Bazı şairler vardır şiirleri kadar fikirleri ve kişiliğiyle de toplumları etkiler. İsmet Özel bu listenin en başlarında yer alır. Kimilerine göre yaşayan en büyük şairlerden, kimilerine göre yaşayan en büyük şair. 19 Eylül tarihinde 80’inci yaşına girecek. İsmet Özel Kayseri’de dünyaya gelir. Babası Ahmet Bey polis memurudur (keza şiirlerinde bunu çeşitli duygularla açıkça yansıtır) ve Süleyman Çavuş adlı Bağdatlı bir askerin oğludur. Şairin anne tarafından dedesi Hasan Bey, Söke’de Hacı Yüzbaşıgil olarak tanınan bir aileye mensuptur. İsmet Özel 9 çocuklu ailenin en küçüğüdür. İlkokuldan mezun olduğu yıl, babası emekliye ayrılır. Ailecek Çankırı’ya taşınırlar. Sonrasında ise Ankara’ya. 1962’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt yaptırır. Fakat devam etmez. Akabinde, Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girer ve buradan mezun olur. İsmet Özel’in ilk şiiri 1953 yılında yani henüz 9 yaşında iken yerel bir gazetede yayınlanan “Kış” şiiridir. Şairin en iyi şiirlerini topladığı Erbain kitabında bizi bu şiir karşılar. 1962’den itibaren dergilerde şiir yayımlamaya başlar. O yıl ikisi Yelken dergisinde ikisi de Dost dergisinde olmak üzere dört şiiri yayımlanır. Dergilerde yayınlanan ilk şiirinin adı “Yorgun”dur. Edebiyat ortamında da yavaş yavaş tanınmaya başlar. Attila İlhan, Edip Cansever, Turgut Uyar gibi şairlerle tanışıp mektuplaşmaya başlar. Ve günümüze kadar şiire, yazıya, edebiyata bir ömür vererek gelir.
Herkes onu görmek istediği gibi görüyor
Amacımız hayat hikâyesini detaylıca yazmak değil. Muhipleri bunu biliyor, bilmek isteyenler de birçok önemli kaynaktan öğrenebilir. Yalnız, buraya kadar yer verdiğimiz kısımlar onun dünyasını etkileyen ana unsurların başında yer alır. Ailenin en küçüğü olan biraz daha kendine güvenen bir çocuk, Cumhuriyetin ilk polis memurlarından olan bir babanın otoritesi farklı şehirler, işler, üniversiteler ve bölümler, en son ise onu o yapan şiir ve şiir etrafında kurulu bir düzen. Herkes onu görmek istediği gibi görüyor. Oysa hayatın her merhalesinden geçmiş, düşünmüş, düşüncelerinin esiri olmadığı gibi, onları sorumsuzca değiştirmemiş, hakikate ulaşmaya gayret etmiş birisi. Bu aşamaya gelmesindeki en büyük etmen şiir. Onu yapan şiir, onun muhteşem şiiri. İkisi ayrılmaz bir ikili.
Şiiri kullanarak telef olmaktan kurtulmak mümkün
Şiirle olan bağını anlamak için Sefa Kaplan’ın onunla yaptığı söyleşiden birkaç kesite yer verelim:
62 yaşındasınız, çok yaşamak iyi bir şey mi bir şair için?
– Şairden şaire fark var. Benim bildiğim ileri yaşlarında hâlâ dişe dokunur şeyler yazan az şair var. Bunlardan biri Ezra Pound. Ben ömrünü şiire bağlamış birisiyim ve dünyanın hâli şiir yazma sürecinde bana imkân veriyor.
Bunu yaşa nasıl bağlıyorsunuz?
