“Son gecesinde bize bayram sabahını va’deden bu güzel ayı hürmetle selâmlayalım: Medeniyetin kalpsiz yaşadığı şu elîm günlerde biz hiç olmazsa yirmi dokuz yahut otuz gün bütün kalbimizle -tabir caizse- bir hayat-ı âhiret yaşayacağız. Aramızda hâlâ dinin lezzet-i kudsiyetini tadan süedâ-yı memleket vücutlarının bütün metâlib-i behîmesini ezerek, denebilir ki, seviye-i beşeriyetin fevkine uzanacaklar…” Cenab Şahabeddin ‘Ramazan Hasbihâlleri’ne böyle başlıyor.
Taraklı’da, Yûnus Paşa Camii’nin bahçesindeki vişne ağacının altında kıldığım cuma namazında hatırıma gelmişti, ‘can hüması’ rûzigârdan o altın sayfayı okuduğunda; niçin, “Ramazan’ı on bir ayın mevsim-i nekâhati gibi biraz solgun benizli tahayyül ediyor”du Cenab?
Üsküdar’da Vâlide Sultan Camii’nde akşam ezanı sırasında, rûzigâr ‘akşamın üçüncü sayfasını’ okuduğunda da aynı şeyi düşündüm: Niçin ‘solgun benizli’?
Değil mi ki kulağı aşkla delinmiş bir nisan ayındayız…
Değil mi ki Sevânihu’l Uşşak okuyoruz gül dalından rahlelerde…
Değil mi ki Eyüp Sultan’da kıldığım sabah namazından sonra şunu düşünmüştüm: Namaz mı beni kılmıştı ve ben, rûzigâr’ın gagasındaki deliklerden mi okumuştum kalbimi? Oysa okuma bilmezdim ki ben!
Şöyle devam ediyor Cenab: “Bu sene Ramazan fasl-ı bahara tesadüf etti. Ezân-ı Muhammediye dallar arasında rüzgârın zemzemesi ve ağaçlar içinde kuşların terânesi dem-sâz olacak.”
Oluyor mu? Cenab’ın daha o günlerden teessürle bahsettiği gibi ‘medeniyet zırıltıları’ arasından bu sesleri işitiyor muyuz?
Varsın olsun.
Sezai Karakoç, ‘gelin gülle başlayalım şiire, atalara uyarak diyordu’; ben de oruca gülle başladım. Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
İlimbey’de babamın o hem dünyevî hem de uhrevî hazlara çağıran bahçesinde, Haşim’in iri güllerinden birini kokladım, orucum gül koksun diye… Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
Gül suyuyla yundum iftar vakti ve şöyle yakardım: Rabbim, güldeki gülü nasip et bana… Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
Gül’ün tesbih sesinden başka bir ses duyulmuyor sahur vakti… Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
Orucumun bahçesinden mi geçti ki, böyle âteş kesilmiş güllerin gölgesi bile… Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
İşte orucumu tutuyorum bir ayna gibi şimdi, bir ikindi vakti, bir gülün gözlerine… Ruhumda bir yaz yağmuru… Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
Son Yazılar
İstanbul her geçen gün kalabalıklaşıyor. Haftasonları güzel havalarda ya bu kalabalığın içinde olacaksın ya da evinde
Fotoğrafçı Duygu Aydemir’in “Capella’nın Merceği” isimli sergisi 20 Mayıs – 8 Haziran tarihleri arasında İFSAK (Fotoğraf ve
İstanbul Sinema Müzesi Stanley Kubrick sergisi sonrasında iddialı sergilerine Steve McCurry’nin fotoğraflarından oluşan “Fotoğrafçı” sergisiyle devam
Sinema alanında festivallerden tutun da dijital platformlara kadar pek çok yenilik, imkan ve kolaylıklar getirilirken kısa
Dijital platformlar oyunu tamamen değiştirdi, gelirler arttı ancak senaristlere hak ettikleri ücretler verilmeyince grev başladı, kriz