“Ben fenomen değil, müzisyenim”

MÜZİK

“Sevda Çiçeği”, “Doktor” ve “Araba” şarkıları ile adından söz ettiren Türk pop müziğinin genç sanatçılarından Ragıp Narin, Ankara ve İstanbul’da vereceği iki büyük konserle müzikseverlerle buluşacak. Sosyal medyada paylaştığı ışınlanma videoları ile bir Dubai’de bir Mardin’de gördüğümüz Ragıp Narin: “Ben fenomen değilim, müzisyenim” şeklinde konuştu. 

Son dönemin popüler isimlerinden müzisyen Ragıp Narin, Litros Sanat’a özel açıklamalarda bulundu. Sosyal medyada yayınladığı ışınlanma videoları ile ciddi bir kitleye ulaşan Ragıp Narin, Ankara ve İstanbul’da müzikseverlerle buluşacak. “Sevda Çiçeği”, “Doktor” ve “Araba” şarkıları ile Türk pop müziğinin genç şarkıcıları arasında dikkat çeken Ragıp Narin, ilk kez büyük bir orkestra eşliğinde konser vereceği için heyecanlı olduğunu söyledi. 19 Kasım’da CSO Ada Ankara ve 14 Aralık’ta Zorlu PSM İstanbul sahnelerinde sevenleriyle buluşacak olan sanatçı, 2026 yılında albüm çıkartacağını söyledi. 

2021 yılında sizinle röportaj yaptığımızda “Global bir sanatçı olmak istiyorum” demiştiniz. Bu hedefe ne kadar yaklaştığınızı düşünüyorsunuz?

Türkiye bazında ve sosyal medya anlamında globale çok yaklaştım diyebilirim. Hem müzik hem de sosyal medya açısından oldukça sağlam bir kitlem var. Bu kitle sadece müzikten ya da sadece sosyal medyadan oluşmadı; ikisinin birlikte ilerlemesiyle oluştu. Sosyal medyada globale daha çok yaklaştım; çok izlenen videolarım bunda büyük rol oynadı. Şimdiki hedefim, sosyal medyada oluşturduğum global ilgiyi müziğimle birleştirmek ve müzikle dünyaya açılmak. Global olmak sadece sosyal medyadan ibaret değil elbette ama sosyal medya büyük bir artı. Çünkü ürettiğiniz içerikler gezmeyle ilgili olunca global keşfet sayfasına düşebiliyor ve dünyanın her yerinden bir kitleye ulaşabiliyorsunuz. Bu da onlara müziğinizi dinlettirme fırsatı yaratıyor. İnşallah yaptığım global projelerle bu kitleyi değerlendirip daha büyük başarılara imza atmak istiyorum.

Sosyal medyayı her zaman aktif ve doğru kullandım

Müzisyen kimliğinizle yeni şarkılarınızı dinleyicilerinize ulaştırıyorsunuz ama bir yandan da başlattığınız “ışınlanma videoları” ile sosyal medyadan ciddi bir dönüş aldınız. Sayfanızı bir influencer gibi de kullanıyorsunuz. Sizi böyle tanımlayanlar da var. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Her yerde ve her zaman söylediğim gibi, ben kendimi “müzisyen” olarak tanımlıyorum. İyi bir müzisyen içerik üretemez ya da sosyal medyayı iyi kullanamaz diye bir kural yok. Ben sosyal medyayı her zaman aktif ve doğru kullandım. Geçmişte de böyleydi, ama bir anda nasıl olduğunu anlamadan videolarım milyonlar izlendi. Video paylaştıkça kitle ve takipçi sayısı arttı; bu sebeple kendimi içerik üreticisi olarak da buldum. Müzisyen olmak, iyi içerikler paylaşamayacağın anlamına gelmez. Eğer kaliteli yapıyorsam, bu da üretimdir. Ben hem müzisyenliği hem de içerik üreticiliğini temiz ve özenli yaptığımı düşünüyorum. 

“Işınlanma videoları”nın çıkışı nasıl oldu? Hatırladığım kadarıyla zaten sık sık yurt dışına gidip geliyordunuz; bir ayağınız hep oradaydı. Ama bunu farklı bir şeye çevirdiniz. Fikir nasıl doğdu?

Fikir şöyle ortaya çıktı, hepimiz sosyal medyada keşfet sekmesini kullanıyoruz, ana sayfalarda dolaşıyoruz. Ben de içerik üretirken gezi videoları önüme düşüyordu. O dönem bazı akımlar vardı; insanlar deniz kenarına gidiyor, gezilerini paylaşıyordu. Benim de aklıma fikirler geldi. “Ben neden farklı bir şey yapmayayım?” dedim. Yunanistan gezimde bir merdivenden indiğim videoyu, aynı kıyafetlerle Cihangir’de çektiğim başka bir video ile birleştirdim. İçerik üretimim, o şekilde başladı.

Tamamen doğaçlama gelişiyor

Videolarınız çok izleniyor. Bir bakıyoruz Avrupa’nın göbeğindesiniz, bir bakıyoruz Mardin’in bir köyündesiniz. Nereye gideceğinize nasıl karar veriyorsunuz? Bazı mesajlara göre de rotanızı belirliyorsunuz sanırım.

