Türk Müziğinin ‘İnci’si

12 dakikada okunur

Özcan Ünlü

Kafkaslar’dan Rumeli’ye uzanan bir ata yolculuğu… Fatih’ten Kuzguncuk’a naif bir göç hikayesi… Eski cızırtılı plaklardan günümüze gelen güçlü bir ses; İnci Çayırlı… 86 yıllık hayatının 75 yılını Türk musikisine adayan, korolar kuran ve yöneten, hocalık yapan, onlarca talebe yetiştiren İnci Çayırlı… Geriye ‘hoş sada’lar bırakarak geçti bu dünyadan… Sesini asarak dünyanın çatısına…

Plakta “Bir Sabah Bakacaksın ki Bir Tanem” yahut “Yağmur Çiselerken”, “Gözlerin Bir Aşk Bilmecesi Sorar Gibi”, “Eski Şarkıları Çoktan Bıraktım”, “Yine Bir Sızı Var İçimde” şarkıları çalıyor. Dingin bir ses. Bütün notalara hakkını vererek basıyor. Gırtlak oyunları yapmıyor. Her notanın ve hecenin gerçek değerini vererek okuyor şarkıları. Onu dinlerken Emin Ongan’ı, Münir Nurettin Selçuk’u, Avni Anıl’ı, Hafız Burhan’ı, Yesari Asım Arsoy’u da hatırlıyoruz. Şerif Muhittin Targan’a hatta Hacı Arif Bey’e selam veriyoruz…
Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nin eski binasındaki ‘Pazar Konserleri’ni heyecan ve sabırsızlıkla bekleyen ben yaştakiler, bazı konserlere sadece onu dinlemek için gidiyordu. Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça, Münip Utandı, Serap Mutlu Akbulut, Ayla Doğanay için bir de… Kültür Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu şefi Prof. Dr. Nevzad Atlığ yönetimindeki konserin en gözde hanendesi idi o…
31 Ağustos 2021 tarihinde aramızdan ayrılan İnci Çayırlı’dan söz ediyorum…
Çayırlı’yı, en son birkaç yıl önce TRT Türk için hazırlayıp sunduğum “11 Kahvesi” programına konuk etmiştim. Programdan bir gün önce yaptığımız görüşmede randevunun ciddiyeti, program sırasında okunacak şarkıların niteliği, yayın sırasında sorulacak soruların kalitesi kadar her şeyi konuşmuştuk. Çekim ekibi onu çok iyi tanıdığı için gergindi. Fakat o büyük bir ustalıkla ve hassasiyetle ben dahil hepimizi idare etti ve başarılı bir program gerçekleştirdik.Musıki ile büyüdü
Fatih Sarıgüzel’deki Çayırlı Hanım Konağı’nda başlayan ata hikayesini dikkatine, hassasiyetine, asaletine ve tavrına öyle bir sindirmişti ki, ömrü boyunca bunu hissettirdi. Bir yanıyla Çerkes, diğer yanıyla Rumelili olan İnci Çayırlı’nın kökenleri Vidinli İsmail Paşa’ya kadar dayanıyor. Annesini pek hatırlamıyor çünkü henüz küçük yaşta iken evi terk ediyor. 1935’te dünyaya gelen Çayırlı, babaannesi İffet Hanım, halaları Behice ve Şükriye ile babası Mustafa Fazıl Bey’in üzerine titremesiyle zengin bir aile ortamında geçiriyor çocukluğunu. Fatih ve Kuzguncuk’taki çocukluk yılları edebiyat ve musıki açısından onun kişiliğini zenginleştiriyor. Özellikle babasının musıkiye düşkünlüğü sayesinde Müzeyyen Senar’dan Selahattin Pınar’a, Cevdet Çağla’dan Osman Nihat Akın’a kadar pek çok isimle tanışma imkanına kavuşuyor. Fakat uzak akraba, Çayırlı’ya göre ‘dayı’, bestekar ve udi Fahri Kopuz hayatının akışını değiştiren isim. Aynı zamanda Ankara Radyosu sanatçılarından olan Kopuz, onun yeteneğini keşfetmiştir. Bazı geceler evlerinin balkonundan yükselen pamuk gibi sesiyle Kuzguncuk gecelerini adeta musıki şölenine çevirmektedir.Aileyi ikna eden rica
Çamlıca Kız Lisesi’ni bitiren Çayırlı’nın gönlünde konservatuar yatmaktadır ama bu o kadar da kolay değildir. Çünkü babaanne ve hala kesinlikle müzik eğitimi almasını istememektedir. Babası bu konuda tarafsızdır ama onun gönlü de küçük İnci’nin konservatuara gitmesinden yana değildir.
