“Kendi Üretimlerimi Gerçekleştirmek İçin Hayaller Kuruyorum”

13 dakikada okunur

Ali Demirtaş

Oyuncu Nezaket Erden: “Son dönemde oynadığım filmler sayesinde yaptığım seyahatler ve karşılaştığım insanlar vesilesiyle aslında ürettiklerimizle birbirimizi tanımanın ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorum. Ve hayatımı biraz daha bu yönde şekillendirmeyi düşünüyorum. Kendi üretimlerimi gerçekleştirmek ile ilgili hayaller kuruyorum.”

Son yıllarda rol aldığı dizi, film ve tiyatro oyunlarıyla adından söz ettiren başarılı oyuncu Nezaket Erden ile idim bu hafta Litros Sanat için. Oyuncularından biri olduğu İnsanlar İkiye Ayrılır adlı film vizyonda zira şu ara. Biraz da bu bahane oldu buluşmamıza. Bu film kendisine 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandırmıştı. Söyleşimize geçmeden önce gelin önce onu daha yakından tanıyalım: “Mersin doğumluyum. Kalabalık bir ailenin üyesiyim. Dört kız kardeşiz. Kız kardeşliğin inanılmaz bir enerjisi var. Kan bağım olmayan kız kardeşlerimden de olanlardan da çok ilham alıyorum. İyi ki varlar. Çocukluğum onlar sayesinde neşe, oyun doldu. Kavga gürültü de çok olurdu tabi ama şimdi yerini dayanışmaya bıraktı. Lise eğitimim bittiğinde Mersin’den İstanbul’a, Galatasaray Üniversitesi’nde felsefe okumak için, taşındım. Tabi bu hayatımdaki en büyük değişimlerden biriydi. Bir sürü şeye birden adapte olmam gerekti. İstanbul, Fransızca, maddi ve manevi birçok zorluk. Tiyatro ise benim direnmemi, mücadele etmeye devam edebilmemi sağladı. Felsefe bölümü bitince Kadir Has Üniversitesinde oyunculuk yüksek lisansı yaptım. Bu sırada bir sürü değerli hoca ile çalıştım. Hakan Emre Ünal ile tanıştım. Bitirme projem Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit’i birlikte uyarladık. Mezun olduktan sonra Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit’i bir süre sonra oynamaya başladım. Sonra ‘Tırnak İçinde Hizmetçiler’. Sonrasında kamera önünde de çeşitli deneyimler yaşamaya başladım. Uzun, zor ve mücadele gerektiren bir yoldan geçtim oynayabilmek için. Bundan sonra bir sürü farklı karakteri oynama hevesiyle doluyum. Umarım çok güzel karşılaşmalar yaşarım bundan sonra da.”

