Yazan: Kenan Bölükbaş
Unutulmaz şarkılara sesiyle hayat veren Türk Sanat Müziği ses sanatçısı Yaşar Özel, 1934 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. İlkokul yıllarında Diyarbakır şehir sinemasında yapılan Türk sanat müziği fasılları sayesinde Türk müziğine ilgi duymaya başlayan sanatçı, o dönemi Merhaba Şehir Gazetesi’nden Alaattin Polat’la yaptığı röportajda şöyle aktarmıştır:
“O dönemlerde kulaklarım Türk Sanat Müziğine karşı dolmaya başladı. Sonra okula başladım, ilkokul hocam beni keşfetti. Ortaokulda sinemada çalışmaya başladım. O zamanlar Arap filmleri vardı. O filmlerde Sadettin Kaynak’ın eserlerini, Müzeyyen Senar ve Safiye Ayla okurlardı. Onları ezberledim. Türk Sanat Müziğine karşı ilgim öyle gelişmeye başladı. Diyarbakırlı olarak Türk sanat müziğine ilk adım atanlardan biriyim. Hatta ilk benim.”
Ortaokul yıllarında güzel sanatlar, tiyatro, müzik ve sporla ilgilenmeye başlayan sanatçı, bir yandan futbol oynarken -spor hocasının yönlendirmesiyle- bölgeler arası atletizm yarışmalarına da katıldı ve beş bin metrede Türkiye birincisi oldu. Bu sporların dışında boks ve güreşle de ilgilenen Yaşar Özel, 1952 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü 9. Bölge Etüt Proje Fen Heyeti Müdürlüğü’nde ressam olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde müziğe olan ilgisi daha da artan Özel, eğitimini sürdürmek için Ankara’ya taşındı. 1957 yılının Ağustos ayında düzenlenen iki ayrı şarkı yarışmasında birinci oldu ve hayatı boyunca gururla taşıyacağı “Ses Kralı” ünvanını kazandı.
İki ayrı yerde Kral oldum
Sanatçı, gazeteci Özlem Cinic’e verdiği bir röportajda, Ankara yıllarını şu sözlerle aktarmıştır:
“1956’da Fahri Kopuz hocamdan ders almaya başladım. Yaklaşık bir buçuk sene sürdü. Ardından Bedia Tunççekiç beni transfer etti. Onun koroları vardı. Beni de oralarda solo olarak kullandı. 1957’de tam damgayı bastım. O yıl ‘1957 Ses Kralı’ oldum. Hem de iki ayrı yerde birden kral oldum. Her akşam beni ‘1957’nin Ses Kralı Yaşar Özel’ diye bağırarak takdim ediyorlardı. Yani o yıllarda böyle parmakla gösterilir oldum.”
Yaşar Özel, 1959 yılında Radyoevinin açtığı sınavı kazanarak Ankara Radyosuna ses sanatkârı olarak atandı. Gazeteci Alaattin Polat’la yaptığı bir röportajda, okul niteliğinde olan ve pek çok ses sanatçısı yetiştirmesiyle bilinen Ankara Radyosunda yaptığı çalışmaları şöyle aktarmıştır:
“Ankara Radyosundan çok değerli isimler vardı. Hocalarımız, toplu programlarda Muzaffer İlkar, klasik programlarda Ruşen Ferit Kam, edebiyat derslerinde Halil Bedii Yönetken, Türk Müziği Tarihçesi’nde İsmail Baha Sürelsan, üslup derslerinde Suphi Ziya Özbekkan, opera ve şan derslerine Saadet İkesus geliyordu. Yani bayağı bir üniversite gibiydik. O tarihlerde bizim dönem hakikaten çok iyi yetişti. Mesela batı tekniğini, nefes tekniğini hocam Saadet İkesus’dan aldım. Sesin nasıl kullanılması gerektiğini, şarkı söylemenin bağırmak demek olmadığını öğrendik.”
Çok kıymetli hocalardan dersler alan ve ilk konserini de 1962’de Ankara’da veren sanatçı, aynı röportajda büyük kitlelere ulaşmasını sağlayan radyodaki çalışmaları ve gazino programları hakkında şu bilgileri vermiştir:
“Ankara´da popüler olduğum 1962´den sonra Güven Park´ta çalışmaya başladık. Dışarıda çalışınca radyo sanatçıları tanınmaya başladı. Ben yeni olmama rağmen arkadaşlarımın içerisinden sıyrıldım. Yani kimler yoktu ki; Ziya Taşkent´ler, Hüseyin Gökmen´ler, Güneri Tecer´ler, Kutlu Payaslı´lar, Ahmet Melik´ler, Sevim Deran´lar ve daha birçok isim vardı. Güven Parkta her hafta bir grup çalışıyordu. Orada popüler olduk.”
