Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Hayatını sanata ve öğretmenliğe adamış bir neslin yetişmesine öncülük etmiş Öğretmen, Ressam ve Küratör Zeynep Öztürk, sanat hayatını Geçiş sergisi ile taçlandırmaya devam ediyor. Tekstil ürünlerinin sürdürülebilirliği üzerinden yola çıkarak eşsiz eserlerini sanatseverlerle buluşturan Öztürk aynı zamanda kullandığı motiflerle de geçmişimizi bugüne taşıyor. Bugüne kadar gördüklerimizden daha farklı bir sergiyle bizi büyülemeye devam eden Öztürk’ün sergisini gezdik. Hem sanat ve yaşam hayatını hem de Geçiş’in biz de uyandırdığı hislerle bir yolculuğa çıkıyoruz. Çıktığımız bu yolculuğu sizler için Litros Sanat’ta derledik.
Her sanatçının bir öyküsü bir çıkış noktası vardır. Bu kimi zaman çocukluktan kimi zaman gençliğinden kimi zaman da yaşadığı bir olaydan gelir. Geçmişle geleceği Geçiş sergisinde bir araya getiren Zeynep Öztürk, ailesinin siyasi kimliği sonucu öğretmenlerinden gördüğü baskı gördüğünü dile getiriyor. Gördüğü baskıdan dolayı seçtiği yolu ise “Gösterdikleri tepkiye karşı okulu bırakabilirdim veya vazgeçebilirdim ama bunu yapmadım. Kendimi kamçıladım ve daha ortaokul sıralarındayken “Ben öğretmen olacağım ve böyle olmayacağım. Mutsuz da olsam üzgün de olsam öğrencilerime belli etmeyeceğim.” dedim ve öğretmen olmayı seçtim.” sözleriyle anlatıyor. Küçük yaşlardan itibaren verdiği bu kararı büyük bir azimle devam ettiren Öztürk liseyi ise Selçuk Kız Meslek Lisesi resim bölümü ile bitiriyor. Liseyi bitirdikten sonra annesinin Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’ne gitmesini istemesine rağmen kendisi bir sene boyunca çok sıkı bir şekilde hazırlandığı ve hayalini kurduğu Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni kazanıyor. Sanat ve meslek hayatını birbiriyle harmanlayan Öztürk, üniversitede kumaşlar üzerine eğitimini alıp okulunu başarıyla tamamlıyor. Meslek hayatına okullarda resim öğretmenliği ile sürdürmeye devam ederken 11 yıl sonra mezun olduğu üniversiteye gelerek öğrencilerine ders vermeye devam ediyor. Türkiye’nin ve dünyanın dört öğrencileri olan ve her birini evladı gibi seven Öztürk: “Benim hiç çocuğum olmadı fakat öğrencilerimin hepsi benim çocuklarım. Bu yüzden kendimi çok zengin hissediyorum.” her birine verdiği değeri anlatıyor.
Eserlerimde bir geçmiş var
Tekstil ve moda tasarım dersleri vermeye devam ederken tekstil ürünlerine olan merakının nereden geldiği ise merak konusu oluyor. Kendisine sorduğumuzda ise: “Lisede staj dönemimiz olmuştu. Beni de o dönem tekstilin kalbi olan Merter’e staja göndermişlerdi. Tekstil ürünlerine olan sevgim ve merakım Merter’de geçirdiğim staj döneminden geliyor.” sözleriyle anlatıyor. Hayatının hep bir parçası olan ve önceliği tekstil ve moda tasarım alanında öğretmenlik yapmak olan Öztürk, tekstile bir sanat gözüyle de bakıp eserlerini bizlere en güzel haliyle sunuyor. Sadece öğretmenlik değil aynı zamanda küratör ve ressam da olan Zeynep Öztürk birçok alanda kendini göstermeye devam ediyor. Tekstil ürünlerinden önce yaptığı yağlı boya resim çalışmaları ile de göz dolduran sanatçımız sanatın her alanında bizi eşsiz eserlerle buluşturuyor. Aynı zamanda birçok sanatçımızın küratörlüğünü de üstlenerek bu alanda da becerisini ve farkını ortaya koyuyor.
Tekstil ürünleriyle ve tekstil ürünlerinin sürdürülebilirliği ile açılan “Geçiş” sergisinin çıkış noktası ise doktora tezinde yaptığı araştırmaların sonucunda ortaya çıktığını dile getiriyor. Daha önce benzerine az rastladığımız bu tabloların her biri ise ayrı bir anlam barındırıyor. Kendi özüne, geçmişine bağlığını her zaman dile getiren Öztürk, kullandığı motiflerde ise Osmanlı Dönemi’nin padişah kaftanlarındaki motiflerden yola çıkarak hazırladığını belirtiyor. Geleneklerinden ilham alarak yaptığı her bir eserde farklı motifleri deforme ederek bizlere görsel bir şölen hazırlıyor. Motiflerde kullandığı tekstil ürünlerinin hepsinin doğal olduğunu da ayrıca belirtiyor. Geçiş sergisinin adının çıkış noktasını Öztürk: “Tablolarımda bir geçiş kumaşımda geçmiş var. Bahsettiğim geçmiş Osmanlı Dönemi’ne ait kumaşlarda kullanılan motifler ama doğal ipliklerle dokundu. Üstünde yine doğal ipliklerle veya tekstil unsuru ama doğal ürünlerle işlenmiş üç boyutlu dokusal arayışlar var. Geçmişi geleceği ve günümüzü harmanladım. Yağlı boyadan sonra kumaşlarla buluşmam evet benim içinde bir geçmiş ama asıl sanatseverler geldiği zaman aslında bu onlar için bir geçiş olduğunu görecekler. Beni tanıyan sanatseverler resimlerimle beni tanırken şimdi kumaşlarla görüyorlar ve geçiş yaşıyorlar ve o yüzden bu geçiş onlar için.” Diyerek anlatıyor.
Sanatçı olmanın kıymetini bilmek lazım
Hayatın sanatla anlam bulduğunu dile getiren Öztürk: “Ben sanatla uğraşan herkese saygı duyuyorum ve takdir ediyorum. Yeter ki bir dalı ile ilgilensinler bu müzik olur, tiyatro olur, resim olur uğraşsınlar ve sanatın içinde olsunlar. Sanat ruha iyi gelen en iyi ilaçtır sanatı meslek olarak kabul edenler zaten çok şanslı biz şanslı insanlarız. Ben hep öyle söylerim öğrencilerime biz doğuştan Allah tarafından bize verilmiş bir nimeti kazanmışız ve bunu çok iyi kullanmalıyız. Bunu kullanırken de doğru adımlar atmalıyız. Birden hemen ben okudum bitti ressamım demek olmaz. Ben bile 50 yaşında olmama rağmen öğreniyorum ve biz yaşımız ilerledikçe ölene kadar da hep öğreneceğiz. Hep yenilikler açık olacağız ve hep araştıracağız. Araştırmadan yeniliğe ulaşamayacağız. Durmadan bu yola devam diyorum. Biz sanatla doğduk ve sanatçıyız bunun kıymetini bilmemiz lazım.” gençlere ve sanat yolunda ilerleyen kişilere önerilerini dile getiriyor.
Geçiş sergisiyle hepimizi farklı bir yolculuğa çıkaran Öztürk, sergisinin 2. Bölümünü ise Mart ayında sevenleriyle buluşturmaya hazırlanıyor. Kendisini bu yolculukta tebrik ediyor ve farklılığını ortaya koyduğu için teşekkür ediyoruz.
Yorum Yaz