Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Gelişen teknoloji ve yapay zeka sistemleri ile gündemimizden eksilmeyen gelecek merakı gün geçtikçe artıyor. Geleneksel sinema anlayışının yanında konuştuğumuz dijital platformlar ve bu platformların dönüşümünü yadsınamayacak derecede hızlanmış durumda. Özellikle pandemi sonrasında artan bu hız beraberinde yeni bir soru doğurdu. Her şey bu kadar hızlı tükenirken geçmişten bize kalan büyük miraslardan olan sinema tükeniyor mu? Gelecekte sinema var mı?
Yeryüzünde anlatılmayan hiçbir hikaye yok. Biz aynı hikayelerin farklı versiyonlarını farklı dünyaların bakış açısıyla izleyip duruyoruz. Bu yüzden sinemanın temelini tercihler oluşturuyor. Yapay zeka tarafından oluşturulmuş film senaryolarının son dokunuşu yine yönetmen ile olacak. Sadece senaryo yazabilmesi yapay zekanın yeterli olmayacak. İzleyen gözler yönetmenin imzasını arayacak. Yapay zeka evet işleri kolaylaştıracak, belki film endüstrisinde üretimin artmasına büyük bir katkı sağlayacak. Fakat bunun yanında teknolojinin yetemeyeceği bazı boşluklar oluşacak. Sinema teknolojiden, yapay zekadan eski bir sanat. Teknoloji sinemayı var etmedi onu besledi. Bu yüzden sinemanın temelinde var olan fikrin biricikliği insanın elinden tamamen alacağına inanmıyorum. Yapay zeka senaryoyu ona öğrettiğimiz koşullarda yazabilir belki çekebilir de ama insan gücü olmadan bir hikayeyi biricik yapamaz. Yapay zekadan yönetmen olmasını filme bir dil geliştirip imza atmasını bekleyemeyiz, beklememeliyiz de. Sinemanın üretim kısmı için bunları söylerken izleyici için de aynı şeyleri söyleyebilir miyiz?
Sinema salonlarında film izlemek mi? Yoksa dijital platformlarda film izlemek mi? Soruları zihnimizin bir köşesinde. Son zamanlarda sinemaya gitme alışkanlıklarının azalması, bilet fiyatlarının artışı, nitelikli filmlerin salonda açma kaygısının azalması ve birden farklı çalışmalar gösteriyor ki izleyici sinema salonlarına olan düşkünlüğünü kaybetti. Mevsimsel değişikliklerde bunun bir göstergesi tabiki. Bir takım değişikler sinema salonları içinde geçerli olabilecek gibi duruyor. Sinema salonları bir filmin içindeymişsin hissi vererek tasarlanıyor. 3D IMAX ile filmin içine giriliyor. Peki film izleme deneyimi neye dönüşür? Tüm bu düşüncelerimi sizlerin hafızalarına emanet ettikten sonra yavaş yavaş film önerilerine geçmek istiyorum. Uzun zamandır dijital platformlara yeni kısa filmlerin gelmediğini gözlemliyorum. Rutin bir şekilde dijital platformları ve vizyona giren filmleri takip eden biri olarak buna şahit olmak üzücü. O yüzden bende yeni olsun olmasın her yazımda minimum 1 tane kısa filme yazımda yer vermeye karar verdim. Bu yazı da bu kararımın miladı olsun. Belki bir gün sayımız artar ve tüm yazılar kısa filmlerden oluşur.
Şimdiden iyi seyirler…
BLUTV
* MERYEM ANA
BluTV kısa filme destek veren nadir platformlardan. Kısa filmler için özel izleme listesi olduğu görmek beni mutlu etti. Mustafa Gürbüz’ün yönettiği “Meryem Ana”da bu listede yer alan filmlerden. Meryem Ana Müslümanlar ve Hristiyanların uzunca yıllar bir arada yaşadığı bir köydeki son hristiyandır. Herkes tarafından sevilen Meryem Ana bulunduğu köyün yaşayan son Hristiyanı olarak hayatını kaybeder. Köyün kalanının Müslüman olması bu ölümü farklı bir yere taşır. Çünkü köylüler ölen bir Hristiyanın nasıl defnedileceğini bilmiyorlardır. Köy halkı Meryem Ana'nın cenazesini nasıl defnedecekleri konusunda fikir ayrılıklarına düşerler. Farklı inançların bir arada yaşama kültürleri üzerinden toplumda var olan boşluklara ve iyi ki dediğimiz bazı değerlere değinildiğini hissettiğimiz bu filmin ilk festival gezdiği zamanları hatırlıyorum. Birçok festivalde gösterilmiş ve ödülle dönmüştü. Yönetmen Mustafa Gürbüz’ün tercih ettiği dil ile tam bir kısa film diyebiliriz.
