Zeynep ÇELİK
Koronavirüs ile dört duvar arasında geçirilen günler kısıtlamaların gevşetilmesiyle geride kaldı. İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşayanlar için insan kalabalığının az olduğu yerler popüler hale geldi. Hal böyle olunca yeşili özleyenler için bizler de İstanbul’un en güzel bahçeli mekânlarını ve kültür sanat rotalarını bir araya getirdik.
Koronavirüsün Türkiye’de görüldüğü günden beri kapalı kapılar ardında başlayan bir hayata merhaba demiştik. Kalabalık kafe ve restoranlardan uzak durduğumuz, iş ve okulu eve taşıdığımız bir yaşam standardı oluşturduktan sonra ise normalleşmek hiçbirimiz için kolay olmadı. Salgın tedbirleri nedeniyle son dönemlerde yine evde kalmayı tercih etsek de zaman zaman bunalıp nefes alma ihtiyacı duyar olduk. Arkadaşlarımızla buluşmak veya yemek yemek için dışarı çıktığımızda en iyi adres hiç şüphesiz bahçeli kafeler veya restoranlar oldu. Fakat içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde mekânlar hızlıca açılıp kapanabiliyor. Peki, açık hava özlemi çekenler bu kez ne yapmalı? İstanbulluları dört duvar arasından çıkartacak ve yeşile olan özlemlerini sona erdirecek gezi önerileri ile kültür sanat rotalarını sizler için hazırladık.
Millet Bahçeleri
İstanbul’da soluklanmak isteyenler için önerebileceğimiz ilk yerlerin başında Millet Bahçeleri geliyor. İstanbulluların kolayca ulaşım sağlayabilecekleri Esenler 15 Temmuz, Başakşehir , Kayaşehir, Hoşdere, Baruthane, Çırpıcı, Nakkaştepe, Pendik, Halkalı ve Ayazma gibi Millet Bahçeleri, doğa içinde vakit geçirmek isteyenler için adeta nefes alabilecekleri yerler. Buralarda sadece yürümek ya da piknik yapmıyorsunuz. Mesela Üsküdar’da bulunan ve 50 bin metrekarelik Boğaz manzaralı Nakkaştepe Millet Bahçesi; mesire alanı, spor ve piknik alanları, tenis kortu, biyolojik göleti, kapalı çocuk oyun salonu, doğa kaşif atölyesi, macera parkuru, okçuluk alanı, uçan yol ve seyir terası ile hizmet veriyor.
Emirgan Korusu
Pandemi öncesi her yıl Nisan ayında düzenlenen lale festivali ile meşhur olan Emirgan Korusu, hafta sonu İstanbul’un kargaşasından kaçıp kendini doğanın kollarını bırakmak isteyen İstanbulluların tercih ettiği yeşillik ve ormanlık yerlerin başında geliyor. Rengârenk çiçekler, özel motifeler işlenmiş ağaçlar ve Boğaz manzarasıyla ziyaretçilerin uzun vakit geçirdiği Emirgan Korusu’nda ister piknik yapın ister koruda bulunan köşklerden birinde yeme içme keyfi yapın.
Polonezköy
İstanbul’un arka bahçesi olarak adlandırılan Polonezköy, yeşilin ve ormanın korunduğu nadir yerlerden biri. Osmanlı İmparatorluğu zamanında koruma altına alınarak Polonya halkı tarafından kurulan bu köyü özgürce keşfedebilirsiniz. Tabii önce kır lokantalarından birinde güzel bir köy kahvaltısı yapmanızı tavsiye ederiz. Sonrasında ise Polonezköy Tabiat Parkı’nda yapabileceğiniz doğa yürüyüşü ile şehir hayatını geride bırakabilirsiniz.
Uniq İstanbul
Gelelim bir yere kapanmak zorunda olmadan açık havada kültür sanat etkinliklerine doyacağımız mekânlara. İstanbul’un en önemli açık hava etkinlik mekânlarının başında gelen Uniq Açıkhava, Mayıs-Ekim döneminde İstanbullulara keyifli bir ortamda kültür-sanat etkinliklerini izleme fırsatını sunmakta. Oturmalı 3 bin, ayakta 8 bin seyirci kapasitesi ile konser ve festivallere ev sahipliği yapan bu devasa alan, İstanbul’da açık hava sinema etkinliklerine ivme kazandırdı desek yeridir. Bugüne kadar yerli-yabancı birçok sanatçıyı ağırlamış olan mekan, ev sahipliği yaptığı farklı festivaller şehrin kültür-sanat hayatına önemli katkılar sunmakta. İstanbul’un Sarıyer İlçesinde Ayazağa’da bulunan Arena, trafik karmaşasından uzak ormanlık bir alanda yer alıyor.
Belgrad Ormanı
İstanbul’un en çok bilinen ormanlık alanı Belgrad Ormanı, içerisinde 6 kilometrelik yürüyüş ve koşu parkuru ile pandemi sürecinde kalabalıktan uzak durmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat olmaya devam ediyor. Rota dışına çıkıldığında karşınıza çıkan dere ve göletlerle gününüzü renklendirmek kaçınılmaz.
Atatürk Arboretumu
İstanbul’un bu zamana kadar en korunaklı adreslerinden biri olan Atatürk Arboretumu, Belgrad Ormanı’nın güneydoğusunda 296 hektarlık bir orman parçası üzerinde kurulu. Pandemi öncesi sosyal medya ile popülerleşen bir mekan haline gelen Atatürk Arboretumu aslında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin, araştırma yapacakları bilimsel çalışmalar için hizmet veriyor. Doğaseverlerin de ziyaretine açık olan Arboretum, şehirden uzaklaşmadan doğanın kollarına kendinizi bırakabileceğiniz, göl kenarında yürüyebileceğiniz ve yeşilin binbir tonunu bir arada görebileceğiniz muhteşem bir köşe.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi
İstanbul’da adeta ‘çölde vaha’ tadında bir mutluluk kaynağı diye tanımlayacağımız Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, otoyolların kesiştiği noktada bulunan kocaman bir bahçe. 1995 yılında Ali Nihat Gökyiğit tarafından eşi Nezahat Gökyiğit adına hatıra parkı oluşturulmak amacıyla kurulan bu muhteşem yer, başlangıçta ‘hatıra parkı’ amacına yönelik bir bitkilendirme ve ağaçlandırma planı ile hayata geçırilmiş. Önce yol inşaatı nedeniyle yapısı aşırı derecede bozularak toprak ıslah edilmiş; sonra 46 hektarlık park alanına takriben 50 bin ağaç ve çalı dikilmiş. Daha sonra amaç değiştirilerek bir botanik bahçesi olma yolunda çalışmalara başlanmış. 2002 yılına gelindiğinde ise halkın ziyaretine açılmış. Farklı bitki türlerine ev sahipliği yapan bahçeyi ücretsiz olarak ziyaret etmek mümkün.
Miniatürk
Müze gezmeyi özleyenler için de listemize Miniatürk’ü ekledik. Türkiye ve Osmanlı coğrafyasından 128 maket eserin sergilendiği Minyatür Eserler Parkı ve dev bir açık hava müzesi olan olan Miniatürk’te Ayasofya’dan Selimiye’ye, Rumeli Hisarı’ndan Galata Kulesi’ne, Safranbolu Evleri’nden Sümela Manastırı’na, Amasya Yalıboyu Evleri’nden Nemrut Dağı Kalıntıları’na dek gezmek, Boğaz Köprüsü’nden yaya olarak geçerken Beylerbeyi Yalısı’na el sallamak mümkün.