Kudüs Yazıları
Taha Kılınç
Aşina Yayınları
Kudüs, söylemlerimizin coşkusuna ve iddialarımızın büyüklüğüne rağmen, hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz bir şehir aslında. Çok önemli ve yaygın birkaç anekdot dışında, Kudüs’le ilgili malumatımızın tamamen ezbere dayalı olduğu söylenebilir. Bunun üzerine, bir de herkes söz ettiği, siyasi sloganlara konu olduğu ve çok gündeme taşındığı için konunun “eskimesi” ve “sıradanlaşma sonucu dikkatimizin dağılması” tehlikelerini eklediğimizde, Kudüs’ü hak ettiği ilmî ihtimamdan epey mahrum bıraktığımız, su götürmez bir gerçeğe dönüşüyor. Kudüs konusunda mikrofonun ilk uzatılması gereken kişilerden biri olan Taha Kılınç’ın bu kitabı, bugünlerde şahit olduğumuz Kudüs seferberliğine “bilgi temelli” bir katkıda bulunmak amacıyla hazırlandı. “Kudüs Yazıları”nı oluşturan 34 metin, elbette Kudüs’le ilgili söylenmesi gereken her şeyi söylemek iddiasında değil. Ancak kitap, “Nerden başlayalım?” sorusuna mütevazı bir cevap denemesi olarak görülebilir. İçerdiği okuma önerileri, gündeme taşıdığı bazı isimler ve olaylar, tamamen bu başlangıç noktasının bulunabilmesi hedefine yönelik.
Filistin Sabahları
Susan Abulhawa
Everest Yayınları
Amal, 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmasıyla ailesi yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan sürüldükten sonra Cenin Mülteci Kampı’nda doğup büyümek zorunda kalan akıllı bir çocuktur. Babasından köyleri Ayn Hod’un nasıl cennet gibi bir yer olduğunu dinler, tüm diğer mülteciler gibi, zeytin ve incir ağaçlarının gölgesine dönmeyi düşler.
Ancak, aileyi yurdundan eden savaş onları birbirlerinden de ayrı düşürür. Amal’ın babası kaybolur, ağabeyi Yusuf kaçırılır. Bir diğer ağabeyi İsmail ise henüz bebekken İsrailli bir asker tarafından kaçırılmış, David adında bir Yahudi olarak yetiştirilmiştir. Tüm bu olanlardan sonra aklını kaybeden annesinin ise Amal’a bakacak gücü kalmamıştır.
Kendi kendini yetiştiren Amal Amerika’ya kaçmayı başarır. Abulheja ailesinin hikâyesini gelecek nesillerine aktarabilecek bir tek o kalmıştır. Omuzlarında bu yükü taşırken bir yandan da ülkesinin, Filistin’in yok oluşuna şahit olur. Filistin Sabahları, tarih, kimlik, arkadaşlık, aşk, savaş ve umutla örülü, yürek burkan çarpıcı bir roman. Filistin sorununa farklı bir bakış açısıyla yaklaşan, Ortadoğu’nun kalbinden kopup gelen bir aşk hikâyesi: Filistin aşkının hikâyesi.
İlâhî Mesajlar Toprağı Filistin
Roger Garaudy
Timaş Yayınları
Bu kitap ürkütücü gerçekleri, kaynak ve delilleriyle ortaya koyarak haykırdığı için Batı’da yasaklandı. O yüzden hiçbir kitabevinde bulunmuyor. Kitabı okuyunca kimlerin, neden yasakladığını görecek, yasaklayanların mı yoksa yazarın mı haklı olduğuna siz karar vereceksiniz. Sadece şu kadarını hatırlatmakla yetinelim: Churchill’in Üçüncü Dünya Savaşı’nın Ortadoğu’da patlak vereceğini ve bunun da İsrail yüzünden çıkacağını söylediği rivayet edilir. Bernard Granotier’nin de herhalde Churchill’in o sözünden hareketle kaleme aldığı Üçüncü Dünya Savaşı’nın Sebebi İsrail adlı bir kitabı bulunuyor.
Bu kitap, bizi çok yakından ilgilendiren Ortadoğu’nun dünü, bugünü ve yarınıyla ilgili vazgeçilmez bir kaynak eser; Batı’nın ve onun efendisi ABD’nin gerçek yüzünü gözler önüne seren bir çalışma.
İlâhî Mesajlar Toprağı Filistin okunmadan Ortadoğu hakkında yapılacak her değerlendirme eksik kalacaktır.
