Sahnede Yarım Asır

/
16 dakikada okunur

Zihni Göktay, 76 yıllık ömrünün 57 yılını sahne tozları arasında geçirdi. Çocukları dünyaya gelirken o sahnede idi… Hasta olduğu dönemlerde de ramp ışıklarını terk etmedi. Onlarca projede rol aldı. 25 yıl boyunca tek başına ‘Lüküs Hayat’ı omuzladı ama lüks bir hayat yaşamadı, yaşayamadı. Şikayet etmedi. Tek bir şey söyledi: “Biz de insanız. Derdimiz ekmek. Buna saygı duyulsun yeter…”

ÖZCAN ÜNLÜ

Toplum olarak sanatçıları “bir eli yağda, bir eli balda” insanlar olarak bildik. Film sahnelerinde canlandırdıkları karakterler gibi lüks hayatları vardı. İstedikleri zaman istedikleri gibi yaşayabiliyorlar, paralarının hesabını bilmiyorlar, istedikleri zaman her şeyi değiştirebiliyorlar…

Böyle olmadığını anlamamız için 2000’li yıllara kadar gelmemiz gerekti. Özel televizyonlar, özel tiyatrolar ve kitle iletişim araçlarının servis ettiği haberler vasıtasıyla…

Kimi bir otel odasında son nefesini verdi, cenazesine kimse sahip çıkmadı. Bazılarının cenazesini kaldıracak para arkadaşları tarafından güç bela denkleştirildi, kimileri ise ‘ne iş olsa yaparım’ diyerek önlerine çıkan her projeye ‘evet’ demek zorunda kaldı. Çünkü onlar da herkes gibi ev kirası ödüyordu, çocuk okutuyordu, fatura parası denkleştirmek zorunda idi. Sokaktaki insandan farkları, yaptıkları iş sebebiyle çok fazla göz önünde bulunmalarıydı, meslek olarak böyle bir seçim yapmış olmaları idi; hepsi bu…

Lüküs Hayat

SANATÇININ HAKLI İSYANI

Üç çeyrek asırlık ömründe keskin bir isyan çığlığı işitmediğimiz tiyatro ve sinemamızın emektar oyuncularından Zihni Göktay’ın, geçtiğimiz aylarda, “7 aydır maaşlarımızı ödemiyor” diyerek İBB Şehir Tiyatroları yönetimine yüklenmesi pandoranın kutusuna yeniden bakmamıza sebep oldu.

İsyanında haklıydı ve şu sözleri tarihe kazındı: “Benim ve 16 arkadaşımın, parasını versinler. Biz Kıbrıs’ta rulet çevirmek için istemiyoruz bu parayı. Evimizin ihtiyaçları için istiyoruz. Gaz, elektrik, aidat, su… Normal bir ailenin ihtiyaçları. Istakoz bacağı, yengeç, karides yediğimiz yok. Hamsi ucuzken hamsi yeriz, palamut ucuzken palamut yeriz…”

Zihni Göktay, 75 yıllık ömründe Şehir Tiyatroları’nı omuzlayan ve tek başına bir ekol olan dev bir sanatçı… Emekli olduktan sonra da sahneden kopmadı, kopamadı. Çünkü emekli maaşıyla geçinemezdi. Sadece o değil, şansı yaver gitmemiş, başka türlü bir ‘iş tutma yeteneği’ olmamış bütün arkadaşları gibi o da sahne tozu içinde son nefesini vermek istediği için kopmamıştı meslekten…

Ama sanatçılığı kendinden menkul birtakım yeni yetme ajans tipleri, podyum prens ve prenseslerinin cirit attığı sanat piyasasında bu işi hakkıyla yerine getirmiş, değer üretmiş, muhteşem projelerle kurumunu omuzlamış sanatçılar artık muteber değildi. Magazinleri yoktu, yeteneklerinden başka sırtlarını dayadıkları hiçbir şey yoktu.

Ve bu haklı isyan Zihni Göktay’ın şahsında sanat dünyamıza dönüp yeniden bakmamızı sağladı.

KEMAL SUNAL EL ATTI

Peki kimdir bu büyük sanatçı?

Abdullah Zihni Göktay, 2 Aralık 1945 İstanbul Fatih’te, Hocaüveyz mahallesinde dünyaya geldi. Kübra ve İbrahim Göktay çiftinin ikinci çocukları. Babası usta bir terzi, annesi ev hanımıydı. Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi, ardından Eminönü Halk Evi’nde tiyatro eğitimi aldı.

