Ressam Muhsin Kaleli: “Bir şehri en iyi bilen tanıyan kurum belediyedir. Belediyeler şehrin yoluna, parkına, bahçesine ve diğer alt yapılarına eğildikleri gibi sanatsal faaliyetlerine de ilgi göstermeliler. Yani şehirler sanatçılarına sahip çıkmalı.”
Çocukken resme hevesi olan imam olduktan sonra da amatör olarak devam eden daha sonra eğitimini alarak profesyonel olarak çizmeye başlayan ve tablolarıyla dikkat çeken Konyalı imam ressam Muhsin Kaleli hoca ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

Siz imamlığı ve ressamlığı beraber yaptınız. Bizim toplumda resim ve fotoğraf çekene iyi bakmazlar bu önyargıyı nasıl kırdınız?
DedelerSanat dediğimiz yetenek ötesi durum insanın ruhunda var olan bir olgu. Cenab-ı Allah insanı, diğer varlıklara göre muhteşem yaratmış ve kendi özelliklerinden sıfatlarından azar azar vermiş. Bunlardan biri de sanattır. Dünyayı yaratırken evreni her şeyi bir ahenk ve düzen içinde yaratmış. Bir ağaca baktığımız zaman ağaçtaki yapraklar baharda bir başka, yazda bir başka, sonbaharda bambaşka. İyi bir ressam, fotoğrafçı, cerrah, bilim insanı Allah’ın kudretini daha iyi fark eder, görür. Kimse kendini büyük sanatkar sanmasın, böbürlenmesin. Kainata, evrene iyi bakın en büyük sanatkâr Allah’tır. Biz farklı bakış açımızla şirk koşmadan Allah’ın gücünü kudretini sanat diliyle göstermeye, hatırlatmaya çalışıyoruz. Ama maalesef topluma böyle bir şey yerleşmiş. Bu durum da bizi sanat olarak geriye götürmüş. En büyük sanat eserleri Emeviler, Selçuklular, Osmanlı döneminde zirveye çıkmış. Biz Konya’da bulunan Selçuklu eserlerinde ki o muhteşem sanatı görebiliyoruz. Hatta ilk resim sergisinin Selçuklu döneminde Alaeddin Keykubat döneminde açıldığına dair bilgiler de var. Sanatla uğraşırsak insanımızın yüreği o kadar naif olur.
İlk olarak resme nasıl başladınız?
Çocukluğumdan beri bir hevesim vardı. Bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Karşılığında güzel sözler işitiyorduk. Bu sözlerde teşvik edici oluyordu. İzmir İlahiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra imamlık yaptığım zamanlarda da çiziyordum. Görev yaptığım güzel bir Anadolu köyümüzün yapılarını, doğasını kara kalemle çiziyordum. Resim sanatı, insanın görme algısını değiştiriyor. Doğadaki renklere, birbirlerine olan uyumlarına, dengeye bakıyorsunuz. Uzun yıllar amatör olarak kendi halimde resim yaptım. Daha sonra Azerbaycan’dan St. Petersburg mezunu İbrahim Rzayev hocama talebe oldum. Hocama dört elle sarıldım ve 5 yıl eğitim aldım. İbrahim hoca eğitim konusunda başarılıydı. Üniversitelerde olmayan eğitimi almış olduk. Eğitimimizin sonunda sergi açtık. Bu arada imamlık görevim devam ediyordu. Sergiden sonra bir yıl elime kalem fırça almadım. Tarzımı, tekniğimi nasıl oturtmalıyım diye bir gözlem dönemi geçirdim. Değerli ressamlarla tanıştım. Bu dönemde çok şey birikti. Bir yılın ardından artık tuvalin başına oturdum. Gece gündüz resim yaptım ve çok sayıda resim ürettim o dönemde. Konya İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde bir yıl ders verdim.
Kendi kursunuzu ne zaman açtınız?
Oğlum resim bölümü mezunu. Ona ve bana atölye ihtiyacı doğdu. Birlikte bir yer tuttuk. Atölyeden sonra çevreden aileler çocukları için ders vermemizi talep etmeye başladılar. Pek istekli olmasak da kiramız ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için kabul ettik. Şu an gördüğünüz yer üçüncü yerimiz. Konya dışından gelen öğrencilerimiz de var.
