Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Kötü karakterleri oynamanın zor olduğunu dile getiren başarılı oyuncu Toprak Sağlam, “Bu roller için detaylı çalışmak gerekiyor. Aslında karakter oyunculuğu zaten böyle bir şey. Ben zaman zaman metodlardan faydalanırım. Zerrin’de Eric Morris çalıştım. Bu tarz karakterler oynamayı çok seviyorum. Katmanlı ve tahmin edilemez olması beni cezbeden yönleri. Kendi içimdeki Toprak’larla tanıştırıyorlar beni.” şeklinde konuşuyor.
“Oyunculuk varlık sebebim. Bunu yaşamak ve yaşatmak için dünyaya geldim. ” diyor Toprak Sağlam… Hicran Yarası, Osmanlı Tokadı, Bodrum Masalı gibi yayınladığı dönemde takip edilen dizilerin yanı sıra Bir Selami Şahin Müzikali ile de beğeni toplayan Sağlam, son olarak sezonun en dikkat çeken yapımlarından Yalı Çapkını’nda karşımıza çıktı. Burada canlandırdığı Zerrin karakteri ile adından söz ettiren Sağlam, Litros Sanat’ın 61. sayısının konuğu oldu. 13 yaşından beri sektörde olan ve hemen hemen her sezon seyirci karşısına çıkan Sağlam, “24 yıldır her sezon çalışıyorum. Ben her karakteri farklı oynuyorum ve yaratıyorum. Hem akılda kalır hem bir sonraki karakter yüklenince diğeri unutulur. O yüzden nadasa bırakma ihtiyacım çok olmuyor. Bunun için de çok fazla çalışıyorum. Siz izlerken bile çalışıyorum, oyunlar oynuyorum ruhumla.” şeklinde konuşuyor.
Oyunculuğun yanı sıra müziğe de âşık olan Sağlam, yakın zamanda bir single ile sevenlerinin karşısına çıkacak. Notaları, sesleri, şarkıları, enstrümanları çok sevdiğini dile getiren Sağlam, Bodrum Masalı dizisinde de seslendirdiği Kırılsın Ellerim’i yeniden yorumlayacak. Çok heyecanlı bir dönemde olduğunu söyleyen Toprak Sağlam ile oyunculuk ve müzik dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.
13 yaşından beri sektörde olan biri olarak “iyi ki oyuncuyum” diyor musunuz? Oynadığınız roller size ne kattı?
Benim zamanımın 13 yaşı günümüzün 7 yaşı. Yaş 35 yolun yarısıydı o zaman şimdi 50 gibi düşün. Çok erken sektöre girmek, ergenliği setlerde geçirmek hem çok öğretici oldu hem bir kız çocuğu ve kadın olarak her alanda varlık mücadelesi vermeme sebep oldu. O kısmı yorucu oldu biraz. Ama ben amazon ruhluyumdur, kafama koyduysam bitmiştir. Elimden kurtulamaz, asla pes etmem. Oyuncu olmaya kendim karar verdim, yolumu kendim çizdim. Ve bir tek an bile pişman olmadım, olmayacağım da. Çünkü benim kodum bu. Zaten bunu yaşamak ve yaşatmak için dünyaya geldim.
Yapımlarda yer almadan önce belli kriterleriniz olur mu? Şu rolü oynamam dediğiniz bir karakter var mıdır?
Oynamam dediğim bir karakter ya da kurallarım hiç olmadı. Gerekliliğine inandığım her şeyi yaparım. Oynamam diyebileceğim senaryolar olabilir; okuduğumda heyecanlanmazsam, yazım dilini sevmezsem, hizmet ettiği felsefenin içinde hissetmezsem olmuyorum projede. Yapım şirketi, yönetmeni, kadrosu, her detayı önemli benim için.
Hemen hemen her sezon ekrandasınız. Biraz ekrana ara vermeliyim dediğiniz oldu mu?