– Gençlik, en azından fizyonomik olarak, yapabilme dönemi. Dolayısıyla şiir eğer ciddi bir atak ya da ciddi bir atılım anlamı taşıyacaksa, gençlikle bu tavır denk düşüyor. Hayatlarını bilhassa bu şartların mahkumiyetini kırmaya vakfetmiş insanlar, şiirin vaat ettiği şeyler bakımından yaşlanmaktan kötü veya olumsuz etkilenmiyorlar. Ben o insanlardan biriyim. “Yapılacak şeyler artık bizden geçti” cümlesiyle özetlenen duruma yabancıyım.
Yaşlanmanızla barışık mısınız? Öyle mi algılamalıyız bu söylediğinizi?
– Hayır, tam tersine, yaşlanmış olmaktan fevkalade rahatsızım. Zaten onun için yaşlanmaya teslim olmayacağım diyorum ya…
Ölüm korkusu ile ilgisi var mı bunun?
– Ölüm benim gençlik şiirlerimden beri temas etmekten hiç geri durmadığım bir metafor. Sadece metafor değil elbette. Ben aynı zamanda, yıllardan beri Heidegger’in bir sözünü benimseyerek tekrar etmekten hoşlanırım. “Sadece insanlar ölür, diğerleri telef olur.” Ölme işi, insan olmakla kopmaz bağlara sahip. Ölmenin hakkını verebilmemiz, ölümün altından kalkabilmemiz lazım. Şiiri kullanarak telef olmaktan kurtulmak mümkün.
Buradaki sözleri yaklaşık 19 yıl önce söyledi. Şiiri hayatın kendisi gören, şiirle telef olmaktan kurtulan ve geçen zamana rağmen yaşamaya ilk günkü heyecanıyla devam eden Türk edebiyatının o muhteşem şairi…
Yukarıdaki söyleşiyi yapan şair Sefa Kaplan onun için şu ifadeleri kullanıyor:
“Kendini ait kıldığı yeni konumu savunurken de şairliğinin yol açtığı yaraları gizlemeye gönül indirmiyordu karşısına binlerce fırsat çıktığı hâlde. Fark edilip edilmemesi çok da umurunda değildi anladığım kadarıyla. İradesi dışında, içeriden, çok içeriden manivela eskiten o mekanizmaya direnemiyordu besbelli ki. Hürriyet gazetesinde çalıştığım dönemde söyleşi için evine gittiğimde de, Beylerbeyi’ndeki bir kahvede buluştuğumuzda da, tırpanlamaya devam etti bu düşünce zihnimi. Pek çok şair tanımıştım, şair olduğunu iddia eden pek çok insan karşısında şairliğimden utanmıştım fakat İsmet Özel farklıydı bütünüyle. Söyleyeceği bir kelimeyi bile hesaplı kitaplı bir biçimde mavi boncuk cemiyeti neferine dönüştürenlerin piyasa kovaladığı bir ülkede, söylediği sözün tahribatına sahip çıkabilen kaç kişi vardı ki şunun şurasında? Söylediği sözle temsil edilenlere inat, söylediği sözü temsil ediyordu bir kez daha İsmet Özel Ağabeyim. Ağzından dökülen kırık dökük sözlerin arkasına sığınarak tefekkür tahayyülü kuran tereddüt fukarası bir cemiyette, söylediği her söze göğsünü siper kılan İsmet Özel’in sürekli yadırganmasından ve yargılanmasından daha doğal ne olabilirdi ki?”