Evet, mesajları baz alıyorum ama sadece mesaj atıldığı için oraya gitmiyorum. Mesajlar bana ilham veriyor. Mardin’den “Mumbar yapar mısın?” diye bir mesaj almıştım, aklımda kalmasın dedim ve gittim. Diyarbakır’a ciğer yemeye, Adana’ya kebap yemeye ya da Şırnak’a Cehennem Deresi’ni gezmeye davet ediliyorum. Sonra gittiğim ülkelerdeki görüntülerle bu yerleri eşleştirip “ışınlanma videoları”nı çekiyorum. Aslında planlanmış kurgular değil, tamamen doğaçlama gelişiyor.

Damdaki uykudan aldığım hazzı hiçbir yerde almadım

Özellikle doğuda çekilmiş çok samimi, sıcak videolarınız var. Oraya gittiğinizde insanlarla nasıl vakit geçiriyorsunuz? Çadırlarda kaldığınız bile oluyor. Sizi en çok etkileyen yer ya da hikâye hangisiydi?

Doğu’da daha fazla vakit geçirmemin sebebi, oradaki insanların sıcaklığı ve misafirperverliği. Neredeyse tüm dünyayı gezdim ama doğudaki insanlar kadar samimi, içten ve yakın davranan bir topluluk görmedim. Bu samimiyet bana çok iyi geliyor. Mesele sadece orada video çekmek değil; bana verdiği huzur ve dinginlik çok kıymetli. Görülmeyeni göstermeyi seviyorum. Herkes İstanbul’u, İzmir’i, Antalya’yı çekiyor ama doğuda çok az içerik var. Ben oraları göstermekten keyif alıyorum. En fazla etkilendiğim hikâye, damda uyuduğum video oldu. Dünyanın en güzel otellerinde kaldım ama o damdaki uykudan aldığım hazzı hiçbir yerde almadım. Gece yıldızları izlemek, sabah horoz sesine uyanmak, çocuklarla sohbet etmek… Bu duyguyu anlatmak çok zor.

İnsanlarla şarkı söylemeyi ve vakit geçirmeyi seviyorum

Gittiğiniz yerlerde müzisyen kimliğinizle küçük konserler de veriyor musunuz?

Gitarımla gezmeye gayret ediyorum, çünkü onunla yolculuk etmek beni mutlu ediyor. Konser gibi değil ama küçük dinletiler yapıyorum. İnsanlarla şarkı söylemeyi, onlarla temas etmeyi, vakit geçirmeyi çok seviyorum. Müzik, insanlarla ortaklaşmanın en güzel aracı. Gitarım yanımdaysa çalıyorum; değilse acapella söylüyorum.

Peki bu videolar sizin için eğlenceli mi, yoksa bir strateji mi?

Eğlenceli ve doğal olmasaydı bu kadar izlenmezdim. İkisi birbirine bağlı. Çok prodüksiyonlu, planlı işler genelde samimiyetini kaybediyor. Ben belgesel ya da film çekmiyorum, o yüzden büyük prodüksiyona ihtiyaç duymuyorum. Telefonun kayıt tuşuna basıp çekiyorum. Eğer büyük kameralarla çalışsaydım, dikkatli olmam gerekirdi. Şu an tek dikkat ettiğim şey, gitmek istediğim yerler ve üretmek istediğim videolar. Telefon kamerası insanları rahatsız etmiyor ama büyük prodüksiyonlar o doğal hissi yok ediyor. Tabii ki hiç strateji yapmıyorum da diyemem; gideceğim yerleri ve çekeceğim videoları düşünüyorum.

 

Haydar Abi’nin zekası beni çok etkilemişti

Haydar Abi ile çektiğiniz video çok konuşuldu. O buluşma nasıl gerçekleşti?

Bir arkadaşım bana Haydar Abi’nin videosunu atmıştı, çok hoşuma gitti. Sonra video viral oldu. Birkaç gün sonra tekrar önüme düştü, bu kez iletişime geçmeye karar verdim. Zekâsı ve bilgisi beni çok etkiledi. Tartıcılık yaparak geçimini sağlayan birinin bu kadar bilgiye sahip olması inanılmazdı. Onunla tanışmak istediğimi bir story’de paylaştım, adresi bana ulaştı. Tanıştık, onu yurt dışına götürmek istediğimi söyledim, kabul etti. Böylece Dubai’ye gittik. İnsanlar o videoyu çok sevdi; “O gezerken biz de onunla geziyormuşuz” dediler. Bu beni çok etkiledi.

Çin’e gitmek istiyorum

Işınlanmak isteyip henüz gidemediğiniz bir yer var mı?

Çin’e gitmek istiyorum. Dünyada birçok yere gittim ama Çin farklı bir vize gerektiriyor. Açıkçası biraz üşeniyorum. İki-üç günlüğüne gidip dönülecek bir yer değil. Bu yüzden hep erteledim. Şimdilik kesin bir hedefim yok ama bir anda Çin’e ışınlanabilirim!

