Modernliğin anlam dünyasını yeniden düşünmeyi teklif eden şair: İsmet Özel

/
15 dakikada okunur

“belli ki son yüzyılımız göğsümüzden

varla yok harman eden sesi uçursak

diye bize verildi

yetti bir yüzyıl böceklerde ve otlarda

soluyuş izlerimiz silmek için”

İsmet Özel, Naat

1970 yılında yazdığı “Mazot” şiirinde, “çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin” diyerek hayat karşısındaki duruşunu dizelerinde ibraz eden şair, aradan kırk bir yıl geçtikten sonra, 2011 yılında derlenerek yayımlanan “Of Not Being A Jew” adlı şiir kitabında; “Kalbimdir bende varsa bir temiz yer enfarktüsümle öğünürüm” dedi. İsmet Özel’in, yaşamaya; atan bir kalp sahibi olmaya yüklediği anlamı, kaleme aldığı şiirlerinde ve fikir yazılarında temel hareket noktası olarak görürüz daima. Bu yüzden içinde bulunduğumuz gündelik hayatın mevcut düzenini sorgulayan ve insanca yaşamanın mücadelesini sürdüren bir devrimci olarak var olmayı anlamlandırmasının üzerinden yıllar geçtikten sonra bu çarpıntısız geçmeyen dakikaların kalbinde oluşturduğu tahribatla kalp temizliği arasında bağ kurar. Kalbin temizliği; dünyada süregelen hegemonyaya, adaletsizliğe hiç olmazsa kalben buğzetmiş olmakla imkân dâhilindedir. Yaşamayı ciddiye alan herkes, “dünyanın aldığı şekil” konusunda endişe ve rahatsızlık duymalı, rahatsız değilse de yaşamaya yüklediği anlamı gözden geçirmelidir. Şairin dünya sistemine, kapitalizme ve “küreselleşme” adı altında yeniden üretilerek günlük hayata nüfuz etmeyi sürdüren emperyalizme yönelik eleştirilerini de bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. 

Batı medeniyeti tarafından inşa edilen modernite ve onun “evrenselleşen” kabulleri doğrultusunda düzenlenen bir hayat içerisinde durumundan memnun olmanın, aslında hegemonyaya rıza göstermek olduğunu düşünen şair; bu düşüncesini fikir yazılarında ele aldığı kadar şiirlerine de yansıtmıştır. Modernite ile yeniden inşa edilen, tarihsel olarak rasyonel insanın “en ileri” durumunu ihtiva eden bu yüzyılda şâhitlik ettiklerimiz, bize yitirdiklerimizi duyuracak, “neyi kaybettiğimizi hatırlatacak” şiddettedir. Bu şiddetin bilhassa Müslümanlara ve onların yaşam tarzına yöneldiğinin ve Müslümanların “öteki” konumuna getirilmesiyle inşa edilen bir modern dünya sistemi içinde yaşanıldığının bilincinde olarak eylemleri düzenlemek; sözleri bu bilinç ile söylemek Özel’in tüm fikir ve sanat hayatını kuşatan bir gayedir.

Özel okuyucusunu kışkırtır

Onun metinlerinde, “havf ve reca arasında” insan oluşun trajik yönlerini anlamak isteyen kuvvetli bir meraka, insan olarak yaratılmış olma sorumluluğunun ısrarla ciddiye alınması gerektiğine yönelik dirençli bir vurgu eklenir. Özel, okuyucusunu daima gündelik hayat içinde tâbi olduğu düzeni, düşünmeden kabul ettiklerini yeniden gözden geçirmek üzere kışkırtır ve bunun sonucunda okurunda bir rahatsızlık uyandırmayı hedefler. Hâlinden memnun insan, hayat koşullarının kimlerin, hangi sistemin lehine meydana getirildiğini fark edemez. Özel, kapitalist dünya sisteminin hâlinden memnun olanlar tarafından çekip çevrildiğini; varlığının pasifize edilmesinden, yok sayılmasından huzursuzluk duyanın ise duyduğu huzursuzluğu anlamlandırmakta ve adlandırmakta güçlük çektiğini düşünür. 

