Kültür sanatta yaz bereketi

9 dakikada okunur

Sanat Ajandası ile yaklaşık iki yıldır bir serüvenin içerisindeyiz. Ben acar muhabiriniz Selva Yeşil İstanbul’daki kültür sanat etkinliklerine katılıp etkinliklere dair izlenimimi sizlerle paylaşıyorum. Bazen de yaklaşan etkinliklerin haberini sizlere ulaştırıyor, ilk bilenin Sanat Ajandası okuyucusu olmasını istiyorum. İşte bu saiklerle iki yılı devirmişiz. Kültür ve sanat ile birlikte daha güzeliz. Bu sayıda da sizleri güzel etkinliklerden mahrum bırakmadım. Gezdim, gördüm, dinledim, inceledim. Sanat Ajandasının bu sayısında; Osmanlı’dan günümüze kalan Karabaş-i Veli Tekkesi’nde her cuma düzenlenen Cerrahi Devranı, Kanadalı müzisyen Loreena McKennitt’in Harbiye’deki konseri, Sagopa Kajmer’in Küçükçiftlik Parkı kasıp kavuran o konseri ve Nuri İyem’in eserlerinin sergilendiği “Solo Botter: Nuri İyem” sergisi var. Kağıt kaleminiz hazırsa; izlediğimiz, gezdiğimiz, dinlediğimiz etkinliklerden arda kalanlar ile sizlerleyiz.

Devrana girip seyran edelim

Bu sefer rotamızı Tekke Kültürünü araştırıp öğrenmek için Bursa’ya çevirdik. Durağımız 16. yüzyılda Yakup Çelebi tarafından yapılan Karabaş-i Veli Dergahı oldu. Dergah Bursalıların hizmetine restore edildikten sonra 2005 yılında kazandırıldı. Uzun yılların sonunda ise Karabaş-i Veli Dergahı Tekke Kültürünü en iyi şekilde yaşayan ve yaşatan Türk Tasavvuf Musikisi ve Folkloru Vakfı’na emanet edildi. İstanbul’daki arkadaşlarımızdan bu kıymetli haberi alınca koşarak tekkeye gelip devran izlemek istedik. Tekkede akşam namazının ardından gülbanklar, dualar, sohbetler ediliyor. Daha sonra o güzel bahçede tekke çayını içip hoş sohbetler ediliyor. Yatsı namazının ardından ise Cerrahi Devranı başlıyor. Ben Muharrem ayında gittiğim için Kerbela’yı anan Muharremiyeler okundu. Öncesinde de İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Kara Kerbela konulu bir vaaz verdi. Prof. Kara: “Kerbela’yı ne Şia ne Sünniler gibi anmalıyız. Biz Kerbela’yı tasavvuf üzerine anmalıyız. Hz. Hüseyin efendimize yapılanları unutmadan anmalıyız.” dedi. Kara’nın konuşmasının ardından ise Cerrahi Devranı başladı. Hu, Hu’lara karıştı aminler. Oradaki herkes devran başladıktan sonra sanki bir sırrı paylaşıyormuş gibi gözlerini kapadı, zikrullahın teskin edici o gücüne teslim oldu. Vakitlerden Muharrem ayıydı, mekan ise Bursa. Devran bitip Bursa sokaklarına kendimi vurunca bunu düşündüm. Biz burada bir sırrı paylaştık. Bu toprakları binlerce yıldır mayalayan şey de bu ruh aslında. Zikirlerin, duaların semada buluşması. Tekkeler iyi ki var.

