Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Dijital ekranda: “Neyi ve neden izliyoruz?” sorusu, Gain’in yeni yapımı “Cezailer” dizisi, Disney Plus’ta yayınlanan “Dünyayla Benim Aramda” ve yılın konuşulan filmi “Bergen” yer alıyor.
Her gün yeni bir dizinin, belgeselin, filmin ya yapım haberi ya da yayın haberi geliyor. İzleme listeleri azalmaktan uzaklaşıp her geçen gün uzayıp gidiyor. İzleme listelerini kısaltmanın bir yolu da sosyal medya yorumları oluyor. Son günlerde Netflix yapımı “Dahmer” dizisi herkesin dilinde. Dizide gerçek bir seri katil olan Jeffrey Dahmer’in hikâyesi anlatılıyor. Netflix’in suç belgeselleri ve dizilerinin de kendine has bir kitlesi olduğu malum. Dizinin izlenmesi şaşırtıcı değil. Ama sosyal medyada yamyamlık yapan bir katilin üzerinden dönen videolar, espriler şaşırtıcı. Netflix özelinde dijital platformlar genelinde hikâye anlatmanın sınırsızlığı aslında her şeyi normalleştirmenin kapısını açıyor kanımca. Her şeyin normalleştirmesi sürecide iyi, kötü, doğru, yanlış kavramlarını muğlaklaştırıyor. Hayatımızın merkezine oturan izleme eylemini bir alışkanlık olarak gerçekleştirirken arada ne izliyorum? ve ne için izliyorum? sorularını da sormamız gerekiyor ki hengamede kaybolmasın, bizi biz yapan şeyler. Yolda, toplu taşımada geçen vakti değerlendirmek için dijital platformlar bize tüketecek sonsuz seçenek sunuyor. Ama o tüketimi yaparken belli bir oranda seçici olmak gerekiyor.
“Gain” üretmeye devam ediyor
Gain sessiz sedasız orijinal yapımlarını yayınlanmaya devam ediyor. En yakın zamanlı ise “Cezailer” dizisi iki bölümüyle yayınlandı. Dizi yıllar önce gerçekleştirilen Rosenhan Deneyi’ni yıllar sonra tekrardan gerçekleştirmek isteyen Psikiyatr Mert Güngel’in (Yiğit Özşener) kendini cezai ehliyeti olmayanlar koğuşunda bulması ve oradan kurtulmaya çalışmasını anlatıyor. Hastanede mahsur kalan Mert Güngel, gün geçtikçe kendisini kaybetmeye başlar. Koğuşta paranoya, şizofreni, intihara meyilli olmak üzere çeşitli hastalarda vardır. Mert Güngel kendisinin bir cinayetten dolayı orada olduğunu öğrendiğinde gerçeklik ile delilik arasında gitmeye başlar. Öte yandan koğuş içerisinde bir belgesel ekibi de yer alıyordur. Koğuşu gözlemci olarak çeken belgesel ekibi herkesin hikâyesini anlatmasını ister. İki bölümü yayınlanan dizinin ileriki bölümlerinde bizleri neler bekliyor hep birlikte izleyip göreceğiz. Şunu da eklemek isterim Gain’in “Metot”, “Duran”, “Etkileyici”, “Ayak İşleri”, “10 Bin Adım” ve “Cezailer” gibi kaliteli işlere imza atmaya hız kesmeden devam etmesi heyecanlandırıcı.
