Yedi Güzel Adam

26 dakikada okunur

Merhum Ahmet Cahit Zarifoğlu’nun meşhur şiiri Yedi Güzel Adam’da “Bu insanlar dev midir / Yatak görmemiş gövde midir” diye bahsedilen bu güzel adamlar da kimdir? Ortak kanıya göre Nuri Pakdil, Erdem Bayazıt, Mehmet Akif İnan, Ahmet Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören ve Sezai Karakoç’tur. Kimine göre ise Sezai Karakoç değil de Ali Kutlay’dır. Mesele hakkında Rasim Özdenören ve Ali Haydar Haksal gibi üstatlara da soruldu. İşin özü bu güzel adamların sayıları sembolik, bir imgeden ibaret belki de. Çok daha fazla güzel adamlar mevcut edebiyat camiamızda. Cahit Zarifoğlu’nun “Yedi Güzel Adam” şiiri ve kitabı yıllardır kütüphanelerimizde, gözümüzün önündedir. Fakat 2014-2016 yılları arasında TRT’de yayınlanan başarılı yapım Yedi Güzel Adam, edebiyatımızın ustalarını tüm Türkiye’ye tanıttı. Bizler de Âdem Turan ve merhum Asım Gültekin hocalarımız sayesinde daha lise yıllarında tanıdık üstatları. Bu yıl Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü olarak Yedi Güzel Adam Edebiyat Okulu’nu kurduk. Şimdiyse Yedi Güzel Adam Kitap Fuarımız başladı. Açılış programımızda Yedi Güzel Adam’ın şahitleri ve edebiyatımızın güzel adamları Ersin Nazif Gürdoğan, Ali Haydar Haksal, Nurullah Genç ve Şakir Kurtulmuş ile açılışımızı gerçekleştirdik. Bu sayımızda Ali Haydar Haksal’a Yedi Güzel Adam’ın kitapları sordum. Ben de sizlere Yedi Güzel Adam’dan bir seçki sundum. İyi okumalar dilerim.

Önerdiklerim

Ansızın Yola Çıkmak / Rasim Özdenören / İz

Adı hatırlanmayan birinden alınan beklenmedik bir haber… Ansızın yola koyuluş… Yolculuk esnasında rastladığı eski sevgilinin sitemleri… İlk konuşmaların ardından fark edilen tuhaflıklar… Kime yazıldığı, kimin yolladığı bilinen ama anlaşılmayan gizemli telgrafların iki eski sevgiliyi bir cenaze töreni için buluşturması… Rasim Özdenören Ansızın Yola Çıkmak adı altında topladığı bu öykülerinde olayları esrarengiz bir atmosfer içinde şekillendirmiş görünüyor. Okuyucu öykülerin binası içinde dolaşırken zihnindeki zaman ve mekan kategorilerinin yeniden şekillendiği duygusuna kapılabilir bu yüzden. Öykülerdeki kurgulama tekniğiyle yazar okuyucuya düş ve düşünce alışkanlıklarını aşma konusunda yardımcı olmak istiyor gibi. Okuyucusunun durağan bir ortak duyum kalıbının içinde hapsolmasına rıza göstermediği anlaşılan yazar, “öte” duygusunun gerçekliğini kanıtlamak istemekte adeta. Hayatı ölümle, fiziği metafizikle, gündelik olanı düşünsel olanla ve nihayet dünyevi olanı kutsal ile irtibatlandırma ihtiyacını duyumsatan öyküler bunlar…

 

Kültürlerin de uygarlıkların da oluşması için dinin, daima bir temel öğe olduğundan hareket eden Akif İnan, bu eserinde İslâm dışındaki uydurulmuş veya özünden sapmış uygarlıkların birer beşeri dalalet olmak bakımından birbirleriyle bir öz yakınlığı belirtir.

