Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Netflix’in baş köşede olmadığı Mubi’den bahsedilmeyen bir dijital ekran yazısı olur mu? Olmaz. Dijital platformlar arasında dengeler, öne çıkanlar değişse de Netflix ve Mubi’nin yeri değişmiyor. Onların yanına yeni sayıda Amazon Prime ve beIN CONNECT ekleniyor.
Televizyon dünyasında dizi üretimleri hız kesmeden devam ediyor. Diziler başlıyor, başladığı gibi bitiyor ama bittiği noktada yenisi anında ekleniyor. En son eklenen dizilerden Baba ve Oğlum ise şu anlık dikkatleri üstüne çekiyor. Özellikle Baba dizisi ilk bölümden kendi kitlesini oluşturmaya başladı. Haluk Bilginer’in başrolde yer alıyor dediğimiz anda, neden izleyiciyi sardığı anlaşılır hale geliyor. Geniş bir oyuncu kadrosu olan dizisinin genç başrolü ise Tolga Sarıtaş olunca, dizi uzun soluklu bir yolu garantiliyor. Aile üyelerinin her birinin bir dizi ismi olmasından sonrada sırada hukuk kavramları var gibi gözüküyor. Yargı dizisinden sonra yeni bir hukuk dizisi Hakim’de yakın zamanda yayın hayatına başlayacak. Erdal Beşikçioğlu’nun başrolünde yer aldığı dizi, Breaking Bad dizisi yıldızı Bryan Cranston’un başrolünde yer aldığı Your Honor’ın yerli uyarlaması olacak. Yıllardır adaleti sağlayan bir adamın, oğlunu korumak için girdiği mücadeleyi anlatan dizi Gain’den ya da beIN CONNECT üzerinden izlenebiliyor.
Yüreğimizi burkan bir vedanın hikâyesi
Kült olan filmleri bizlerle buluşturan Mubi; yüzümüzü güldürmeye, günümüzü şenlendirmeye devam ediyor. Kütüphanesine eklenen nadide filmler arasından 2021 yapımlı Küçük Anne (Petite Maman) bir adım öne çıkıyor. Fransız yönetmen Céline Sciamma imzalı film, 8 yaşındaki Nelly’nin anneannesiyle vedalaşmasını anlatıyor. Vefat eden anneannesinin evini boşaltmak için gittikleri evin yakınında Nelly, annesinin çocukluk haliyle karşılaşır. Onunla arkadaş olur. İlk başta anlamaz ama sonrasında karşısındakinin annesinin küçüklüğü olduğunu fark eder. Sevdiği anneannesinin genç halini görür, onunla sohbet eder. Annesinin çocukluktaki yalnızlığını anlar, anılarını yaşar. Sciamma, Küçük Anne filmiyle bizleri iç dünyamıza uzanan bir yolculuğa çıkarıyor. O yolculukta annenizle aynı yaşta olduğunuz bir evrende ona bakış açınızın, onu anlama durumunuzun nasıl değişeceğini gösteriyor. Zamanında edilmeyen bir vedanın küçücük omuzlarda nasıl bir yüke dönüştüğünü hissediyor, belki de biraz anlıyorsunuz.
İronin gücünü arkasını alan Mrs. Maisel
Mizah bir direnme biçimidir. Gülmek ya da güldürmek sözle, ciddi bir şekilde konuşulduğunda çözülemeyecek şeylerin çözümüdür. Amazon Prime’da yayınlanan The Marvelous Mrs. Maisel’ın dördüncü sezonu yayınlanan iki bölümle başladı. İlk sezon evliliğin dağılması ardından stand-up yapmaya başlayan Mrs. Maisel’ın hikâyesi dördüncü sezonuna geldi. 1960’lı yılların New York’un da geçen dizi, mizah ve kadın ilişkisini sorguluyor. Miriam Maisel mutlu bir evliliği olduğunu düşünüyor, kocasını stand up deneyimlerini destekliyor. Lakin her şeyin mükemmel ilerlediğini düşündüğü noktada evliliğinin sağlam olmadığını görüyor. Onun için değişim, kendisini sahneye atarak hikâyesini anlatmaya başladığı noktada başlıyor. Sahneye çıktıkça, durumlara ve olaylara dair düşüncelerini anlattıkça güçlendiğini fark ediyor. Çünkü anlattıklarının seyircide bir karşılığı oluyor. Miriam’ı bu yolda motive eden noktalar; kalıplarından sıyrılmaya ve özgürleşmeye başlamasıdır. Sahnede yaşadığı hayal kırıklıkları, anne babasıyla yaşadığı sorunlar, Yahudi olmaya dair gözlemlerini anlattıkça hafiflemeye başlıyor. Hafifledikçe daha fazla anlatmak ve yükselmek istiyor. O noktada da komedi dünyasının kadına bakışı devreye giriyor. Oyunun kuralları kendini gösteriyor.