Hocam siz de hocanız gibi öğretmeyi seviyorsunuz peki Konya dışından ilgi nasıl?
Biz severek isteyerek gönülden yapıyoruz işimizi. Böyle olunca karşılığını görüyoruz. Sergi için davetler aldık. Konya ve şehir dışında çok sayıda sergiler açtık. Bosna Hersek İzzetbegoviç Müzesi’nde resmim sergilenmekte. Yurt dışında da çalıştaylara katıldık.
Güzel bir söz vardır; ‘Marifet iltifata tabidir’! ne dersiniz?
Sanat sahip çıkıldığı, sevildiği yerde var olur. Değer görmediği yerden de uzaklaşır. Sanatın merkezi ülkemiz de İstanbul’dur. İstanbul sanata, sanatçısına sahip çıkıyor. Sanatın başkenti İstanbul olduğu gibi, resminde başkenti İstanbul’dur. Biz Konya’ya sanat olarak bir şeyler vermeye çalışıyoruz.
Belediyelerden sizlere bizimle çalışın teklifi geliyor mu?
Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Türk İslam Sanatları Akademisi kuruldu. Bu KOMEK kurslarının çok üstünde. Resim bölümü için beni münasip gördüler. Bu projeyi tüm belediyelerimize tavsiye ediyorum. Hocalar kendi üslubunca dersler veriyorlar. Buraya gelen öğrenciler sanatın felsefesini de öğreniyorlar.

Şems ve Hz. Mevlana’yı es geçemezsiniz
Resim alanında kendinize bir tema belirlediniz mi? Öne çıkarttığınız bir alan var mı?
Benim resme başlama amacım Konya’daki Selçuklu eserlerini yapmak ve arşive bir belge olarak bırakmaktır. Konya Selçuklu’nun başkenti. Konya’da yaşayan birisi olarak kendimi mesul hissettim. Gelecek kuşaklara aktarmak, dikkat çekmek için biraz Selçuklu eserlerine ağırlık verdim. Konya olunca Şems ve Hz. Mevlana’yı es geçemezsiniz. Biz de resimlerimizde Selçuklu eserleriyle birlikte çizmeye, zikretmeye başladık. Yani bir Selçuklu eserinin önünde bir Mevlana dervişini çizdik.
Bir hocanız var bununla birlikte etkilendiğiniz isimler var mı?
Benim hocam epinoist çalışırdı. Yani realist çalışmalar yapmazdı. Ama ben realist çalışıyorum. Ben duygularımı bu şekilde aktarmaktan daha mutlu oluyorum. Dolayısıyla benim resimlere teknik açıdan baktığınızda realizmin daha üst bir boyutunu yani hiper realizme daha yakın çalışmalar olduğunu görürsünüz. Çalışmalarımın Türk tarihi ve kültürü ile ilgili olduğunu görürsünüz. Anadolu’muzun memleketimizin eserleri ile ilgili çalışmaları öne çıkartıyoruz. Kimi örnek alıyorsunuz diye sormuştunuz Osman Hamdi’den esinlenmemek mümkün değil.
Dünya ölçeğinde Türk ressamları nerede duruyor?
Bizde çok iyi ressamlar var. Geçmişimizde de günümüzde de hatta gençler de çok iyi. Konuşmamızın başında da bahsettiğimiz gibi çok ötelemişiz sanatı. Batı biz den etkilenmesi lazımken biz onlardan etkilenmişiz. Diğer dallarda olduğu gibi resimde de durum bu.
Hocam atölyeye göz attığımda görüyorum ki kursa ilgi büyük?
İlgili anne ve babalar çocuklarının bir sanat dalıyla uğraşmasını istiyorlar. Bize de getiriyorlar. Genç ve yetişkin gruplarımız var. Atölyemizde her ay 150 öğrencimizi resim sanatıyla buluşturuyoruz. Bu sayı yükselir 200’ü bulur ama 150’nin altına düşmez. Bu şehrin sanat hayatına katkıda bulunmak benim için bahtiyarlıktır. Öğrencilerimizin mutluluğu, yüzlerindeki gülümseme bizleri de mutlu ediyor.