 

Din ve Uygarlık / Akif İnan / İz

 Kültürlerin de uygarlıkların da oluşması için dinin, daima bir temel öğe olduğundan hareket eden Akif İnan, bu eserinde İslâm dışındaki uydurulmuş veya özünden sapmış uygarlıkların birer beşeri dalalet olmak bakımından birbirleriyle bir öz yakınlığı belirtir. Ona göre bu sapkın uygarlıklar, öyle zannedildiği gibi birbirlerine aykırı uygarlıklar değildirler. Hepsinin dayandığı, insanoğlunun zihnî ve ruhî spekülasyonudur. Bu spekülasyonsa, çeşitli zamanlarda ve farklı alanlarda değişik görüntülü ürünler vermiş olsa bile, temel endişe bakımından birbirine çok yakın yahut da zıddıyle birbirini andıran; zıddının varlığı yüzünden kendisi de kaim olan ürünlerdir. Hepsi ancak beşerî bir yeteneğin muayyen sınırları içinde mevcut ve mahkûmdurlar. Yeryüzü insanlarını iki ana topluluk olarak, müslümanlar ve müslüman olmayanlar diye ayırdığımız gibi; uygarlıkları da bugün “İslâmî” ve “İslâm dışı” uygarlık diye ayırmak durumundayız, der İnan…

 

Ahid Kulesi / Nuri Pakdil / Edebiyat Dergisi

Kitaplar vardır renktir, kitaplar vardır kokudur, kitaplar vardır sestir, aydınlıktır, ışıktır, gözdür, yoldur, izdir, nişandır, semboldür; rüzgar, hava, bulut, ağaç, ırmak, dağ… İşte bu vasıflarla nitelendirdiğim kitaplar arasındadır Ahid Kulesi. Kitabı elinize aldığınız andan itibaren, diğer kitaplardan farklı bir ses verdiğini gözlemleyeceksiniz. Kitabın içindekiler kısmına, ‘Mağara Sesleri’ dediğini göreceksiniz. Edebiyat Kulesi’nin titiz dervişi Pakdil, eserlerini oluştururken yıkıp tekrar kurmaktan, hatta bunu yüzlerce yapıp yüzlerce kez bozmaktan sıkılmayan, kelimelerin hakkını veren bir ustadır. Sessizlik, Kudüs ve yalnızlık. Gecenin karanlıklarını daktilolarıyla aydınlatırken bizlere eşsiz eserler sunmuştur. Bu eşsiz eserlerden bir tanesi de Ahid Kulesi’dir. Ahid Kulesi, düşünceye ve sükûta ahdetmişçesine kendini defalarca okutmaya meyleden bir kitap olarak, tüm renkleri içinde barındıran bir eser olarak okuyucu karşısında dimdik ve sağlam temellerle durmaktadır.

 

Açılı/yorum / Alâeddin Özdenören / İz

Alaeddin Özdenören, edebiyat dünyamızın perde arkasında kalmış, saklı bir değeri. Ömrü, bugün göz önünde bulunan isimlerle birlikte geçmiş, günümüzün parlak şair ve öykü yazarlarının ilk adımlarına ışık olmuş bir isim. Bir edebi metnin sayısız tekliflerinden biri de düşünceler, hayaller, hatıralarla süslenmiş bir ‘yolculuk’tur. Okur olarak, hepimiz, bazen metnin bizi götürdüğü yerlere doğru; bazen de metindeki küçük bir işaret vesilesiyle, kendi imkânlarımızın bize sunduğu tamemen şahsi güzerhâhlara doğru yol alırız. AÇILI/YORUM, bu bağlamda, bir okur/yazar olarak Alaeddin Özdenören’in edebî metinlerin kapısından içeri girerek çıktığı yolculuklardan, metnin ufuklarına açılarak ulaştığı yorumlardan oluşuyor. Bu yazılar kimi zaman bir şiirin içinden geçilerek olabildiğince şaşırtıcı menzillere ulaşırken, kimi zaman da bir romanı didik didik eden bir çözümlemeye dönüşüyor. Bu yönüyle Açılı/yorum Türk edebiyatında eşine az rastlanabilecek keyifli bir okuma yolculuğu teklif ediyor okuyucuya…