Onun şiiri uzaktakini yakın ve mümkün kılıyor
Herkes için farklıydı. Şiirlerine, fikirlerine, kişiliğine, azmine… bin kişiye sorsanız herkes farklı tarif eder ondaki etkisini. Ama yanında soluyanlar, ona temas edenlerin söyledikleri daha bir dikkate değer. Bu sebeple bir de İbrahim Tenekeci’nin kaleminden ona bakalım: “Sadece bir kuşağı etkileyen şair çoktur. İsmet Özel, kuşakları etkilemiş bir şairdir. Seksen kuşağından günümüze kadar. En güçlü yankısını ise doksan kuşağında bulmuştur. Bunu İsmet Özel’den öğrendim: “Her önemli şair, aynı zamanda iyi bir düşünürdür.” Bu cümle eşliğinde nesir kitaplarını yeniden okudum. İş değişti. Bazı kimseler, edebiyatçıların gazete yazılarından oluşan kitaplarını hafife almak gibi bir hatayı hâlâ sürdürüyor. İsmet Özel, “Şiir Okuma Kılavuzu”nda şöyle diyor: “Bizim şiir okuma isteği duymamız, yokluğunu hissettiğimiz bir şeyleri tamamlamak içindir.” İsmet Özel şiirinin kalplere tesir etmesi, nasıl bir yokluktan veya hissiyattan ileri geliyordu? Gücenik bir macera mı? Belki de bu: “Bize ait olan ne kadar uzakta!” İsmet Özel şiiri, uzaktakini yakın ve mümkün kılıyor. Şair basireti ve feraseti diye bir hakikatin olduğuna inananlardanım. Kim söylemişti bunu? Şairin göz kapakları yoktur.”
Son olarak Osman Konuk’un sözleriyle ona bir bakalım:
“Bilinçli bir tercihle İstanbul’a ilk geldiğimde İsmet Özel ile tanıştım. Onu okuduktan sonra kötü şiir yazamazdım. İsmet Özel’den şiir görgüsünü, zevkini, müfredatını gördükten sonra kötü şiir yazma şansınız yok.”
Sefa Kaplan, İbrahim Tenekeci ve Osman Konuk’un görüşleri İsmet Özel’i en iyi yansıtanlardan. Ama burada yer veremediğimiz; dile gelmemiş, kalemle dökülmemiş birçok anı ve kıymetli görüş de vardır elbet. O kendi köşesinde sessiz ve asil bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Nice sağlıklı ömürler diliyoruz. Kendi dediği gibi iyi ki öyle; bariz olarak dillendirilmedi ama ben yazdıklarım dolayısıyla yön tayin edici olan birisiyim. Yazdıklarımın bazı çevrelerde satır satır, kelime kelime okunduğunu gayet iyi biliyorum. Bu toplum Ömer Seyfettin’in veya Mehmet Ákif’in kıymetini bilmedi ama İsmet Özel’in kıymetini bildi.
80 yıla sığan eserleri:
- Geceleyin Bir Koşu
- Evet, İsyan De Yayınları
- Cinayetler Kitabı Çıdam Yayınları
- Üç Mesele Çıdam Yayınları
- Şiirler Yeryüzü Yayınları
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Şiir Kitabı Adam Yayınları
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Zor Zamanda Konuşmak
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar ve Görenler
- Faydasız Yazılar
- İrtica Elden Gidiyor
- Erbain: Kırk Yılın Şiirleri
- Surat Asmak Hakkımız
- Tehdit Değil Teklif
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin? Risale Yayınları
- Sorulunca Söylenen
- Cuma Mektupları I – V
- Tahrir Vazifeleri 1 – 12
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın? 1-2
- 40 Hadis
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Ve’l Asr
- Tavşanın Randevusu
- Bilinç Bile İlginç
- Cuma Mektupları 6 – 10
- Çatlayacak Kadar Aşki
- Of Not Being A Jew
- Çenebazlık
- Kalın Türk
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir – Of Not Being A Jew
- Şairin Devriye Nöbeti 1 – 12
- Bir Vefa Daha Son İlaveler – Of Not Being A Jew
- Gariplerin Kitabı -Ian DALLAS
- Cihad-Bir Temel Tasarım – Abdulkadir-Es SUFİ
- Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmî Gelenek – Norman ITZKOWİTZ
- Siyasi Felsefenin Büyük Düşünürleri – William EBENSTEİN
- Bilim Kutsal Bir İnektir – Anthony STANDEN