YILMAZ BİR DİL VE KÜLTÜR SAVAŞÇISI: D. MEHMET DOĞAN

18 dakikada okunur

 

Kendisinin katıldığı son etkinlik olan TYB İstanbul Şubesi programında bana dönerek ‘gel gel belki bir daha çekilemeyiz”  diyerek fotoğraf çekilmiştik. Gerçekten de öyle oldu. 

Mimar Sinan gibi güzel eserler bırakarak gitti. Kitapları başucu eserlerdir. En güzel eserlerinden biri de Türkiye Yazarlar Birliği’dir. Birçok ödülün sahibi olan D. Mehmet Doğan aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülünün de sahibi oldu.

28 Şubat döneminin isimleriyle hiç anlaşamadı. Onların sevmediği kişilerin başında geldi. İnsanların yazmaktan çekindiği o dönemde Mehmet ağabey isyan eden yazılar yazıyordu.  Bundan dolayı 312 generali karşısına aldı.  28 Şubat döneminde generallere kafa tutmak Mehmet Doğan’ın net duruşunun göstergesidir. 

Yılmaz bir dil ve kültür savaşçısıydı

Ardında Mimar Sinan gibi güzel eserler bırakarak gitti. Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu, Türkçemizin yılmaz savaşçısı, Kültür Sanat Camiasının ağabeyi D. Mehmet Doğan’ın vefat haberi edebiyat ve kültür sanat camiasını derinden üzdü. 

İstanbul şubesinin düzenlediği programlarında yıllarca fotoğraflar çektim.  Katıldığı etkinliklerde tanıştım D. Mehmet Doğan ağabeyle. Tanıdığım ilk günden beri çok sevdim. İyi insandı. Program öncelerinde hürmetle elini sıkar kısa da olsa mutlaka sohbetlerimiz olurdu. 

Her programda sohbetlerimiz olurdu

TYB’nin haricinde ki katıldığı programları da takip ederdim. Beni görünce ‘Ooo ne güzel. Geldin mi’ diyerek tokalaşır ve hatırımı sorardı. Güney doğu illerini kapsayan ve bir hafta süren ‘Kültür Kervanı’ programına katılmıştım. Başkan Mehmet Doğan ağabeyle bu etkinlikte bir birimizi daha da iyi tanımıştık. Çok güzel espri ve şakalarda yapardı. Beni kendi yakın çevresinden biri olarak kabul etmesinden çok mutlu oldum. 

Benim için Ankara’dan İstanbul’a geldi

İstanbul’da önemli isimlerin katılımıyla dil ile ilgili bir programı organize etmiştim. Kendisini davet ettiğimde Ankara’da yaşamasına rağmen hiç hayır demeden etkinliğe katılması beni o kadar mutlu etmişti ki anlatamam. Beni orada onurlandırmıştı. Değer verdiğini göstermişti. Gözlerim yaşarmıştı. Aklıma gelince hala duygusallaşırım.

Son kez katıldığı TYB İstanbul Şubesi programında bana dönerek “Gel gel birlikte fotoğraf çektirelim, belki bir daha çektiremeyiz.” Deyişini unutamıyorum. Gerçekten de son karemiz oldu. 

Bir Kültür Bakanı gibi hizmet etti

Hayatı soyunca Türk dünyasını, birliğini dert edinmişti. Siyasete mesafeli ama yaptığı çalışmalarıyla adeta bir kültür bakanı gibi hizmet etmişti. Mehmet Doğan ağabey Türk birliği fikrini sadece savunmakla kalmayıp bu konuda ciddi adımlar atılması hususunda da öncü çalışmalar yapmıştır.

Türk devletlerinin bağımsızlığını kazanabilmeleri için büyük mücadele vermiştir. Türk devletlerinin bağımsızlığıyla beraber yeni güçlü bir birlik oluşabileceğini yıllar önceden hayalini kurmuştur. 

Kurucusu ve şeref başkanı olduğu Türkiye Yazarlar Birliğinde sadece yurt içi çalışmalar yapmamıştır. Türk dünyasıyla ilgili projeler üretmiştir. Türk dünyası ve Türkiye Cumhuriyeti arasında ciddi kültür köprüleri kurmuştur.

Karşılıklı düzenlenen programlarla Türk dünyasındaki ve Türkiye de yaşayan yazarların bir birleriyle tanışması büyük bir mutluluk vermiştir Mehmet Doğan ağabeye. Türkiye’nin önemli yazarlarının kitaplarının Türk dünyasında yayımlanması ise Mehmet ağabeyin hayallerinin gerçek olmasıydı.

