Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Türkülerin hayat bulduğu bazı sesler vardır. Sesleriyle, okuyuşlarıyla türküler daha bir anlam kazanır. O seslerden biri de TRT’nin Radyo Sanatçısı Aysun Gültekin. Daha gençliğinde adım attığı bu yolda nefis eserleri güzel sesinden dinlediğimiz sanatçı, seneler boyu gönlümüzde taht kurmaya devam ediyor. Sesinin güzelliği ile büyüleyen duayen sanatçımız Gültekin, hissederek ve hissettirerek okuduğu her bir şarkıyla bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Kimi zaman hüzünlediğimiz kimi zaman neşenlendiğimiz bu türkülerle kulaklarımız ve gönlümüz adeta bir şölen yaşıyor. Kendi yöresi olan Erzurum’un da en güzel türkülerini seslendiren ve sanat hayatına doğup büyüdüğü topraklarda başlayan Aysun Gültekin Türk Halk Müziği’ne adını altın harflerle yazdırıyor. Oldukça mütevazı bir hayat yaşayan ve halkın içinden olan sanatçımız bu sene Esenler Belediyesi’nin 4. kez düzenlediği Radyonun Yıldızları’nda Onur Ödülünün sahibi oluyor. Yaşamı, sanat hayatı ve güzel sesiyle hepimizin hayran olduğu duayen isim Aysun Gültekin’le güzel bir sohbet ettik.
Türkülerin can bulduğu o muhteşem sesin sahibi olan Aysun Gültekin 1963 yılında Erzurum’un İspir ilçesinde dünyaya geldi. Öğretmen bir babanın çocuğu olan Gültekin müzik hayatına daha çocukken aileden gelen bir yetenekle başladı. Öğretmen olan babası aynı zamanda saz da çalıyordu. Gültekin’in annesinin de sesinin çok güzel olduğu biliniyor. İlkokul ve ortaokulu Erzurum’da okuyan Gültekin, liseyi okumak için Ağrı’ya yerleşiyor. Ağrı Kız Meslek Lisesi’ne giderken Ağrı’nın kurtuluşu ile ilgili bir program yapılıyor. Bu programda katılışını ise: “Ağrı kurtuluşu ile ilgili bir program yapıldı. Ben de Ağrı ile ilgili bir türkü okudum Çıktım Çırpık Başına Bir Kız Çıktı Karşıma diye oradaki şube müdürü de Zeki Kumuç’tu ve Rahmet Can vardı. Yani ben bu TRT’den ekmek yediysem Zeki Kumuç’a borçluyum.” sözleriyle anlatıyor. Programda sergilediği performanstan sonra kendisini TRT radyo sanatçıları imtihanlarında görmek isteyen Zeki Kumuç, Gültekin’in muhakkak katılması gerektiğini dile getiriyor. Fakat Gültekin’in asıl isteği ise okula devam etmek oluyor. Babasının imtihanlara katılmasını çok istemesi üzerine Gültekin o zamanda yaşananları: “Ben okumayı çok istediğim için başvuruyla çok ilgilenmedim. Aslında sanatçı olmam biraz babamın hayaliydi. Babamın çok istediği bir şeydi. Sonra radyodan TRT başvurularının reklamı yapılıyor ve babamda benim yerime mektupla müracaat ediyor. Müracaat ettikten sonra geldi beni Ağrı’dan aldı ve gittik. İmtihanların olduğu yere gittiğimizde bir de baktık ki listede ismim yazmıyor. Bizde bölge müdürünün odasına gittik. Bölge müdürü Celal Kaştıoğlu: ‘Şahsen müracaat gerekiyor mektupla olmuyor’ dedi. Bende bunu duyduğuma çok üzülmedim. Celal Kaştıoğlu’nun odasından çıkınca tam karşı kapıda imtihan heyetinin olduğu kayıt stüdyomuz vardı. Hemen Zeki Ağabeye denk geldik ve beni kolumdan tuttuğu gibi imtihan heyetinin karşısına götürdü. Ben çok fazla bir şey de bilmiyordum. Şimdiki sanatçıların eğitimi var. Biz eğitim almadan bu işin içerisinde bulduk kendimizi.” diyerek anlatıyor.
