Büyük usta, değerli oyuncu, yeri doldurulamaz Cüneyt Arkın, geçtiğimiz salı günü hayatını kaybetti. 85 yaşında aramızdan ayrılan Arkın, ardında ise milyonlarca sevenini, oyunculuğuyla imza attığı yüzlerce filmi bıraktı. Alanında ünlü isimler Litros Sanat’a onu anlattı. Kimi oyunculuğuna kimi de insanlığına dikkat çekti…
Nasıl anmalı, nasıl tanımlamalı, hangi yönünü öne çıkarmalı, neresinden tutmalı, nasıl ifade etmeli, hangi yeteneğine dikkat çekmeli, bilemiyorum. Ne süslü cümleler kurmayı ne de peş peşe ‘güzel’ sıfatlar yazmayı haddim olarak görüyorum. En özet haliyle tek diyebileceğim sadece sinemamızın değil, Türkiye’nin önemli bir ismini kaybettiğimiz… Bir grubun, bir kitlenin ya da bir sektörün değil, hepimizin Cüneyt Arkın’ının artık aramızda olmadığı… Elbette Türk sinemasının duayeni ve elbette bu sektörün en değerli oyuncularından biriydi kendisi. Ama asla bundan ibaret değildi. Ülkesini, işini, insanları, yaşamayı ve elbette ‘oynamayı’ çok seviyordu. Öyle böyle bir oynamak değil fakat, hakkıyla, sağlığı uğruna bir oynamaktı bu. 85 yıllık yaşamına bi’ dünya şey sığdırdı. Klişe belki ama ‘dolu dolu yaşadı’ tanımının tam karşılığı oldu. Bu serüven geçtiğimiz salı günü 28 Haziran 2022 tarihinde sona erdi. Büyük usta kaldırıldığı hastanede vefat etti. Arkasında ise milyonlarca sevenini, öksüz karakterlerini, biricik ailesini, eşini, çocuklarını, torunlarını ve dahasını bırakarak… Ben de Litros Sanat’ın bu sayısı için hem camiasından hem de dışından birkaç değerli isme ulaştım ve onu sordum, “İlk olarak ne geliyor aklınıza onunla ilgili, ne hissediyorsunuz şu an?”… Yönetmen Can Ulkay, sanat yönetmeni Mustafa Ziya Ülkenciler, oyuncular Selen Öztürk ve Mehmet Usta, sinema tarihçisi ve yazar Burçak Evren, akademisyen, Prof. Dr. Nilay Ulusoy, yapımcı Bulut Reyhanoğlu, sinema yazarı Nizam Eren, müzisyen Ercüment Vural, Yeşilçam oyuncusu Meral Orhonsay, Yeşilçam yönetmeni Engin Ayça, belgeselci Kerime Senyücel ve sanatçı Server Demirtaş cevapladı sorularımı. Her biri onu farklı bir yönüyle ansa da buluştukları ortak nokta acı ve üzüntü oldu…
O sinemadan, sinema da ondan vazgeçmedi
Can Ulkay (Yönetmen, senarist)
Haziran ayının son salı sabahı uyandığımda maalesef o kara haberi aldık. Sinema tarihimizin en önemli oyuncularından, çocukluğumuzun kahramanı, örnek insan Cüneyt Arkın’ı kaybetmişiz. Sadece ben değil o sabah karşılaştığım hemen hemen herkeste aynı duyguyu hissettim. Hani aileden ya da yakınlarınızdan çok sevdiğiniz bir insanı kaybedersiniz ya, sanki o his gelmişti her birimize o sabah. Cüneyt Arkın bizim çocukluk kahramanlarımızdan biriydi. Çocukken, daha aklımız yeni yeni ermeye başladığında annemiz, babamız, ağabeylerimiz bizi ellerimizden tutup Bakırköy’ün Sayanora, Tınaztepe sinemalarına götürdüklerinde o küçük kalplerimizle zaman