Peygamber Efendimizin El İzi Bu Kilisede!

7 dakikada okunur

Şeref YUMURTACI
Yazın bir başka güzeldir İstanbul’u gezmek… Genelde bir rota belirlemem kendime yola çıktıktan sonra hikâyeler birbirini tamamalar zaten genelde… Ancak kimi zaman özellikle gitmek istediğim yerler olur ve bu gitmek istediğim yer genelde Payitahtın tarihi dekorlu vitrini Balat olur… Ayvansaray, Balat, Fener rotası gezmeyi de, anlatmayı da en sevdiğim yerlerden biridir.
Balat, Bizans’tan günümüze Musevilerin, Rumların, Ermenilerin ve Türklerin iç içe yaşadığı kozmopolit bir yapıya sahiptir ve eskilerden bir Yahudi mahallesidir tarih boyunca ağırlıklı olarak Musevilerin özellikle de “Seferadim – Sefarad” diye tanınan İspanyol Musevilerinin yaşadığı bir mahalledir. Semte adımınızı atar atmaz şehri kuşatan etnik yapının kültür izleri karşılıyor sizi; Musevilerin Sinagogları, Ermenilerin ve Rumların kiliseleri, ayazmaları, okulları, camiler, fetihten sonra camiye çevrilen kiliseler, cumbalı evler, merdivenli yokuşlar, daracık Arnavut kaldırımlı sokaklar, pencereden pencereye gerilen iplerdeki çamaşırlar…
Her yokuşunda, her köşe başında, neredeyse her sokağında ayrı bir hikâye çıkıyor karşımıza. İşte bugün bunlardan birini ziyaret edeceğiz sizlerle “Tur-i Sina Kilisesi”…Tur-i Sina Kilisesi (Balatkapı İoannes Prodromos Metokhion Kilisesi)
Tur-i Sina Kilisesi Balat İskele Caddesi ve Mürsel Paşa Caddesi arasındaki alanda yer almaktadır. Manastır, Hıristiyanlar için de önemli, çünkü burası, Mısır, Sina Çölü’ndeki dünyanın en eski Hıristiyan manastırı olan Tur-i Sina’nın İstanbul’daki şubesidir ve bu kilise hâlâ Sina Başkonsolosluğu’na bağlıdır.
Topkapı Sarayı’nda sergilenen kutsal emanetler dışında Payitahtın birçok yerinde kutsal emanetlerin bazıları ile birlikte Peygamber Efendimizin Sakal-ı Şerif’inin ve ayak izinin olduğunu birçoğumuz biliyor ve ziyaret ediyoruz.
Peki, İstanbul’da hem de bir kilisede, Peygamber Efendimizin el izinin olduğunu duymuş muydunuz?
Peki, Neden Bir Kilise?
Saint Katerine (Tur-i Sina) Manastırı, 12 yaşında iken Papaz Bahira, 25 yaşında iken Papaz Nestura tarafından gördükleri alametler neticesi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e peygamberliğini müjdeledikleri ve uyardıkları manastırdır.
Efendimiz Mekke’den Medine’ye Hicretinin 2. Yılında kendisini tebrike gelen Tur-i Sina manastır papazlarına, evvelki iyiliklerine binaen geri dönerken yolda kendilerini güvence altına almaları için Saint Katerina (Tur-i Sina) Manastırı’na ve bu papazlara üzerinde el izinin olduğu bir emanname (dokunulmazlık) mektubu vermiştir.
Aradan geçen asırlardan sonra Yavuz Sultan Selim Han Hz. Mısır Seferi dönüşünde bu emannameyi görünce öpüp başına koymuş ve bu emannameyi vermeleri karşılığında İstanbul’daki evlatlarının bu dokunulmazlığını sürdüreceklerini, bir de İstanbul’da Tur-i Sina’ya ait manastır ve kilise vereceğini beyan ve ferman etmiştir. Bu emannamenin nerede saklandığı konusunda Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde “Bu emanın orijinalinin İstanbul Patrikhanesi’nde 7 cevahir sandık içinde saklanmaktadır.” şeklinde yazmıştır.
İşte Tur-i Sina Kilisesi olarak bilinen ve Yavuz Sultan Selim Han tarafından bu emannameye karşılık verilen kilisenin girişine emannameyi temsilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) el izinin yer aldığı bir taş asılmıştır.
Unutturulmak İstenen Bir Tarihi Eser
Zamanla yıpranan ve kırılmaya başlayan el izi 2007 yılı yaz aylarında kilisenin girişinden sökülerek düzenleme bahanesi ile Fener Rum Patrikhanesinin bahçesine götürülmüş ve bir daha da yerine koyulmamıştır…
Birçok kişi bilmez ama en son geçtiğimiz günlerde bir Ayvansaray – Balat- Fener turu esnasında Fener Rum Patrikhanesinde denk geldiğimiz patrik ayini esnasında kilisesinin bahçesinde anlatım yaparken tesadüfen denk geldim el izine. Uzun zamandır görmek istediğimiz ancak göremediğimiz, akıbetinden de habersiz olduğumuz, hatta birçok kişinin kaybedildiğini dahi iddia ettiği bu el izini merdiven altı diye tabir ettiğimiz harabe bir yerde üç beş kişi ile birlikte birkaç parça taş ve ufak birkaç parça eşya ile birlikle gördüğümüzde adeta şok oldum. İnsanların anlam veremediği ve ne olduğunu sorguladığı pislik içindeki bu taş, alemlere rahmet Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in merhametinin ve şefkatinin bir simgesi olarak yıllarca Tur-i Sina kilisenin kapısında sergilenmişti…

 

Önceki Yazı

Filistin’in Pazar Hikâyeleri Fotoğraf Karelerinde

Sonraki Yazı

12. Sayı Kitaplık

Son Yazılar