İlham aldığım bir sürü insan var
Nasılsınız, şu ara kafanızı neler meşgul ediyor, hayata dair neler düşünüyorsunuz bir sanatçı olarak?
Genel olarak kafamı toplumsal olaylar zihnimi meşgul etse de bu ülkede doğmuş büyümüş bir sanatçı olarak her şeye rağmen üretimlerime odaklanabilmeyi öğrendim sanırım. Hatta üretimlerimize bu sürekli zorluklarla mücadele etme halinin kimi zaman başka bir katman getirdiğini de görüyorum. Üretimlerimle ilgili ise bu farklı şeyler deneme isteğiyle doluyum. Etrafımda ilham alabildiğim birçok insan özellikle kadın var. Ve ben de artık kendimi başka şekillerde ifade edebilme yolları deneyimlemek istiyorum. Yazdığım bir kısa film senaryosu var, onu geliştirmek, gerçekleştirmek nasıl mümkün olur düşünüyor, adım atma cesareti topluyorum. Son dönemde oynadığım filmler sayesinde yaptığım seyahatler ve karşılaştığım insanlar vesilesiyle aslında ürettiklerimizle birbirimizi tanımanın ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorum. Ve hayatımı biraz daha bu yönde şekillendirmeyi düşünüyorum. Kendi üretimlerimi gerçekleştirmek ile ilgili hayaller kuruyorum. Öte yandan bu dönemde bir şeyler yapmaya, üretmeye cesaret bulmak çok zor. Bana üretimleriyle, varoluşlarıyla ilham ve cesaret veren herkese çok teşekkür ederim.
Cesaretim için kendimi tebrik etmek istiyorum
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı, bu yola nasıl girdiniz?
Aslında liseye kadar tiyatro oyunu bile izlemedim. Denk gelmedi maalesef. Ortaokulda voleybol oynadım. Oyun oynama hazzını en yüksek duygularla yaşamayı orada tattım ve o heyecanım yerini doldurma arayışındaydım aslında. Lisede okurken büyük bir arayış içindeydim. İçimde beni dürten bir şeyler vardı. Nereye aktaracağımı bilmediğim büyük bir enerji. Sonra bir gün bir afiş gördüm. Tiyatro kursu ilanı. Böyle başladı. Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda devam etti. Uğur Demir Pehlivan’la tanışıp çalışma fırsatım oldu. Onun vesilesiyle Akademi 35,5 Sanat Evi’nde eğitim aldım. Ardından Kadir Has Üniversitesi geldi. Bunları böyle oldu şöyle oldu diyorum ama kendimi geri dönüp baktığımda tüm bunları yapabilme, isteklerimin peşinden gidebilme cesareti gösterdiğim için tebrik etmek istiyorum. Ve tabi karşılaştığım tüm güzel insanlara da teşekkür ederim.
Oynarken kalbim dolup taşıyor
Oynarken kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Bu anlatması güç bir şey. Birçok duygu iç içe geçiyor. Oynadığım anlarda en çok hissettiğim şey ise coşku. Hatta kimi zaman coşkudan kalbim doluyor taşıyor, biraz daha devam etse o an sanki kalbim patlayacak gibi oluyor. Bu özellikle tiyatroda deneyimlediğim bir şey. Senin enerjin seyirciye yayılıyor ve büyüyüp sana geri çarpıyor sanki. Biraz mistik gelebilir ama tuhaf bir şey.
Ülkemizde çok iyi yazarlar var
Hangi alanda daha mutlusunuz, tiyatro mu sinema mı yoksa dizi mi? Neden?
Her alanda mutluyum. Oynamak için hevesle doluyum. Bir sürü farklı karakterle sinemada, tiyatroda, dizilerde karşılaşmayı ümit ediyorum. Bu üç alanda sadece koşullar açısından önemli farklar var. Her birinde ayrı ayrı tartışılması, değişmesi gereken çok şey var. Ama oynamanın kendisi mecra fark etmeksizin beni çok mutlu ediyor. Yeter ki hikayeler iyi olsun. O konuda da ümitliyim. Çok iyi yazarlar var ülkemizde. Neler üreteceklerini heyecanla bekliyorum.
Tiyatro Hemhal nasıl gidiyor? Burada sahnelediğiniz oyunlardan da bahseder misiniz?
Tiyatro Hemhal pandemi başlayana kadar çok iyi gidiyordu. Çok fazla oyun oynuyor, bir sürü seyirciyle karşılaşıyorduk. Yeni oyunumuzun hazırlıkları içindeydik. Pandemi bizi biraz durdurdu. Ama şimdi yeniden üretmeye başlayacağız. Sevgili Arsız Ölüm -Dirmit ve Tırnak İçinde Hizmetçiler oyunlarımızı ise sahnelemeye devam ediyoruz. Umarım tiyatro ve sinema salonları bütün yıl dolup taşar. Çok ayrı kaldık. Artık buluşma vakti.
İnsanlar İkiye Ayrılır adlı filmde yer alma sürecinizden de bahseder misiniz?
Tunç Şahin çok iyi bir tiyatro seyircisi. Ve bizim oyunlarımızı da izlemiş. Tilbe karakterini yazarken de oyuncu olarak aklında ben belirmişim. Bu benim için çok hoş bir şey tabi ki. Sonra Tunç ile konuştuk, buluştuk. Senaryoyu okudum. Çalışmaya başladık. Tunç hayatıma iyi ki girdi. Benim için özel bir ilişkinin başlangıcı oldu bu film. Film vesilesiyle tanıştığım birçok insanla da öyle. Bütün ekibi çok ama çok iyi hatırladığım bir iş olacak benim için.

Başarının ölçütü ödül değil
Geçen yıl aldığınız Altın Portakal size neler hissettirdi, başarının ölçütü her zaman ödül müdür?
Antalya’ya gitmeden hemen önce babam covid geçirdiği ve yoğun bakımda olduğu için ailecek zor bir dönemden geçiyorduk. Antalya’da olmak kabustan uyanmak gibi gelmişti. Üstüne bir de ödülle takdir edilmek çok moral vermişti tabi ki. Başarının ölçütü ödül değil benim için. Yaptığımız işlerle insanlarla ortaklaşabilmek, bir şekilde yalnız olmadığımızı hissetmek, hissettirebilmek en büyük ödül olur. Ödül törenlerinde bir araya gelmek, filmler izlemek, festivallerin vesile olduğu sohbet ortamları aslında güzel tarafı ödülün. Ve tabi ki yeni şeyler üretme motivasyonu da veriyor insana.
Eşiniz Hakan Emre Ünal da oyuncu. Bir evde iki oyuncu olmak nasıl? Destekleşiyor musunuz?
Bu bir yanıyla çok büyük bir şans. Çünkü birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Tartışıyoruz, birbirimize fikir veriyoruz ve birlikte üretebiliyoruz. Ama dertlerimiz ortaklaştığında çok zorlayıcı da olabiliyor. Mesela birimiz doktor olsaydı, oyunculukla ilgili meselelere dışardan bakıp daha soğukkanlı olabilir bir diğerini daha çok sakinleştirebilirdi. Ve bunun böyle anlarda hafifletici bir tarafı da olabilirdi. Ya bu da dert mi bak ben hastane de bugün şunu şunu yaşadım deyip hayatın gerçekliğine çekebilirdi. Artıları daha çok yine de. İyi ki hayatımda. İyi ki birlikte üretebiliyoruz. Sorunların da üstesinden gelmeye çalışıyoruz birlikte.

Önceki Yazı

Uduna Dünyanın Sesini Sığdıran Anouar Brahem

Sonraki Yazı

Geleceğin Sanatçıları Tophane-i Amire’de

Son Yazılar

Sahnede kör oluyorum

Özellikle komedi yapımlarından tanıdığımız ama ters köşe yapan işlerle de seyircilerinin karşısına çıkmayı seven oyuncu Gökhan