zaman Kara Murat, zaman zaman Malkoçoğlu’nu heyecanla izliyorduk. Cüneyt Arkın ya da gerçek adıyla Fahrettin Cüreklibatur’un hayatını, hayat serüvenini buradan anlatmama elbette gerek yok. Kelimeler, cümleler yetmez. Türk sinemasının jönüydü. Yakışıklıydı, heykel gibiydi. Sinemamızın geçmişteki Alain Delon’u, Tony Curtis’i, Jean-Paul Belmondo’su… Günümüzdeki Tom Cruise’ydu. Ama bizler, onu çok farklı yaşadık. Mahalledeki oyunlarımızda her birimiz Kara Murat ya da Malkoçoğlu’yduk. Savaşırdık, koşardık, zıplardık ama ölmezdik, yenilmezdik… Aynı onun gibi… Son zamanlarına kadar hep sinemanın içindeydi. O sinemadan, sinema da ondan vazgeçmedi. Ne mutlu ki bana Can Ulkay olarak sevgili Cüneyt Arkın ağabeyimle çalışma fırsatı yakaladım. Onun gibi bir insanı tanıma şansını yakaladım. Sinemamız çok önemli bir karakterini, bir ekolün yaratıcısını, bir efsanesini kaybetti. Hakk’a yürüyen cesur yürekli Cüneyt Arkın’a Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ailesine sabırlar diliyorum. Hoşçakal çocukluğum.
Hep bizim kahramanımız olmuş, ölene dek de öyle kalmıştır
Burçak Evren (Sinema tarihçisi, yazar)
Yeşilçam’ın tarihine not düşenler, birer birer tarih oluyor… Ve bizlerin geçmişine ilişkin anılarından da bir şeyleri alıp götürüyorlar… Cüneyt Arkın sinemamızın yalnızca bir dönemine değil, birkaç dönemine damga vuran, yaşarken efsaneleşen, oyunculuğu, fiziği denli, çeşitli alanlardaki görüşleri ve yaşam tarzıyla da her daim öne çıkan unutulmayacak oyuncularından biriydi. Hemen hemen herkesin, her yaştaki izleyenin geçmişine ilişkin kurgusunda onun bir yeri vardır… Bu, onun sinemacılık serüvenine tanıklık ettiğimiz yaşlara bağlıdır. Kimimiz çocukluk çağlarında takılmışızdır peşine, bir kısmımız yeni yetme çağında… Olgunluk döneminde izlediklerimiz ise çabası… Dramdan melodrama, serüvenden kara türe, kült film haline gelen Dünyayı Kurtaran Adam’dan toplumsal içerikli Maden filmine kadar hep bizim kahramanımız olmuş, ölene dek de hep öyle kalmıştır… Dileriz ki filmlerindeki gibi beyaz bir ata binmiş, her birimizin varacağı bir noktaya o ünlü narasını atarak dört nala gidiyordur…
Gençliğimin en esaslı figürlerinden biriydi
Selen Öztürk (Oyuncu)
Çocukluğumun, gençliğimin en esaslı figürlerinden birini daha kaybetmenin burukluğu içindeyim. İçim bir yandan geçmişimizin temsilcilerine, bizi biz yapan değerlere teker teker veda ettiğimiz için hüzün doluyor bir yandan da “Ne şanslıymışız” diyorum, aynı dünya zamanına şahitlik edebildiğimiz için. Toplumların belleklerinin giderek zayıfladığı bir dönüşüm çağından geçtiğimiz bu süreçte, sanat ve kültür insanlarının yapmaları gereken en önemli şey değerlerimizi yaşatmaya, hatırlatmaya kültürel sosyal gelişimimiz ve hafızamız için korumaya devam etmek. Yeşilçam’ın biricikleri hiçbir zaman unutulmayacak.