1960-1964 yılları arasında İ.M.T.B. (İstanbul Üniversitesi Milli Türk Talebe Birliği) Gençlik Tiyatroları ve Eminönü Halkevi tiyatro kolundaki çalışmaları ile mesleğe ilk adımını attı. 1964 – 1973 yılları arasında Ankara Meydan Sahnesi’nde çalıştı. 1973’ten bu yana da İstanbul’da…

1978 – 1996 yılları arasında İstanbul Radyosu’nda Radyo Tiyatro Şubesi’nde yönetmen ve oyuncu olarak görev aldı. Film seslendirmeleri yaptı.

Askerlik hizmetini Sivas Temeltepe’de yaptı.

Zihni Göktay, tiyatro ve radyoda çalışıyordu çalışmasına ama geçimini zar zor sağlıyordu. O yıllarda hayatının teklifini çok sevdiği gençlik arkadaşı Kemal Sunal’dan aldı. Sunal, çok ünlü bir sanatçı değildi o zamanlar. Deve Kuşu Kabare’de oynuyordu. Birgün Kemal Sunal’la karşılaştı. “Şehir Tiyatrosu’nda eşeğin kuyruğu gibi ne uzuyor, ne kısalıyorsun. Gel beraber film çekelim” teklifinde bulundu. Önce çok korktu Zihni Göktay. Çünkü hep sahnede ve mikrofon başında çalışmıştı. Sinema başka türlü bir tecrübe idi. Yapabilir miydi? İzin alabilir miydi? Ama yapması da lazımdı çünkü aşıktı. Evlenecekti ama parası yoktu…

İşte bu gel – gitler arasında kararını verdi ve çok sevgili dostuna “tamam” dedi.  Ve 1976’da “Tosun Paşa” (Tellioğlu Ruhi) filminde birlikte kamera karşısına geçtiler. Arkasından Kemal Sunal, “Gel bir film daha yapalım” dedi. “Atla Gel Şaban” (Halil) ile “Meraklı Köfteci” (Zühtü) ortaya çıktı.

Bu üç proje Zihni Göktay’a şans getirdi. Birbiri ardınca 35 reklam filmi çekti.

Tosun Paşa

‘TOSUN PAŞA’ EVLENDİRDİ

Unutmadan…

1976’daki “Tosun Paşa” filminden kazandığı para sayesinde düğününü yapabildi ve 24 Ekim 1978 tarihinde Sevinç hanımla evlendi. Dikkat ediniz: Meslek hayatının 12’inci yılında bunu başarabildi…

Bu mutlu evliliklerinden Ömer (1980) ve Zeynep (1985) iki evlatları dünyaya geldi.

Biyografisinde onlarca film, oyun, reklam filmi ve seslendirme projesi bulunan Zihni Göktay, tiyatromuzda tuluat geleneğinin son temsilcilerinden…

Şehir Tiyatroları’nda sahnelerin tozunu attıran Cemal Reşit Rey’in “Lüküs Hayat” operetine “Rıza” karakteriyle neredeyse çeyrek asır can veren büyük usta….

“Fahriye Abla” filminde Fahriye’nin dayısı, “Hababam Sınıfı Merhaba” filminde edebiyat hocası Üçbuçuk Yusuf, “Zaman Mekan Makinesi” dizisinde Mucit, “Kuruntu Ailesi” dizisinde dedikoducu Safinaz’ın eşi Bayram Efendi, “Bizimkiler” dizisinde Muvaffak Bey, “Koçum Benim” dizisinde okul müdürü İsmail Bey rollerinden daha çok “Lüküs Hayat” ile kazandı gönüllerimize.

Sahnede, “Lüküs hayat lüküs hayat/ Bak keyfine yan gel de yat/ Ne ömür şey oh ne rahat/ Yoktur eşin lüküs hayat diye” 25 yıl aynı şarkıyı söylese de…

Hiç lüküs bir hayatı olmadı…

Çok iyi yemek yaptığına bizzat şahidim… Hatta sarma bile sardığını biliyorum.

Yıllarca otobüs ve vapurla yolculuk yaptı, yapıyor. Şoförlük bir türlü zihnine yatmadığı için araba kullanmayı öğrenemedi. Bunu solaklığına bağlasa da böyle bir merakı olmadı hiç…

GÜZEL YAŞAMA USTASI

Ülkemizin en çok sahnelenen iki oyununda 10 yıldan fazla bir süre sahneye çıktı. Hem “Lüküs Hayat”ta, hem de “Cibali Karakolu”nda (Muammer Karaca ve Nejat Uygur‘dan sonra) aynı anda oynadı.

