Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Azerbaycan’ın yeniden atan kalbi Şuşa, geçmiş tarihi ve bugünüyle Türk dünyasında önemli bir kültür ve sanat birikimine ev sahipliği yapıyor. Gerek yetiştirdiği kişiler bakımından gerek ise son yıllarda gerçekleşen olaylar bakımından Azerbaycan için büyük bir öneme sahip olan Şuşa’yı, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi 7. Toplantısı Milletvekili Tanzila Rustemxanli, Gazeteci Aynur İmran ve Tarihçi, Türkolog, Akademisyen Bayram Quliyev değerli yorumlarıyla bize anlattılar.
Bir şehir düşünün ki nice aydınlar yetişirmiş. Bir şehir düşünün ki bir medeniyetin doğuşuna tanıklık etmiş. Bir şehir düşünün ki kültürün, sanatın sembolü olmuş. İşte o güzel şehir o yeniden doğan memleket Şuşa…
Azerbaycan’ın Kültür ve Zafer Başkenti Şuşa hem geçmiş tarihi ile hem de günümüz tarihi ile birçok yönden Türk dünyası için büyük önem arz ediyor. Kültürel tarihi şehrin kurulmasıyla aynı zamanda başlamış ve dünya çapında tanınan birçok sanatçı yetiştirmiş olan Şuşa, Azerbaycan’ın kültür başkenti olarak da biliniyor. Son yıllarda gerçekleşen ve büyük bir zafere imza atılan Karabağ Savaşı’nın kazanılmasında etkili rol oynayan Şuşa, sadece kültürel bakımdan değil aynı zamanda bir zaferin de başkenti olarak karşımıza çıkıyor. Türk dünyasında kültür ve sanat alanında ilklere imza atan bu özel şehrimiz zaferin ardından yeniden hayata dönerek sadece Azerbaycan’ın değil Türk dünyasının da sembolü haline geldi.
Onun topraklarında ilham yeşeriyor. Öyle ki birçok şair, müzisyen, yazar yetiştirdi. Şuşa, Azerbaycan’ın kültür başkenti… Birçok medeniyete, kültüre tanıklık eden Şuşa’nın geçmişini ve bugünkü durumunu, neler yapıldığını; Tarihçi, Türkolog, Akademisyen Bayram Quliyev, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi 7. Toplantısı Milletvekili Tanzila Rustemxanli ve Gazeteci Aynur İmran Litros Sanat’a anlattılar.
Şuşa anka kuşu gibi küllerinden doğdu
Aynur İmran (Gazeteci): Şuşa Karabağ’ın merkezidir, başkentidir. Kadimlerden, Karabağ Hanlıklar döneminden Karabağ Hanlığı’nın başkenti oldu. Dağların başında ulaşılamayan çok güzel bir bölgedir. Karabağ Hanlığından bugüne kadar Azerbaycan’a birçok anlamda, kültür ve sanat anlamında çok değerli aydınlar bahşetmiş bir bölgedir. Şuşa, otuz yıldan fazla bir süredir Ermeni işgali altında kaldığı için bir sembole döndü.
Bugün ise Şuşa, Azerbaycan için çok önemli bir yer ve bizim bir parçamız olduğu için biz çok iyi biliyoruz. Ama Türk dünyası için anlatımlar yeni yeni başladı. Şuşa tanınmaya başladı. Bir gün Şuşa’nın tüm Türk dünyasının kültür merkezi olacağından eminim.
Şuşa, Azerbaycan’ın ve tüm Türk dünyasının hatta tüm İslam dünyasının tüm Doğu’nun ilk operasını yazan bestekârı Üzeyir Hacibeyov’un ana vatanıdır. Hacibeyov, Şuşa’da doğdu, Şuşa’da büyüdü, ilk eğitimini yine Şuşa’da aldı. Şuşa, Muğam’ın merkezidir. Türkiye’de makam olarak tanınıyor ama muğam makamın bir başka çeşidi ve Azerbaycan’a özgü bir müzik türüdür. Şuşa, sayısız Muğam sanatçısını Azerbaycan’a verdi.
Bugün hem Şuşa’nın hem de Karabağ’ın Türk dünyası için neden bu kadar önemli olduğuna gelecek olursak yüz yıl sonra tüm Türk dünyasında ilk defa bir toprak geri alındı. Bu zaferin Türk dünyası için bir başlangıç olmasını umut ediyorum. Tüm Türk dünyasının zamanında hükmettiği toprakların teker teker yeniden kendi bünyesine alacağını ve Türk adaletini, Türk zenginliğini, Türk aydınlığını ve kültürünü yeniden o bölgelerde hâkim kılacağını umut ediyorum. Şuşa, bu yüzden bir başlangıç, bir dönüm noktası ve anka kuşu gibi yeniden doğmanın sembolü oldu. Şuşa gibi olan diğer Türk topraklarının da böyle olmasını diliyor ve umut ediyorum.