Klişenin dibi “Dünyayla Benim Aramda”
Yayın hayatına başlayacak haberinden itibaren hem oyuncu anlaşmalarıyla hem projeleriyle beklentileri yükseklere çıkaran Disney Plus’un “Kaçış” dizisinden sonraki projesi “Dünyayla Benim Aramda” dizisi oldu. Olmasa da olurdu ya neyse. Demet Özdemir, Buğra Gülsoy, Hafsanur Sancaktutan ve Metin Akdülger’in başrolünde yer aldığı dizinin konusu ne diye sorarsanız, aralarına soğukluk giren sevgilisini kazanmaya çalışan bir kadının hikâyesi şeklinde özetlenebilir. Klişenin dibi diyebiliriz. Güçlü, zengin kariyer sahibi İlkin (Demet Özdemir), dizi oyuncusu sevgilisi Tolga’yı (Buğra Gülsoy) kazanmak için sahte bir sosyal medya hesabı açar. Oradan onunla hayranı gibi konuşmaya başlar. Sonrasında ise Tolga’nın karşısına genç asistanı Sinem’i (Hafsanur Sancaktutan) çıkarır. Tolga Sinem’e aşık olur. İlkin kaza geçirir. İlkin kendisini iyileştirmesi için bütüncül tedavi uzmanı Kenan’la (Metin Akdülger) anlaşır. Karşınıza farklı farklı aşk üçgenleri çıkar. Gerçekten anlayamıyorum. O kadar bütçeler harcanarak İstanbul bir mekân olarak başrole konuluyor, özel stil çalışmaları yapılıyor. Çıkan senaryo, sunulan dizi bu oluyor. Neden? İlişki draması yapılabilir. Ama kaliteli ve yapay olmayanından. “Kaçış” dizisiyle bir Orta Doğu sunumu, “Dünyayla Benim Aramda” dizisiyle beyaz yaka bir İstanbul sunumu. Diğer hamlede zaten Emma Watson’lu “Atatürk” dizisi. Sonra dijital platformlar özgün ve farklı yapımların yeri. Bir elin parmağını geçmeyecek örneklerimiz olmaması dışında sorun yok.
Acıların kadını Amazon Prime’da
Yılın en çok konuşulan filmlerinden “Bergen” Amazon Prime kütüphanesine eklendi. Sinema salonlarında izleyiciden tam not alan filmin başrolünde Bergen rolüyle Farah Zeynep Abdullah alıyor. Sanatçı Bergen’in hayat hikâyesinin anlatıldığı filmin abartıldığı kadar olmadığını söylemem gerek. Farah Zeynep Abdullah stil anlamında “Bergen”i canlandırıyor. Ama ses bakımından o yeteneği, kaliteyi ortaya koyamıyor. Aynı zamanda “Ayla” ve “Müslüm”ün yapımcısının yaptığı biyografi filmlerinden çok farklı diye sunulan filmin çekim tekniği, mekân kullanımı, senaryonun gidişatı noktasında belirgin bir farklılığı yok. Farklı olan tek nokta Bergen’in katili Halis Serbest’in adının film boyunca hiç geçmemesi. Bu tercihle de bir misyon yüklendiğini gösteriyor. Yüklendiği bu misyon kanayan yaralardan olan kadın cinayetlerinin konuşulması noktasında bir kapı aralıyor. Filmin gösteriminin Adana’da iptal edilmesi de aslında daha ne kadar çok alınacak yolun olduğunu bir kez daha gösteriyor.
DİJİTAL PLATFORMLARDA NE VAR NE YOK?
Gain
Kızının çaresi olmayan hastalığına çözüm arayan bir anne, yogadan şaman ayinlerine, sülük tedavisinden ayuverdik beslenmeye kadar giden şifa arayışına çıkar. Ela Şafak Atakan’ın aynı isimli kitabından uyarlanan gerçek hayat hikayesinin dökü-dramasında hem bu maceraya hem de uzmanların görüşlerine tanıklık edeceksiniz.
1935 yılında Louisa Durrell’in dört çocuğu ile birlikte Bournemouth’tan Corfu’ya taşınmasını konu alan dizi, ailenin adaptasyon sürecini masaya yatırıyor.
Rouff sahibinin beğenmeyip attığı üç bacaklı bir skeçtir. Çaresizce dördüncü bacağını ararken yolu kağıttan Pete ile kesişir. Birlikte dördüncü bacağını bulma yolunda güzel bir arkadaşlık başlar. Bu, aynı zamanda 2D ve 3D animasyon türlerinin buluştuğu macera dolu bir hikayedir.
Mubi
Usta yönetmen Ömer Lütfi Akad, Gelin ile başladığı üçlemesinin bu ikinci filmi Düğün’de, Şanlıurfa’dan gelen bir ailenin yine şehirde yaşamanın zorluklarıyla mücadelesini anlatıyor. Filmin başrollerinde Hülya Koçyiğit yer alıyor.
Başrolleri Ahmet Uğurlu ve çocuk oyuncu Ahmet Tatari’nin üstlendiği Dayım, günün birinde uçma tutkusunu gerçekleştiren ve 42 yıl sonra çöle inen bir adamın öyküsünü, yeğeninin ağzından anlatıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Tayfun Pirselimoğlu oturuyor.