İsmail Gaspıralı’nın hayalini sürdürdü

Ünlü Kırımlı yazar ve fikir adamı İsmail Gaspıralı’nın Türk dünyası hayali olan dilde, fikirde, işte birlik için koşturdu hayatı boyunca. Gaspıralı ilk adımları attıysa Mehmet Doğan ağabey ete kemiğe büründürdü adeta. 

Türkiye Yazarlar Birliğini sürekli bir milli bir hat üzerinde tutmuştur. Hiçbir cemaat ve partinin arka bahçesi olmasına izin vermemiştir.  Dil konusunda hep hassas olmuştur.  

Mücadeleci bir yapısı vardı Mehmet Doğan abinin. Nerede zayıf durumdaysak cepheyi oraya taşımıştır.  Saldırılardan korkmadığı gibi onlara karşı fikir savaşı vermiştir. 

28 Şubatta direnenler arasındaydı

28 Şubat döneminin isimleriyle hiç anlaşamadı. Onların sevmediği kişilerin başında geldi. İnsanların yazmaktan çekindiği o dönemde Mehmet ağabey isyan eden yazılar yazıyordu.  Bundan dolayı 312 generali karşısına aldı.  Mahkemelerde yargılandı.

28 Şubat döneminde generallere kafa tutmak Mehmet Doğan’ın net duruşunu anlatıyor. Bu güzel insanın cenaze töreni üzerine tez yazılacak bir katılıma sahipti.  Ankara’da Hacı Bayram Veli Camiinde ki törende her kesimden cemaat vardı.  Meczupta, sokakta ki kimsesizlerde, esnafta, Cumhurbaşkanımız da oradaydı. Namazı Diyanet İşleri Başkanı kıldırdı.  Aynı kalabalık defin edildiği Tacettin Dergahında da vardı. Bu kalabalık ve sevgi seli Mehmet Doğan ağabeyin güzelliğinin şahididir.  

Cenazesinde her kesimden insan vardı

Sevgili dostum Mahmut Bıyıklı Haber 7 deki köşesinde şöyle anlatıyor: “Tanıdığım kadar tanımadığım yüzler de vardı. Bu kişiler gazeteci, yazar, şair sıfatları olmayan insanlardı. Mehmet Ağabeyin memleketimize hizmeti geçtiğine inandıkları için son vazifelerini yerine getirmek üzere Ankara’ya gelen milletimizin ferasetli ve fedakâr evlatlarıydı. İnsanımızın bu vefasına şaşırmamak elde değil. Milletimiz Allah için, vatan için yaşayan şahsiyetlerle arasında ilginç bir bağ kuruyor.

Yeter ki ülkemize bir hayrı dokunsun Onu yalnız bırakmıyor. Cenazedeki muazzam kalabalık bunun göstergesiydi. Akif İnan’ın unutulmaz şiirindeki “Bütün giysileri yırtsak yeridir/ Yeter bize vefa elbiseleri” dizelerine hayat verdi. Cenazedeki manevi atmosfer gerçekten başkaydı. Hal ehli birisi tabut musalla taşındayken yanında müritleriyle gelip uzun uzun okudu. Kim olduğunu sordum bilen çıkmadı. Kim bilir kim. 

Cumhurbaşkanımızın katılımı çok anlamlıydı. Tabuta devlet başkanımız omuz verdi. O anda aklıma Şeyhi Üftâde’nin vefat etmeden önce Hüdâyî’ye söylediği, “padişahlar ardınca yürüsün” sözü aklıma geldi. Duygulandım.”

Mimar Sinan gibi güzel eserler bıraktı

Son söz olarak toparlayacak olursak D. Mehmet Doğan ağabeyimiz, güzel dilimiz, Türkçemiz,  kültürümüz için yılmaz bir savaşçıydı. Milli bir mücadele verdi. İstikrarlı bir dava adamıydı. 

Mehmet ağabey ardında Mimar Sinan gibi güzel eserler bırakarak gitti. Kitapları başucu eserlerdir. En güzel eserlerinden biri de Türkiye Yazarlar Birliği’dir. Bir çok ödülün sahibi olan D. Mehmet Doğan aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülünün de sahibi oldu.

Bu güzel insanın dava sancağı dalgalanmaya devam etmeli.

KUTU

  1. MEHMET DOĞAN KİMDİR?

Asıl adı Mehmet Doğan’dır. Mehmet Doğan’ın isminin başındaki “D”nin Nurettin Topçu tarafından diğer Mehmet Doğan’lardan ayırmak için ona armağan edilir. Doğan bazı eserlerinde Ali Osman Eğilmez, Halil Kaleli müstearını kullanır.