Seçtiği kırk hadis üzerine yaptığı radyo konuşmalarının derlenmesinden oluşan “Kırk Hadis” kitabının altıncı baskısına yazdığı önsözde şöyle der şair; “Ben sadece şu dünya zindanında kötü kokudan rahatsız olan ne kadar insan kaldı ise, onların kendi burunlarında kabahat bulma hatasını işlemelerini güzel bulmadım, nâçizâne”. İnsanı ve onun bu dünyada şâhit olabileceği tüm varlığı metaya indirgeyen, çürümüş bir küresel kapitalist sistemin, hayatın her alanına yayabildiği bir kokudur bu ve kokuyu duyumsayanın kendi burnuna kabahat bulması muhakkak “olanların”, o şekilde olmaya devam etmesine katkı sağlayacaktır. Yine aynı kitabın mukaddimesinde şairin vurguladığı üzere; “(…) Müslüman olmak hayattaki yanlışlığın giderilmesi gayesine dönük değildir. Müslüman olmak hayatın yanlışlığına katkıda bulunmaktan imtina etme iradesinin işaretidir.” Yaşadığı müddetçe teslimiyet ve tevekkülü aynı ânda kendisinde bulundurma gayretini göstermesi gereken Müslümanların iradelerini ortaya koymaları, dünya sistemine ve süregelen emperyalist tahakküme rıza göstermediklerini ifade etmelerini mümkün kılacaktır. Bu duruşun ortaya koyulabilmesi adına Özel’in metinlerinde sıklıkla vurgulanan bir diğer husus, modern düzenle birlikte zihnimizde ayrı yerlere konumlandırılmış kavramların, olguların aslında birbirinden çok da ayrı olmadıklarının fark edilmesi gerektiğidir. Bu kimi zaman şiir ile siyaset arasındaki farazî uzaklık olabilirken kimi zaman da “Kırk Hadis”in mukaddimesinde şairin ifade ettiği üzere şair ile hadis arasında farz edilen bir ayrım olabilir. Şöyle der Özel; “Şimdiye kadar hayatların parçalanmışlığı uyanıklar elinden çıkma bir planın uygulanmasını kolaylaştırdı. (…) Tecelliye bakın ki tarihin bizi getirdiği nokta, şairlere düşman olan kimselerle hadîslere düşman olan kimselerin aynı kimseler oldukları noktasıdır.” Özel, bir şairin seçtiği sahih hadislere yönelik yorumlarını derlemesinin dikkat çekici olduğunun farkındadır ve bu dikkatten yararlanarak şairin günlük hayatla ve toplumun şimdiki hâliyle yakın ilişkisine dikkat çekmek isterken aynı zamanda küresel kapitalist sistem içerisinde bir duruş sahibi olmanın İslâm inancının ve peygamberinin gösterdiği yol doğrultusunda ilerlemeye gayret etmekle mümkün olabileceğini söyler. 