TRT Erzurum Radyosu benim okulumdu
Sanat eğitim tecrübesini annesinin güzel sesinden ve babasının saz çaldığı o güzel türkülü günlerden alan Gültekin, TRT Erzurum Radyosu’na girmesiyle sanatının içine tam anlamıyla girmeye başlıyor. 1982 senesinde girdiği Erzurum Radyosu’nda çeşitli hocalardan da eğitimler alan Gültekin: “1982’de TRT Erzurum Radyosu’na başladım. Müzikle ilgili bir eğitim almadım ama benim okulum burası oldu. Fuat Lehim’ler, Rahmet Can’lar şefimizdi ve onlardan çok şeyler öğrendik. Aynı zamanda bir başka büyük ağabeylerimizden Mehmet Çalmaşır’dan ve bizden daha tecrübeli ağabeylerimizden faydalandık.” sözleriyle radyoda kimlerden eğitim aldığını anlatıyor. 18 yaşında girdiği Erzurum Radyosu’nda 10 yıl boyunca çalışıyor. Yöresinin en güzel eserlerini de seslendiren Gültekin eğitimini Erzurum Radyosu’nda tamamlandığı söylüyor. Erzurum Radyosu’ndayken de Ankara’daki birçok televizyon programından teklif aldığını belirten Gültekin o anını ve hissettirdiklerini: “Hiç unutmuyorum. Nida Tüfekçi hocamız televizyonda bir program yapmıştı. O programa Erzurum’dan beni davet etmişti. Benimle birlikte davet edilenler ise Gülşen Kutlu, Hale Gür, Ali Ekber Çiçek, Süreyya Dağılcıoğlu şu an aklıma gelen isimler. Şimdi düşünüyorum o zamanlar olayı pek farkında değildim. Daha doğrusu idrakinde değildim. Ama şimdi düşündüğüm zaman Nida Hoca aslında her yöreden bir renk konuk etmişti.” sözleriyle anlatıyor. Başladığı andan itibaren dolu dolu geçen 10 yılın ardından tayini TRT İstanbul Radyosu’na oluyor.
Bir türküyü okurken önce kendiniz tatmin olun
Sanat ve meslek hayatının en güzel yıllarını radyo sanatçılığı yaparak geçiren Gültekin nefis eserler vermeye İstanbul’da devam ediyor. Özellikle kendi yöresi yani Erzurum’un eşsiz eserlerini güzel sesiyle seslendiren sanatçı kültürünün tüm özelliklerini taşıyor. Bu yüzden de kendisine seslendirme de “Hangi yöreyi okurken daha başarılısınız?” diye sorulduğunda: “Kendi yöremiz, kendi memleketimizde tabii ki daha başarılı oluyoruz. Onun haricinde Erzurum’a yakın olarak Erzincan, Sivas diyebilirim. Erzincan türkülerinin de bende çok ayrı bir yeri vardır. Bu toprağın bu yörenin çocuğuyuz çünkü. Yani o kültürümüz buralar, mesela her yöre çok kıymetli ama bir Erzurum Baş Barı çaldığı zaman çok beni etkiler. Biz aslında İspirliyiz. Karadeniz ile sırt sırtayız. Kemençeden o kadar etkilenmem ama tulum beni etkiler. Çünkü kınalarımızda tulum vardı. Bir türküyü söylemek o türkünün hakkını vermek çok önemli. Hakkını verdiğiniz zaman da zaten siz de emin olursunuz. Yani önce siz de tatmin olacaksınız bir türküyü okurken. Başarılı olduğunuz zaman o duygu karşıya da zaten geçiyor.” diyerek bizlere iyi türkü söylemenin püf noktalarını anlatıyor.
Eski türkülerin yeri dolmuyor
Türkülerin en güzel örneklerini veren Gültekin, günümüzdeki çıkan ve yapılan türküler içinde: “Şimdi günümüzde daha çok beste formunda türküler var. O eskilerin pek yeri dolmadı. TRT kökenli olduğum için TRT’nin bir misyonu bir ağırlığı vardı. Bu misyon ise türküleri en doğru şekilde okumak ve dinleyiciye de aktarmaktı. O yüzden benim için radyodaki bütün sanatçı arkadaşlarım çok kıymetli TRT krumundaki sanatçı arkadaşlarımın hepsi birer altın hepsi çok kıymetli.” diyerek eleştirisini dile getiriyor.
18 yaşındayken başladığı uzun soluklu bu yolculuğunda elbette yorulduğu zamanlar oluyor. Küçük yaşlarda başladığı için ve o dönemde kendisinden yaşça büyük insanların hala çalıştığını gördüğü için kendisine bir kota belirlediğini söylüyor. Elli yaşına kadar çalışacağını belirten sanatçı tam da dediği gibi 50 yaşına geldiğinde TRT’den emekli oluyor. Yoğun tempolu iş hayatının yorgunluğunu çok fazla hissettiği bir dönemde emekli olan Gültekin, artık biraz daha fazla kendine ve hayatına vakit ayırarak hayatına devam ediyor. Bizler de hala onun eşsiz eserlerini onun sesinden dinlemeye devam ediyoruz.