Mckennitt sanatı ile var oluyor

Gazeteci dostumun seni Loreena Mckennitt konserine götürüyorum demesi ile onunla tanıştım. Cehaletimi mazur görün kendisinin tarzı ve müziği ile tanışmamıştım. Öncesinde biraz araştırma yapıp öyle konsere gittim ama yine de şarkılarını konserde dinlemek istedim. Sıcak temmuz akşamında Loreena Mckennit ve ekibinin sanatına kendimizi teslim ettik. Loreena her şarkıda birden fazla müzik aletini çaldı. Ekibinde de arp, çello, perdeli gitar vardı. Onların da icrası harikaydı. Lorenna’nın kıyafet tercihi de oldukça sade ve şıktı. Kıyafetinde bir teşhircilik yoktu. O sadece sanatı ile var olmak istiyordu. Ki sahnede de tercihleri ile bunu dinleyicisine hissettirdi. “Eklektik Kelt” müziğinin önemli icracısı Mckennitt İstanbullular için  yeni albümü “The Road Back Home” seslendirdi. Sanatçı Türk hayranlarının sevdiği eski eserlerine de repertuarında yer vermişti. Benim gibi onu tanımayan ve konseri ile tanışan biri ise bu sofistike sesi ve harika müzisyeni tanımanın mutluluğunu yaşadı.

Sagopa Kajmer’in çılgın hayranları

Sagopa Kajmer denilince akla rap müzik, rap müzik denilince de akla Sagopa Kajmer gelir. Onu birbiri ile kafiyeli sözleri ile tanıdık. Sadece kafiyeli değildi şarkılarının sözleri; tasavvufi, sosyal mesajları da şarkı sözlerine yediriyordu. Son zamanlarındaki şarkı sözlerinde ise insan ilişkileri, yalan dolan, üçkağıt sistemine karşı bir başkaldırı var. İşte Sagopa Kajmer’in sanatının içeriği böyle şeylerle dolu. Biz de Sagopa takipçileri olarak biletlerimizi alıp onu yakından dinlemek için Küçükçiftlik Park’ın yolunu tuttuk. Ben binlerce konsere gittim ve onlarca sanatçının sahnesini dinleme fırsatı elde ettim. Ama Sagopa Kajmer kadar kitlesini eğlendiren, coşturan başka bir sanatçı görmedim. İşin bir de sanatsal boyutu var. Sagopa Kajmer zamanında çıktı sahneye ve iki saat boyunca ara vermeden şarkılarını söyledi. Hem de promptersız. Yahu be adam o nasıl diyafram! Helal olsun sana! Sen Türkiye’de rap müziğin kralısın. Sagopa’yı dinlemeye gelen sevenleri ise eksiksiz, hiç takılmadan eşlik etti sanatçının şarkılarına. İşte dedim sanatçı bu işi başarmış!

Doğduğu topraktan esinlenen ressam: Nuri İyem

İstiklal Caddesi’nde sanat ile soluklanacağınız bir durak var artık. Türkiye’nin ilk art nouveau yapısı Casa Botter Apartmanın’da “Solo Botter” ismi ile sergi serileri başladı. “Solo Botter: Nuri İyem” serinin ikincisi olarak sanatseverlere kapısını açtı. Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun, asistan küratörlüğünü ise İrem Büşra Coşkun’un üstlendiği “Solo Botter: Nuri İyem” sergisi, yaşadığı coğrafyaya özgü bir öz arayışını üzerinde yoğunlaştığı her temada çözümlemek üzere tuvalin karşısına yerleşen Nuri İyem’in farklı dönemlerinden karakteristik çalışmalarını bir araya getiriyor. Nuri İyem’in eserlerinde Mezopotamya’yı ve doğunun esrarengiz ve karakteristik yüzlerini görüyorsunuz. Taşradaki kadınların sert ve derin bakışları, erkeklerin çatık kaşları Nuri İyem’in portrelerinde sıkça rastlayacağınız öğelerden. Ressamın kullandığı renkler de sizi taşraya, Nuri İyem’in doğduğu topraklara götürüyor. Yolunuz İstiklal Caddesi’ne düşerse mutlaka sergiyi gezmelisiniz. 29 Ağustos’a kadar açık olacak sergi, pazartesi günleri hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında Casa Botter’de ziyaret edilebilir.

Önceki Yazı

Modern ve klasik arasında: “Karşı Roman”

Sonraki Yazı

Edebiyat dünyasından haberler

Son Yazılar