Nerede o eski filmler? 2024’te değilseler…

Güncel ALMANAK

 

Sinema, yalnızca bir sanat değil, aynı zamanda bir zaman makinesidir. Bizi geçmişin büyüleyici hikayelerine götürürken bir yandan da geleceğin hayallerini kurdurur. Ancak her yıl, sinema tarihine damgasını vuran o unutulmaz filmleri göremeyebiliriz. 2024 yılı da bu anlamda biraz durgun geçti. “Nerede o eski filmler?” diye soranların haklı olduğu bir dönem oldu belki; zaman zaman nostalji ile geriye baktığımız, festival coşkusunu yaşamakta motivasyonsuz kaldığımız ve yine de her şeye rağmen sinema salonlarını boş bırakmadığımız bir yıl…

2023 senesinde beyaz perdede Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Yorgos Lanthimos ve Christopher Nolan gibi isimlerle karşılaşınca, 2024’ün sinema ajandasına burun kıvırmak elbette ki hakkımız. Hem yerli sinemada hem de uluslararası arenada boy gösteren büyük isimlerin, üzerine sayfalar yazılabilecek filmlerini izledikten sonra, 2024 sinemasal anlamda acaba biraz vasat bir yıl mı oldu diye düşünmemek elde değil. Fakat yine de biz sinemaseverlere yer yer şikayetçi olsak da Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek düşer. Bu yüzdendir ki 2024’ün, biraz daha tanıdık sulara çekildiğimiz; eski serilerin geri dönüşlerine keyifle şahitlik ettiğimiz, gişe garantili yapımlarla daha az riskli fakat daha fazla nostalji kokan, bizi bir anlamda çocukluğumuzun izleme alışkanlıklarına döndüren bir yıl olduğunu söylemek mümkün. 

Belki bu yıl, sinemanın büyük sıçrayışlarına sahne olmadı; ama her durgunluk, yeni bir başlangıcın habercisidir. 2024'te o eski filmleri bulamadık belki, yahut tam da o eski filmleri bulduk; fakat sinema, sürprizlerini her zaman sonraki sahnede saklar. Şimdi gelin, bu yılın sinema yolculuğuna birlikte göz atalım.

Ocak

Yerli film deyince akla ilk gelen türlerden biri belki de komedi. Hemen hemen her ay vizyonda mutlaka örneğine rastladığımız bu tür, yılın ilk ayında da izleyiciyi yalnız bırakmadı. “Lohusa”, bu dönemin en dikkat çeken yapımlarından biriydi. Gupse Özay’ın senaryosunu yazıp başrolünde yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda, “Kocan Kadar Konuş” gibi başarılı gişe filmleriyle bilinen Kıvanç Baruönü boy gösterdi. 19 Ocak'ta vizyona girip güçlü oyuncu kadrosu ve mizahi anlatımıyla izleyicilerin beğenisini kazanan film, gişede de başarılı bir performans sergiledi. 

Ocak ayında vizyona giren bir diğer önemli yerli film ise “Kolpaçino 4 4”lük oldu. Bu film, Türk komedi sinemasının uzun soluklu serilerinden biri olarak, izleyicilere familiar bir atmosfer sundu. Komedinin sınırlarını zorlayan karakterler ve abartılı anlatımlar, serinin sadık takipçileri tarafından büyük ilgiyle izlendi. Diğer taraftan, Mubi platformunda gösterime giren Aki Kaurismäki'nin “Sararmış Yapraklar” filmi, Ocak ayında dikkat çeken bir diğer önemli yapımdı. Kaurismäki’nin kendine özgü anlatım tarzı, derinlemesine karakter incelemeleri ve melankolik atmosferi, izleyicilere unutulmaz bir sinema deneyimi sundu. Film, Kaurismäki’nin sinemadaki usta duruşunu bir kez daha gözler önüne serdi ve izleyiciyi etkileyici bir yolculuğa çıkardı.

Şubat

2024 Şubat ayı, Berlin Film Festivali, yarışan filmlerden ziyade Filistin tartışmalarıyla ve protestolarla tarihte yer edindi. Fransa'daki en yüksek profilli militan aktivist topluluklardan birinin rutinini belgeleyen ve radikal bir protesto hareketinin, iklim krizinde bir yol sunup sunamayacağını sorgulayan belgesel “Direct Action”, Özel Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü. Ödülün sahibi Ben Russell’ın, sahneye kefiyesiyle çıkması, büyük sansasyona sebep oldu. Öyle ki festival yönetimi, törende yapılan protestoları antisemitik bulduğunu ve ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı şiddeti konu alan belgesel “Başka Ülke Yok”, festivalde ‘En İyi Belgesel’ ödülüne layık görüldü. Filmin ortak yönetmenleri olan İsrailli Yuval Abraham ve Filistinli Basel Adra, sahneye birlikte çıkarak yaptıkları Filistin yanlısı konuşmayla festival yönetimini huzursuz eden diğer isimlerdendi. 

