Az gittik uz gittik 60. sayıya geldik. Sanat Ajandası’nın 60. sayı rotasınıda Bursa’ya çevirdik. Bursa’nın bilinen ve bilinmeyen yerlerine dair bir yolculuğa çıktık. Bu yolculukta Irgandı Köprüsü ve Mir-i Büdela Tekkesi’nde soluklandık. Yerel lezzetlerini tattık.
Bursa, Osmanlı’nın kuruluşundaki rolü ile Osmanlı tarihinin dibacesi oldu. Osmanlı Devleti’ne 130 yıl başkentlik yapan, kuruluş devrindeki 6 padişahın kabirlerinin bulunduğu Bursa, kültürel ve tarihi mirasa ev sahipliği yapıyor. Bu mirasın içinde camiler, tekkeler, hamamlar, köprüler var. Yapıtların tamamını anlatsak bu yazıya sığmaz, sizin için iki tanesini seçtik. Bu yazımızda sizlere Irgandı Köprüsü ve Mir-i Büdela Tekkesi’nden bahsedeceğiz. Bursa’nın gastronomi mirasından da bahsetmeden olmaz. Bursa denilince akla gelen süt helvası, cantık, cevizli lokum, tahinli pidenin hikâyesini ve nerede yenileceğini de sizlere anlatacağız.
Kapıyı çalan tekkeye girer
Mustafa Kara Hoca “Müslümanların yaşadığı bir şehrin dini hayat ve kültürünü tanımak için üç kuruma bakılması gerekir.” diyor. Bu kurumlar cami, medrese ve tekke. Diğer iktisadi kurumlar bu yapılardan sonra geliyor. Bursa’yı tanımak için de ilk olarak tekkelerine, zaviyelerine, dergahlarına bakmak gerekiyor. Çünkü Bursa tasavvufi arka plana sahip bir şehir; nice erenleri, şeyhleri, evliyaları bağrında saklıyor. Bu sebeple de Bursa’yı tanıtmak için rotamıza Mir-i Büdela bir diğer adı ile Kediler Tekkesi’ni ekledik. Kediler Tekkesi, Bursa’nın Muradiye semtinde yer alıyor. Tophane’den arkanıza Uludağ’ı alıp Muradiye’ye süzüldüğünüzde Hızalan Sokak’ta karşınıza çıkıyor tekke. Tabii kapısından girdiğinizde sizi kediler karşılıyor. Ben kapısından girdiğimde ise hem kediler hem de Bursa’nın kıymetli isimleri karşıladı beni. Emir Sultan Camii İmam Hatibi Dr. Mustafa Baki Efe, Osmangazi Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri’nden Erim Güneş Bey Kediler Tekkesi’nde muhabbet ediyordu. Meğerse o gün Kediler Tekkesi’nin son şeyhi M. Şemseddin Canpek’i anma programı yapılmış. Koca Naib Camii’nde tertiplenen Mevlid-i Şerif programına Numaniye Dergah’ından Safiüddin Erhan Bey, Prof. Dr. Mustafa Kara Hoca da katılmış. Kediler Tekkesi’nin son şeyhi M. Şemseddin Canpek mevlitlerle anılmış. Böyle kıymetli bir günde Mir-i Büdela’yı ziyaret ettiğim için çok mutlu oldum. Tekke’nin bahçesinde Mustafa Baki Hoca ile Kediler Tekkesi’nin tarihi üzerine sohbet ettikten sonra Kediler Tekkesi’ni gezdim.
Osmangazi Belediyesi tarafından yenilenen tekke iki kısımdan oluşuyor; konukların ağırlandığı sofa, öğrencilerin ders çalıştığı kütüphane. Tekke’nin avlusunda ise Orhan Gazi’nin fetih ordusunda bulunan Bursa’da ilk irşad yuvası Mir-i Budala Dergahı’nı tesis eden Aziz Dede, Pir Osman Necmullah Nakşi’nin kabirleri var. Kediler Tekkesi, kedisiz olmaz. Tekke’nin avlusunda Osmangazi Belediyesi’nin sahipsiz hayvan barınağından getirilen kediler de var. Kültür sanat etkinliklerinin de yer aldığı Kediler Tekkesi’nde her ayın ilk pazartesi günü Dr. Mustafa Baki riyasetinde Şemseddin Canpek Efendi’nin Divanı okunuyor.
Mir-i Büdela’nın ilk kurucusu Ahmet Efendi Herevi. Ahmet Efendi, bugün Afganistan sınırları içinde kalan Herat şehrinde doğmuş. 1553 yılında Bursa’ya gelen Ahmet Efendi, uzun zaman dergahında Bursalıların gönül dünyalarına hizmet etmiş. Heratlı olması sebebi ile kendisi için kullanılan Herevi kelimesi zamanla Arapça kedi anlamına gelen Hirre kelimesi ile irtibatlanarak tekkenin adı halk arasında Kediler Tekkesi’ne dönüşmüş. Ahmet Efendi Herevi Efendi’den sonra Kediler Tekkesi’nde Halveti, Rifai, Bektaşi tarikatından önemli isimler tekkenin mihmandarlığını yapmış. 1924 yılında tekkenin kapatılması ile tekkenin son şeyhi Şemseddin Canpek, Kurtuluş Savaşı’nda mücadele eden askerlerimiz için tekkede çorap ördürmüş. Kediler Tekkesi, bir dönemin ilmi ve dini işleyişine şahitlik ettiği gibi Milli Mücadele döneminde de askerlerimiz için düzenlenen seferberliğe de öncülük etmiş. Yolunuz Bursa’ya düşerse Kediler Tekkesi’ni mutlaka ziyaret edin…..
