Bu yıl 15-19 Aralık tarihleri arasında dördüncü kez gerçekleşen Esenler Film Festivali’nin Yapım Destek Jürisi; yönetmen Can Ulkay ve yapımcılar Halil Kardaş, Zeynep Koray ile sinemada yapımcılığa dair konuştuk. Nedir, neden önemlidir, sunum dosyası nasıl hazırlanır, hangi önemli detaylardan oluşmalıdır, gibi sorulara yanıt aradık…
Film sektörünün profesyonelleri ve amatörleri de çok iyi bilir ki yapımcılar bir filmin tüm aşamalarının en önemli bileşenidir. Sahnenin ardında emeği olan onlarca belki yüzlerce insanı istihdam eden kişidir aynı zamanda yapımcı. Biz de bu sayfada sizler için bu yıl Esenler Film Festivali’nin Yapım Destek Jürisi’nde olan yapımcı Zeynep Koray, yapımcı Halil Kardaş ve yönetmen Can Ulkay ile yaptığımız röportajda “Yapımcı ile çalışmak neden önemlidir?”, “Yapımcıya ulaşmanın en etkili yolu nedir?”, “Fon arayan sinemacılar hangi kaynakları öncelemelidir?”, “Proje sahipleri film dosyalarını nasıl hazırlamalıdır?” gibi sorulara yanıt aradık. Prodüksiyon sürecine ve yapımcılığa odaklanan bu röportajımızda kıymetli jüri üyelerimizle film festivallerine dair duygu ve düşüncelerini paylaşıyor, bu söyleşinin tüm sinemacı adayları için yararlı olmasını umuyoruz.
ZEYNEP KORAY: YAPIMCI İLE ÇALIŞMAK ÖNEMLİ DEĞİL, SON DERECE GEREKLİDİR
Yönetmenlik daha yaratıcı bir taraf, yapımcılık ise daha idari bir taraf. İkisi de çok ayrı iş yükü getiren ve farklı melekeler isteyen alanlardır. Bu sebeple bir yapımcınız olması sadece önemli değildir aynı zamanda son derece gereklidir. Yönetmen işin artistik tarafıyla ilgilenirken, yapımcı filmin geliştirilmesi, sunulması yeni ortaklar bulunması, yabancı ortaklar bulunması, filmin finansmanı, festival süreci gibi tüm aşamalara destek olan ve yönetmenin ihtiyacı olan tüm girdiyi sağlayan kişidir yapımcı… Bunun yönetmenin yaptığı işlerle hiçbir ilgisi yoktur. Ancak tabi ki yönetmenle her konuda dirsek temasında bulunması gerekir. Dolayısıyla bu iki işi birbirinden netlikle ayırmak gerekiyor. Geldiğimiz noktada yapımcılık bir meslektir. Film yapım süreci size yakın biriyle, tanıdığınız sponsor vb. desteklerle sağlıklı yürütülebilecek bir süreç değildir.
SUNUM DOSYASINDA YÖNETMEN GÖRÜŞÜ SENARYO KADAR ÖNEMLİDİR
Sektörde çok fazla yönetmen olmasına karşın çok fazla yapımcı yok. Bu yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada da böyle. Dolayısıyla ilk filmini yapacak, genç bir sinemacı için iyi bir yapımcıya ulaşabilmek kolay değil. Ortada yalnızca bir vaad varken özenli dosya hazırlamak çok önemli. Ben en az senaryo kadar önemli olan şeyin yönetmen görüşü kısmında yer alan ifadeler olduğunu düşünüyorum. Neden bu filmin önemli olduğu gibi ayrıntıların vurgulanması çok mühim. Ve artistik tercihlerin de betimlenmesi gerekir. Çünkü iyi bir senaryo her zaman iyi bir film vermeyebilir, kötü bir senaryo da her zaman kötü bir film vermeyebilir. Ben buna inanıyorum. O nedenle yönetmenin görsel desteklerle anlatması gereken öncelikli şey kendi niyetidir. Ve tabi ki olmazsa olmazlardan biri de heyecandır. Ne kadar iyi bir hikayeniz olursa olsun karşınızdakinin duygularını harekete geçirmeniz gerekiyor. Yönetmenin heyecanı ve hikâyeye verdiği önem ve heyecanla anlatabilmesi. Fon arama süreci bilhassa bağımsız filmler yapmak isteyenler için zor bir süreç. Öncelikle kendi ülkelerindeki fon kaynaklarını öncelemeleri gerekir ki zaten yurt dışındaki festivaller destek sağlamak için kendi ülkenizdeki fonlardan en az birini almış olmanızı şart koşuyor.