Mart

2024’ün en ses getiren filmlerinden biri, 2021 senesinden bu yana hayranları tarafından sabırsızlıkla beklenen “Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki” oldu. Epik bir bilim kurgu kitap serisinden sinemaya uyarlanan ve yönetmenliğini Denis Villeneuve’ın üstlendiği, başrolünde son yılların yükselen oyuncuları Timothee Chalamet, Zendaya ve Florence Pugh gibi isimlere rastladığımız film, hem görsel efektleri hem müzikleriyle yılın en etkileyici filmleri arasına ismini yazdırdı. Mart ayında sinema dünyasında yaşanan bir diğer önemli gelişme ise, Akademi Ödülleri’nin sahiplerini bulması oldu. Dolu dolu geçen 2023 senesinin ardından, 96. Oscar Töreni’nde adından en sık bahsettiren filmlerin “Oppenheimer”, “Poor Things”, “Barbie” ve “Anatomy of A Fall” olması bir noktada kaçınılmazdı. Bu çekişmeli mücadelenin sonucunda En İyi Film de dahil olmak üzere tam 7 ödül alan “Oppenheimer”, büyük başarıya imza attı.

Nisan

Nisan ayı, şüphesiz ki İstanbul Film Festivali (İFF) ile özdeşleşiyor. 43. kez düzenlenen festival, 12 gün boyunca İstanbullu sinemaseverlere unutulmaz anlar yaşattı.Bu senenin en heyecan verici olaylarından biri şüphesiz doğallı, duruluğu ve samimiyetiyle geçtiğimiz yıla damgasını vuran “Mükemmel Günler” filminin yönetmeni Wim Wenders ve filmdeki performansıyla Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülü ile birlikte bizim kalplerimizi de kazanan Kôji Yakusho’nun İFF kapsamında İstanbul’a gelmesi oldu. Bu sene Berlinale’den ödülle dönen, Chicago ve Zürih gibi festivallerde de boy gösteren Aslı Özge’nin “Faruk” filmi, gösterim kapsamındaydı. Film, 90 yaşındaki Faruk’un kentsel dönüşümle gelen yıkılma kararıyla direnişini anlatırken, özgün bir baba-kız ilişkisini de gözler önüne serdi. Selman Nacar imzalı “Tereddüt Çizgisi” ve Nehir Tuna’nın “Yurt” filmi, festival süresince kıyasıya yarışarak en fazla ödül toplayan yapımlar arasında yer aldı.

Mayıs

Ayın en çok beklenen yapımlarından biri, “Maymunlar Cehennemi” serisinin yeni filmi “Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık”ın vizyona girmesiydi. Sinema dünyasının ikonik serilerinden biri olan “Maymunlar Cehennemi”, aksiyon dolu yapısıyla izleyicilere unutulmaz bir deneyim sundu. Filmin yönetmenliğini “Labirent Ölümcül Kaçış” filmiyle tanınan Wess Ball üstlenirken, bu son filmin serinin diğer üç filminden yaklaşık 300 yıl sonrasını anlattığı ve o üçlemenin doğrudan devam filmi olmasa da aynı evrende geçtiği anlaşıldı. 

Sinemanın en prestijli etkinliklerinden biri olan Cannes Film Festivali de bu ay düzenlendi. Amerikalı yönetmen Sean Baker’ın aileleri istemediği halde evlenmeye karar veren bir çifti anlattığı filmi “Anora”, Altın Palmiye’nin sahibi oldu. Festivalde ayrıca bir ilk yaşandı ve “Emilia Perez” filminin üç kadın oyuncusu, Zoe Saldana, Karla Sofía Gascón, Selena Gomez, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü paylaştı.

Haziran

Yediden yetmişe her yaş kitlesi tarafından ilgiyle beklenen “Ters Yüz”, sonunda vizyona girdi. İlk filmiyle büyük beğeni toplayan Pixar yapımı, Riley'nin ergenlik döneminde yaşadığı yeni duygularla seyirciyi eğlenceli ve dokunaklı bir yolculuğa çıkardı. Yerli yapımlarda ise korku severlerin ilgiyle takip ettiği “Siccin 7”, serinin önceki filmlerindeki gerilim dolu atmosferi sürdürerek vizyonda yerini aldı. Bunun yanı sıra, 1960’lar Amerika’sında bir motosiklet kulübünün hikayesini anlatan "Motorcular" ve sessizliğin hayatta kalmak için şart olduğu dünyayı başlangıç noktasından ele alan "Sessiz Bir Yer: Birinci Gün" farklı türlerde sinemaseverleri salonlara çekti. Haziran ayı, çeşitliliğiyle izleyicilere unutulmaz anlar yaşatan bir dönem oldu.