En zor filmleri en kısıtlı imkanlarla hayata geçirdi
Mehmet Usta (Oyuncu)
Çocukluğumun kahramanı büyük ustayı yitirmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Kendisiyle tanışma şansım hiç olmadı. Keşke bir sohbetinde bulunabilseydim ya da bir filminde yer alabilmiş olsaydım diye hayıflanıyorum. Değerli insanlar bir bir aramızdan ayrılıyor maalesef. Cüneyt Arkın, Türk sinemasının duayenlerinden biriydi. Döneminin en zor filmlerini en kısıtlı imkanlarla hayata geçirdi. Oyunculuğa, milletine ve ülkesine bakışıyla gerçek bir sanatçıydı. Yeri doldurulamaz. Başta ailesine ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Nurlar içinde yatsın. O artık Allah’ın rahmetine emanet. Sevenleri olarak bizler onu hep güzel sözlerle ve bize yaşattığı hatıralarıyla anmaya devam edeceğiz muhakkak. Peki yeri doldurulamaz bir insanın ardından bize düşen vazife ne? Türk sinemasını tüm yaşamı boyunca hep daha iyi yerlere taşımaya çalışmış bir efsanenin ardından bu ‘bayrak yarışını’ aşkla ve gayretle daha ileriye taşımak, onun efsane kahramanlarının bizim çocukluğumuzda bıraktığı izleri kaldığı yerden yeni nesillere aktarmak olmalı.
Onu yıldız yapan hayalleri olmuştur
Prof. Dr. Nilay Ulusoy (Bahçeşehir Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı)
Beyaz boğazlı kazak giymiş, mavi gözlü bir erkeğin sarışın bir kadını bir adaya hapsettiği Rüzgâr filmi Cüneyt Arkın’ı ilk izlediğim filmdi, öyle kalmış hatıralarımda. Günümüzün eleştirel bakışı ile filmdeki erkek tahakkümünü yerden yere vurabiliriz ancak film çekildiği 1980 yılında krizde olan Türk sinemasını kurtarabilecek bir A sınıfı yıldız filmi olarak tasarlanmıştı sanırım. Emel Sayın’ı adalara kapatacak kadar ‘delice’ bir tutkuyla seven bu vahşi adamın daha sonra İstanbul surlarından atladığı pek çok filmini izledim yazlık sinemalarda. Bizim oğlanlar her ne kadar kolda unutulan saatlerle, arka planda görünen elektrik direkleri ile dalga geçseler de Battal Gazi’nin ya da Fatih’in fedaisi Kara Murat’ın yaptığı hareketleri taklit etmekten geri durmazlardı ertesi gün sokakta. Yeşilçam’ın hepimiz için anlamı da tam olarak budur. Biliriz asla gerçek olmadığını ve olamayacağını ancak yine de onu yaşamak isteriz, hayallerimizde bir yerlerde yaşatırız. Doktor Fahrettin Cüreklibatur ya da hepimizin bildiği ismi ile Cüneyt Arkın’ı Türk sinemasının en büyük aksiyon yıldızı yapan da bu hayaller olmuştur. Ufacık bir bütçe ve türlü imkansızlıklarla Hollywood’a kafa tutarak dünyayı kurtarmaya çalışmak kolay iş mi, hele de bu maceradan dünya çapında tanınan bir kült film yaratmak? Kusurları ile sevmek bu toprakların insanı için zaruriyettir. Bu nedenle Cüneyt Arkın’ı sadece canlandırdığı yenilmez halk kahramanları ile değil, varını yoğunu ortaya koyarak çektiği Vatandaş Rıza veya Öğretmen Kemal olarak da anmanın doğru olacağını düşünüyorum.
