin tüm salonlarında, Gazze’de şehit olan Ahmed’in, Meryem’in, Fâtıma’nın, Hasan’ın, Rahaf’ın, Zain’in isimleri koltuklarda yazılıydı ve salonda yerleri hazırdı. Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatını anlatan “Tay” çizgi filmini izlediler çağlar ötesinden gelen bir sesle. Salon yalnızca çocuklarımıza tahsis edilmişti, başka kimsecikler yoktu. Artık aramızda olmasalar da çocuklarımız Dünya Çocuk Hakları Günü’nü böyle kutladı. O kadar çok çocuk vardı ki salonlarımız doldu taştı kahkaha ve sessiz çığlıklarla.
Selam olsun(!) insanlığın utancı olan bu katliama ses verenlere, selam olsun(!) yüreğimizi yakan bu ateşi söndürmek için su taşıyan herkese(!). Selam olsun(!)
Barışın ve huzurun hâkim olduğu bir dünyada yaşamak dileğiyle, kalın sağlıcakla.
insanliginonursinavigazze.com