Tanınmış sanatçılarla birlikte sahne aldığı gazino programları sayesinde popülaritesini günden güne artıran Özel’in plağa okuduğu ilk şarkısı, ‘Bu Zevk-u Safa Sahn-ı Çemenzarede Kalmaz’dır. Ardından ‘Kalbimin Sahibi Sensin Orda Yalnız Sen Varsın’, ‘Bu Son Şarkımda Sen Varsın, İlk Şarkımda Yine Sen Vardın’ şarkılarını plağa okudu.
Ankara Radyosunda çalışırken Nevzat Sümer, Sevim Deran, Nesrin Demirdöven, Ziya Taşkent gibi sanatçılarla İzmir, İstanbul gibi şehirlerde gazino çalışmaları yaptı. 1970 yılında İstanbul Radyosuna geçti. 10 yıla yakın İstanbul Radyosunda çalıştı.
20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Yaşar Özel’in yorumuyla Bayrak Radyosundan yayınlanan “Bu Kadar Yürekten Çağırma Beni, Bir Gece Ansızın Gelebilirim” adlı şarkı, Kıbrıslı mücahitleri kışkırtmak ve morallerini bozmak için Rum radyolarından sürekli çalınan “Bekledim de Gelmedin” şarkısına cevap olması nedeniyle o dönemde oldukça popüler oldu ve sanatçının büyük kitlelere ulaşmasını sağladı.
Müziğe kısa bir ara ve…
1980 yılında TRT’den emekli olduktan sonra 1990 yılına kadar müziğe ara veren Yaşar Özel, bu tarihten sonra tekrar müzikal çalışmalarına döndü. 2010 yılından itibaren İstanbul Kadıköy Belediyesi’ne bağlı Caddebostan Gönüllü Merkezi’ndeki “Yaşar Özel TSM Sanat Topluluğu’nun” şefliğini yaptı. 2017 yılında müzik yaşamının 60. yılını sahnede sevenleriyle kutlayan sanatçı, “Bu kadar yürekten çağırma beni, Avuçlarımda hâlâ sıcaklığın var, Hani yosun renkli gözlerin olacaktı senin, Sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz, Arıyı çiçek de dalda sevelim, Mademki gidiyorsun bırakıp burada beni, Gülünce gözlerinin içi gülüyor, Bir dünya yarattım yalnız ikimiz için, Sen mevsimler gibisin, Geçsin günler haftalar aylar mevsimler yıllar” gibi birçok şarkıya hayat verdi.
Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Avustralya, İran gibi birçok ülkede konserler veren, 300’e yakın albüm kaydına imza atan Türk müziğinin ulu çınarı Yaşar Özel, hayatı boyunca Türk sanat müziği eserlerinin doğru yorumlanması, yeni nesiller tarafından sevilmesi ve anlaşılması için çabaladı.
Yaşar Özel’in ardından…
Sesinin rengi ve farklı tarzıyla Türk sanat müziğinde her daim ayrıcalıklı bir yere sahip olan ve uzun yıllar boyunca duygularını hayranlık uyandıran davudi sesiyle sevenlerine aktaran Türkiye’nin ses kralı Yaşar Özel, 16 Nisan 2019’da Emirgan’daki evinde 85 yaşında hayata gözlerini yumdu. Kızı Gülnur Özel, sonsuzluğa uğurladığı babasının ardından şu satırları tarihe not düşmüştür:
“Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa dese de şarkı sözlerinde babam, onunla olan hikâyelerimiz, bize bıraktığı en kıymetli miras. Fotoğraflar, videolar, paylaştığımız her saniye hala dün gibi taze. Onu için söylenecek o kadar çok sözümüz, anlatılacak o kadar çok hikâyemiz var ki. O her zaman bizi çok sevdi, biz de onu çok sevdik. Bunu buradan bir kez daha duyurmak istiyoruz.
Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak ve biliyoruz ki bir gece -bizce her gece- ansızın geliyor ve hep yanı başımızda oluyorsun. Seni çok özlüyoruz babacığım…”