Farklı sanat disiplinlerinden birçok sergiye ev sahipliği yapan Atatürk Kültür Merkezi şiir ve görsel sanatın birleştiği yeni bir sergiyi daha sanatseverlerin beğenisine sundu. Filistin’de yıllardır devam eden ve 7 Ekim 2023 yılından bu yana soykırım halini alan İsrail’in saldırılarına karşı Mahmud Derviş şiirleriyle Filistin direnişinin betimlendiği “Zafer Bizimdir” sergisi 25 Ağustos tarihine kadar AKM Kültür Sokağı’nda ziyaret edilebilecek. Sergiyi sanatçısı M. Emin Albayrak Litros Sanat’a anlattı.
Eserlerinde Mim Emin mahlasını kullanan görsel tasarım sanatçısı ve akademisyen Muhammed Emin Albayrak’ın tasarımları ile ünlü Filistinli şair Mahmut Derviş’in şiirleri aynı sergide bir araya geldi. “Zafer Bizimdir” adlı sergide Derviş’in külliyatındaki güçlü şiirlerin, M. Emin Albayrak tarafından günümüz Filistin-İsrail olayları ışığında yorumlanarak yansıtıldığı her biri bağımsız bir grafik tasarım çalışması olan 33 adet afiş sergileniyor.
Sadece edebi değil, ayni zamanda görsel ve kültürel etki
Sergide Mahmud Derviş’in yaşamı, eserleri ve Filistin davasına katkıları ışığında, onun sadece edebi değil aynı zamanda görsel ve kültürel bir etki yaratabileceği gözler önüne seriliyor. Filistin’de yaşanan insani dram özelinde, Derviş’in eserlerinin toplumsal ve kültürel önemi vurgulanarak, onun evrenselliğinin ve zaman üstü mesajının yeni bir formla ortaya konması amaçlanıyor. Sanatçı Mim Emin, bu antolojik çalışmada Mahmud Derviş’in şiirlerindeki kalın vurguları görselleştirerek yankılanan direniş ve mücadele ruhuna dikkat çekiyor. “Zafer Bizimdir” sergisi özellikle günümüzde Filistin’de yaşanan savaş göz önünde bulundurulduğunda, Derviş’in eserlerinin toplumsal ve kültürel önemini vurgulayarak, onun şiirlerinin evrenselliğini ve zaman üstü mesajını ortaya koyuyor. “Zafer Bizimdir” sergisi 25 Ağustos’a kadar sanatseverleri ağırlayacak.
Problem çözmek bana keyif veriyor
Biz de bu anlamlı sergiyi Litros Sanat’ın yeni sayısında sanatçısı ile konuştuk. Atatürk Kültür Merkezi’nde bir araya geldiğimiz M. Emin Albayrak, kısaca kendini şöyle tanıtıyor: “Grafik tasarım sanatçısıyım ve aynı zamanda İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde grafik tasarım dersleri veriyorum. Yaklaşık 25 yıldır grafik tasarımı üzerinden hayatımı kazanıyorum. Benim için grafik tasarım bir yaşam biçimi. Yapmaktan en çok keyif aldığım işlerin başında geliyor. Her grafik tasarım beraberinde yeni bir problemi çözmeyi getiriyor. Ve o problem çözme süreci benim günlük hayatta da çok keyif aldığım bir şey. Grafik tasarımla da karşıma çıkan problemleri çözmek bana kendimi iyi hissettiriyor.” Atatürk Kültür Merkezi’nde açılan “Zafer Bizimdir” adlı serginin kendisinin ilk kişisel sergisi olduğunu dile getiren sanatçı, mesleki anlamda afiş çalışmalarının yanı sıra kitap kapakları tasarımları yaptığını dile getiriyor.
Her şey “Maalesef Cennet” kitabı ile başladı
Albayrak sergisinin çıkış noktasını ise şu sözlerle dile getiriyor: “Her şey geçen sene bu zamanlar, bir arkadaşımın bana Mahmud Derviş’in ‘Maalesef Cennet’ adlı kitabını hediye etmesiyle başladı. Ben Mahmud Derviş’i o vakte kadar tanımıyordum. Ve aslında bunun bir eksiklik olduğunu fark ettim. Zaten zihnimde tipografi ağırlıklı bir grafik tasarım/afiş sergisi açma fikri vardı, Mahmud Derviş’in mısralarını görselleştirmeye karar vererek bunu gerçekleştirmiş oldum. Sergi fikri netleştiğinde henüz o zaman Aksa Tufanı operasyonu yapılmamıştı. Aksa Tufanı’ndan hemen sonra da ortaya çıkarmak istemedim. Gündemin peşinden koşuyor gibi algılanmaktan çekindim. Zaten işin nasibi de burasıymış ve bu vakitlermiş. Şu anda ortaya çıkmış oldu.”