HALİL KARDAŞ: SOSYAL MEDYADAN GELEN SENARYOLARI OKUMUYORUM
Yapımcıya ulaşmak için sosyal medya, Whatsapp ya da mail üzerinden yazmak ve direkt gönderdiği metin için “Bunu okur musun?” şeklinde konuya girmek yanlış bir şey bana göre. Ben bu tarz mesajlara pek vakit ayırmıyorum. Öncelikle, bir şekilde, yapımcıyla sadece insani bir iletişim kurulması gerekir. Bir tanışıklık, normal bir iletişim olmadan proje her zaman yapımcıya ulaşmayabilir. Daha sonra kendi gönderdikleri senaryoya benzer bir iş gördükleri zaman sitemkâr ve itham edici ifadeler olabiliyor. Çünkü insanlar direkt projelerini veya senaryolarını gönderdikleri zaman iletişim kurduklarını sanırlar. Fakat iletişim kurmanın yolu ilk etapta bu değil.
SUNUM DOSYASINDA DÜZGÜN BİR TÜRKÇE KULLANILMASI ÇOK ÖNEMLİ
Bir sunum dosyasında sinopsis ve tretman dediğimiz filmin özeti olan metinler, görseller ve varsa daha evvel yapılan işler yer almalı. Ayrıca düzgün bir Türkçe ile yazılmış bir metin çok önemli. Dil bilgisi yanlış olan metinler ilk etapta elenir. Fakat iş pitching gibi görsel sunumlara geldiği zaman tasarım da çok önemli. Powerpoint üzerinde hazırlanmış özensiz bir sunum pek cezbetmiyor. Fakat tabii ki en önemli şey hikâyenin, özgün bir hikâye olduğuna inandıracak, herkesin ilgisini çekecek şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde derdini anlatabilmektir.
FESTİVALLERİN DEVAMLILIĞINI TAKİP EDEN MEKANİZMALAR OLMALI
Kısa film festivallerini önemsiyorum çünkü ilk kez film yapacak olanlar genellikle buralardan destek alıyorlar fakat sadece kısa filmciler için değil tüm sinemacılar için önemli. Biz şu an uzun metraj film çekiyoruz. Destek aldığımız yerlerden biri de Esenler Belediyesi. Belediyeler son zamanlarda bu konuda çok ilerlediler. Ben Esenler Film Festivali’ne ilk kez jüri olarak katılıyorum. Buralarda da yeni arkadaşlarımızı tanıdık ve tanımaya devam ediyoruz. Büyük bir sektör buluşması oluyor. Biten festivaller için çok üzülüyoruz. Bu nedenle festivallerin devamlılığını özenle takip eden mekanizmalar olmalı. İktidarlar değişse de bir şekilde bu tür organizasyonların devamlılığını sağlamak esas olmalı.
CAN ULKAY: YAPIMCININ EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ YÖNETMENLE AYNI DİLİ KONUŞMASIDIR
Bazen bazı nedenlerden dolayı yönetmenler yapımcılığı üstlenmeye çalışıyorlar. Yapımcı ise bir filmin oluşmasında en önemli rolü üstleniyor. Yönetmenle beraber lokomotifi çeken en önemli iki unsurdan biri. Dolayısıyla hem yapımcı hem yönetmen olarak bir filmin başında olmak işleyiş açısından zordur. Yönetmen hayal eder ve bir yola çıkar yapımcı da yönetmen ile aynı dilden konuşarak yürümek durumunda. Yapımcının en önemli özelliği de filmi yönetmen gibi okumasıdır. Yönetmen ve yapımcı birbirinin her şeyidir. Beraber yürüdükleri sürece çok daha büyük hedeflere ulaşabilirler.