Temmuz 

TRT 12 Punto Senaryo Günleri, bu yıl da genç ve deneyimli sinemacıları bir araya getirerek büyük ilgi topladı. Türkiye'nin önde gelen senaryo geliştirme platformlarından biri olan etkinlik, hem ulusal hem de uluslararası alanda dikkat çeken projelere ev sahipliği yaptı. Bu yılki etkinlikte, özellikle genç senaristlerin yaratıcı projeleri öne çıktı. TRT 12 Punto, sinema endüstrisine yeni ve güçlü hikâyeler kazandırma misyonunu sürdürürken, Türk sinemasını uluslararası arenada temsil edebilecek projelerin önünü açmaya devam etti. 12 Punto etkinliklerine ev sahipliği yapan Feriye’de düzenlenen açık hava sinemaları, festivalin en keyifli etkinliklerindendi. Bu sene “Filistin Sineması Özel Bölümü” kapsamında; yönetmen Maha Haj’ın “Akdeniz Ateşi”, yönetmen Kamal Aljafari’nin “Bir Fedai Filmi”, yönetmen Annemarie Jacir’in “Düğün Davetiyesi” ve yönetmen Mai Masri’nin “3000 Gece” filmleri izleyicilerle buluştu. Film gösterimleri sonrası yönetmenlerle yapılan söyleşiler, genç sinemaseverler için paha biçilemez deneyimler sundu. 

Ağustos

Ağustos festivaller ve benzeri film aktiviteleri anlamında durağan geçen bir ay olurken, vizyona giren filmlere bakıldığında nispeten hareketliydi denilebilir. Berlinale’de Jüri Özel Ödülü ile onurlandırılan “Biraz Yağmur Yağmalı”, Türkiye’de izleyiciyle bu ayda buluştu. “Nazik Bir Gece” ve “Yu’nun Kaçışı” filmleriyle ismine aşina olduğumuz Qiu Yang, Biraz Yağmur Yağmalı filminde 40 yaşındaki bir ev hanımının hayatının kontrolünü kaybetmesini ve bir kadını istemeden yaralamasının ardından geçmişiyle olan yüzleşmesini beyaz perdeye taşıdı. Yine ağustosta vizyona giren filmlerden biri olan “Benim Uçan Dev Maceram”, kayıp ebeveynlerini bulmak için macera dolu bir yolculuğa çıkan Sebastian, Sophia ve küçük Wawa’nın hikayesini minik izleyicilerle buluşturdu. Amerikalı oyuncu ve yönetmen Viggo Mortensen imzalı “Dünyanın Sonuna Doğru” filmi, ABD iç savaşı sırasında yolları kesişen iki insanın aşkları için verdikleri mücadeleyi ve hayatta kalma savaşlarını izleyiciyle buluşturdu. 

Eylül

Bu senenin geçmişe dönüp oralarda izlediğimiz filmleri bugüne getirdiğini söylemiştik. Tim Burton’ın “Beterböcek”i de puslu maziden kalkıp gelmiş yeniden aramıza karışmış yapımlardan biri. “Beterböcek Beterböcek”, Deetz ailesinin üç kuşağının Beterböcek'in olduğu eve geri dönmesiyle yaşananları anlatan bir devam filmi niteliğinde. Yıllar evvel, 1988’de yine Tim Burton’ın çektiği film, bir trafik kazası sonrası evlerine dönen bir çiftin hayatlarına hayalet olarak devam etmesi ve züppe bir ailenin evlerini satın alması ile huzurlarının bozulması ile başlıyordu. Bunun sonucunda Beterböcek’ten aileyi evden kaçırması için yardım istemeleriyle olaylar gelişiyordu. Filmin 2024 versiyonunda, bu kez Lydia’nın kızı Astrid’in tavan arasındaki gizemli kasaba maketini keşfetmesi ve Öbür Dünya'ya açılan kapının kazara açılmasıyla altüst olması konu alındı. 

Venedik Film Festivali ödülleri sahiplerini buldu ve Pedro Almodóvar imzalı “The Room Next Door”, büyük ödül Altın Aslan’a layık görüldü. Senenin en çok beğenilen yerli festival filmlerinden “Hemne’nin Öldüğü Günlerden Biri”, Jüri Özel Ödülü’nü almasıyla filmin yönetmeni Murat Fıratoğlu’na büyük başarı kazandırdı.