*KERATA
30’lu yaşlarının başında olan Ekrem kısa bir süre önce sebebini bilmediğimiz bir suçtan girdiği cezaevinden tahliye olur. Ailesinin geçimini hurdacılık yaparak sağlamaya çalışır. Bir gün kapının önünde ayakkabıları çalınır. Çalınan ayakkabıları ararken tesadüfen denk geldiği bir olay ile karısının ona ihanet ettiğine dair şüpheye düşer. Karısını takip eder ve arkasından gizli işler çevirdiğini öğrenir. Aldatıldığını öğrenen Ekrem suçüstü yakaladığı karısı ile bazı yüzleşmeler yaşar. Ekonomik şartlar, geçim sıkıntısı ve karı koca olabilme rolleri üzerine bazı sorgulamaları yapmaya yönlendiren “Kerata” BluTV’de kısa film listesine yeni eklenenlerden. Oyuncu kadrosunda Şilan Düzdaban, Sadin Yeşiltaş yer alıyor. 2018 yapımı olan film, yönetmeni ve senaristi Kasım Ördek’in ilk filmi.
* KAYGI
Hasret'in yaşamak istediği bir hayatı büyük hayalleri vardır. Fakat bu hayallerle süslediği hayatı her sabah tekrarlayan bir kâbus ile rahatsız edilir. Yirmi yıl önce anne babasının ölümünden sonra kendisine kalan daireye dönme kararı alır ve bu karar ona bazı sorgulamalara götürür. Geçmişiyle baş başa kaldığı anlarda aklına bazı sorular gelir. Bu ani ölümün sebebi bilindiği gibi bir trafik kazası mıdır yoksa başka bir sebebi mi vardır? Yönetmen koltuğunda Ceylan Özgün Özçelik’in oturduğu filmin oyuncu kadrosunda Algı Eke, Serhat Midyat gibi isimler yer alıyor.
MUBİ
* ŞEFLERİN AŞKI
Eugenie ve Dodin iki yetenekli şeftir. Seyir zevki yüksek yemek yapma tutkuları vardır. İki şefin bu ortak tutkuları yıllar içerisinde romantik bir ilişkiye dönüşür ve birlikte dünyanın dört bir yanından gelen şefleri kıskandıracak işler ortaya koyarlar. Özgürlüğüne düşkün olan Eugenie, Dodin’in evlenme isteğine bir türlü ikna olmaz. Dodin ise onu bu fikre şimdiye kadar yaptığı en güzel yemeğiyle ikna etmeye çalışır. Bu iki şef arasındaki yemek tutkusu filmin her karesinde o kadar büyüktür. Adeta bir şöleni ile karşı karşıyayız. Sadece kurulu bir dünyada film izlemek değil yapılan yemekler, kurulan sofralar izleyiciyi filmin içine davet ediyor. Masaya buyur edildiğimiz bu büyülü dünyanın gerçeklik hissi şüphesiz Juliette Binoche ve Benoît Magimel’in oyunculuk performansıyla doğrudan ilişkili. 2023 yapımı bir dönem filmi olan “Şeflerin Aşkı” Vietnam asıllı Fransız yönetmen Tràn Anh Hùn’a Cannes’ Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünü kazandırdırmasıyla daha da dikkat çekti.