 

Yeni Çıkanlar

Eski Türk Tarihi / Ahmet Taşağıl / Kronik

Türklerin kökeni nedir? Türklerin nasıl bir yönetim şekilleri vardı? Çin ile ilişkileri nasıl gelişmiş, her zaman düşman mı olmuşlardır? Çin’in başkentinde idam edilen 54 Türk beyi kimdir? Türkler Çin topraklarına nasıl akın yapıyorlardı? Doğu Gök Türk Devleti hükümdarı Shih-pi Çin’i nasıl kuşattı? Ergenekon nerededir ve Türk tarihindeki yeri nedir? Göktürkler kimdir ve sonraki Türk devletlerini nasıl etkilemişlerdir? Kül Tegin Türk tarihine nasıl damga vurmuştur? İpek Yolu nasıl doğmuştur? Özkent, Turfan ve daha nice Türk şehrinin özellikleri nelerdir? 15. ve 16. yüzyılda Türk dünyası nasıl bir manzara teşkil etmektedir? 1981 yılında henüz 17 yaşında bir üniversite öğrencisiyken Avrasya Türk tarihinin siyasi, sosyo-kültürel, tarihi coğrafyası üzerine araştırmalar yapmaya başlayan duayen tarihçi Ahmet Taşağıl’ın kaleme aldığı Eski Türk Tarihi kitabıyla Orta Asya’dan Tuna’ya kadar Türklerin izlerini takip edeceksiniz.

 

Özellikle siyer alanına yaptığı katkılarla ülkemizin en velud âlimlerinden olan M. Âsım Köksal, 1964’te Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki 31 yıllık görevinden emekliye ayrılıp bu eseri kaleme almaya başlamış ve uzun yıllar süren titiz bir mesai sonucunda da kendi türünün eşsiz bir örneği olan bu çalışma ortaya çıkmıştır.

Memnun Kalırsın / Emrah Serbes / İletişim

 “Bir gün dönüp yazdıklarımı okudum. Düşünce derinliği şekline bürünen bir sürü ıvır zıvır saçmalık. ‘En azından bunun farkındasın,’ dedim kendime. Bir süre ara verdim yazmaya. Saksıya menekşe ektim, her gün suladım, bir akşam geldim soğuktan donmuş. Olabilir. Her şey olabilir. Mutluluğun tek numarasının insana kötü bir geçmişi unutma gücü vermek olduğunu bilen insanlar… Utanç ve korku denen kayalar arasında ezilen insanlar… Sevmeyecekse bütün gücüyle nefret eden insanlar… Ezilmiş onurlarıyla sağa sola saldırmaya hazır insanlar… Ancak benzer nedenlerle kafayı yemiş insanların saçmalamasıyla inilebilecek derinliklere inen insanlar… Hiç kimsenin üşümediği ülkeyi arayan insanlar… Emrah Serbes, Memnun Kalırsın’da çürüme hikâyeleri ve çürümenin içinden insan hikâyeleri anlatıyor. Gadrin ve hüznün içine sarılı bir şefkatle… Olağandışına adım atan kitabın “Olağan hikâyeler” bölümü ise, Serbes’in yazı serüveninde değişik bir fasıl açıyor. Bir adamın yavaş yavaş mavi oluverdiği, son istasyonda veya olmayan bir peronda gerçekliğin değiştiği, fantastiğin, bilimkurgunun eşiğinden atlayan hikâyeler var bu bölümde.