TRT’deki temiz okumalara çok alıştık
Emekli olduktan sonra televizyon programı hayatına da adım atan Gültekin, kendisini bizden mahrum bırakmayarak izlemekten keyif aldığımız “Sen Türkülerini Söyle” televizyon programında jüri üyesi olarak yerini alıyor. Genç türkücü arkadaşlarımızla buluşan Gültekin, onlarla buluşmanın mutluluğunu: “Program çekerken genç arkadaşlarımızı görmekten çok mutlu oldum ve çok keyif aldım. Ben yıllar önce de üç kez TRT’de yapılan ses yarışmalarına katıldım ama o zamanlar kapalı puanlama yapılıyordu yani kimin kime ne verdiği belli değildi. O yüzden daha rahat oluyordu. Yarışmaya katılan yarışmacılar ‘Ben en iyiyim’ düşüncesinde olabiliyor. Orada bütün yarışmacıların hepsi oturuyorlar birbirlerini de dinliyorlar. Birkaç kez de söyledim. Aslında sizler de birer jürisiniz. O yüzden kimin daha iyi olduğunu bilir insan. TRT kurumunda birçok sanatçı vardı. Piyasada da vardı. Şimdi bakın piyasada bir İbrahim Tatlıses gelmiyor değil mi? O da çok özel bir sestir. Yani onun için içlerinde çok yetenekliler var. Aslında finale kalanların hepsi çok iyiydi. Bence hepsi birinciydi. Bazen eleştiriler oluyor. Erzurumluyum diye hemşehrim olan birini görünce ona ayrıcalık tanı diyen seyirciler oluyor. Ama orası bir yarışma ayrıcalık diye bir şey hayatta olmaz. Bana da yapılmasını istemem. Çünkü haksızlık olur. Hak eden kimse o kazanmalıydı. Şu zamana kadar dört sezon çekim yapıldı. Dört sezonun birincileri de hak eden seslerdi. Şimdi halk diyor ki işte halka bırakılsın. Halk neye göre karar verecek ki. Halk bizim baktığımız pencereden bakmıyor. Mesela ben piyasaya yönelik bir seslendirme olunca sevmiyorum. Çünkü biz o TRT’deki temiz okumalara alıştık. Temiz çalmalara, temiz icralara o kadar kulağımız alışmış ki en ufak bir şey abartı fazlalık rahatsız ediyor.” sözleriyle anlatıyor.
Gizemli kalmayı seviyorum
Sanat hayatı boyunca kendisini kamera önünde röportaj verirken veya hayatı hakkında çok fazla bilgi vermediğini gördüğümüz Gültekin, mütevazı bir hayat tarzını benimseyerek gizli kalmayı tercih ediyor. Hayatının biraz da kendisine özel kalmasını tercih ettiği için çok fazla röportaj vermeyen Gültekin: “Ben çok röportaj vermeyi sevmiyorum. Tercih etmiyorum. Mesela bazen bir konser oluyor. Diyorlar ki bir video çekim gönderirseniz iyi olur. Bende hiç beceremem öyle şeyleri. Uğraşırsam tabii ki beceririm ama sevmiyorum. Benim sosyal medya sayfamda hep sevenlerimin açtığı sayfalardır. Instagramı da Erzurum’a gittiğimde bir oğlumuz açmıştı. Ben bir paylaşım yapmam. Bir pazarcı gibi kendi reklamını yapıyormuş gibi geliyor. Sen zaten işini doğru yapmışsan bir şekilde onun alıcısı oluyor. Yani senin kendini çok öne atmana gerek kalmıyor. Benim yapanlara da saygım sonsuz herkesin hayata bakışı farklı ama ben biraz gizemden yanayım. Şöhret ve çok tanınmış olmakta aslında insanın hayatını biraz kısıtlıyor.” sözleriyle neden göz önünde bulunmayı istemediğini dile getiriyor.
Keşke ondan eğitim alabilseydim
TRT sanatçısı olmanın getirdiği bazı yükümlülüklerin olduğunu dile getiren Gültekin, aslında bu yükümlülüklerin TRT sanatçılarını korumaya yönelik olduğu biliniyor. Katıldığı bir program sonrası Hüsamettin Subaşı ile konuşurken: “Ben bir gün Kanaltürk’te bir programa çıkmıştım. İki kez ona katılmıştım. TRT’nin de yasakları vardı tabii. Hüsamettin Subaşı ağabeye dedim ki: ‘TRT’nin bu yasakları keşke olmasaymış. Dedi ki Aysun senin için Neriman Altındağ Tüfekçi’nin takdiri mi önemli yoksa halkın mı?’ Tabii ki halkın da takdiri önemli ama gerçek anlamda bu iş bilen hocaların takdiri çok çok daha önemli. Ben alaylı olarak TRT kurumuna girdim. Ama Neriman Altındağ Tüfekçi beni okulda hep takdir edermiş. Bu benim için çok büyük bir şey ödüllerin en büyüğü diye düşünüyorum ki Neriman hocayla zaman zaman birçok işte birlikte yer aldık. Keşke öğrencisi olma şansım olsaydı ama şartlar uygun değildi. Belki de bana çok daha fazla şey katkıları olacaktı.” sözleriyle dile getiriyor.