“Doğu’nun konservatuarı”
Tanzila Rustemxanli (Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi 7. Toplantısı Milletvekili): On dokuzuncu yüzyılda Şuşa, büyüklüğü ve zenginliği bakımından Bakü'yü bile geride bırakan Kafkasya'nın en büyük şehirlerinden biriydi. Birçok kervan yolunun kavşağında yer alan şehir, ipek kumaşları, arnavut kaldırımlı sokakları, büyük taş konakları ve parlak desenli halılarıyla ünlüdür. Her Azerbaycanlı için Şuşa kültürümüzün ve tarihimizin simgesidir. "Küçük Paris", "Kafkas Sanat Tapınağı", "Azerbaycan müziğinin beşiği", "Doğu Konservatuarı" olarak anılan Şuşa, sadece bir şehir değil, atalarımızın yarattığı büyük bir anıttır. Bu şehirde ve çevresinde Azerbaycan halkının yüzlerce yıllık geçmişi olan kültürel mirası ve kahramanlık örnekleri yaratılmıştır. Şuşa, sadece Şuşalılar için değil, tüm Azerbaycanlılar için, vatanını ve milletini seven her vatandaş için aziz bir şehir, aziz bir toprak, aziz bir kale, aziz bir anıttır. Şuşa'nın Azerbaycan için değeri ve önemi Milli Lider Haydar Aliyev'in şu cümlesinde en güzel şekilde ifade edilmektedir: "Şuşa olmadan Karabağ olmaz, Karabağ olmadan Azerbaycan olmaz."
Şuşa biz Azerbaycanlılar için öne çıkan bir yerin adresidir. Şuşa, Azerbaycanlıları birbirine bağlayan kutsal bir yerdir. Şuşa, Azerbaycan'ın kültür ansiklopedisidir. Azerbaycan'ı ve kültürünü onsuz hayal etmek imkansızdır. Ancak Mayıs 1992'de Karabağ Savaşı’nın zirvesinde Ermeni işgal güçleri Şuşa'yı işgal ederek şehri vahşice yok etti, hatta birçok değerli tarihi ve mimari eseri yok etti. Azerbaycan halkı Şuşa'nın serbest bırakılmasına olan inancını bir gün bile kaybetmedi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Başkomutan İlham Aliyev'in ilkeli tutumu, Azerbaycan Ordusunun savaş alanında dile getirdiği güçlü argümanlar ve sağlam görüşler, diplomatik alanda başarılara dönüşerek ülkemizin askeri-diplomatik zaferini belirledi. İkinci Karabağ Savaşı'nda Şuşa'nın işgalden kurtuluşu tarihe Zafer Bayramı olarak geçti. Şuşa zaten o günleri yaşıyor. Özgürlüğün yeniden sağlandığı Şuşa'da işgal öncesinde düzenlenen geleneksel etkinlikler devam ediyor. Şuşa birçok uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Şehirde inşaat çalışmaları büyük bir hassasiyetle yürütülüyor.
Muğam tüm dünyaya tanıtılmalı
Azerbaycan'ın kültür başkenti Şuşa'nın uluslararası ölçekte tanıtılması, dünyaya hak ettiği şekilde tanıtılması önümüzdeki temel konulardan biridir. Şuşa kültürü ve tarihi örneğinde yerli muğamımızın da tanıtılması çok önemli. muğam, tüm Doğu dünyasında özel bir öneme sahip olan popüler bir müziktir. muğam, eski Şuşa'da özellikle popüler bir müzik türüydü. Şuşa'da ünlü muğam icracıları çalışmış ve onların geride bıraktıkları okul, zenginliği ve özgünlüğüyle dikkat çekmektedir. Bugün Şuşa müziğinin kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak tanıtılması çok önemlidir ve bu yönde atılan her adımın alkışlanması gerekir. Şuşa'nın tanıtımıyla ilgili uluslararası alanda yapılan her çalışma, milli kültürümüzün ve muğamımızın tüm dünyaya tanıtılması açısından önemlidir ve gelecekte de bu yönde önemli adımların atılacağına eminim. Şuşa'yı dünyaya tanıtacak ve sevdirecek zengin malzemelerimiz var. Uluslararası toplumun Şuşa'nın geçmişini ve geçmişini görebilmesi, gelecekte Şuşa'nın restorasyonunu görebilmesi için bu materyalleri kullanmaya çalışmalıyız. Şuşa'nın Ermeni işgali altındayken ne durumda olduğunu, Ermeni faşistlerinden nasıl bir yıkıma uğradığını, Azerbaycan tarafından kurtarıldıktan sonra nasıl yeniden ayağa kaldırıldığını, ne gibi restorasyon çalışmalarının yapıldığını görsünler. Bütün bunlar Şuşa'nın, devletimizin ve halkımızın tarih ve kültürünün tanıtılması açısından önemlidir. Bu bakımdan atılan her adımın, yapılan çalışmanın alkışlanması gerekiyor.
