İlhami Çiçek için 5 şarkı

Köşe Yazıları

I - Uzun bir nehirdir satranç.

Lisede yazdığı ilk şiir Otel Odaları. İlk şiirinin adında söylediği gibi; en yalnız ikamet. Kalbi olanların safında bir çiçek, uçurum çiçeği. Yalnız hüznü var gömlek cebinde. Kalbi, keder akrebinin kıskacında. Güvercinlerini uçurduğu bir gökyüzü gibi bakıyor şiirine, azat mevsimi gelsin diye belki de. Ağzını dayadığı ilk vadi, bir çoban çeşmesi. En çok da Âşık Sümmanioğlu’na gönderdiği vezinli şiirler. 11’li.

II - Şurda güneşe ne kaldı.

Kendini bildi bileli yalnız, artık üfleyeni kalmamış kınalı bir kaval kadar mahzun. Bir ilkyazdan koca bir güz yontmaya azmetmiş. Şiir sandığı asılı sırtında, yükü ağır. Biri gül yakmış olmalı ocakta, sanki genişlemiş gibi yeryüzü. Cahit Yeşilyurt’un gördüğü o bakışlar: “Hüznün yaka-paça ettiği kişilere özgü, iki ürkek kuş tüneği gibi göz yuvalarına yerleşmiş iki kahverengi göz ve gözler altında belirsiz sürme izi örneği halkalar ortasından hep uzaklara kayıp giden uçan bakışlar.”

III - Yürümenin dışında bütün eylemlerin adı kaçış kaçış kaçıştır.

Kitapların, satırların, ağaçların, tek kişilik kalabalıkların arasından geçerek, cevabı olmayan bir soru gibi dolaşarak ve sabır olmadan yeryüzünde bir gün bile nasıl kalınır diyecekken, işte o anda göğekin. Kısa, çileli, yorgun bir ömür, kendi derdine tutunarak yola revan. Abisine koşar elinde bir kitapla Latif Çiçek: “Şiir kitabını tedavi için Ankara Mevki Hastanesine geldiği zaman kendisine ben götürmüştüm ve memnuniyetini çocuk masumiyeti tebessümü ile göstermişti.”

IV - Her şey eninde sonunda sessizdir.

Bir Hüznün Mesnevisi, Düş Gören Atlar, Kâbusa Beyaz Bir Su ve Satranç Dersleri. Bir kitaba dört isim. Kendi içine doğru açan solgun bir çiçek. Hitabı, muhatabını aşarak ebedi bir ırmağa dökülüyor ya artık, işte hepimizin şiir sandığı. Değil mi ki ebabil, adil bir infazın adıdır. 29 yıl, yürünecek yol tamam olduğunda, süreli nöbetlerle, köpükten giysiler biçip ağızlara çarpmalarla geliyordu sara. Uzun bir hastane koridoru gibi soğuk ve yalnız. İçinin çıngarlarından yonttuğu asi bir atbaşı gibi, rüyalarının ucunda umudu sessizdir.

V - Yalnız hüznü vardır kalbi olanın.

İnsan olmanın hüznüyle, korku çağında bir adam. Sağ müntehir şair, değil. Kendi kalbinde rehin, belki. Dünyayla arasındaki mesafe, şiir uzaklığı kadar. Genç kayıp evet, edebiyat tarihindeki izleri her daim taze. Yalnızca sara hastalığının acısıyla değil, dünya ağrısıyla da meşgul, zaten yapıştığı günün sonunda hep kendi yakası. Ama neden bir kaleden artmış kapı tokmağı gibi ıssız ve dokunaklı diye sormadı hiç, çünkü en çok ağlayanları sevdi ve denebilir ki- bir insan en çok ağlarken güzeldi.

Yorum Yaz