Erol Akyavaş, dinlenmek için gittiği dağ köyünde, gece, rüyâsında kendini bir vav olarak gördü. Sonsuzca uzayıp gidiyormuş hissi veren bir çöldeydi. Susuzdu. Dudakları çatlamıştı. Güneş tepedeydi, ateş gibi yakıyordu; kum ısınmıştı, ayakları çıplaktı, yanıyordu. Kumla güneş arasındaki zayıf bedeninde kalbi, bir geyiğin kesik boynu gibi kanıyordu. Birden fırtına çıktı. Tuhaf
Devamını OkuyunErol Akyavaş, dinlenmek için gittiği dağ köyünde, gece, rüyâsında kendini bir vav olarak gördü. Sonsuzca uzayıp gidiyormuş hissi veren bir çöldeydi. Susuzdu. Dudakları çatlamıştı. Güneş tepedeydi, ateş gibi yakıyordu; kum ısınmıştı, ayakları