Azerbaycan’ın tarih ve sanat şehri
Dr. Bayram Quliyev (Tarihçi, Türkolog, Akademisyen): Şuşa Azerbaycan’ın en güzel şehirlerinden biri olduğu kadar da tarihi bir şehir olarak karşımıza çıkar. Çünkü Azerbaycan’ın tarihi topraklarında birkaç tane şehir vardır ki bu şehirlerin tutulması, bu şehirlerin işgali tamamen Azerbaycan’ın işgali anlamına gelir ki bunların başında Şuşa şehri gelir. Bakü, Gence gibi büyükşehirlerimizden sonra Şuşa’nın önemini vurgulamak mümkündür. Şuşa şehri aslında 19. Yüzyılın ikinci yarısında 1756 yılından sonra inşaa edilmeye başladı. Şuşa şehri Karabağ Hanı Penah Ali Han’ın fermanıyla inşa edildi ve Karabağ Hanlığı’nın merkezi Şahbulak Kalesinden Şuşa Kalesine geçti. Şuşa, aslında sadece bir şehir değil aynı zamanda bir kaledir. Kale içerisinde bir şehir olduğu içinde Şuşa’nın işgali oldukça zordur.
Şuşa’nın öneminin çağdaş açıdan değerlendirmesine gelirsek Karabağ’ın en önemli kentlerinden biri olan Şuşa aynı zamanda Karabağ’ın en yüksek noktalarından biridir. Şuşa’nın hangi gücün elinde olduğunu göz önüne olarak düşünmek mümkündür ki Şuşa, her kimdeyse tüm Karabağ ve etraf bölgeleri gözetleme imkanı elde eder. En son baş veren siyasi olaylara gelindiğinde ise Şuşa şehri bizim 44 günlük vatan savaşımızın baş yapıtıdır. Çünkü Şuşa’nın Azerbaycan silahlı kuvvetleri tarafından elde olunması veya alınması bu kadar zorluklarla alınması Azerbaycan’ın 30 yıldan sonra artık arazilerinin Ermeni işgalinden kurtarılmasının aynı zamanda kanıtıdır. Biz Şuşa’yı Ermenilerden, Ermeni silahlı kuvvetlerinden geri almakla kendi kanımızı, kendi canımızı, kurban etmek pahasına Karabağ’ın yeniden Azerbaycan’a katılmasını da sağlamış olduk.
Doğu’nun ilk operası Şuşa’dan çıktı
Şuşa sadece siyasi anlamda Azerbaycan için önemli değildir. Aynı zamanda kültürel açıdan da önemli çünkü Azerbaycan’ın birçok kültürel mimari abideleri ve yapıtları Şuşa’da bulunuyor. Aynı zamanda Azerbaycan’ın birçok bilim insanları sanat insanları Şuşa’da yetişti. Şuşa, Çarlık Rusya zamanında ve aynı zamanda Sovyetler Birliği zamanında kültür merkezlerinden biriydi. Hatta Şuşa’yı “Kafkas’ın Konservatuarı” diye adlandırıyorlar. Çünkü dünyanın en önemli bestekarlarından biri olan Azerbaycan ve aynı zamanda Türk dünyası içinde önem arz eden Üzeyir Hacıbeyov Şuşa’da doğdu. Onun Doğu’da ilk opera yazdığını da muhakkak ki göz önünde tutmamız gerekiyor. Aynı zamanda Şuşa da Hurşidbanu han kızı Natavan ismiyle de meşhurdur. Han neslinden geldiğini ve güzel şiirler yazdığını biliyoruz. Azerbaycan’ın en meşhur okuyanlarından, en meşhur sanatçılarından biri olan Bülbül Şuşa’da doğdu. Şuşa dediğimiz zaman Azerbaycan’ın bütün kültür özelliklerine sahip olan bir şehir aklımıza geliyor. Şimdi baktığımız zaman birçok mimari abidelerin yapıtların Ermeniler tarafından dağıtıldığını görüyoruz. Lakin 19. yüzyılda aynı zamanda 18. yüzyılın sonu Şuşa’da birbirinden güzel mimari yapıtların inşasının olduğunu görüyoruz. Şuşa’nın mimarisine baktığımızda; İslam sanatının örneklerinden, batılılaşma etkilerini aynı zamanda Avrupa’dan gelme gotik mimari üslubunun izlerini görmemiz mümkündür. İslam mimarisinin iki güzel örneği olan Yukarı Gövher Ağa Camii ve Aşağı Gövher Ağa Camii yapıtlarını da anmak gerekir. Restorasyonları yapılan bu iki camii, sonrasında ziyarete açılacak.