Siyonizm ve Filistin Sorunu
Mim Kemâl Öke
Timaş Yayınları
Milliyetçi Yahudiler, Siyon Dağı’nın eteklerinde bir Musevi devleti kurmak istediklerinden beri Siyonizm ve Filistin Sorunu sadece Ortadoğu’nun değil, bütün dünyanın gündeminde. Theodor Hetzel’in fikir babalığını yaptığı 19. yüzyılın sonlarından bu yana Avrupa ve pek tabi Osmanlı’nın politikasını etkilediği ‘siyasi Siyonizm’, bugünlerin reel politiğine uzanıyor. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump’ın Balfour Deklarasyonu’nun 100. yılında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Peki, nasıl oluyor da üç dinin kutsal kabul ettiği bir şehir, bütün kıtaları harekete geçirmeyi başarıyor? Prof. Dr. Mim Kemâl Öke’nin kaleme aldığı ve mazisi doktora yıllarına dayanan Siyonizm ve Filistin Sorunu (1800-1923) adlı eser, meselenin tarihsel kökenlerini inceliyor. Gelişmeleri, son derece objektif, soğukkanlı ve ‘olması gerektiği gibi’ aktarıyor. Günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan Abdülhamid Han, İttihatçılar ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Kudüs & Her Müslümanın Ortak Davası
Prof. Dr. Yusuf el-Karadâvî
Nida Yayınları
“Bu toprakların bir karışını bile satmam, çünkü bu topraklar bana değil, halkıma aittir. Halkım bu imparatorluğun her karışını kanını feda ederek elde etmiştir? Milletim bu vatanı kanlarıyla korumuştur. Bu toprakları kanlarımızla örteriz de elimizden alınmasına asla izin vermeyiz. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan onu tekrar kanlarımızla örteriz. Ben onun hiçbir parçasını veremem. Bırakın Yahudiler milyarlarını kendilerine saklasınlar. İmparatorluk parçalandığı zaman onlar, Filistin’i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Bu vatan ancak cesetlerimiz parçalanarak taksim edilebilir. Her ne şekilde olursa olsun bizi parçalamalarına asla izin vermeyeceğim.” II. Abdülhamid
Oyuk Topraklar
Eyal Weizman
Açılım Yayınları
“Weizman olağanüstü ve bazen de sürreal bir rahatsızlık veren sonuçlarıyla Edward Said’in tezini yeni bir boyuta taşıyor. Etkileyici bir çalışma.” Jac Merrick, Independent “Bu yıl mimari üzerine okuduğum en şaşırtıcı kitap.” Edwin Heathcote, Financial Times Oyuk Topraklar bir Filistin kitabı ama alışageldiğimiz duygusal belagat örneklerinden çok farklı. Bugün Filistinlilerin Filistin’i neredeyse tanınmaz halde, Filistinlilerden geriye etraflarındaki hayattan koparılmış anıtlar, yaşamanın imkânsızlaştığı harabeler ve kamplar kaldı. Şimdiye dek ‘Filistin meselesi’ tarihsel-siyasal cephelerden sayısız kez tartışılmışsa da Filistin’in kendisi kahramanlık ve direniş öykülerinin gölgesi altında unutuldu. İsrail işgali gün geçtikçe daha da güçlendi, yer etti. Filistin topraklarının aldığı somut şekil İsrail’in varlığını reddedilemez kılmaya, Filistinlileri yerinden etmeye başladı. Şiddetin doğrudan değil de mekân yoluyla işletilip üretildiğini meşrulaştığını gösteren önde gelen İsrailli sol düşünürlerden mimar Eyal Weizman Filistin’in taşını toprağını konuşturuyor: işgali, hukukun ve siyasetin soyut dilinden ırak, mekâna işlendiği şekliyle tartışmaya açıyor, bir mekân pratiği olarak işgalin eşkâlini çiziyor. Gazze’nin tünellerinden, kontrol noktalarındaki bekleme salonlarına ve otoyollarla oluşturulan paralel bir ülkenin paradoksuna, Weizman mekânın teşkil tarzlarını inceleyerek Filistin’i boğan ‘dikey’ iktidarın izini sürüyor. Filistin’i oyarak kendine yer açan bu şiddetin boyutlarını kavrayabilmek için iktidarı nazari değil somut boyutlarıyla görmeyi öğrenmemiz gerekiyor. “İşgalin, esir almanın, boyun eğdirmenin aksiyomları hakkında enine boyuna düşünmek için ürkütücü bir tatbikat. Weizman yüzeyler, hareket ve savaşın araçları arasındaki ilişkiyi kavramsallaştırmak için tamamen yeni metotlar yaratmaya yönelik cesurca bir girişimde bulunuyor.” Achille Mbembe “Filistin topraklarının İsrail işgali tarafından farklı yollarla oyulmasının iç burkan hikayesi. Weizman’ın çarpıcı kelime-imaj tertipleri aynı anda hem mekân siyasetinin dahice bir eleştirisi, hem de sömürge idaresi ve mülksüzleştirmeye yönelik keskin bir itham.” Derek Gregory
Yaşamla Ölüm Arasında Gazze
Noam Chomsky, Ilan Pappe
BGST Yayınları
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı insanlık dışı abluka, Mavi Marmara’ya yapılan baskınla Türkiye’nin gündemine oturdu. Ablukadan önce, 2008-2009 kışında İsrail Gazze’ye saldırdı, yerleşim yerlerini yerle bir etti ve tahminen 1.400 Filistinlinin ölümüne neden oldu. ABD-İsrail’in gözünde Gazze halkının suçu belliydi: Noam Chomsky’nin deyişiyle, seçimlerde “yanlış tarafa”, yani Hamas’a oy vermişlerdi.
Editör Frank Barat bu kitapta, Filistin-İsrail sorununu en iyi analiz eden isimlerden ikisini, Noam Chomsky ile İsrailli muhalif tarihçi Ilan Pappé’yi bir araya getiriyor. Söyleşiler ve makaleler, İsrail’in Gazze’ye saldırısının ardındaki cezalandırıcı mantığı ortaya koyarken Filistin-İsrail sorunuyla ilgili bütünlüklü bir çerçeve de sunuyor. Noam Chomsky, 1967’den bu yana Filistin sorununun dönüm noktalarını, İsrail devlet politikasının ana hatlarını ve ABD’nin İsrail’e sunduğu desteğin boyutlarını ele alıyor. Ilan Pappé ise Filistinlilerin 1948’de topraklarından sürülmesini merkeze aldığı alternatif tarih anlatısıyla ülkesindeki resmi tarihi ters yüz ediyor. Kitap, barış hareketinin perspektifi, tek devletli veya iki devletli çözüm stratejileri ve İsrail’e dönük kapsamlı boykot önerisi gibi tartışmaları da içeriyor.