Yeni neslin örnek almasını dilerim
Mustafa Ziya Ülkenciler (Sanat yönetmeni)
Cüneyt Arkın’ın vefatını öğrendiğimde içim burkuldu. Aynı sette olup tanışıp çalışmak istediğim ender oyunculardan biriydi. Ne yazık ki mümkün olmadı. Yeşilçam’da sinemaya başladığım yıllarda, adından çok bahsedilirdi. Ben rol aldığı filmlerden çok, üniversite öğrenimini yaptığı yıllarda aynı otel odasını paylaştığı inşaat işçileri ile inşaatlarda çalışıp, bir dilim ekmeğe muhtaç kaldığı günleri duyduğum zaman çok etkilenmiştim. Bir de 12 Mart döneminde, 4. Altın Koza Film Festivali’nde “Baba” filmiyle En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan Yılmaz Güney yerine, baskı sonucu bu ödülün kendisine verilmesini reddetmesi beni etkilemişti. Oyunculuğu, yönetmenliğinin yanı sıra dürüstlüğü ve duruşuna olan saygımı bir kez daha tekrarlıyorum. Yeni neslin örnek almasını dilerim. Nur içinde yatsın.
Sadece kahraman değil aynı zamanda bir ikon
Server Demirtaş (Sanatçı)
Çocukluğumuzun kahramanıydı Cüneyt Arkın, sonra biz büyürken onun kahramandan daha fazlası olduğunu, insan olduğunu, çocukları seven, yardımsever, vatansever biri olduğunu gördükçe saygımız çok fazla büyüdü. O artık kahraman değil, yeri kolay doldurulmayacak değerli bir ikona dönmüştü. İşin en güzel tarafı Cüneyt Arkın yaşarken sevenleri tarafından takdir görmüştü. Bu değerli sanatçı karşısında önünde saygıyla eğiliyorum.
Mesleğine, topluma ve kendine karşı tutarlı ve dürüst oldu
Kerime Senyücel (Belgesel film yapımcısı ve yönetmen)
Sinemamızın önemli bir ismini Cüneyt Arkın’ı kaybettik. Arkın, İstanbul Tıp Fakültesi mezun bir doktor olarak meslek yaşamına Diyarbakır’da başladı. Onu oyuncu olarak keşfeden yönetmen Halit Refiğ’dir. Kendisine sinemamızın klasiklerinden olan “Gurbet Kuşları” filminde rol verdi. Arkın 2 yıl içinde 30 filmde oynamıştı. Bunu verimli yıllar izledi. 85 yaşında noktalanan yaşamında, izleyicinin kalbinde, duruşuyla, Yeşilçam sinemasının önde gelen starlarından biri olarak sevgi dolu derin bir iz bıraktı. Cüneyt Arkın’ın bende çocukluğum ilk gençliğimi kapsayan derin bir nostalji duygusu uyandırır. Babamla ve kardeşimle 1960’lı yıllarda gittiğimiz açık hava sinemaları demektir. 1950 – 1975 yılları arasında Türk sineması, altın çağını yaşamış, bu dönemde çekilen filmler halkın istekleri ve beklentilerine göre şekillendiği için sinemamızda en çok izlenen filmler olmuştur. Kimi yıllarda çekilen film sayısı 300’ü bulmuş, sinema set işçisinin, ışıkçısının kameramanının ekmek yediği bir sektör olmuştur. Buna karşılık bu hız içinde, sinemamız içerik bakımından çoğu zaman ciddi bir sıkıntı içine girmiştir. Yabancı film ya da romandan uyarlanan bir filmin yüksek gişesinden sonra dördüncü, beşinci uyarlaması yapılmış, genel olarak bu tekrarlanan uyarlamalar bile iyi bir seyirci sayısına ulaşmıştır. İşte Cüneyt Arkın bu dönemin Ayhan Işık, Tarık Akan gibi oyuncularla beraber vazgeçilmez jön oyuncusu ününe ün katmıştır. Malkoçoğlu, Battalgazi gibi aksiyon filmlerinde yüksek performans gösterdi. Bu amaçla akrobasi dersleri aldı. Mesleğine, topluma ve kendine karşı tutarlı ve dürüst oldu. Türk sinemasının efsane ismi unutulmayacak. Uğurlar olsun.