Müziğin de başkenti
Şuşa’nın en güzel mimarisinden birisi de Şuşa Kalesi’dir. Şuşa Kalesi, 18. yüzyılın ortalarında tahminen 1954-1956 yıllarında inşaa edildi. Şuşa Kalesi, Şuşa şehri ile aynı yaştadır. Kale Şuşa şehrini 3 taraftan çevreliyor. Kalenin 4 giriş kapısı var. Kapılardan günümüze sadece Gence kapısı kaldı ama kalenin büyük bir bölümü varlığını koruyor. Kale Sovyetler döneminde aslına uygun olmayacak şekilde restore edilse de şimdi kale üzerinde kendi aslına uygun şekilde restorasyonun yapıldığını da görebiliriz.
Şuşa aynı zamanda müziğin de başkentidir. Çünkü Şuşa’da Üzeyir Hacıbeyov gibi ünlü bir bestekar yetişti. Üzeyir Hacıbeyov daha önce de vurguladığımız gibi Doğu’nun ilk operasını yazmıştır. Yazdığı ilk opera ise Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun operasıdır. Aynı zamanda Üzeyir Hacıbeyov’un birçok şimdiki dille ifade edersek sitcom tarzında komedileri ve müzikalleri de mevcuttur. Hatta onun yazmış olduğu “Arşın Mal Alan” isimli müzikali dünyanın birden çok ülkesinde gösteriliyor ve çeşitli dillere çevriliyor. Bundan başka Azerbaycan için önemli olan birçok sanatçıların yetişmesinde de Şuşa’nın büyük önemi vardır. Murtaza isimli güzel Azerbaycan sanatçısı sonradan Bülbül ismini aldı. Şuşa’da doğdu ve aynı zamanda İtalya’da müzik eğitimi aldı. Bundan başka Han Şuşinski, Seyyit Şuşinski gibi Azerbaycan’ın sanat dahileri de Şuşa da yetişti. Onlar Azerbaycan muğamını, Azerbaycan etnik müziğini dünyaya duyurmada çok büyük bir role sahiptiler. Onlar Azerbaycan Muğam’ını kayıtlara dahil ederek artık akademik seviyede takdim etmişlerdir. Şuşa’da aynı zamanda edebiyat ve tarih alanında oldukça önemli şahsiyetlerinde yetiştiğini görmekteyiz. Bunlardan en önemlisi olan Hurşidbanu Natavan büyük Fransız duayen Alexandre Dumas ile buluştu ve Alexandre Dumas, Natavan’ın eğitimine, adab-ı muaşeretine ve aynı zamanda görgüsüne hayran kalmış; onunla satranç oynamış. Türkiye için de önemli bir vaziyet olan aynı zamanda Türk dünyası içinde önemli bir şahsiyet olan Ahmet Ağaoğlu’da Şuşa’dan çıkmıştır ve hem Azerbaycan hem de Türkiye için önemli bir yere dayanıyor. Ahmet Ağaoğlu’nun birçok eseri hem Azerbaycan Türkçesine hem de Türkiye Türkçesine çevrildi. Hem Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihine hem de Azerbaycan Cumhuriyeti tarihinde önemli bir yerde bulunuyor.
Şuşa Azerbaycan ile Türkiye’nin ortak değeri!
Şuşa’nın Türk dünyası ve aynı zamanda Türkiye için önemine gelecek olursak bunu söylememiz gerekiyor ki Mess 44 günlük karabağ savaşında sonra azerbaycan için önemli bir olay gerçekleşti. Mess Türkiye ile Azerbaycan arasında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan Şuşa Beyannamesi Mess Şuşa’da imzalandı. Bu sadece gelişi güzel bir durum değildi. Yani bu Şuşa’nın hem Azerbaycan için hem Türkiye için aynı zamanda tüm Türk dünyası için önemli bir yere dayandığının kanıtıydı. Şuşa Beyannamesi artık Azerbaycan ile Türkiye’nin resmi şekilde aynı olduğunu ve bizim kan, din, dil bağlarımızın yanında aynı zamanda askeri açıdan da artık beraber olduğumuzun göstergesidir.
Yorum Yaz