Aile, Fahri Bey’i ziyaret etmek için 1953 yılının bir yaz günü Anadolu Hisarı’ndaki yalıya ziyarete gider. Mustafa Fazıl Bey, meseleyi Fahri Bey’e açar. Birlikte bir plan yaparlar. Birlikte bahçeye dönerler ve İnci’den bir şarkı söylemesini isterler. Genç kız bir şarkı okur, bir tane daha isterler; yeniden okur… O günü kendisi şöyle anlatır: “Nihavend makamından bir şeyler söylediğimi hatırlıyorum. Şarkı bitince enfiyesinden bir nefes çekti ve ‘bir tane daha oku’ dedi”.
Dinleyenler mest olmuştur. Fahri Kopuz, İnci’nin şarkıları bitirmesinden hemen sonra İffet Hanım ve halasına dönerek, “Kızımız pek güzel şarkı söylüyor. Konservatuara da gitmek istiyor. Hadi izin verin” der. Böylece babaanne ve halanın inadı kırılır ve İnci için yeni bir dönem başlamıştır.
Torpilsiz kazandı
İnci Çayırlı, konservatuar sınavlarına girmek için hazırlanmaktadır. Dayısı Fahri Kopuz eline bir pusula tutuşturur. Metin, Osmanlıca olduğu için minik İnci hiçbir şey anlamamıştır. Sınava girmiş ve başarılı olmuştur. Bu pusuluda ne yazdığını daha sonra öğrenmiştir. Fahri Kopuz, aralarında Refik Fersan ve Cevdet Çağla gibi isimlerin de yer aldığı sınav heyetine şunları söylemektedir: “Sevgili Cevdet, Refik; hamili kart yeğenimdir. Bir şey biliyorsa alın, bilmiyorsa atın!”
Ardından Üsküdar Musıki Cemiyeti günleri… Burhan Atalay, Aka Gündüz, Niyazi Sayın, Cüneyd Kösal, Şekip Ayhan Özışık, Avni Anıl, Sadün Aksüt gibi ustalarla kesişiyor yolları. Fakat en önemli buluşma, Türk musıkisinin dev ismi Münir Nurettin Selçuk’la oluyor ve onun özel korosunda kendisine yer buluyor.
İnci Çayırlı kısa sürede hocalarının en sevdiği isim olmuştur. Derslerinde başarılıdır. Koro çalışmalarına katılır. Öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Birbiri ardınca konserler vermektedir. Plaklar doldurmaktadır. İstanbul Belediye Konservatuarı’nın Folklor Tatbikat Topluluğu’nda Sadi Yaver Ataman’ın asistanı olmuştur. 1954’te ise İstanbul Radyosu’na kabul edilmiştir. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti’nde şef yardımcılığı görevi de verilmiştir.
Devlet sanatçılığı
Albümleri ‘altın plak’ aldı. İTÜ Türk Müziği Korosu’nu 1977-1985 yılları arasında yönetti. Aynı zamanda bu okulda öğretim üyeliği de yapmaya başladı. 1988’den itibaren İTÜ Mezunları Türk Müziği Topluluğu’nun sanat yönetmenliğini yaptı. 1990’da getirildiği Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun kurucu şefliği görevini 5 yıl boyunca başarıyla icra etti.
1998’de Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Sanatçısı” unvanı verilen İnci Çayırlı, yetiştirdiği onlarca talebesi ile de musıki tarihimize adını yazdırdı.
31 Ağustos 2021 bu dünyaya veda eden İnci Çayırlı’nın cenazesi Üsküdar Nakkaştepe Mezarlığı’nda ebediyete uğurlandı.Gazino teklifini kabul etmedi
Türkiye dışında Rusya, İsviçre, Romanya, Almanya, Fransa, Hollanda ve Japonya’da çok sayıda konsere çıkan İnci Çayırlı, şöhretinin en parlak dönemlerinde ünlü bir gazino patronundan yüklü bir ücret karşılığında (bir bavul dolusu para) sahneye çıkma teklifi aldı. Fakat bu baş döndürücü assolistlik teklifini kabul etmedi.
Çayırlı, “Çileli Bülbül” (1957), “Son Nefes” (1978), “Kadın Asla Unutmaz” (1968), “Ayrılık” (1972) gibi sinema filmlerinin müziklerini yaptı. 2000 yılında belgesel olarak çekilen “Nazım Hikmet Şarkıları” projesinde görev aldı.
İnci Çayırlı’nın anıları 2015 yılında Murat Derin tarafından “Müziğin Güzel Günlerine Yolculuk- İnci Çayırlı’nın Anıları” isimli kitapta okurlarına sunuldu. Kitapta, sanatçının sadece müzik yolculuğu değil toplumun sosyal dönüşümü ile İstanbul’un dünü-bugünü de zengin hatıralar eşliğinde yer aldı.

Önceki Yazı

Fatih’in Avlusu

Sonraki Yazı

“Orduların Marşı Halkın İse Çağrısı Olur”

Son Yazılar