Hayallerimize olan ilhamları için hakları ödenemez
Bulut Reyhanoğlu (Yapımcı)
Sinema aslında hayatın kendisidir… O bizi hayata hazırlayan, kötülere karşı koruyan Cüneyt Arkın’ımızdı. Çocukluğumun Yeşilçam yıldızları, ailelerimizin kayıtlı olmayan bireyleriydi. Çocukken onlar için kavga ettiğimi hatırlıyorum. Ben hep Cüneyt Arkın ve Filiz Akın’cıydım. Sinema konusunda anneme çok şey borçluyum. Onun sinema sevdası sayesinde çocuklara sinemanın yasak olduğu saatlerde, annemin sinema arkadaşı olarak, siyah beyazperdede büyülenerek seyrederdim onları. Hakları ödenmez hayallerimize olan ilhamları için. Teşekkür ederim.
O Yeşilçam’a aşık gitti
Nizam Eren (Sinema yazarı)
Şirketin kapısından içeri girerken titredim. Kahpe Bizans’ı dize getiren Fatih’in fedaisi, Dünya’yı uzaylı istilasından kurtaran adam giriyordu kapıdan… Kasabamın yazlık sinemalarıydı. Rutubet kokan soluk ışıklı kışlık salonlarıydı. O bir idoldü. Yeri asla doldurulamayacak, kelimenin karşılığı stardı. Kahpe Bizans filmini çekerken bizi “Ok öyle atılmaz… Yay böyle tutulmaz” diye çok eleştirmişti. Eleştirisinden gurur duymuş ve gazete ilanlarında yer vermiştik hatta. Ahmet Mekin ağabeyimden kendisi ile anılarını yıllardır dinlerim. Belalılar, Kin, Cemil, Kaplanlar Ağlamaz ve niceleri… Tom Cruise dublör kullanmıyor diye dünya haber yapıyor ya hani… Cüneyt Abi’nin kırılmadık kemiği kalmadı bu nedenle. O bir sinema aşığı… O Türk sineması aşığı idi. O Yeşilçam’a aşık gitti. Sinema spotları altında uyusun.
Şanslıyız ki aynı zaman diliminde yaşadık
Ercüment Vural (Müzisyen)
Malkoçoğlu… Yeşilçam’ın üç kuruş parayla yaptığı dönem filmlerini kendi karizmasıyla, sportif yapısıyla, dövüş sporlarına yatkınlığıyla, muhteşem biniciliğiyle, izlenilir hale getiren Cüneyt Arkın… Aslında yakışıklılık ve karizmasıyla dünya çapında olan, maalesef bizim sınırlarımızla sınırlı kalan… İdolümüz ve bence ülkemizde yetişen iki jönden biriydi. Diğeri Ayhan Işık… Aynı zaman diliminde yaşadığımız için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Mekânı cennet olsun.
Bir Cüneyt Arkın vardı, hep var olacak
Engin Ayça (Yönetmen)
Türk sinemasında, Yeşilçam’ın bir dönemin canlı tanıkları, yaşayan efsaneleri bir bir aramızdan ayrılıyor. Anıları daima bizimle kalacak. Bundan sonra onlar, filmleriyle ve canlandırdığı tiplerle yaşamaya devam edecekler, sonsuza kadar. Ölümsüz olacaklar. Cüneyt Arkın’a sinemamıza katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Bir Cüneyt arkın vardı, hep var olacak.
Sette onu kibar ve daima çalışkan bir insan olarak hatırlıyorum
Meral Orhonsay (Oyuncu)
Sinemadaki ilk filmim Kara Murat’tı. Ve Cüneyt Arkın’la da ilk çalışmamız… Daha sonra Maden, Kemal Öğretmen, İntikam Yemini, En Büyük Yumruk filmlerinde onunla çalıştım… Kendisini sette daima çalışkan, kibar bir insan olarak hatırlıyorum. Ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum, Türk milletinin başı sağ olsun. Değerli oyuncu arkadaşımızı kaybettik, çok üzgünüm.