Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Galataport İstanbul Pazarlama ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali ve Marketing Toys Kurucusu Koray Özdemir, "Bir araya geldiğimizde de çok iyi bir eşleşme olduğunu düşündük. Küçük Prens kitabını, 3 boyutlu bir dünya haline getirmek istedik. 80. yılı için de bunu hayata geçirmek, bizim için çok keyifliydi."
Küçük Prens tüm dünyada en çok satışı yapılan ve okuyucu kitlesine sahip bir kitap olmasının yanında, masalsı diliyle de 7’den 77’ye herkese hitap eden bir dile hakim. 1943 yılında Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılmış olan ve üzerinden yıllar yıllar geçmesine rağmen yoğun ilgi gören bu kitap, bu yıl 80’inci yaşını kutluyor. Tam da bu amaçla bir araya gelen Galataport ve Marketing Toys da, yaptıkları işbirliği sonucunda Küçük Prens’in gizemli gezegenini okuyucusuna olduğu gibi yansıttıkları bir sergiyi hayata geçirdiler. 31 Ekim’e kadar Galataport'ta olacak olan Küçük Prens sergisini, Galataport Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali ve Marketing Toys Kurucusu Koray Özdemir ile konuştuk. Okuyucuların kitapta buldukları her şeyle sergide de karşılaşma fırsatı buldukları bu çalışma için Galataport İstanbul Pazarlama ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali ve Marketing Toys Kurucusu Koray Özdemir, “Hayal ettiğimiz bu Küçük Prens Evreni’ni gerçekleştirmekti. Çünkü kitap zaten çok kuvvetli bir içeriğe sahip. Küçük Prens çocukken okuyup sonra da ömrü boyunca kitabı ara ara tekrar okuyan, ciddi hayranı olan okuyuculara sahip bir eser. O yüzden burada aşağı-yukarı 3 aydır çocukları, aileleri, Türk-yabancı, yaşlı-genç herkesi büyük bir mutlulukla ağırlıyoruz sergide” diyorlar.
Küçük Prens zamansız bir hayat kılavuzu
Koray Özdemir (Marketing Toys Kurucusu)
Küçük Prens teması özelinde bir sergi açmak fikri nereden geldi, niçin 80. yıla özel bir çalışma yürütmek istediniz?
Küçük Prens çok önemli bir karakter ve 80. yılı olması da çok özel bir zaman kutlamak için. Aynı zamanda; 80. yıl olmasına rağmen halen daha bize verdiği bütün mesajlar ve hayat ile ilgili dersler geçerliliğini koruyor. Hatta gitgide de önemi artıyor. O yüzden Küçük Prens’i zamansız ama aynı zamanda da çok değerli bir hayat kılavuzu olarak görüyorum. 80. yılı için de bunu hayata geçirmek, bizim için çok keyifliydi. Küçük Prens kitabını, 3 boyutlu bir dünya haline getirmek istedik.
Kitaptaki akış, sergide devam ediyor
Sergide kitabı neredeyse birebir yansıtan pek çok tema mevcut. Dev gül bahçesinden 3D gezegenlere yolculuk yapılabilen, tilki ve animatronik yılana kadar farklı karakterlere yakından temas edilebilir bir masal dünyası… Aslında burada bir Küçük Prens evreni var diyebilir miyiz?
Evet, aslında tam olarak hayal ettiğimiz de bu Küçük Prens Evreni’ni gerçekleştirmekti. Çünkü kitap zaten çok kuvvetli bir içeriğe sahip. Ama bu içeriklerin herkesin gözünde canlanması için 3 boyutlu bir dünyaya, Küçük Prens Galaksisi’ne çevirebilmek bizim en büyük hedefimizdi. Bunu yaparken UV teknolojisini kullandık. O yüzden biraz daha böyle bu galaksiyi sergileyen masalımsı bir dünya var içeride. Küçük Prens’in kitaptaki akışı, sergide de aynı şekilde devam ediyor. Gezdiği her gezegende verdiği o mesajları da ortaya çıkarmak için, hepsine eklenmiş bir interaktif oyun ya da bir çekim noktası yer alıyor sergimizde.
Tüm bu çalışmaların hazırlık süreci ne kadar sürdü? Süreç nasıl ilerledi?
Küçük Prens bizim ekip olarak sevdiğimiz ve hakim olduğumuz bir karakter. Lisans alım hazırlıkları, bu kitaptaki içeriklerin planlaması çok uzun bir sürece, senelere dayanan bir macera. Ama sonucunda buraya gelmek, Türkiye’nin en önemli projelerinden bir tanesi olan Galataport’ta bunun yer alıyor olması, Türkiye’nin en güzel manzarasında en önemli karakterin buluşuyor olması da bizi ayrıca heyecanlandıran bir şey bu kapsamda.
Yazarın ailesini de heyecanlandıran bir proje oldu
Aslında sergiyle ilgili en çok dikkati çeken şey, yazar Antoine de Saint-Exupery’nin ailesinden de görüş alınmış olması. Örneği yeğeni Olivier D’Agay’dan… Onların geri dönüşleri nasıl oldu bu çalışmaya yönelik?
Ailesini de çok heyecanlandıran bir proje oldu. Yurt dışında bazı sergiler oluyor. Ama dünyasının içerisine girdikleri bu tarz bir serginin oluyor olması farklı, onları da çok heyecanlandırdı. Bakalım, kendilerinin sergiye katılımlarını da bekliyoruz. Lisans konusuna dikkat etmek gerekiyor çünkü burada çok ciddi bir emek var.
