Sanat ile roller değişebilir

12 dakikada okunur

Sanat ajandamızda sizi İstanbul’un kültür sanat hayatında iki farklı rotaya götürüyorum. Dijital sahnede eğitim sisteminin çarpıcı bir şekilde irdelendiği Erdal Beşikçioğlu’nun yönetmenliğinde sahneye konulan “Gidion’un Düğümü” seyirciyle buluştu. Tarihi Narmanlı Han’da yer alan İllüzyon Müzesi, bizi yanılsamalar üzerine yolculuğa çıkardı.Sanat ajandası rotamızı oluştururken güncel takvimi yakalamaya çalışıyorum. Yakalamaya çalışırken de bir sürü seçenekle karşı karşıya kalıyorum. Seçenekler arasında tercihimi İstanbul’un kültür sanat hayatına yeni kazandırılmış mekânlardan yapıyorum. Bazı durumlarda İstanbul bana sürpriz yapıyor ve rotamı belirliyor.
Gidio’nun Düğümü adlı tiyatro oyununu geçtiğimiz yıllarda İstanbul’a kazandırılan Fişekhane’de izledim. Fişekhane son derece farklı bir yapıya sahip. Eski bir fabrikanın restorasyonla kültür sanat merkezine dönüştüğü Fişekhane çeşitli tiyatro oyunları ve konserlerle sizleri bekliyor. İstanbul’un sürpriz yapan yanları vardır. Arkadaşınla kahve içerken tesadüfen bir broşür görürsün ve sanat ajandasının ikinci rotası da belirlenir. O rotada tarihi Narmanlı Han içerisinde yer alan İllüzyon Müzesi. Sonsuz seçeneklerin hepsini değerlendirmek mümkün müdür? Değildir ama sizleri haberdar etmek mümkündür. O noktada ise ajandanın “yolunuz düşerse” kısmı sizleri bekliyor.
Gidio artık bu sınıfta değil
Çağdaş Amerikalı yazar Johnna Adams‘ın kaleme aldığı oyun, intihar eden bir ilkokul öğrencisinin kişisel hikâyesi üzerinden eğitim sistemi eleştirisi yapıyor. Oyunun konusu oğlunu çok kısa bir süre önce kaybetmiş bir anne ile oğlunun öğretmenin bir nevi yüzleşmesi olarak nitelendirilebilir. Oğlunun aldığı uzaklaştırma kararının arkasındaki nedenleri ve bu karara almaya sürükleyen karakterler ile olayları açığa çıkarmak için âdeta dedektif titizliğinde çalışan bir anne görüyoruz sahnede. Ait olduğu sistemi eleştirirken günümüzdeki gerçekliğin yerini alan sosyal medya, ebeveyn ve eğitimci olma aile, ahlak, sanat, çocukluk ve hayal gücüne dair düşüncelerinizi sorgulamaya hazır olun.
Oyunun dekoru da alışılmışın dışında diyebiliriz. Oldukça sade ve son derece basit bir aydınlatma ile izleyicisini karşılayan oyunda döner sahne kullanılması bizlere ufak bir orta oyunu hatırlatması olarak dikkat çekiyor. Oyun bizleri öyle içerisine alıyor ki Gidio’nun sınıf arkadaşlarını önünüzde, arka sıranızda oturuyor gibi hissediyorsunuz. Çünkü oyun boyunca duygudaşlığınız devam ediyor. Bir şekilde sizi sarmalayan sınıf atmosferi, arada çalan teneffüs zili sayesinde güçleniyor. Oyuna başlarken öğretmenin kulaklığından dinlediği müziği salonda birlikte dinlemek bile kendinizi o sınıftan biri gibi hissetmenize sebep oluyor.