Ödül almak emeğin dönüşü
Bu sene Esenler Belediyesi tarafından 4. kez düzenlenen Radyonun Yıldızları Ödül Gecesi’nde Onur Ödülüne layık görülen Aysun Gültekin, alacağı ödül ve bu gibi törenlerin düzenlemesi ile ilgili ise: “Ödüller hak edilen sanatçılara verilirse tabii ki çok önemli bazen yanlışlar da yapılıyor. Ödül almayı emeğin dönüşü yani karşılığı diye düşünüyorum. Sanatçı çıkar sahneye o gün güzel bir program yapmışsa o alkış, o ilgi ayaklarını yerden keser. Takdir edilip beğenilmek çok güzel bir duygudur. Ben şu an 62 yaşındayım. Sanat yaşamım boyunca her yerde bulunmadım. Bu benim tercihimdi. Bakın benim piyasada kasetim yok. Beni bazen hala arıyorlar diyorum ki ‘Bakın gelin misafirim olun, görüşelim ama bana öyle bir şeyle gelmeyin’ diyorum. Çünkü zaten böyle kaset çıkarmayı isteseydim, kendi imkanlarımla da yapardım. Ama yapmak istemedim çünkü o radyoda geçirdiğim zaman, söylediğim türküler beni tatmin etti. Onlar temiz icralardı. Düşünün 18 yaşında kuruma giriyorsunuz. Hep önemseniyorsunuz ve değer görüyorsunuz. O zamandan bu zamana hala aranıyorsak ve şimdi hala sizler buradaysanız bu büyük bir keyif.” yorumlarında bulunarak ödüllerin ve sanat yaşamının öneminden bahsetti.
43 yıldır seslendirdiği türkülerle dilimizden düşmeyen, her yerde kendisini dinlediğimiz ve örnek aldığımız bir kadın olarak karşımıza çıkan Gültekin’in kendisi gibi öğrenciler yetiştirip yetiştirmeyeceği de bir hayli merak konusu oluyor. Kendisine bu soruyu yönelttiğimizde ise: “Bir ara sevgili Erol Parlak beni eğitim vermem için İstanbul Teknik Üniversitesi’ne davet etmişti. Bir ay kadar öyle bir tecrübem oldu fakat çok yorulduğum bir dönemdi. Çünkü TRT’nin çok görevlendirdiği bir sanatçıydım. Bir süreden sonra doyum noktası da oluyor. Alkışımı aldım, takdirimi aldım. TRT’de geleceğimiz yere geldik diye düşünüyorum. Ondan sonra da insanın biraz kendine zaman ayırması gerekiyordu diye düşünüyorum.” diyerek dolu dolu geçen bir sanat hayatını bu şekilde zirvede bıraktığını dile getiriyor.
Dolu dolu geçen 43 yıllık sanat hayatını çeşitli ödüller ve türkülerle geçiren Aysun Gültekin’i Litros Sanat olarak daha yakından tanımak istedik. Sesini türkülerle yaşatan güzel insan Aysun Gültekin’i alacağı onur ödülünden dolayı tebrik ediyor ve türkülere sesi ile can verdiği için kendisine teşekkür ediyoruz.
Radyonun Yıldızları’nda ödüller 10 Şubat’ta sahiplerini bulacak
Bu yıl Esenler Belediyesi tarafından 4. Kez düzenlenen Radyonun Yıldızları’nda ödüller 10 Şubat’ta sahiplerini bulacak. 21 kategoride geçtiğimiz yılın en iyi radyo programcıları, en iyi radyo istasyonları ve ses sanatçıları halk oylamasıyla belirlendi. Oylamayla belirlenen ödül sahipleri 10 Şubat Pazartesi günü YTÜ Davutpaşa Kongre Merkezi’nde düzenlenecek törenle ödüllerini alacak. Bu sene “Radyo vefadır” temasıyla düzenlenen etkinlikte Onur Ödülü alacak bir diğer isim ise duayen sanatçı Özdemir Erdoğan.
KAREKOD: Aysun Gültekin’in sesinden Erzurum türküsü dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=-dPWN0va6y8
Yorum Yaz