Bu başarılı çalışmaları ona aralarında “Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Tiyatrosuna Hizmet Ödülü” de dahil çok sayıda mükafat kazandırdı.

76 yıllık ömrünün 57 yılı sahnede geçti. 75’ten fazla oyunda rol aldı. 30 civarında televizyon dizisinde evlerimize konuk oldu. 20 sinema filmiyle beyazperdeyi şenlendirdi…

Ama ‘paralı’ zengin olamadı… Bunu umursamadı da. Ömer doğdu, okula başladı. Ardından Zeynep geldi, büyüdü. Güzel yaşamaya çalıştı. Güzel bir aile babası olmak istedi ve hayatının bütün planını buna göre yaptı. Bazen kıt – kanaat ama mutlu. Zaten Sevinç hanım da öyle yalılar, saraylar istemiyordu kendisinden…

Sadece Zihni Göktay değil…

Küçük bir araştırmadan sonra görülecektir ki; Türkan Şoray’dan Hülya Koçyiğit veya Cahide Sonku’ya, Filiz Akın’dan Kadir Kavun, Necdet Mahfi Ayral veya Erol Taş’a kadar pek çok sanatçı aynı kaderi yaşamıştı.

İş olmadığı zamanlarda Ayvalık’ta mütevazı karavanında Sevinç hanımla geçiriyor bütün vakitlerini. Adeta yaşayan bir ‘masal ağacı’ fibi çocuklarla buluşuyor, onlara masallar, hikayeler ve hatıralar anlatıyor.

 

ÖDÜLLERİ

İsmail Dümbüllü Yılın Oyuncusu (Müjdat Gezen Sanat Merkezi)
İsmail Dümbüllü Yılın Oyuncusu (Üsküdar Halkı Jürisi)
İstişan Onur Ödülü
Pertevniyal Lisesi Onur Ödülü
Tiyatroda İz Bırakanlar Ödülü (Bahçeşehir Belediyesi)
Türk Tiyatrosuna Hizmet Ödülü (Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Yılın Onur Ödülü (Mimar Sinan Özel Okulları)
Sadri Alışık Tiyatro Onur Ödülü
Yeni Tiyatrı Dergisi Emek ve Başarı Ödülü
Suna Pekuysal Onur Ödülü


TİYATRO OYUNLARI

2016- Hisse-i Şayia
2015- Cibali Karakolu
2002- Kanlı Nigar
2001- Sarıpınar 1914
2000- Pembe Konağın Gelinleri
1991- Resimli Osmanlı Tarihi
1989- Kuşlar
1985- Lüküs Hayat
1983- Figaro’nun Düğünü
1983- On İki Öfkel Adam
1979- Babanın Gorilleri


SİNEMA FİLMLERİ

1976- Tosun Paşa
1976- Meraklı Köfteci
1984- Fahriye Abla
1984- Atla Gel Şaban
2003- Beybaba
2003- Hababam Sınıfı Merhaba
2004- Koltuk
2004- Hababam Sınıfı Askerde
2005- Hababam Sınıfı Üç Buçuk
2005- Döngel Karhanesi
2008- Çıngıraklı Top
2009- 7 Kocalı Hürmüz
2014- Zaman Makinesi
2015- Kara Bela
2017- Yaşamak Güzel Şey


TELEVİZYON DİZİLERİ

1986- Kuruntu Ailesi
1989- Bizimkiler
1994- Yazlıkçılar
1994- Bekarlık Sultanlık mı?
1995- Oğlum Adam Olacak
1997- Komşu Komşu
1997- Eltiler
2000- Üvey Baba
2000- Ah Şu Komşular
2002- Biz Size Aşık Olduk
2002- Koçum Benim
2003- Hadi Uç Bakalım
2004- Avrupa Yakası
2004- Cennet Mahallesi
2006- Geçmiş Zaman Olur ki
2008- Mert ile Gert
2009- Ah Kalbim
2011- Adım Bayram Bayram
2014- Ulan İstanbul

Önceki Yazı

Rumeli Tarihi Hafızasına Sahip Çıkıyor

Sonraki Yazı

‘Nasrettin Hoca Kimliğimizdir’

Son Yazılar