Öyle kolay yiyip yutamayacağı biri
Elvin Beşikçioğlu Gidio’nun annesi rolüne çok iyi hazırlanmış. Performansı ile bizleri büyüledi. Rolünün gereği, ilaçlarla zor ayakta duran, içindeki öfkeyi, heyecanı, merakı kontrol etmekte zorlanan biri vardı karşınızda. Belki oğlunun intiharından kendisini sorumlu tutan ama okulda ne yaşadığını da merak eden o zavallı kadını çok iyi canlandırdığını görebilirsiniz. Oyunun büyük sürprizi aslında onun, öğretmenin öyle kolay yiyip yutamayacağı biri olduğunu söylediği an. Kahkahalar ile geçirdiği sinir krizleri, gerilimi yükseltiyor.
“Çocuk masumdur, masum olmalıdır.” Şiddet öfke gibi duygular ona içkin değildir. Kötü yetiştirilme ve büyümeyle bu olumsuzlukları kazanır. İki yüz yıla yakın geçmişiyle İstanbul’un en önemli tarihi değerlerinden biri olan Fişekhane, İstanbul Boğazı’nın tam girişinde, Marmara Denizi’nin hemen kıyısında yer alan Büyükyalı İstanbul’daki eşsiz ve nitelikli sosyal yaşamının kalbini oluşturuyor. Estetik değerleri korunarak, modern hayatın gereksinimleri doğrultusunda titizlikle restore edilen Fişekhane, tiyatro oyunlarının vazgeçilmez konumu. Sizler takip de kalmak için Fişekhane etkinliği ve Tatbikat Sahnesi’ni takip edebilirsiniz.
Kamera asla yalan söylemez!
Her şeyin illüzyon oyunları ile tasarlandığı Museum of Illusions Istanbul her gün ziyaretçi akınına uğruyor. Hedef kitlesinde hem çocuklar hem de yetişkinlere yer veriliyor. İlgisini çeken müzede küçülebilir, büyüyebilir ya da kendinizi sonsuzluğun içinde bulabilirsiniz.
Yer İstanbul Beyoğlu’ndaki 186 yıllık yapı Narmanlı Han. Berlin, New York, Atina gibi dünyanın 15 farklı şehrinde örneklerini gördüğümüz İllüzyon Müzesi Türkiye’de tarihi yapıda ziyaretçileri ile buluşuyor.
Sessiz kalmak imkânsız
Müze optik illüzyonlar, hologramlar, etkileşimli illüzyon odalarından oluşuyor. Ziyaretçiler müzedeki nesnelere interaktif olarak katılarak nesnelerin birer sihirbazı oluyor. Kamera asla yalan söylemez! Çok da emin olmayın. Birbirinden ilginç 60’tan fazla illüzyonun yer aldığı duvarlar ve odaları bulunan müze, hayal gücümüzün sınırlarını zorluyor.
İlk durağımız sonsuzluk odası ile başlıyoruz. Bu odanın en önemli özelliği müze hangi ülkedeyse, oranın önemli bir yapısının çatısı kullanılıyor. Burada da tepede Topkapı Sarayı’nın kubbesi bulunuyor. Duvarları aynalarla çevrili bir odada kendinizin sonsuz yansımasını görebiliyorsunuz. Baktıkça göz yanılmasına neden olan hologramlar ile dolu duvarlar. Camın içinde duran bir küp var, ona doğru ilerlediğim de birden piramide dönüşüyor!
Bu aynalar başka
Hiç başkasının gözünden nasıl göründüğünüzü düşündünüz mü? Bu ayna başkasının gözünden beni gösteriyor. Bir diğer ayna da iki kişinin yüzünü tek bir insan yüzü haline getiriyor. Nasıl mı? İki kişi aynanın farklı taraflarına geçiyor. Burada en önemli iş ise doğru yönlendirmeleri ile fotoğrafı çekene düşüyor. Ayna, bu iki kişinin yüzünü tek bir yüzde topluyor. Bu aynaya da ilgi çok yoğun. Müzede sadece fotoğraflar değil aynı zamanda ilgi çekici videolar da çekiliyor. Gençlerin çok sevdiği ışık illüzyonunun olduğu renk odasındayız. Duvarın önünde durduğunuzda size yansıyan farklı renkteki ışıklarla üç farklı renkte gölgeniz ortaya çıkıyor. Bununla birlikte tabii ki güzel bir fotoğraf da…
Müze pek çok illüzyon oyunuyla ziyaretçilerin akınına uğruyor. Siz de bu illüzyonların birer parçası olmak istiyorsanız ister ailenizle ister arkadaşlarınızla bu müzeye uğrayın. Harika ve sayısız fotoğraflara sahip olabilirsiniz.
Yolunuz düşerse: Sanat çerçevesinde doğa
Kalyon Kültür’ün doğa temalı sergisi “Flora” kapılarını açtı. İnsanların sanat çerçevesinde doğayı nasıl yorumladığını ele alan sergi 16 Nisan’a kadar görülebilecek. Kalyon Kültür odağına doğa ve sanat ilişkisini alan “Flora” başlıklı grup sergisini ziyaretçilerle buluşturdu. Ceren ve Irmak Arkman’ın küratörlüğünü üstlendiği sergi insanların sanat çerçevesinde doğayı nasıl yorumladığına bakarken, bitki tasvirleri özelinde dijital sanatın ve sanatçıların doğaya getirdiği yenilikçi ve değişik yorumlara eğiliyor.

Önceki Yazı

Gelenekli sanatlar bugüne dair “ne söylüyor?”

Sonraki Yazı

Sinema, müzik ve tiyatronun nabzını tuttular

Son Yazılar