Gökdere’nin incisi: Irgandı Köprüsü
Bursa’nın kültür hayatını anlamak için çıktığımız bu yolda Kediler Tekkesi’ni anlattıktan sonra şimdi de rotamızı dönemin sosyal iktisadi mekanlarından Irgandı Köprüsü’ne çevirelim. Irgandı Köprüsü, Bursa’nın Setbaşı semtinde yer alıyor. Yeşil Camii’ne gelmeden Setbaşı Kütüphanesi’nden aşağıya doğru yürüdüğünüzde muhteşem mimarisi ile Irgandı Köprüsü sizi karşılıyor. Köprülü çarşı formatı ile yapılan Irgandı Köprüsü, 2. Murat döneminde 1442 yılında Hoca Muslihuddin tarafından inşa ettirilmiş. Köprünün mimarı Abdullah oğlu Timurtaş olarak bilinmektedir. Köprünün ilk yapıldığı dönemde kagir olduğu, her iki tarafta 16 bölüm olmak üzere, toplam 31 dükkan, 1 mescit, ayaklarında ise depo ve ahır bölümlerinin bulunduğu bilinmektedir. Günümüzde köprü ana yapısı 16 metre açıklığında ve 11 metre genişliğinde bir kemerden oluşmakta olup, kemerin iki yanında tonozla örtülmüş iç mekanlar bulunmaktadır. Irgandı Köprüsü 19. yüzyılın ikinci yarısında ahşap dükkanların yan yana dizildiği üstü açık bir çarşı haline gelmiştir. 1922’de işgal kuvvetleri Bursa’yı terk ederken köprüyü bombalayarak yıkmışlardır. 1949’da betonarme olarak çarşısız hali tekrar inşa edilen köprünün 2004 yılında rekonstrüksiyonu gerçekleştirilerek orijinal haline döndürülmüştür. Köprülü çarşı Irgandı Köprüsü’nde günümüzde el sanatları atölyesi, ney atölyesi, kafe, resim atölyesi bulunmaktadır. Bursa’daki rotanıza Irgandı Köprüsü’nü eklemeyi unutmayın. Köprüdeki Benlioğlu Ney Atölyesi’ne uğrayıp, Niyazi Sayın’ın talebesi rahmetli İbrahim Benlioğlu Hoca’nın aziz hatırasını da görebilirsiniz.
Bursalılık nişanesi: Cevizli lokum
Kültürel ve dini mekanlarının yanı sıra Bursa bir gastronomi şehri. Bursalılar, yeme-içme kültürüne ehemmiyet veren insanlardır. Bursa ile özdeşleşmiş birçok yemek mevcuttur. Bu yemeklerden en Bursalısı ise şüphesiz cantık, süt helvası, cevizli lokum ve tahanlı pidedir. Bu saydığımız yiyeceklerden cevizli lokum ile başlamak isterim. Cevizli lokum bir Bursalılık nişanesidir. Bursalı olup evinde cevizli lokum yapılmayan yoktur. cevizli lokum özel günlerde Bursalıların sofrasını süsler. Özellikle bayramlarda, nişan, kına ve düğünlerde mutlaka cevizli lokum yapılır. Cemiyetlerde cevizli lokum dağıtılır. Tuzlu bir yiyecek olan cevizli lokumun en önemli sırrı içine bol ceviz konulmasıdır. Bu cevizler Uludağ’dan getirilirse değmeyin keyfinize!
Tahanlı pide, süt helvası, cantık
Bursa gastronomisine dair araştırma yaptığımızda Bursa Gastronomi ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Önder Uçar ile tanıştık. Önder Bey, Bursa’nın gastronomi zenginliğini bizlere anlattı. Coğrafi işaretli tahinli pidenin geçmişi Osmanlı’ya kadar uzanıyor. İznik’in fethinden sonra padişaha sunulan tahanlı pide, padişahın “ tahanlı pideyi bundan sonra soframda görmek istiyorum” demesi ile Bursa gastronomisinde yerini alıyor. Bir diğer coğrafi işaretli yemek ise cantık. Aslı tatar böreği olan ve uzun hamur içine akşamdan güveç içerisine konan soğan, çiğ kıyma ile karışıp baharatlanarak yapılıyor. Bursalılar cantığı toplantılarda, mevlitlerde ve de cenazelerde misafirlerine ikram ediyor. Süt helvası bir diğer adı ile düğün helvası ise Bursalıların olmazsa olmaz tatlılarından. Süt helvası, diğer helva türlerinden farklı bir teknikle yapılıyor. Süt helvasını Bursalılar genellikle düğün cemiyetlerinde misafirlerine ikram etmek üzere yapıyor. İyi bir tahanlı pide yemek isterseniz Abdal’daki Taş Fırınına gitmelisiniz. Cantık yemek isteyenler ise cantığı Bursa’ya kazandıran Acı Dayı’da bu lezzeti deneyebilir. Süt helvasını ise Rumeli Kardeşler’de yiyebilirsiniz. Tahtakale’deki çorbacılarda da süt helvası mevcut. Bursa’yı gezip görmek ve lezzetlerini tatmak isteyenlere duyurulur.