* KÖR NOKTADA
“Kör Noktada” kaybolmak üzerine düşündürüyor bizleri. Düşündürürken yönetmen Ayşe Polat, hikayeyi üç bölüme ayırıyor. Filmin ilk bölümü, Almanya'dan gelip Türkiye'deki ücra bir köyde çekim yapan bir film ekibinin serüvenini anlatıyor. Ekip, yıllar önce kaybettiği oğlunu canlı tutabilmek için çorba yapma ritüeline sahip bir kadınla röportaj yapmak ister. Ekibe dahil olan tercümanın istihbarat için çalışan Zafer ile iletişimi filmin diğer bölümlerinin konusu. İkinci bölümden itibaren Zafer’in kendinin izleyebilme korkusuna dikkat çektiğimiz filmin çekim tercihleri filmin karakterlerinde olduğu gibi bizlerde de izleniliyormuş hissi uyandırıyor. Zafere musallat olan yakalanma korkusu onu bulunduğu her ortamı kaydetmemeye sürüklüyor. 2023 Berlin Film Festivali’nde prömiyerini yapan bol ödüllü film şimdi Mubi’de.
*SEKİZ DAĞ
Ailesi ile birlikte şehrin merkezinde hayatına devam eden Pietro sosyal çevresi geniş olmayan bir çocuktur. Ailesinde büyük bir tutku olan dağcılık onu zorunlu tatil olarak yazın İtalya’da bir köye sürükler. Pietro burada Bruno ile tanışır ve onunla dağ çayırlarında, ormanlarda ve dik patikalarda dolaşır. Bambaşka düşüncelerle köyden ayrıldıktan yirmi yıl sonra yeniden Grana'ya giden Pietro, burada geçmişiyle yüzleşir ve bazı tozlanmış anılarıyla tanışır. 2022’de Cannes’da Jüri Ödülü kazanan “Sekiz Dağ,” Kuzey İtalya’nın büyüleyici manzarasını fona alan dostluk hikayesiyle seyir zevki yaşatıyor. Paolo Cognetti’nin romanından uyarlanarak Le Otto Montagne’nin yönetmenliğiyle karşımıza çıkan “Sekiz Dağ” şimdi Mubi’de…
NETFLİX
* DÜNYAYI ARDINDA BIRAK
Amerikada lüks bir kiralık eve hafta sonu keyifli vakit geçirmek için giden bir ailenin tatili akıllara gelmeyecek bir sebep ile altüst olur. Ülke genelinde bir siber saldırı yapılır ve tüm elektronik cihazlar bozulur. Bu saldırıyla birlikte tatilleri mahvolan ailenin kapısı zamansız bir anda çalar. Tekinsiz iki yabancıyı misafir etmek zorunda kalırlar. Film Rumaan Alam'ın 2020 tarihli aynı adlı çok satan romanından uyarlanıp 2023 Netflix yapımı olarak izleyicisiyle buluştu. Teknolojinin gün geçtikçe kontrol edilemez ilerlemesi ve beraberinde oluşabilecek tehlikeleri konu edinen filmin yönetmen koltuğunda Sam Esmail oturuyor. Julia Roberts, Ethan Hawke gibi tanıdık isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosuyla “Dünyayı Ardında Bırak” Netflix’te…
* LOHUSA
Bundan yıllar önce bir televizyon dizisiyle hayatımıza giren Gupse Özay şimdilerde ismi ilk sıralarda sayılan kadın komedyenlerden. İlk onu oyunculuğu ve mizahı ile tanıdık. Ama sonrasında kendisinin yazdığı işlerinde seveni çok oldu. “Deliha”, “Görümce”, “Eltilerin Savaşı” gibi komedi filmlerininin ardından şimdi yeni filmi “Lohusa” ile izleyici karşısında. Burcu ve Onur, çocuklarına kavuşacakları günü heyecanla bekleyen evli bir çifttir. Hamileliği boyunca doğumdan sonra onu bekleyen hayatla ilgili söylenenleri umursamayan Burcu, lohusa depresyonuna girmeyeceğine emindir. Ancak doğum sonrası 40 günlük lohusalık süreci sandığı gibi gitmez. Filmin yönetmenliğini Kıvanç Baruönü yapıyor. Önceki filmlerin de olduğu gibi bu filmde de başrol yazarın kendisi. Gupse Özay’ a eşlik eden oyuncu kadrosunda; Onur Gürçay, Hazal Türesan, Esra Ruşan gibi isimlerde var. “Lohusa” ilgi gördüğü vizyon takvimin ardından şimdi Netflix’te…
* KIZLARI ÖP