GENÇ ARKADAŞLARA SİNEMAYI SEVDİRMİŞ OLMAYI ÇOK ÖNEMSİYORUM
İlk film için kısa metraj filmler prodüksiyon açısından daha yapılası ve daha kolay. Uzun metraj adı üzerinde uzun bir yolculuk. Hazırlanması, çekilmesi ve dağıtımı bambaşka kısa metraja göre. Başka hazırlıklar gerekiyor ikisi için de. Ben sinema sektöründe yeni olan tüm arkadaşlara her zaman desteğimi dile getiriyorum. Onlarla konuşmayı önemsiyorum. İnsanlara sinemayı sevdirebilmiş olmayı da çok önemsiyorum. Özellikle genç arkadaşlarımız önünde kocaman bir hayat var. Teknolojinin gelişmesiyle dijital platformların sayısı her gün artıyor. Sinema da bildiğimiz üzere teknolojiyi en çok kullanan sektörlerden biri. Yakın zamanda interaktif filmler de yapılacak. Dolayısıyla her şeyden önce tüm sinemacı adaylarına şunu söylüyorum: Yenilikçi olmalıyız ve teknolojiyi takip etmeliyiz. Aynı zamanda Türk sinemacılar olarak zengin kültürümüzü sinemaya yansıtmanın bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Biz kültürel özelliklerimizi Türk sinemasına yansıtırsak dünya için çok renkli, çok değişik bir tarz oluşturmuş olacağız. Bu yüzden teknolojiyi yanınıza alın ve bol bol film çekin. Bir pandemi dönemi atlattık ve etkilerini yaşadık. Fakat şimdi daha rahat bir dönemdeyiz. Sinemacı adayı genç arkadaşlarım, içlerini rahat tutsunlar, enerjilerini biriktirsinler, bolca bilgilensinler ve zamanın imkanlarını çok iyi kullansınlar. Her zaman bahsediyorum, hangi formatta nereye ne ürettiğiniz önemli değil, içerik önemli! Devamlı üretmeyi düşünelim. Yaratıcılığı besleyecek en büyük kaynak dünya, etrafımızdakiler…
FON BULMAK TÜRK SİNEMACILAR İÇİN EN BÜYÜK PROBLEMLERDEN BİRİ
Bu kadar üretmiş olmama rağmen benim ve birçok sinemacı arkadaşımın en büyük derdi işlerimiz için fon bulmak. Ülkemizde ne yazık ki yurt dışında olduğu gibi özellikle Amerika veya Güney Kore’deki gibi sistemli bir fon yok. Ben de her projem için fon araştırmasına giriyorum. Ama bunlar sadece kendi networkümüz ile ulaşabildiğiniz insanlar ve şirketlerle sınırlı kalıyor. Fakat Türk film endüstrisi için bir fon sistemi olmalı. Bunu Kültür Bakanlığı’mız yapıyor. Sinemacı arkadaşlarımız bu konuda en büyük desteği bu fonlardan sağlıyorlar ama tabii ki yeterli değil. Kaynak bulmak ne yazık ki şu anda bireysel olarak devam ediyor. Evet devletin kanalları var. Ancak mecburen bireysel araştırmalara ve mücadelelere giriyorsunuz. Bu bizim sinemamızın en büyük problemlerinden biri şu anda.
İYİ BİR HİKAYENİZ OLDUKTAN SONRA GERİSİ İŞİN TEKNİK TARAFI
Kanalların, platformların, yapım şirketlerinin gelen senaryoların hepsini okuyan ve değerlendiren departmanları var. Günümüzde iletişim ve ulaşım çok daha hızlı ve pratik. İyi bir içerik hazırlayıp donanımlı olduktan sonra proje sahibi için ulaşmakta bir zorluk kalmıyor. Sadece bahsi geçen departmanlara ulaşmak gibi işin teknik tarafı kalıyor. Tüm bunlarla beraber Esenler Film Festivali’nin her sene ne kadar ilerlediğini görüyoruz. 4. Film Festivali’nin de “umut” temalı olması ve Filistin sinemasına dair seçkinin yer alması çok önemli. Aynı zamanda önemli sinema emekçileri sayın Osman Sınav, Ayla Algan ve Necip Sarıcı’ya da onur ödülü verilmesi, Hulusi Kentmen’e vefa ödülü verilmesi de çok kıymetli. Esenler Film Festivali’nin Türk sinemasına katkısı bu anlattığım ufak şeylerle dahi kendisini belli ediyor. Bu organizasyona katkı sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Bizim de bir katkımız olacaksa bundan büyük mutluluk ve gurur duyacağımı da söylemek istiyorum.