Doğan 4 Eylül 1947’de Ankara’nın Kalecik ilçesinde dünyaya geldi. Babası terzi Sait Doğan, annesi Safiye Doğan’dır. Anne Safiye Doğan 1980’de, baba Sait Doğan 1987’de vefat etti. Kalecik’te başladığı ilköğrenimini ailesinin Ankara’ya taşınmasının ardından Ankara’da Ulus İlkokulu ve Cebeci Ortaokulunda tamamladı. 1968’de Ankara Gazi Lisesinden, 1972’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo Televizyon Uzmanlık Bölümünden mezun oldu. Mezuniyetten sonra 1972-1974 arasında Türk Tarih Kurumu Yeni Türkiye Araştırma Merkezinde dökümantalist, 1975-1978 arasında Dergâh Yayınevinde yayın yönetmeni, 1977-1978 arasında TRT’de genel müdür danışmanı olarak çalıştı. Askerliğini İzmir Ulaştırma Okulu ve İstanbul Kartal Maltepe Terminal Birliğinde teğmen olarak yaptı (1974-1975). 1978 yılında bir grup yazarla Türkiye Yazarlar Birliğinin kuruluş çalışmalarını yürüttü. 26 Nisan 1979’daki ilk genel kurulda genel başkanlığına getirildi. 14 Mart 1998’e kadar genel başkan olarak görev yaptı. 1978-1980 arası Yazarlar Birliği bünyesinde Birlik Yayınları’nı kurdu ve yönetti. 1980’de Kültür Bakanlığı Sinema Dairesinde film yapımcısı ve senaryo yazarı olarak çalıştı, film denetleme kurulu üyeliği yaptı. 

1992’de uluslararası niteliğiyle iki yılda bir düzenlenen “Türkçenin Uluslararası Şölenleri”ni başlattı. TYB bünyesinde Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezinin kuruluşuna öncülük etti (2006). 12 Mart’ın İstiklâl Marşı Günü olarak kutlanması yönündeki çabaları sonuç verdi. TBMM 4 Mayıs 2007’de İstiklâl Marşı’nın kabul edildiği günü, İstiklâl Marşı Günü ve Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Günü olarak kutlanmasıyla ilgili kanunu kabul etti. Yazarlık alanının tanımlanması, yazarların mesleki bir kuruluş çatısı altında toplanması, geçmiş büyük yazarlarımızın ve yaşayan yazarlarımızın tanıtılması yönünde çalışmalar yapan Doğan, Safahat ve İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un anılması, Ankara’da Milli Mücadele sırasında ikamet ettiği Tacettin Dergâhı’nın korunması için çaba sarf etti. Milli Eğitim Bakanlığı Ankara Kalecik’te Fen Lisesine, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Şehir Kütüphanesine adını verdi. TYB’nin başkanlığından ayrıldıktan sonra şeref başkanı oldu.

  1. Mehmet Doğan bugüne değin Yeni Devir, Zaman, Yörünge, Vakit, Akit, Vahdet, Karar; Hareket, Türk Edebiyatı, Mavera, İslam, İlim ve Sanat, İzlenim, Nehir gibi gazete ve dergilerde yazar. Önce şiir yazan sonra araştırmaya yönelen Doğan, sözlük ve ansiklopedi çalışmalarına büyük katkısı olur. Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’ünü hedef tahtasına koyar, alternatif bir sözlük yapma iddiasıyla ortaya çıkar ve Büyük Türkçe Sözlük’ü hazırlar. Sözlük, bugüne kadar tam yedi defa genişletilir, her seferinde yeni kelimeler, deyimler ve örnek cümleler eklenir. Şimdi 25. baskısında, 1912 büyük boy sayfada 110.000 kelime, deyim, terkip, atasözleri, 500’den fazla şair, yazar, düşünce ve bilim insanından seçilmiş on binlerce örnek bulunuyor. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’nin yayınını planlayan ve ilk ciltlerinin yayınını yöneten Doğan, bu ansiklopedinin çeşitli maddelerini kaleme alır. Ayrıca Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu bünyesinde 3 ciltlik  Türk Ailesi Ansiklopedisi’nin yayınını yönetir. Türkçe üzerine çalışmalarını yoğunlaştıran Doğan, 2020’nin Eylül’ünde Türkçenin Cenaze Töreni adlı eseri yayımlar. Çalışmasında Türk Dil Kurultayını ele alır. Kurultay sürecini değerlendirir ve kurultayın Türkçeye verdiği zararları üzerinde durur. 
Önceki Yazı

Hicaz Peşrev

Sonraki Yazı

Zencef, Abuzambak ve Ebu Parola’nın dostluk macerası

Son Yazılar