Ötekileştirilen Müslümanın hâline yakındır

Zihnimizdeki ayrışmış olguları derleyerek asıl tarafları yeniden belirgin hâle getirir. Taraflardan biri küresel kapitalist dünya sisteminin inşasından ve dünya çapındaki emperyalist tahakkümden sorumluyken diğeri “son yüzyılda varla yok harman eden sesi” yeniden hatırlama kabiliyetini, inancı gereği haiz Müslümanlardır. Yapay ayrımlara, kategorilere ve alışkanlık hâline getirdiğimiz düşünme biçimimize şüpheyle yaklaşmak ve kategorileri yalınlaştırmak mevcut sistem karşısında hareket kabiliyeti kazanabilmek adına önemsenir çünkü ayrışma, kafa karıştıracak kadar yoğun ve gündelik hayat sürekli meşguldür. Küresellik olgusu her şeyi hızla birleştirirken bilimler ayrışır, fizik ile metafizik ayrışır, coğrafyalar ayrışır, kültürler ayrışır, insanlar ayrışır. Bu parçalanmış ama teknolojik olarak herkesin bir diğerinden her ân haberdar olabilmesini sağlayan fizik temelli dünyada, gündelik hayatın hızı ve işlevi içinde tüm yapıp etmelerimiz hem bu ayrışmaya katkı sağlar hem de modern dünya düzenini sürdürmeye yönelik normatif değerleri muhafaza etmeye yarar hâle gelir. “Naat” şiirinde ifade edilen “son yüzyılımız”; varla yok harman eden sesi uçurmuş ve bizi adeta temeli yeniden inşa edilmiş bir dünyaya fırlatmıştır. Özel, bu sesi tekrar duyabilmek adına kaybolan bağları yeniden kurmayı teklif eder ve aslında bu bağların hiçbir zaman kopmadığını da söyler. Bir şairin, dünyanın hâliyle söyleşebilecek kelimeleri olmalıdır. Özel, bu noktada Müslümanın hadislerin yol göstericiliğine inanarak Peygamber’in gösterdiği yolda ilerlemesiyle şairin kendisine bir istikamet tayin edebilmek üzere dünyayla söyleşme girişimini birbirine yakın bulur. Şairin yalnızca kendisini aydınlatmaya dair bir hevesi ya da girişimi değildir sözü edilen. Bir Müslüman olarak mevcut dünya sistemine rıza göstermediğini ibraz edebilmek adına söz söylemek isteyenlerin bu karşıt duruşu sağlayabilmek adına modern epistemolojiyle hakikatin bilgisinin hangi anlam alanlarına ve öngörülen, “doğru” kabul edilen yaşam biçimlerine işaret ettiğini fark etmesi gerekir. Aslında şairin durumu, en baştan dünya sisteminin karşısında konumlandırılarak ötekileştirilen Müslümanın hâline yakındır. 

İsmet Özel, dünyanın aldığı şekil karşısında hakikatli bir tavır sahibi olma çabasıyla Müslümanın süregiden yanlışlığa katkı sağlamaktan imtina etme girişimlerini eş değer bulur. Bir şair olarak duruşunu bu imtina etme hâli üzerine konumlandırmış; fikir yazılarını bu endişeyle kaleme aldığını ısrarla vurgulamıştır. Hâlâ haftalık olarak İstiklal Marşı Derneği aracılığıyla yayımlanan yazılarında güncel meseleleri doğrudan ele almadığında bile sistemin insan üzerindeki bugünkü etkilerine ve bilhassa Türkiye’de yaşayanların farkındalık dâhiline girmesi önem arz eden meseleleri tartışıyor. Başka bir deyişle; şair, seksen yaşında, hâlâ her şey o yaşarken oluyor ve şâhitlik ettiklerini kayıt altında tutmanın insan oluş sorumluluğu dâhilinde olduğunu okurlarına devamlı hatırlatıyor. 

Referanslar

İsmet Özel, Bir Yusuf Masalı, 2. bs., İstanbul, TİYO, 2020, s. 38.

İsmet Özel, Erbain, 13. bs., İstanbul, TİYO, 2018, s. 146.

İsmet Özel, Kırk Hadis, 11. bs., İstanbul, TİYO, 2021, s. 10-15.

İsmet Özel, Of Not Being A Jew, 4. bs., İstanbul, TİYO, 2021, s. 164.

“Of Not Being A Jew” şiirini İsmet Özel’in sesinden dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=R5aw8OwbQyQ 

 

 

Önceki Yazı

İyi ki…

Sonraki Yazı

Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin

Son Yazılar

YKY’de son çıkanlar

Yapı Kredi Yayınları eylül ayında birçok yeni kitap çıkardı. Yapı Kredi Yayınları’nın çıkardığı bu kitaplara gelin