İslam Tarihi / M. Asım Köksal / Ketebe

“Hayatımızın en mesut, en mutlu devri; her türlü güçlük ve ağırlığına rağmen, bu kitabı yazmakla geçirdiğimiz devir olmuştur. Çünkü başından sonuna kadar bütün bir devri, olanca çileleri ve mutlulukları ile Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselam’ın ve ashabının yanında yaşamış gibi idik. Kitabımızı okuyanların da bu kanaate varacaklarını sanıyoruz.” İslâmiyetin doğuşunu ve yayılışını anlatan İslâm tarihleri, İslâmi literatürdeki en önemli kaynaklardandır. Muhtelif Türkçe İslâm tarihleri olmakla birlikte bu sahada akla ilk gelen çalışma, şüphesiz Mustafa Âsım Köksal’ın İslâm Tarihi adlı 8 ciltlik eseridir. Özellikle siyer alanına yaptığı katkılarla ülkemizin en velud âlimlerinden olan M. Âsım Köksal, 1964’te Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki 31 yıllık görevinden emekliye ayrılıp bu eseri kaleme almaya başlamış ve uzun yıllar süren titiz bir mesai sonucunda da kendi türünün eşsiz bir örneği olan bu çalışma ortaya çıkmıştır.

 

Sonsuzun İtibarı / George Santayana / Büyüyen Ay

“Sonsuzun İtibarı” 1863-1952 yılları arasında yaşamış İspanyol asıllı filozof George Santayana’nın “Some Turns of Thought In Philosophy” adıyla yayımlanan ve beş makaleden oluşan eserinin çevirisidir. Filozofun ilk makalesi İngiliz filozofu John Locke’a, ikinci makalesi İngiliz idealizminin elli yılına, üçüncü makalesi bilimde gerçekleşen devrimlere, dördüncü makalesi Freud ve Nirvana’ya dairdir. Son makale kitaba da ismini veren Sonsuzun İtibarı’dır. Sözü Santayana’ya bırakalım: “Doğadaki canlılar hayatta kalmak ve ölmemek için namütenahi bir çaba içerisinde çırpınıp dururlar; yani onların iradeleri, bilakaydüşart boyun eğmeleri gereken ilahi buyruklara ümitsiz bir başkaldırı içindedir. Buna karşılık ruhu ile bütünleşmiş kişi ise zihinsel olarak ebedî dünyayla temas hâlinde olduğu ölçüde, yaşamın içinde sürüp giden ölümlere olduğu gibi doğmuş olmanın beraberinde getirdiği nihai ölüme de ayak diretme külfetinden kurtulur. Yapıp ettiği, elde ettiği her şeyi iman dolu bir vazgeçişle sürdürür; var oluşunu da kabul edişindeki rıza ve minnetle, hatta daha da fazlasıyla terk etmeye hazırdır. Çünkü davranışın ve tutkunun gelip geçen âna verdiği önem, ona sebepsiz ve aşırı gelir. Sırası gelen her bir görev tamamlanıp rafa kalktıkça, kişi için nihayet bidayetten daha büyük bir şükür kaynağı olur.”

 

Ali Haydar Haksal’dan tavsiyeler

Evdeki Yabancı, Sesim Bana Yetmiyor, Sarıldığım Soğuk Bir Ceset, Sokağın Adı Issız, Ay Işığında Vav’ın Odası, Zamanların Öyküsü, Yalnızlık Sarkacı, Kuşkonmazda Konuşan Adam, İçim Su Berraklığında, Kapıda Bir Çift Ayakkabı, Renklerin Dansı Rüya Rüya İçinde, Ruh Denizi, Güneşe Koşan Adam, Gelişi Güzel, Oruç Çağrısı, Öykü Ağacı, Yitik Yaşamın Güncesi, İki Ateş Arasında Aşk, Anzelha ile İbrahim, Hüzün, Sevgilinin Yol Arkadaşı Hz. Ebu Bekir, Sevgili’nin Hak Dilli Arkadaşı Hz. Ömer, Âkif Duruşlu Âsım, Necip Fazıl Kısakürek: Büyük Doğu Irmağı, Sezai Karakoç: Eleğimsağmalarda Gökanıtı, Rasim Özdenören: Ruh Denizinden Öyküler, Bir Medeniyet Şairi: M. Akif İnan, Doğu Büyüsü: Ah Kudüs, Kendilik ve Edebiyat ve Zarif Şair Cahit Zarifoğlu eserlerinin yazarı Ali Haydar Haksal’a “Hangi kitapları okuyalım?” diye sordum. İşte aldığım cevaplar:

 

Yaşamak / Cahit Zarifoğlu / Beyan

Zarifoğlu, çevremizde gelişen olayların gözümüzü yorduğu ve bizim, hayatın bütünsel akışıyla olan bağlarımızı güçlükle koruduğumuz dönemde, o bağlara canlılık veren birkaç şairimizden biridir. Yaşamak, şiirindeki derinliğin yol açtığı açılım getiren ve şaire ait iç dünyanın zenginliğini gözler önüne seren bir eserdir. Şair, yaşamayı varlık ve oluşun özüne dokunan bir derinlik içinde algıladığı ve arka planındaki hikmetle anlaşarak yaşadığı için, aynı hikmetin onun anlatımında parıldaması pek tabiidir.

 

 Batı Notları’nda Nuri Pakdil, tarih bilincine sahip Müslüman bir yazarın bakışıyla Batı’yı, Batı toplumlarını eleştirel bir gözleme tâbi tutuyor.

 

Edebiyat ve Medeniyet Üzerine / Akif İnan / İz

Yedi Güzel Adam’ın güzellerinden, eğitimci-düşünür-fikir adamı-şair Âkif İnan, yazdığı az ama öz şiirleri ile, yazıları ile, kurucusu olduğu sivil toplum kuruluşu ile kozasını ağır ağır, ama sağlam adımlarla örmüş bir önemli insan. O sadece yazmamış, yaşamış, yazdığını yaşamış ve güzelliklerin yaşanması için hayatını vakfetmiş bir vakıf insanı. Elinizdeki kitap, onun düşünce dünyasından bir kesiti alıyor, ıskalamış olanlar için bir fırsat oluşturuyor…

 

Batı Notları / Nuri Pakdil / Edebiyat Dergisi

“Batı Notları“, Nuri Pakdil’in Paris, Brüksel ve Roma’ya yaptığı gezinin notlarını içeriyor. Batı Notları’nda Nuri Pakdil, tarih bilincine sahip Müslüman bir yazarın bakışıyla Batı’yı, Batı toplumlarını eleştirel bir gözleme tâbi tutuyor. Sunuş yazısında, şöyle deniyor: “Yalnızca izlenimlerimi değil, Batı’nın bende yaptığı çağrışımları da yazdım. Şunu da belirteyim: Bilinen gerçeklere yeni bir şey eklenmedi. Ama bunlarla, uygarlık sorunlarımıza az çok değiniliyorsa, bu gerçeklerin sürekli yazılması ve üzerinde düşünülmesi zorunludur.”

 

Şiirler / Erdem Bayazıt / İz

Yedi Güzel Adam, ortaya koydukları eserler ve tamamen yerli kaygılarla verdikleri mücadelelerle Türk okuru nezdinde özel bir yere sahiptir. Erdem Bayazıt da bu müstesna insanlardan biridir. Şiirler, onun yayınlanmış tüm eserlerini ihtiva ediyor. Bu kitap ünlü şairin Sebeb Ey, Risaleler ve Gelecek Zaman Risalesi adlarıyla yayınlanan eserlerini bir araya getiriyor. Böylece Bayazıt’ın okuyucusu şairin üç kitabını topluca edinme imkânı buluyor.

Önceki Yazı

İnsanlar artık inanmadıkları bir hikayeyi izlemiyorlar

Sonraki Yazı

Melankolinin kara güneşi “Ahmet Haşim”

Son Yazılar