Onun şiirleri hala geçerliliğini koruyor
Albayrak serginin içeriği hakkında ise şunları söylüyor: “Gördüğümüz bu mısralar Mahmut Derviş’in 1970 ile 2000’li yılları arasında yazmış olduğu şiirleri derlediği bir kitapta yer alan mısralar. Mahmut Derviş 1948 Nakba olaylarında çocukken ülkesinden sürgün edilmiş ve hayatı da sürgünlerle geçmiş birisi. 1970 ve 2000’li yılları arasında yazmış olduğu şiirlerindeki mısralar bugün baktığınız zaman hala geçerliliğini çok güncel bir şekilde koruyor. Aslında görmemiz gereken temel şey de bu. Bunların hiçbirisi 7 Ekim’den sonra yazılmadı. Bunların hepsi 70 ve 2000’li yılları arasında yazıldı. Ve hepsi bugüne ışık tutacak ve bugünün dertleriyle dertlenmiş insanların kendilerinden bir şeyler bulabileceği mısralar. Asıl mesaj da bence burada gizli. Aslında bu Mahmut Derviş sergisi ama kendisini Gazze’den ve Filistin meselesinden bağımsız olarak düşünmek mümkün olmayacağı için ikisi birlikte anıyorum. Ve Filistin’deki meselenin de sadece 7 Ekim’den itibaren başlamadığını en somut göstergelerinden biri oluyor bu çalışmalar.”
İlk defa dünya toplumlarının sesi bu kadar çok çıkıyor
Sanatçı Filistin’de yaşanan zulüm hakkındaki duygu ve düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Filistin’de bugün yaşanan şeylerin faydalı olduğunu düşünüyorum. Toplumların fark edişleri ve bireylerin biraz daha bilinçlenmeleri açısından belki de böyle bir şeye şahit olmaları gerekiyordu. Çünkü bu yeni başlayan bir hikâye değil. İlk defa dünya toplumlarının sesi bu kadar çok çıkıyor. Devletler bazında değil, halk bazında söylüyorum. Ben hayatımda ilk defa dünyadaki halkların birleşerek tek bir meseleyle ilgili yek vücut olarak bir şey istediklerini görüyorum. Bu anlamda 7 Ekim’den sonra yaşanan şey bir trajedi de olsa aslında insanların bilinçlenmesi ve bir tepki ortaya koyabilmeleri anlamında olumlu tarafları da oldu. Bilmeyen insanların farkındalığının artması, haberdar olması; bununla ilgili bir direniş göstermeleri ve bir kamuoyu yaratma çabasına girmeleri çok mukaddes ve aziz. Ben de ona bir katkı sağlayabiliyorsam ne mutlu bana.”
Bu sergi bana birtakım şeyler öğretti
Albayrak sonraki çalışmaları hakkında ise şöyle konuşuyor: “Aynı şeyin tekrarı olmayacak nitelikte bir fikir bulursam eğer farklı çalışmalarıma devam edeceğim. Isıtıp ısıtıp aynı şeyleri ortaya koymaya gerek yok ama bu serginin gezmesini istiyorum. Bu afişlerin yayılmasını ve mümkün olduğu kadar çok insanların eline ulaşması gayesindeyim. Bu eserlerin satışı da olacak imzalı bir şekilde, fakat satın alanlar da bilecek ki ben bunları dijital olarak yayınlamaya devam edeceğim ve insanların kullanımına, dolaşıma sokacağım. Öte yandan önce yapacağım çalışmanın bana bir şey öğretiyor olması lazım. Bu çalışma en çok bana birtakım şeyleri öğretti diye düşünüyorum. Ben faydasını kendi adıma yaşadım. Bundan sonrasında yapacağım çalışmaların da bana bilinç ve şuur anlamında bir katkısı olacaksa eğer onları da yapıyor olacağım.”
Mahmud Derviş hakkında
Mahmud Derviş (1941 – 2008) modern Arapça şiirin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Filistinli bir şairdir. Derviş’in çocukluk yıllarına denk gelen ve Filistinlilerin topraklarından sürülmesini ifade eden “Nakba” (Büyük Felaket) onun kişisel ve ebedi yaşantısında kalıcı bir iz bırakmıştır. Derviş’in eserleri, lirik güzellikleri ve derin siyasi mesajları ile tanınır. Şiirlerinde vatan hasreti, aşk, özgürlük ve kimlik temalarını işler. Halkının acılarını, direnişini ve umutlarını kaleme alan Derviş yalnızca Filistin halkının değil, evrensel olarak mazlumların sesi olmuştur. “Mural”, “Memory for Forgetfulness” ve “Unfortunately, It Was Paradise” gibi eserleri, Derviş’in edebi dehasını ve insani duyarlılığını en iyi şekilde yansıtır. Hayatı boyunca Lübnan, Ürdün, Mısır ve Fransa gibi çeşitli ülkelerde ikamet etmiştir. Şiirleri dünya çapında birçok dile çevrilmiş ve çeşitli ödüllere layık görülmüştür.