Beklenmedik bir anda ortadan kaybolma ve peşi sıra gelen şüpheci davranışların gerilim dolu hikayesi. Adli psikolog Dr. Alex Cross yeğeninin kaybolması üzerine kendini bir anda bir dosyanın araştırma sürecine dahil olurken bulur. Dr. Cross legal hareket etmesi gerekirken kanun kurallarına aykırı bir duruşla olayı aydınlatmak ister. Kendi yöntemlerinin işe yarayacağını düşünen Cross, ısrarcı tavrının sonunda olayın tek kurbanının olmadığını yeğeninden başka 7 kaybolma olayının olduğunu ortaya çıkartır. Olayın arkasındaki gerçeği öğrenmek için zamana karşı bir yarış başlar. Birden fazla seçenek arasında yapılan tercihler ve sürükleyici gerilim hikayesinin başrolü performansıyla akıllarda kalan Morgan Freeman’a ait. Kendisine oyuncu kadrosunda Ashley Judd ve Brian Cox gibi isimlerde eşlik ediyor. Gary Fleder’in yönetmen koltuğunda oturduğu “Kızları Öp” filmi şimdi Netflix’te…
PRİME VİDEO
* METALİN SESİ
Baterist Ruben ve kız arkadaşı Lou, karavanda yaşayan diledikleri gibi gezen gezdikleri yerde konser veren iki müzisyendir. Lou grubun solisti Ruben ise bateristidir. Her şey normal akışında devam ediyor gibi gözüktüğü bir anda Ruben bir gün anlık olarak bir vızıltı duyar. Geçici olduğunu düşündüğü vızıltı Ruben için doktora başvurmak zorunda olacağı bir işitme kaybının habercisidir. Doktor’un Ruben’e kısa bir süre sonra sağır olacağını söylemesiyle hayatı altüst olur ve büyük kararlar vermeye zorlanacağı yeni bir döneme girer. Sessiz geleceği ile yüzleşmek zorunda kalır ve bu kabulleniş aşamaları filmin asıl konusudur. Film ses ile kurduğu dünyada izleyiciye işitme kaybı yaşayan biriyle doğrudan empati kurduruyor.
* TÁR
Todd Field'ın uzun yıllar aradan sonra üçüncü filmi için yönetmen koltuğuna dönüş yaptığı filmi “Târ”, Prime Video aracılığıyla kendini yeniden hatırlattı. Alman senfoni orkestrasında şeflik yapan ilk kadın maestro Lydia Tár kendi sektörünün önde gelen isimlerindendir. Kariyerindeki yüksek çıkışı onu kendi iktidarının sahibi yapar. Her şey çok güzel ve ihtişamlı devam eder. Uzun uzun röportajlar, kapalı salon konserler ve gittikçe yükselen bir kariyer portresi entelektüel kötülükler ile devrilmez gözüken Tár’ı yavaş yavaş çöküşe sürükler. Kötülüğün insan üzerindeki korkusuz varlığını başarılı bir şekilde resmeden filmin tebrik edilesi bir oyuncusu var. Cate Blanchett’in şaşırmadığımız bu performansı ona Venedik Uluslararası Film Festivali’nden En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı. Egonun yırtıcı olduğundan nelere yol açabileceğini izlediğimiz bu gerilim dolu filmi Prime Video’da izleyicisini bekliyor.
* YAŞAM KOÇU
Helin’in kariyerinde ilerleyebilmek için büyük hedefleri vardır. Bu hedeflerine ulaşma yolunda umudunu yüksek tutar. Enerjilerin gücü ve frekansların varlığına bağlanarak yaşam koçlarından destek alır. Her gün yeni bir yaşam koçuna giden Helin’e bu yolculuğunda arkadaşı Cafer eşlik eder. Tabii bir gün çok ünlü bir yaşam koçu olacağını bilmeden. Bir espiri ve yanlış anlaşılma üzerinden Cafer ünlü bir yaşam koçu olur ve kendini bilmediği bi dünyanın uzmanı olmuşken bulur. Doğu Demirkol’un senaristliğini ve Yağmur Tanrısevsin ile başrollerini paylaştığı filmin yönetmen koltuğunda Burak Kuka oturuyor. Geçtiğimiz Ocak ayında Doğu Demirkol mizahını sevenler bu film ile sinemalarda buluşmuştu. Sinemalardan sonra şimdi ise merak edenler, tekrar izlemek isteyenler için “Yaşam Koçu”, Prime Video’da.
Yorum Yaz