Sanatçı bir aileyiz
Bu kadar uğraşın arasında kendinize vakit ayırıyor musunuz? Tiyatroya, sinemaya, konsere gidiyor musunuz?
Yoğunluğumdan dolayı resim yapmam azalıyor ama yine de arada yapmaya çalışıyorum. Müziği çok seviyorum. Büyük oğlum müzisyen. Üniversitede piyano hocasıdır. Konserlere, tiyatroya, sinemaya gitmeye çalışıyoruz. Konya’mızda sergiler de olur onları da takip ediyoruz. Konya dışındaki sergilere davet ediliyoruz onlara gidiyoruz. Şu anda küçük oğlum Oğuz kendi sergisi için İstanbul’da. Eşim atölyeye gelip gidiyor. Bize destek oluyor. Çocuk grubuna yardımcı oluyor. Velhasılı aile olarak sanatın içindeyiz.
Resme yeni başlayan birine ilk tavsiyeniz ne oluyor?
Önce resmi sevsinler. Yapamam duygusunu üzerlerinden atsınlar. Korkmamalarını öğretiyorum. Kendilerini motive etmelerini söylüyorum. Birkaç resim yaptıktan sonra o cesaret kendiliğinden geliyor.
Şehir bir tablodur
Hocam hem özel ve resmi kurumlara sanat alanında tavsiyeleriniz nelerdir?
Bir şehri en iyi bilen tanıyan kurum belediyedir. Belediyeler şehrin yoluna, parkına, bahçesine ve diğer alt yapılarına eğildikleri gibi sanatsal faaliyetlerine de ilgi göstermek durumundalar. Şehrinin sanatçılarına imkânlar sunmalı. Sanat, insanları ruhen besleyen, kültürünü koruyan ve devamını sağlayandır. Sanatçı da geçmişten geleceği bir köprüdür. İstanbul’a gidiyorlar. Doğdukları, büyüdükleri şehirlerde imkânlar olsaydı şehirlerinde dururlardı. Diyeceğim şu ki her şehir sanatçısına sahip çıkmalı ki şehirler sanat ve kültür alanında söz sahibi olsun. Konya’da bir sanat sokağımız neden olmasın. Sanatçıları, sanat sokağımızda ya da sanat mekânımızda ağırlayalım.
Belediyeler çalıştıkları projelerin daha estetik olması için ustalardan yardım isteseler nasıl olur?
Böyle bir şey olsa çok güzel olur. Severek yardımcı oluruz. Böyle olmasını temenni ederiz. Şehir bir tablodur. O tablonun güzel olması ve dizaynı için fikir alınsa elbette güzel olur. Şehirlerin güzelleşmesi için nerede olursa olsun sanatçıların destekten kaçınacaklarını sanmıyorum.
Elbette bir mimar da estetik açısından titizlik gösterir ama bir sanatçı gözü de önemli?
Elbette görsellik önemli. Bir bütün olarak bakmak lazım şehre. Sokaklar, caddeler, mahalleler var. Her sokağın bir ruhu var. Yeni inşa edilen yerlere de bir ruh katılması için bunlar önemlidir.
Konya’ya şehir ve estetik açısından baktığımız zaman nerede duruyor?
Konya’mız nispeten diğer bazı şehirlere göre iyi bir yerde duruyor. Düzgün ve planlı şekilde gidiyor. Bu arada her şehirde olduğu gibi yanlış yapılaşma elbette oluyor.
Gönül dünyamıza dolan görseller eserlerimize yansıyor
Aslen Konya Beyşehir Yenidoğan’lıyım. İzmir Urla’da doğdum ve bir sahil kasabasında büyüdüm. İlkokulu Bergama’da okudum. Tarihi eserleri bu kadar çok sevmem ve resmini yapmamda çocukluğumun etkisi var. Evimiz Yıldırım Beyazıt zamanından kalma Ulu Cami’nin bahçesindeydi. Öyle bir yerde büyüyünce o gönül dünyamıza dolan görseller şimdi tuvalimize yansıyor.