Ekim

Vizyona giren bir diğer devam filmi olan “Joker: İkili Delilik”te, ilk filmdeki performansıyla yeri yerinden oynatan Joaquin’e Lady Gaga eşlik etti. İlk filmde işlediği suçlardan yargılanmayı bekleyen Joker, bu beklemesi esnasında Lady Gaga’nın canlandırdığı Harley Queen ile tanışıp gerçek aşkı ve içindeki müziği keşfetti. Filmin yönetmeni Todd Philips’in, ilk filmdeki karanlık ve kasvetli atmosferi koruyarak, müzikal unsurları hikâyeye entegre etmesi, izleyenler tarafından pek hoş karşılanmadı. 

Toronto ve San Sebastian Film Festivallerinde adını dünyaya duyurup göğsümüzü kabartan “Gülizar”, Altın Portakal’dan Jüri Özel Ödülü ile döndü. Yönetmen Belkıs Bayrak’ın ilk uzun metrajı olan filmde izleyici, 22 yaşındaki bir kadının cinsel saldırıya uğramasının ardından müstakbel eşinin saldırganın peşine düşmesini ve bu hikâyede Gülizar’ın bir başına yaşamaya mahkûm edildiği sessiz korkuya şahitlik eder. Gülizar’a hayat veren Ecem Uzun’un başarılı performansı, filmin insanı içine çeken mizanseni sessiz bir kadın direnişini ustalıkla anlatır nitelikte…

Kasım

Ridley Scott’ın yönetmenliğini yaptığı efsanevi yapım “Gladyatör”, tam 24 sene sonra devam filmiyle geldi. İlk filmin olağanüstü başarısından sonra gelen bu devam filminde, geçtiğimiz yılların yükselen yıldızlarından Paul Mescal, Pedro Pascal ve Denzel Washington gibi başarılı oyuncular yer aldı. İlk filmin sonunda Maximus’un ölmesiyle biten hikaye, devam filminde Lucilla’nın oğlu Lucius’un intikam arayışına odaklandı. Filmi ilk filmden ayıran bir diğer etken ise, ilk filmde işlenen gerçekçi tavrın devam ettirilmemesi ve Antik Roma’nın mitolojik unsurlarına yer verilmesi oldu. 

Senenin son demlerinde konuşulan bir diğer film de yönetmen koltuğunda John M. Chu ile karşılaştığımız “Wicked” adlı yapımdı. Müzikal-fantastik türündeki filmin 1995 tarihli aynı adlı romanın bir uyarlaması olduğu ve iki film olarak izleyiciye sunulacağı duyuruldu. Oz ülkesinde yaşayan ve henüz güçlerinin farkında olmayan yeşil tenli bir kadının hikayesini anlatan filmin başrollerinde Cynthia Erivo ve Ariana Grande yer aldı. Filmin devam filminin 2025 senesinde vizyona girmesi bekleniyor.

Aralık 

Aralık ayında yıla veda ederken, veda edemediğimiz yapımlardan olan “Aslan Kral” ve “Yüzüklerin Efendisi” serileriyle yeniden buluşma fırsatı yakaladık. “Aslan Kral” filmi, en son 2019’da canlı aksiyon tarzında izlediğimiz Disney’in klasik animasyonun ön filmi olarak izleyiciyle buluştu. Tolkien’in destansı romanından sinemaya uyarlanan ve uyarlandığı tarihten bu yana dünya çapında devasa bir ilgiyle karşılanan seri Yüzüklerin Efendisi, Warner Bros bünyesinde Türkiye’de vizyona girdi. Klasik seriden yaklaşık 200 sene öncesinde geçen “Rohirrimin Savaşı”, Rohan Kralı Helm Hammerhand'in maceralarına ve Peter Jackson'ın “Yüzüklerin Efendisi: İki Kule” filminde öne çıkan kale Miğfer Dibi'nin yaratılışına odaklandı.

Aralık ayının anmadan geçemeyeceğimiz bir diğer etkinliği de 5. Esenler Film Festivali oldu. Film gösterimleri, paneller ve söyleşilerle yine dolu dolu geçen bir festival haftasında, genç sinemacılar ve kısa filmciler de unutulmadı ve ustalık sınıfları & yapım destek ödülleriyle desteklendiler. Festivalin jüri başkanı usta oyuncu Fikret Kuşkan, Ustalık Sınıfı’nda tecrübelerini paylaştı. Ailemizin festivalinde, ‘Aile Filmleri’ seçkisi kapsamında “Meryem” filmi, yönetmen Elçin Musaoğlu’nun katılımıyla İstanbul galasını gerçekleştirdi. Festival kapsamında daha birçok eşsiz film gösterimi yapıldı. 

Yorum Yaz