Herkesi kandıran o kadının hikâyesi
Okuduk okuduk ama halen mevzu Netflix’e gelmedi diyorsanız, ilgili kısma geldiniz. İlk olarak bir haberden bahsedelim. TV8’in iddialı projesi olarak duyurulan Çağatay Ulusoy’un başrolünde yer aldığı Süslü Korkuluk dizisinin yayın hakları Netflix’e geçti. Final yapan Kırmızı Oda dizisi sonrasında cuma günlerinin yeni sahibi olarak beklenen Süslü Korkuluk’un yayın yeri, bütçesinin yüksekliği sebebiyle değişti. Dizi; işinde titiz ve iddialı bir terzinin babasıyla, hayatla olan ilişkisini anlatacak.
Haberden sonra da Netflix’in çok konuşulan dizisi Inventing Anna’ya geçelim. New York sosyetesini kandıran 26 yaşındaki Anna Sorakin’in hikâyesinin anlatıldığı dizi, Jessica Pressler'ın New York dergisindeki "Anna Delvey New York'un Parti İnsanlarını Nasıl Kandırdı" makalesinden esinlenerek uyarlandı. Dokuz bölümden oluşan dizi, birer saatlik bölümlerinin gereksiz uzunluğuna rağmen akıp giderek, kendini izlettiriyor. Gazeteci Vivian’ın hikâye peşinde adım adım koşarken bir yandan da zamansal olarak Anna’nın hikâyesine doğru geriye gidiyoruz. Vivian çocuğunu kucağına almadan Anna’ya dair makalesini tamamlamak ve gazetecilik dünyasındaki düşüşünü sonlandırmak istiyor. Ama bu yolda işler birbirine karışıyor. Kendisiyle Anna arasına mesafe koymamaya başlıyor. Makalenin başrolü Anna ise zengin olduğuna inanmış ve Anna Delvey Vakfı’nın eninde sonunda kurulacağına inanmaya devam ediyor. İnandığı yoldan hapse düştüğü an bile vazgeçmez. İronik olan New York sosyetesinin de inanmış olmasıdır. Anna Delvey kendi dünyasında yarattığı gerçekliğe o kadar inanmış ki mantıklı olanla arasında mesafe girmiş diyebiliriz.
Napoli sokaklarından gelen arkadaşlığın gücü
Digitürk çatısı altında yer alan beIN CONNECT kütüphanesinde yerli ve yabancı yapımlar barındırıyor. Kendine has diziler, filmler yer alıyor. Onlardan biri de İtalyan yapımı HBO dizisi Benim Olağanüstü Arkadaşım (My Brilliant Friend). Üçüncü sezon için gün sayan dizi, gizemli yazar Elena Ferrante’nin Napoli Romanları serisinden uyarlanıyor. Elena ve Lila’nın inişli çıkışlı 60 yıllık arkadaşlık hikâyesini anlatıyor. Geride bırakılan iki sezon sonrası, yeni sezon 28 Şubat’ta yayınlanmaya başladı. Yeni sezonda Napoli sokaklarında küçük çocukken başlayan arkadaşlıklarının yetişkin dünyasındaki savrulmaları bizleri bekliyor.
Yorum Yaz