Fatih, İngiltere’de çalışırken maddi olarak sıkıntıya düşünce, kendisi gibi göçmen olan arkadaşı Ayhan'dan borç alır. Ancak Fatih, aldığı yüksek miktardaki borcu bir türlü ödemeyez. Bu durum üzerine Ayhan bir gün Fatih ve ailesinin evine ziyarete gider ve verdiği parayı geri ister. Bu borç, çoğu aynı apartmanda yaşamını sürdüren ailenin bireylerinin, bir mangal akşamında bir araya gelmesine neden olur.
Disney Plus
Doktor Strange: Çoklu Evren Çılgınlığında, eski ve yeni mistik müttefiklerinin yardımıyla bilinmeyene yolculuk eden Doktor Strange’in maceralarını konu ediyor. Gizemli yeni bir düşmanla karşı karşıya olan Doktor Strange, bu süreçte Çoklu Evrenin akıllara durgunluk veren ve tehlikeli alternatif gerçekliklerini kat ediyor.
A Hidden Life, vicdani retçi olan ve trajik bir kadere maruz kalan Franz Jägerstätter gerçek hikâyesini konu ediyor. Avusturyalı Franz Jägerstätter, II. Dünya Savaşı’nda yaşananların ardından Naziler için savaşmayı reddeder ve bu yüzden de 1943 yılında idam edilir. Terrence Malick'in yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği filmde, Franz Jägerstätter’e August Diehl hayat veriyor.
Gastronomi dünyasından genç bir şef olan Carmen “Carmy” Berzatto, erkek kardeşinin intiharının ardından aile kurumunun yönetimini devralmak için Chicago'ya dönmek zorunda kalır. Kendi dünyasından uzakta olan Carmy, bir trajedinin sonuçlarına katlanırken küçük bir işletmenin, inatçı bir personelin ve gergin aile ilişkilerinin ezici sorumluluklarıyla uğraşmak zorundadır.
Amazon Prime Video
Üç kadın bulunduğu bölge kadar eski ve elit bir kuzeydoğu üniversitesinde var olma mücadelesi vermektedir. Kimin yaptığı bilinmeyen ırkçı saldırılar okulun geçmişindeki hayaletlerin kendisine musallat olduğunu iddia eden siyahi birinci sınıf öğrencisini hedef alırken, üç kadın da gerçek tehdidin nerede yattığına karar vermek zorundadır.
Belgeselde, Çin'de 1979 yılından 2016'ya kadar süren tek çocuk politikasının sonuçları ele alınıyor. Yönetmen Nanfu Wang, ilk kez anne olmasının ardından Çin’in tek çocuk politikasının anlatılmamış tarihini araştırmaya başlar. Bu istismara maruz kalan insanlarla röportaj yapan Wang, şok edici insan hakları ihlallerini ortaya çıkarıyor.
İyi niyetler. Dengesiz müdürler. Artan paranoya. Kontrolden çıkan, eşi benzeri görülmemiş sonuçlar. Heidi (Julia Roberts), askerlerin sivil hayata geçişine yardımcı olan Homecoming adlı tesiste çalışmaktadır. Yeni bir hayata başlamasından yıllar sonra Savunma Bakanlığı onun Homecoming’den niye ayrıldığını sorgular. Heidi kendisine anlattığından çok farklı bir hikâye olduğunu fark eder.
BluTV
1929 yılında Berlin’de geçen dizide, Köln şehrinde komiser olan Gereon Rath, bir davayı çözmek için Berlin’e gönderilir. Uyuşturucu, siyaset, cinayet ve sanatın hüküm sürdüğü bir çevreyi incelemeye başlayan Gereon, başlarda ele aldığı davayı basit olarak algılasa da, araştırma ilerledikçe hayatını değiştirecek birçok olay gerçekleşir.
The Little Things, kurallara son derece bağlı bir polis ile onun tam zıttı bir karaktere sahip, suçluları yakalamak için kuralları çiğnemeye yatkın olan ortağının, bir seri katili yakalamak için giriştiği zorlu mücadeleyi konu ediyor. Başrollerde Denzel Washington, Rami Malek, Jared Leto yer alıyor.
Kızını kaybeden annenin elinden çıkması için uğraştığı bir parçanın hikayesinin anlatıldığı filmin yönetmen koltuğunda Yeşim Tonbaz, başrolünde Gonca Cilasun yer alırken yapımcılığını Ekrem Aydın üstleniyor.
Yorum Yaz