Küçük Prens dünyanın her yerinde okunuyor
Mehmet Bali (Galataport Istanbul Pazarlama ve Iletişim Genel Müdür Yardımcısı)
Galataport İstanbul, Küçük Prens sergisine ev sahipliği yapıyor. Peki serginin bir diğer oluşturucu markası olan Marketing Toys ile bir araya gelme süreciniz nasıl oldu?
Galataport İstanbul kapılarını açalı ekim ayında 2 yıl olmuş olacak. Bu kadar kısa bir sürede İstanbul’un çok önemli bir kültür-sanat merkezi haline gelmiş durumda.İlk senemizde yaklaşık 13.5 milyon misafir ağırladık. Ve yaptığımız ağırlıklı kültür sanat etkinliklerine, küçük-büyük konserlere, atölyelere 700 bin kişi katılım gösterdi. Tüm İstanbulluların, yurt dışından gelen misafirlerimizin ailece, genç-yaşlı, kadın-erkek, Türk-yabancı demeden herkesin ilgi gösterdiği çok fazla sayıda etkinlik hayata geçirdik. Bunun dışında Galataport'un içerisinde proje sahasında bulunan İstanbul Modern ve İstanbul Resim ve Heykel Müzesi gibi çok önemli iki tane oluşum var. Diğer yandan kamusal alanda sanata da ciddi anlamda önem verip yatırım yapıyoruz. Çünkü bizim için; içeriye giren herkes, Galataport'a ne amaçla gelmiş olursa olsun burada sanata maruz kalsın, hayatına ilham veren bir enstalasyona denk gelsin gibi bir hedefimiz var. Bunun için de çocuklar çok değerli. Çocukların hayal gücüne katkıda bulunmak, onların yaşam yolcuklarında kendilerini keşfetmelerinde yanlarında olmak bizim için çok önemli. Bu yüzden de aslında mesela Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın burası evi gibi oldu. Milli bayramlarımızda konserlerini mutlaka burada veriyorlar. Bugüne kadar da hep çocuklara yönelik aktiviteler gerçekleştirdik. Küçük Prens sergisi de bunun aslında bir devamı. Bu sene Küçük Prens'in 80. yılı biliyorsunuz. Ve dünyanın en popüler kitaplarından bir tanesi, 505 dile çevrilmiş. 505 farklı dil demek, dünyanın her yerinde aslında bu kitabın okunduğunu gösteriyor. Galataport İstanbul da dünyanın her yerinden çok farklı insanları buraya çektiği için, Marketing Toys ve Koray Özdemir ile bir araya geldiğimizde de çok iyi bir eşleşme olduğunu düşündük. Biliyorsunuz sadece çocuklara değil, Küçük Prens çocukken okuyup sonra da ömrü boyunca kitabı ara ara tekrar okuyan, ciddi hayranı olan okuyuculara sahip bir eser. O yüzden burada aşağı-yukarı 3 aydır çocukları, aileleri, Türk-yabancı, yaşlı-genç herkesi büyük bir mutlulukla ağırlıyoruz sergide.
O zaman Küçük Prens’i özellikle sergi teması olarak seçmekte, Galataport’un enstalasyonel tavrının büyük bir etkisi var diyebilir miyiz?. Çünkü Küçük Prens de 7’den 77’ye herkese hitap eden bir kitap ve buranın da böyle bir misyonu var aslında.
Çok doğru. Bir yandan da çok derinliği olan bir eser. Sadece bir sergi değil. Genelde insanlara merak uyandırıp hayatı sorgulatan bir tarafı olduğu için içerideki bir takım aktiviteler de ona göre kurgulanmış durumda. Çocukların gelip ne hayal ediyorlar ise, kendileri ile ilgili neleri geliştirebilmek istiyorlarsa, onları yazmalarını istiyoruz. Bunları çocukların 5 dakika bile olsa oturup düşünmeleri, aslında onlara yeni bir ufuk açabilir diye umuyoruz.
Kitabı edinip okumaya başladıklarına eminim
Burada baktığımızda yetişkinlerin dünyasına hitap edebilecek pek çok detay da mevcut.
Özellikle kitabı okumuş kişiler buraya geldiklerinde çok etkileniyorlar. Üç boyutlu dev gül bahçesi, farklı interaktif deneyim alanlarıyla burada kendilerini, hikâyenin bir parçası gibi hissedebiliyorlar. Kitabı okumadan buraya gelenlerin de sergiyi gezdikten sonra, o gün içerisinde kitabı bir yerden edinip okumaya başladıklarına eminim.
İçerisindeki içerikler yoğun ve hayata dair
Küçük Prens’in her okuyucusuna kattığı, iz bıraktığı başka mana ve anlamlar vardır. Sizlerde bıraktığı iz ya da öğreti var mıdır?
Var tabii ki. Aslında çok fazla var. Dediğim gibi; aslında ince bir kitap gibi gözüküyor ama içerisindeki içerikler o kadar yoğun ve hayata dair ki… Ve her gün daha da önemini anlıyoruz. Benim için aldığım en büyük derslerden bir tanesi; yaratıcılığı körüklüyor olması, yaratıcılığı hiçbir zaman kaybetmiyor olmamız. Hatta yaptığımız işte bunun bir parçası. Kişisel kariyerimde de buna dikkat ediyorum. İşte çok standart, içerisinde yer alan… Bir şapkaya baktığınız zaman, bu bir şapka mıdır yoksa içerisine saklanmış bir boğa yılanının yuttuğu bir fiil midir… Hayal gücüyle farklı şeyleri görebiliyor olmak, farklı açılardan bakabilir olmak, benim için Küçük Prens’ten aldığım en önemli ders bu.
Yorum Yaz