Hiç olmadı. 24 yıldır her sezon çalışıyorum. Ben her karakteri farklı oynuyorum ve yaratıyorum. Hem akılda kalır hem bir sonraki karakter yüklenince diğeri unutulur. O yüzden nadasa bırakma ihtiyacım çok olmuyor. Bunun için de çok fazla çalışıyorum. Siz izlerken bile çalışıyorum, oyunlar oynuyorum ruhumla. Çalışmaktan beslenen oyuncuları üzmez benim sektörüm.
Birçok farklı yapımda yer aldınız. Oyunculuk için dönüm noktam dediğiniz bir yapım var mı?
Ankara Uluslararası Film Festivali’nde bana Umut Vaad Eden Kadın Oyuncu Ödülü’nü getiren Gökten Üç Elma Düştü filmi ile Karınca Yuvası dönüm noktam diyebilirim. Karınca Yuvası ilk başrolüm. Ayrıca o dönem hem okuyup hem hocalarımla birlikte oynadığım, aynı köşkün çocuklarının bir arada olduğu benim için bir Müjdat Gezen Sanat Merkezi hikâyesidir. Kalbimin en güzel yerinde taşıyorum her saniyesini. Gökten Üç Elma Düştü ise Toprak’ın da oyunculuğunun da en saf haliydi. Bana küçük yaşta ödül getirdi, yeri ayrıdır.
Klasik tiyatrodan keyif almıyorum
Neden tiyatro sahnesinde sizi çok görmedik? Tiyatroya bakışınız nasıl? Kamera önü oyunculuğunu daha mı çok sevdiniz?
Bir Selami Şahin Müzikali yaptık en son. Çok keyifli ve eğitici bir süreçti. Hem hayatıma hem kendime hem de mesleğime çok şey kattı. Keşke daha çok yapılsa, ben de dâhil olsam. Çünkü ben müzikal oyunculuğuna aşığım. Kendimi de öyle yetiştirdim. Bu yönde çalışıyorum daha çok. Dans, müzik, oyunculuk hep iç içe oldu çocukluğumdan beri. Hala da öyle. Klasik tiyatro biçiminden keyif almıyorum. Ama yine de kapalı değilim. Performatif işlere her zaman açığım. Kamera önü, sahne hiç farketmiyor. Oynayayım yeter ki…
Sizce bir oyuncunun farklı ilgi alanları olmalı mı?
Bence kesinlikle olmalı. Seçtiği mesleği besleyecek, vizyon katacak, ruhunu boşaltacak, tekrar dolduracak, deneyimler kazandıracak, ifade alanı yaratacak ilgi alanları olmalı. Yaşadığını hissettirecek her şey yapılmalı bu hayatta.
Şaşırtan bir oyuncu olarak hatırlanmak isterim
Dijital platformların sayısı artıyor her geçen gün. Siz dijital platformlardaki yapımlara nasıl bakıyorsunuz? Tv dizilerinin seyircisi zamanla tamamen bu dijital platformlara kayar mı sizce?
Çok sıcak bakıyorum. Pencereleri muazzam. Dijitale iş çekmeyi ben de istiyorum. Seyirci kısmına gelirsek bence tamamen bir kayma olmaz. Televizyon sektörü ülkenin tamamında asla ilgiyi kaybetmez bence. Ama teknolojinin gidişatı da yadsınamaz. Uzay çağı çoktan başladı.
Akıllarda nasıl bir oyuncu olarak kalmak istersiniz? Bunu hiç düşündünüz mü?
Özgün ve hep şaşırtan bir oyuncu olarak kalmak isterdim. Ve sadece, gerçekten bir oyun hayvanı.
Her bölüm farklı bir haz veriyor
Sezonun en dikkat çeken yapımlarından Yalı Çapkını kadrosuna dâhil olmuştunuz. Ve karakteriniz çok konuşuldu. Öncelikle yeni sezonda olacak mısınız?
Senaryo gereği yeni sezonda olmayacağım. Çok güzel bir yolculuktu. Yeni projelerle seyirci karşısında olacağım.
Yalı Çapkını dizisini kabul etmenizdeki etken ne idi? Tutan bir diziye girmek bir oyuncu için avantaj mıdır?