Sosyal medyada bu kadar aktif olmak müzisyen kimliğinizi nasıl etkiliyor?

Hem avantaj hem de dezavantaj yaratıyor; bu biraz sizin nasıl yönettiğinize bağlı. Eğer sosyal medyada fazla vakit geçirip müziğe odaklanmazsanız, insanlar müzisyen olduğunuzu unutur. Ben fenomen değilim, müzisyenim. Sosyal medya benim hobim. Elbette orada başarılıyım, büyük kitlelere ulaşıyorum. Önemli olan, sosyal medyayı nasıl kullandığınız.

Üretmeyi çok seviyorum

Müziğe nasıl başladığınızı kısaca anlatır mısınız?

Küçük yaşlardan beri iyi bir dinleyiciydim. Annem de müziğe çok tutkundu, evde hep müzik olurdu. Küçük yaşta şarkılar söyler, farklı şekillerde yorumlardım. Üçüncü sınıfta öğretmenim bana şiir okutuyordu, ben de yazmaya başladım. Sonra o şiirleri bestelemeye başladım. Gitar çalmaya başlayınca müzisyenlik serüvenim başladı. Üretmeyi çok seviyorum.

Bugüne kadar birçok tekli çıkardınız ve çoğunun sözleri size aitti. Yeni şarkılarınızda da aynı şekilde mi ilerliyorsunuz?

Yeni bir şarkı çıkaracağım ve bu kez söz-müziği bana ait değil. Bu, benim için bir ilk. Genelde kendi şarkılarımla ilerlemeyi tercih ettim. “Başkalarının şarkılarını da söyler misin?” diye çok soruluyordu. Şimdi bunu deniyorum. İnsanların duygularını içselleştirip söylemek çok heyecan verici.

Müzik benim için özgürlükle eşdeğer

Müzik sizin için ne ifade ediyor?

Müzik benim için özgürlükle eşdeğer. Özgür olmayı çok seviyorum. Kısıtlanmayı, kurallara sıkışmayı sevmem. Dünyayı gezmek, düşmek, kalkmak, farklı kültürlerden insanlarla tanışmak, her renkten ve duygudan beslenmek beni büyütüyor. Tüm bunları müziğe dönüştürmek çok özgürleştirici bir şey.

Meslekleri kutsal yapan şey, insanın içtenliği ve inancıdır

Bu aralar oyunculukta “Oyunculuk kutsal mı değil mi?” tartışmaları var. Sizce müzisyenlik kutsal mı?

Bu çok öznel bir konu. Bana göre içinde insan olan her şey kutsaldır. Kutsallık, kişinin yaptığı işe kattığı emek ve fedakârlıkla oluşur. Meslekleri kutsal yapan şey, insanın içtenliği ve inancıdır.

En son “Araba” adlı teklinizi çıkarmıştınız. Geri dönüşler nasıl oldu?

Çok güzel tepkiler aldım. Şarkının bir kısmını sosyal medyada paylaşmıştım, video viral oldu. Hemen aksiyon alıp şarkıyı çıkardım. “Araba”nın bu kadar sevilmesi beni çok mutlu etti. Şarkılar üretmek ve onların insanlarda karşılık bulması harika bir his.

Albüm 2026’da geliyor

Bir albüm düşünceniz var mı?

Evet, var. Aslında başta böyle bir fikrim yoktu ama bir baktım neredeyse 20 şarkı birikmiş. Artık albüm zamanı geldi diye düşünüyorum. Büyük bir aksilik olmazsa 2026 yılı içinde çıkaracağım.

Oyunculuğa uzak değilim

Bu arada kardeşiniz Rami Narin de oyuncu. Birlikte bir projede yer alma fikriniz var mı?

Neden olmasın? Çok zor bir sektör ama abi-kardeşi oynamak güzel olurdu. Teklifler geliyor ama biliyorsunuz, dizi sektörü oldukça yoğun. Müziği hayatımdan azaltmak istemiyorum. Hem kliplerim hem de görünüşüm nedeniyle teklifler alıyorum. Uzak değilim ama şimdilik önceliğim müzik. Dizi değil belki ama sinema filmi neden olmasın? 

Ankara ve İstanbul konserleri için heyecanlıyım 

Önce Ankara CSO Ada’da, ardından İstanbul Zorlu PSM’de konseriniz olacak. Heyecanlı mısınız?

Çok heyecanlıyım. Aslında çok iyi bildiğim bir işi yapacağım ama ilk kez orkestra eşliğinde söylemek, büyük bir kitleyle buluşmak çok farklı bir his. Provalar bitti, çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Şanslı hissediyorum.

Dinleyicileri nasıl bir sahne bekliyor?

Çok güzel bir repertuvar hazırladık. Hem hüznü hem coşkuyu birlikte yaşayacağız. Enerjisi çok yüksek bir konser olacak.

 

Merve Yılmaz Oruç
Merve Yılmaz Oruç

Gazeteci. 28 Şubat 1991 tarihinde İstanbul Eyüpsultan’da doğdu. Evli ve bir çocuk annesi. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden 2013 yılında mezun oldu. Önce sektörel bir der ...

Yorum Yaz