Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Seramik sanatının bir devrimi Ahmet Nejat Birdevrim. Onu turkuazın en güzel tonunu seramik sanatına işleyen sanatçı olarak biliyoruz. Eserlerinde turkuaz tonunu Allah kelamıyla birleştiren ve eşi benzeri olmayan eserleriyle göz dolduran sanatçı, bu sene 50. Sergisini açtı. 46 yıllık sanat hayatına turkuaz tonuyla imzasını atarak eserlerini emeğiyle buluşturdu. Ahmet Nejat Birdevrim’in sanat hayatı boyunca yaşadıklarına, eserlerine gelin bir de birlikte bakalım.
Bu sene 46 yıllık sanat hayatının “Yolculuk” adında 50. sergisini açan Birdevrim, seramik sanatının tüm inceliklerine ve işçiliklerine hâkim olan bir sanatçı olarak karşımıza çıktı. 46 yıllık sanat hayatı boyunca seramik sanatının yalnız şekillendirme tekniklerine değil, işin kimyası ve matematiğiyle de uğraşarak bu sanata gönül veren bir insan oldu. Sergisinin adının hikâyesini ise “50. Sergimin adı yolculuk 46 yıldaki yolculuk 4 element bir gönül yani hava su ateş toprak ve gönlümdeki duygu ve düşünceler birleşerek seramiği oluşturmak. 46 yıl boyunca adı o yüzden yolculuk.” sözleriyle açıkladı.
50. sergisini Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan’ın desteğiyle açarak 68 eserini sevenleriyle, bu sanata gönül veren kişilerle buluşturdu. Sanatında kullandığı turkuaz renginin tonu ise Ahmet Nejat Birdevrim’in imzası olarak biliyoruz.
4 sene boyunca sadece sırla uğraştı
1978 yılında 10 senelik bir dalgıçlık hayatı olan Birdevrim’in turkuaz tonuyla buluşması ise bu dönemden geliyor. Dalgıçlık yaptığı bu yıllarda denizin dibinde gördüğü turkuazın bu tonu için; “Denizin dibinde bu rengi görünce resmen aşık oldum” diyerek turkuazın bu tonunu bulmaya ve kendi imzasını bu tonla atmaya gönül verdi. Birdevrim babasına “kendime has bir turkuazım olsun istiyorum” diyerek 4 sene boyunca uğraştığı ve 3500 deney yaparak turkuazın bu tonuna ulaşan sanatçı adeta bu tonla bütünleşti. Eserlerinde öne çıkan renk olarak gördüğümüz turkuaz tonu sadece ona ait bir ton oldu. 4 sene boyunca işin sadece kimyasıyla uğraşan Birdevrim, bu geçen zaman boyunca hiçbir kazanç sağlamadı ve sadece gördüğü rengi bulmak için uğraştı.
Ölünceye dek pişemezsiniz
Bu işin sadece şekillendirmesine değil aynı zamanda kimyasına da hâkim olan ve hala da kendisi için “ben oldum” demeyen Birdevrim, “Seramik sanatı beş on yılda ben bu işe hâkimim denilecek bir sanat değil ve ben bu yolda daha piştiğimi düşünmüyorum. Pişmenin yaşı yok ben piştim desem ne olur biliyor musunuz benlik olur. Pişme diye bir şey yok. Ölünceye dek pişemezsiniz.” diyor.
Aynı zamanda öğrencilerine ders veren ve bu konuda öğrencilerini her anlamda yetiştiren Birdevrim, öğrencilerinin de turkazın tonunun sırrını istediklerini belirterek onlara bu sırrı vermeyeceğini de belirtti. Turkuaz tonunun sırrı sadece kendisinde olan Birdevrim “ Öğrencilerim bana bu sırrı bize vermeyecek misiniz dediklerinde hayır vermeyeceğim diyorum. Çünkü bu sır benim imzam. Sizde kendinize bir imza bulun ve her sanatçının bir sırrı olması lazım ki sanatçı gizemli olsun.” sözleriyle öğrencilerinin kendi yollarını ve imzalarını bulmasında her zaman önlerini açıyor.
Bir ülke sanatıyla var olur
1993 yılında gittiği hac ziyaretinden sonra eserlerinde Allah kelamını ve lafzını işlemeye başladı. Birçok eserinde turkuazın sonsuzluğuyla Allah kelamını birleştiren Birdevrim, sanatının bu noktasında en güzel eserlerini ortaya çıkarıyor. Sonsuzluk sahibi olan Allah'ın ve sonsuzluğu işaret eden turkuazın buluşmasında sanatçı gönül zenginliğini ve işçiliğini sanat eserlerine döküyor. Hacca gittiği dönemde uçaktayken çöllerin Allah’ı zikrettiği hissiyatına düşüncesine kapılan Birdevrim, eserlerinde Allahın adını çöllerde gördüğü gibi eserlerine işledi. “Allah sevgisi bende başka bir yerde” diyen sanatçı Allahın 99 ismini yazdığı ve Hz Muhammed (sav) Efendimizin omzundaki mührü saadet yazısıyla yazmış olduğu eserini ağlayarak tamamlandı. Kullandığı yazım tekniğinden dolayı eleştirilen ve aynı zamanda bu eserle ülkemizi Cezayir’de temsil eden Birdevrim, bu eserini 1997 yılında yaptı.
Birdevrim’in içindeki Allah sevgisi ve aşkı eserlerine; adeta bir akarsu gibi dökülüyor. Her eserinde Allah lafzını çalıştığını belirten Birdevrim, “Allah kelamı yazan bir insanım. Kötü şeylere yönelik sanatımı asla kullanmam. Allah kelamında da her zaman güzellik ve sevgi vardır. Her zaman hoşgörü vardır. Her zaman mutluluk vardır. Bu mutluluğu herkes kalkıp hep negatif yaparlarsa sanatta bile bunu negatif yaparlarsa insanlar otomatik olarak negatif yüklenirler. Onun için birilerinin pozitif yapması lazım ki bir yerden de huzur bulalım.” sözleriyle içindeki Allah sevgisini sanatına nasıl yansıttığını söylüyor.
Birdevrim’in eserlerinde kullandığı bir başka göze çarpan özellik ise ak çini kullanması. Türkiye’de ak çiniyi sadece kendisi kullanıyor ve seramik sanatının en güzel örneklerini bu şekilde veriyor. Sadece turkuazın tonu değil aynı zamanda eserlerinde 24 ayar altınla bezenmiş bal rengi tonuyla da ön plana çıkıyor. Tüm sanat hayatı boyunca verdiği eserleri Yolculuk adlı sergisinde toplayan ve sanatını hem ülkemizde hem de yurtdışında en iyi şekilde temsil eden Birdevrim’in sanat hakkında yorumu ise; “Sanat dünya gözünde ortak lisandır. Bir ülke sanatıyla var olur. Ben o ülkenin lisanını bilmem ama o ülkenin sanatıyla o ülkeyi tanırım. O beni sanatımla tanır. O yüzden hep bunu söylerim bir ülke eğer sanatsız bir ülkeyse kolsuz bir insan gibidir. Mutlaka sanat olmak zorunda çünkü sanat ortak dildir.”
Yorum Yaz