Bence bunu iki yönden değerlendirmek gerek. Genelde oturmuş işe girmek insanları zorlar çünkü ekip kendi arasında kaynaşmış olur, herkes birbirine alışmış, kumaşlar tutmuş, yeni bir enerjiye kapalı olabilirler. Yeni gelenler buna alışamayabilir, dışlanmış hissedebilir. Öncelikle bizde böyle bir durum hiç olmadı, herkes aşırı pozitif, olumlu, saygılı, egosuz, naif karşıladı beni. Ben de zaten her türlü ortamda kendimi var ederim, uyum sağlarım, bir şekilde herkesle muhabbet kurarım. O sebeple bana farketmiyor. İkinci kısım ise tutmuş işin rating kaygısı olmadığı için görünür olabileceğin için tabiki avantaj.
Zerrin karakteri çok konuşuldu. Siz bu kadar öne çıkacağını düşünmüş müydünüz?
Düşünmüştüm aslında ama açıkçası bu kadar değil. Çok iyi yazılmış bir karakter Zerrin. Projeye girişi baya etkileyici oldu. Oyuncu olarak oynama, performe etme alanı çok geniş. Oynadıkça, her yeni bölüm geldikçe hazzı artıyor. Ben de topu sürmeyi iyi becerdim diye düşünüyorum. Kaçınılmaz bir gol oldu.
Ferit ve Seyran ikilisini sevenler Zerrin karakterine çok kızdı. Sosyal medyada ya da sokakta karakterle ilgili olumsuz yorumlar aldınız mı?
Hem de ne kızmak… Linçlere doyamadık. Mutlu muyum bundan, sonsuz. Çünkü benim işim zaten tam da bu. Sosyal medyada da sokakta da hep duyduğum Zerrin’den nefret ediyoruz ama çok iyi oyuncusunuz, izlerken oturduğumuz yerde kendimizi yiyoruz cümlesi. Daha ne istenir ki? Zerrin bence yorumsuz artık. Daha neler getirecek bu ailenin başına meçhul.
Kötü karakteri oynamak zor mudur? Sadece Zerrin karakteri için demiyorum, genel olarak daha öncede kötü karakterlerde görmüştük sizi…
Zor tabii ki biraz. Çok ve detaylı çalışmak gerekiyor. Aslında karakter oyunculuğu zaten böyle bir şey. Ben zaman zaman metodlardan faydalanırım. Zerrin’de Eric Morris çalıştım. Çalışıyorum da. Bu tarz karakterler oynamayı çok seviyorum. Katmanlı ve tahmin edilemez olması beni cezbeden yönleri. Kendi içimdeki Toprak’larla tanıştırıyorlar beni.
Şarkı söylemek bir ruh akışı meselesi
Halk dansları ile uğraştığınızı biliyoruz. Dans ile aranız nasıl bu aralar?
Modern dansa geçiş yaptım. Hala çalışıyorum. Ama set yoğunluğundan eskisi kadar sık değil derslerim tabii ki. Projede gerekirse diye, esnekliğimi korumak için hep aktif ve diri tutuyorum bedenimi.
Müzikle de bağınız var. 2020 yılında yeni bir parça çıkarmıştınız. Şu anda müzikle ilgili neler yapıyorsunuz? Şarkı söylemek, söz yazmak genel olarak müzik size nasıl hissettiriyor?
Şarkı söylemek bir ruh akışı meselesi bence. Boyut atlatıyor, yemek yemiş gibi oluyorsunuz, ifadesiz bir doygunluk, dönüşüm... Notalara, seslere, şarkılara, enstrümanlara bayılıyorum. Şimdi de yeni bir çalışma gelecek. Single bir albüm olacak. Kışa hazırlıyoruz, tatlı bir lansman da yapacağız. Bodrum Masalı’nda söylediğim Kırılsın Ellerim geliyor. Yıllar oldu hala dinlemeye devam ediyor insanlar. Alnıma yazılmış gibi oldu, platformlara bırakacağız artık.
Müzik mi oyunculuk mu diye sorsam?
Sorma… Bunlar birbirini besleyen şeyler. Biri diğerinden daha seçilesi değil. Hepsi ben, hepsi benim.
Yorum Yaz